Uzaktan çalışma şekli dünyada daha önce eşi benzeri görülmemiş şekilde çalışma hayatının merkezine oturdu. Türkiye’de de uzaktan çalışmaya ilişkin mevzuat hazırlıkları sürüyor.
Mart ayı itibarıyla tüm dünyayı olduğu gibi, Türkiye işgücü piyasasını da derinden etkileyen Kovid-19 salgını nedeniyle bugüne kadar çok farklı bir çalışma düzenine girildi.
Cem Kılıç, Milliyet'te; salgının başlangıcında günlük hayatın durma noktasına gelmesiyle fiziksel mesafenin korunabilmesi ve virüsün yayılmasının önlenebilmesi için işyerlerinin kapanması, uzaktan çalışmanın daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde çalışma hayatının merkezine oturmasına yol açtığını belirtiyor.
Uzmanlar, önümüzdeki dönemde kış ayları sebebiyle daha da dikkatli olunması yönünde uyarılarda bulunuyor. Gerek bu durum gerekse teknolojinin fırsatları çalışma hayatında daha uzun vadede uzaktan çalışma modellerinin etkin olacağını ortaya koyuyor.
Uzaktan çalışma, geleneksel anlamdaki işyeri dışında yapılan ve çoğunlukla telefonlar, tabletler veya bilgisayarlar gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı işlerdeki çalışma biçimini tanımlıyor. Uzaktan çalışma, işçi ve işveren arasında gönüllü olarak kurulan bir iş ilişkisine dayanıyor. Diğer yandan, uzaktan çalışma geleneksel istihdam modelleri ile tam olarak örtüşmediğinden işin yapılacağı yerin kararlaştırılması, çalışma saatleri ve programının belirlenmesi, hangi işlerin bu şekilde yapılacağı, hangi bilgi iletişim araçlarının kullanılacağı ve denetleyici mekanizmalar gibi hususların işçiyi koruma ilkesi gözetilerek açıklığa kavuşturulması gerekiyor.
Çalışanların her zamanki gibi ofislerinde veya işyerlerinde işbaşı yapmalarını engelleyen şiddetli hava koşulları, küresel salgın, doğal afet gibi beklenmedik durumlarda uzaktan çalışma olanağı, çalışma düzeninin işyeri dışında sürdürülmesini sağlayarak firmaların ve hatta devlet kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerini devam ettirebilmelerine imkan tanıyor. Öyle ki, hayatın durma noktasına geldiği Kovid-19 salgını döneminde de pek çok firma için iş devamlılığını sağlayan uzaktan çalışma oldu.
Salgın öncesinde küresel işgücünün sadece sınırlı bir bölümü evden veya işyerinden farklı bir yerden, yani uzaktan çalışmaktaydı. Bu anlamda, verilerine göre örneğin Danimarka, Hollanda ve İsviçre gibi esnek çalışma modellerinin nispeten daha yaygın olduğu Avrupa Birliği ülkelerinde düzenli veya ara sıra uzaktan çalışma oranı yüzde 30’lar seviyesindeyken, ABD’de işgücünün yüzde 20’si ve Japonya’da da yüzde 16’sı düzenli olarak ya da ara sıra evden veya alternatif başka konumlardan çalışıyordu.
Avrupa’da her on çalışandan dördü uzaktan çalışmada
Küresel salgın döneminde hükümetler tarafından verilen evde kalma talimatları sonucunda Avrupa’da neredeyse her 10 çalışandan dördü uzaktan çalışmaya başlamış. Bu anlamda, örneğin Finlandiya’da işgücünün yüzde 60’ı evden çalışmaya geçmiş. Benzer şekilde, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka gibi uzaktan çalışmanın salgın öncesinde de nispeten yaygın olduğu ülkelerde işgücünün yüzde 50’sinden fazlasının evden çalıştığı görülüyor. İrlanda, İsveç, Avusturya ve Kovid-19 salgınından ciddi anlamda etkilenen İtalya gibi ülkelerde ise söz konusu dönemde evden çalışma oranı yüzde 40 seviyesine çıkmış durumda.
Uzaktan çalışma ile ilgili araştırmalar, küresel salgın sonrasında hız kazandı. Söz konusu çalışmaların elde ettiği ortak bir sonuç var. O da uzaktan çalışmaya uygun işlerin ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile birlikte artıyor olması. Gelişmiş ülkelerde işlerin büyük bölümünün bilgi ve iletişim teknolojileri, profesyonel hizmetler, finans ve sigortacılık ile kamu yönetimi gibi sektörlerde sağlanıyor olması bu durum üzerinde kuşkusuz çok etkili. Buna karşılık, araştırma sonuçları ekonomisi ağırlıklı olarak imalat, tarım, inşaat ve turizm gibi sektörlere dayanan ülkelerin uzaktan çalışma olanağını daha düşük düzeylerde kullanabildiğini ortaya koyuyor.