Marmara Denizi’nin yüzeyinde sarı-kahverengi renklerde görülen ve yapışkan küme şeklinde ilerleyen müsilaj tüm körfez, koy ve kıyılarda aralıklarla etkisini sürdürüyor.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, suyun altına çöken yoğun tabakadan elde edilen verileri paylaştı. Prens Adaları civarında Ateş Evirgen ve Serco Ekşiyan’ın yaptığı dalışlarda müsilajın su altında kabusa döndüğünü söyleyen Prof. Dr. Sarı, “Herkes ‘kurtulduk’ diye düşünürken suyun altına indi. Havalar durağan giderse denizaltında 0-30 metrede müsilaj sürecek. Yüzeye çıktığında balık ölümüne neden olur” dedi.
Çöken müsilajın kıyısal alanda oksijeni tüketerek canlılara zarar verdiğine dikkat çeken Sarı, “Denizin altı daha az ışık aldığı için parçalanma daha uzun sürer ve oksijen tüketimi artar. Müsilaj, yaşayan bir sistem olan deniz tabanına battaniye gibi çöktü. Büyükada civarındaki dalışlarda mercan dallarının müsilajla örtüldüğünü gördük. Midye yatakları tamamen kaplandı. En çok yassı balıklar pisi, kalkan, vatoz, kalkan etkilenecek. Yengeç, trakonya, iskorpit gibi canlıların yaşam alanı tehlikede. Arıtmadan 1 litre kimyasalı bile Marmara’ya bırakmamalıyız” dedi.
NEFESSİZ BIRAKIYOR
Müsilajın, Çanakkale’de ilk kez 31 Aralık 2020’de görüldüğünü belirten Su altı Teknolojileri öğretim üyesi Doç. Dr. Barış Özalp, “2008 yılındaki müsilajdan sonra Türk boğazlar sisteminde görülen en büyük ve ağır olayı yaşıyoruz. Suyun altına çökmekle kalmadı balık mağaralarına bile girdi. Gerçek bir kaos yaşıyoruz. Çanakkale Boğazı’nda mercan türleri, sünger habitatları ve bentik omurgasızların ağır etkileneceği düşünüyoruz. Dipte yaşam süren yumuşak mercanları saran müsilaj beslenmelerini ve nefes almalarını engelliyor” dedi.