Sektör temsilcileri, özellikle uygun depolama alanlarında muhafaza edilmeyen ürünlerin tarladan çıkamadan çöpe gittiğini belirterek, kuru gıda ürünlerin uygun alanlarda muhafaza edilmesi için bazı önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye'nin nüfusunun da 100 milyona ulaşması öngörülürken, küresel gıda talebinin de 30 yıl içerisinde yüzde 60 artması bekleniyor. Bu oranlara rağmen dünya genelinde üretilen gıdanın, her yıl üçte biri yani 1,3 milyar tonu ya kaybediliyor ya da israf ediliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre de Türkiye’de günlük 4,9 milyon ekmek çöpe giderken, hizmet sektöründe işletme başına yılda 4,2 ton gıda, 2 bin litre içecek olmak üzere 18,8 milyon ton gıda israf ediliyor.
Sektör temsilcilerinden Hüseyin Arslan, "Hindistan ve Çin gibi ülkelerin toplam nüfusu 2,7 milyar kişiye ulaştı. Hızla büyümekte olan küresel nüfusun 2050 yılına kadar 9.5 milyara ulaşacağı ve küresel gıda talebinin yüzde 60 oranında artacağını vurgulanıyor. Bu oranlar bize gıdamızı daha çok korumamızı söylüyor. Bu nedenle gıda kayıp ve israf ile mücadelenin tarladan tüketime kadar olan sürece yayılması ve bununla ilgili projeler geliştirilmesi gerekmektedir” dedi.
Gıda kaybı tarladan, israf ise sofradan başlıyor
Gıda kaybının tarladan sofraya kadar uzanan gıda zincirinde oluştuğunu, israfın ise sofradan başladığına dikkat çeken Arslan, israf oranlarını azaltılması için yapılabilecek en önemli çalışmanın insanlarda bilinç ve farkındalık oluşturmak olduğunu söyledi. Gıda israfı ile mücadelenin sadece sofralardan değil, tarladan tüketime kadar olan tüm gıda üretim ve tüketim sürecini kapsadığına işaret eden Hüseyin Arslan, “Gıda zincirinin her aşamasında farklı etmen ve etkenler nedeniyle farklı şekillerde kayıplar meydana geliyor. Türkiye’nin gıda israf ve kayıp oranları dünya ortalamasının daha altında ancak yine de bu oranlar başarı olarak kabul edilemez. Çünkü kurtarılacak her gıda miktarı geleceğimiz için önemli bir değer oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde sofradan başlayan israf oranları daha yüksek oranlarda iken tarladan sofraya uzanan kayıp oranları daha düşük seviyelerde. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise sofradaki kayıp oranı daha az seviyelerde seyrederken, tarladan sofraya uzanan gıda zincirindeki kayıp oranı daha yüksek oranlara sahip” diye konuştu.
"Doğru havza uygulamaları tarımsal üretimdeki kaybı azaltır"
Dünya Gazetesi'nde, tarımsal üretimin bölgenin toprak ve iklim yapısına göre planlandığı ve üreticilere uygun teşvik ve destekler sağlayan havza uygulamasının da tarladaki kayıp oranlarını azalttığını aktaran Hüseyin Arslan şunları söyledi: “Türkiye’nin birçok bölgesinde uygulanan havza uygulaması stratejik ürünler üzerinde yeniden kurgulanırsa temel gıda üretimindeki kayıp oranlarını azaltıcı etki sağlayabilir. Ayrıca Kuru gıda ürünleri marketlerde uygun olmayan bölümlerde muhafaza edildiği durumlarda tonlarca ürün çöpe gidebiliyor. Marketlerde böceklenen bakliyat ürünleri incelendiğinde çoğunlukla yanlış muhafaza koşulları nedeniyle ürünleri bozulduğunu tespit ediliyor. Bakliyat ürünleri serin, ve kuru yerlerde muhafaza edilmeli ancak sebze, meyve, süt ve et ürünlerine yakın yerlerde bulundurulmalı” diye konuştu.
Son tüketim tarihi yerine tavsiye edilen tüketim tarihi uygulamasına geçilmesi önerisi de aktarılıyor.