İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İmsak05:18 Güneş06:45 Öğle13:14 İkindi16:45 Akşam19:31 Yatsı20:52
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 18°C Nem %57
Türkçe
19 Ramazan 1445 28 Mart 2024 Perşembe
19 Ramazan 1445
Yatsı
20:52
İmsak
05:18
Güneş
06:45
İşrak
07:25
Öğle
13:14
İkindi
16:45
Akşam
19:31
Giriş Yap

Cuma Sohbeti; Muharrem Ayı ve Aşure Günü

Özel Haber
Özel Haber
28.07.2023    |

 

Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi'miz Mahmud Es’ad Coşan'ın, "Muharrem, Aşure Gününün Önemi, Orucunun Fazileti, Muharremde Neler Yapılmalı" konularındaki Cuma Sohbetinin metnini istifadenize sunuyoruz.

Dinlemek için:

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Cumanız mübarek olsun!

İbn Abbas radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre, buyurmuş ki; Buhârî ve Müslim’in müştereken rivayet ettiği bir hadîs-i şerîftir bu:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendileri Âşûrâ orucunu tuttulardı ve başkaları da tutsun diye emretmişlerdi.

Âşûrâ orucu Peygamber Efendimiz’in tavsiye ettiği, kendisinin tutmuş olduğu bir oruçtur. Bu oruçla ilgili, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den pek çok rivayet vardır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, 

Ramazan orucu geldikten sonra da Âşûrâ orucu hakkında tavsiyelerde bulunmuştur.

Yine, “Bu Âşûrâ orucunun hükmü nedir?” diye İbn Abbas radıyallahu anhumâ’ya sorulmuş, -o ashabın alimlerindendi- buyurmuş ki;

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in faziletini umarak, öteki günlerden daha faziletli diyerek, riayet ederek, bugünden başka bir gün oruç tuttuğunu bilmiyorum. Bugün için bu faziletlidir diyerek tutardı. Aylar içinde de Ramazan orucunu tutardı.” diye buyuruyor. Yine ondan gelen bir başka rivayet var. Peygamber Efendimiz buyurumuş ki;

“Bir günün öteki güne içinde oruç tutmak bakımından bir üstünlüğü yoktur, hepsi eşittir ama Ramazan ayı ve Âşûrâ günü müstesna.”

Ramazan orucu gibi Âşûrâ orucu da Efendimiz’in tavsiye buyurduğu, kendisinin de tuttuğu bir oruçtur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Medîne-i Münevvere’ye teşrif ettikleri zaman, orada birilerinin oruç tuttuğunu gördü. Onlara sordu:

“Bu ne orucu, niye oruç tutuyorsunuz?” dedi. Onlar dediler ki:

“Bu gün mübarek bir gündür. Allah bu günde İsrailoğulları’nı kurtardı, Firavun ve ordusu denizde boğuldu. Musa aleyhisselam şükür için bu orucu tuttu.” diye bildirdiler. Peygamber Efendimiz dedi ki:

“Musa aleyhisselam bizim kardeşimizdir, biz ona sizden daha yakınız. Onun sevindiği şeyden sevinmeye biz daha çok riayet ederiz. Dinin esaslarında bir ayrılığımız yoktur. O hâlde biz de bu günü tutarız.” dedi.

Ashabına Âşûrâ günü oruç tutulmasını tavsiye etti. Yalnız, tam onlar gibi olmayalım diye, onlara tebeiyyet göstermiş olmayalım diye, dokuzunda ve onunda veya onunda ve on birinde tutmayı tavsiye buyurdu.

Bu hususta başka bir rivayet daha var İbn Abbas radıyallahu anhumâ’dan. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurmuş ki;

“Önümüzdeki seneye çıkarsam, sağ kalırsam, o zamana kadar bâki olursam, ömrüm sürerse, Muharrem’in dokuzuncu günü de inşaallah oruç tutacağım.” diye buyurmuş.

Aslında onuncu günü ama dokuz ve onu tutmak Efendimiz’in tavsiyesi ve âdeti. Kendisinin de niyeti bu hadîs-i şerîfte bildirildiği üzere bu tarzda. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e soru sormuşlar. O zaman Hz. Ali Efendimiz de onun yanında oturmakta imiş. Demişler ki:

'Yâ resûlallâh, Ramazan’dan başka bir zamanda oruç tutmamı tavsiye ederseniz hangi ayda tutmamı tavsiye edersiniz?”

Hz. Ali Efendimiz de orada oturuyormuş, o anlatıyor. “Ben orda oturuyordum, duydum bunu aynen böyle.” diyor. Peygamber Efendimiz de cevaben buyurmuşlar ki;

“Eğer Ramazan’dan başka bir ayda oruç tutmak istersen, Muharrem’de tut!” Fe-innehû şehrullâhi. “Çünkü Muharrem ayı mukaddes bir aydır, şehrullah diye anılan aylardandır, haram aylardandır; onun için, o ayda tut!” Fîhi yevmün tâbellâhu fîhi alâ kavmin. “Onun içinde bir gün vardır ki o günde Allah eski kavimlerden bazı kimselere tevbe nasip etmiştir.” Ve yetûbu fîhi alâ kavmin âharîn. “O evvelki insana tevbe nasip ettiği gibi başka insanlara da tevbesinin kabul olunmasını nasip eder. Onun için o ayda oruç tutun!”

Hangi kişinin tevbesi kabul olunmuş bu Muharrem ayında?

Rivayete göre, Ebu’l-Leys-i Semerkandî’nin eserinde yazıldığına göre, Hz. Âdem aleyhisselam’ın tevbesini Allahu Teâlâ hazretleri bu Muharrem ayında kabul etmiş. Ona işaret ediyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri. O bakımdan “Başka kulların da günahlarını afv u mağfiret eder, bu ayda tut!” diye tavsiye buyurmuş.

Bu hususta mükâfatlar da beyan eylemiş. Yine İbn Abbas radıyallahu anhumâ’dan rivayet ediliyor ki;

“Kim Arefe günü oruç tutarsa iki senenin günahlarına kefaret olur.” “Kim Muharrem ayında bir oruç tutarsa her gün için otuz gün tutmuş gibi sevap verilir.” diye tavsiye buyurmuş.

Ebû Katâde radıyallahu anh’ten rivayet edilen bir başka hadîs-i şerîfte şöyle buyruluyor;

‘Âşûrâ gününde oruç tutmak nasıldır?’ diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e sorulduğu zaman”, “Buyurdu ki: Geçmiş senenin günahlarını affettirir, bağışlattırır, kefaret olur.”

Bu hadîs-i şerîfi Müslim ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. İbn Mâce’de ilave olarak:

“Umuyorum ki öndeki, ondan sonraki seneye de kefaret olur.” ibaresi vardır. Demek ki o zaman, o da Arefe günü orucu gibi oluyor, geçmiş seneye ve gelecek seneye faydası olmuş oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den sizlere bir başka hadîs-i şerîfi daha nakletmek istiyorum, Ebû Hüreyre radıyallahu anh buyurmuş ki;

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu:” “Kim bu Muharrem’in onuncu günü, Âşûrâ günü ailesine, çoluk çocuğuna, geçimiyle mükellef olduğu kimselere, karısına lütufta bulunur, ikramda bulunur; yiyecek, içecek, giyecek, sevindirici eşyalar vermek suretiyle bir genişlik, ikram, ferahlık sağlarsa, ikramda bulunursa; Allah da ona bu günden sonra, senenin diğer günlerinde aynı tarzda ferahlık sağlar.” diye buyurmuş.

Bu hadîs-i şerîfi Beyhakî ve diğer kaynaklar çeşitli yollarla, hadis rivayetleriyle rivayet etmişlerdir. An cema’atin mine’s-sahâbe. “Sahabeden pek çok insan vasıtasıyla.” Pek çok rivayet, çeşitli iyi kaynaklardan bize kadar geliyorsa, buradan anlıyoruz ki bu da doğru bir şey. Böyle olduğu zaman rivayetler kuvvetleniyor.

Âşûrâ gününde yapacağımız güzel işlerden birisi de nedir?

Çoluk çocuğumuza ikramı, hediyeleri, yiyecek içecek hususundaki şeyleri, erzakı çok yapmaya gayret etmeliyiz. Dînî günlerimizi öne çıkarmak istiyoruz. Âşûrâ günü, evde bir sürü şenlik, güzellik, hediye, rızık bolluğu, meyveler, kuru gıdalar, yemişler vesaire... Çorap, mendil, kalem, defter, hediyeler olursa, senenin öteki günlerinde Allahu Teâlâ hazretlerinin eve bereket vereceği anlaşılıyor. Âşûrâ gününde bir de evimize lütufkâr olmaya gayret etmeliyiz.

Kitaplarda daha başka rivayetler, tavsiyeler var. Özellikle büyük alim ve evliyâullahtan pîrimiz Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin Gunyetü’t-tâlibîn’inde, Ebu’l-Leys-i Semerkandî’nin kitabında, daha başka vaaz ve hadis kitaplarında, et-Tergîb ve’t-terhîb isimli eserde, hutbe kitaplarında çeşitli tasviyeler, rivayetler var. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kitabında bugünün tarihî bir gün olduğu ifade ediliyor.

Âşûrâ günü denilmesi hakkında da çeşitli izahat var, Muharrem’in onuncu günü olduğu için aşere’den âşûrâ’ denmiş olabilir, daha başka sebepler de zikrediliyor. Eski peygamberlerin hep bu günlerde çeşitli rahatlıklara, ferahlıklara, lütuflara, ikramlara erdiği rivayet ediliyor. Allah da bize çeşit çeşit hayırlar, lütuflar ihsan eylesin.

Bir hususu daha yâd etmek lazım!

Bu mübarek günde Hz. Ali Efendimiz’in mübarek oğlu, seyyidü’ş-şühedâ Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbelâ’da 10 Muharrem’de şehit edildi; yürekleri parçalayan, acı, tarihî bir olay. Bunu da elbette hiç unutmamamız lazım!

Hz. Hüseyin Efendimiz’in ruhu için çeşitli dualar, sûreler okuyup, hatimler indirip ona hediye edebiliriz. Yanındaki ailesiyle, çoluk çocuğuyla, sevdikleriyle beraber şehit edilmişti.

Kerbelâ olayı çok acı bir olaydır ve bu hususta çeşitli kitaplar yazılmıştır, edebiyat kitaplarına girmiştir. Fuzûlî’nin bile Hadîkatü’s-süedâ isimli eseri vardır. Daha başka şairlerin, alimlerin bu hususta yazdıkları eserler vardır. Acı bir olay. Kûfe ahalisi, Hz. Hüseyin Efendimiz’i ümmetin başına halife olsun diye çağırdı:

“Gel seni başkan seçmek istiyoruz; sen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in mübarek torunusun, mübarek aileden geliyorsun!” dediler.

O da çoluk çocuğunu alarak Hicaz’dan, Medîne-i Münevvere’den yola çıktı. Fakat zamanın Emevî idaresi, Yezid b. Muaviye onun gelişinin kendi saltanatının sonu olacağını düşünerek, ordu gönderdi. Kerbelâ’da yolunu kestiler, Kûfe’ye ulaşmadan çoluk çocuğuyla beraber çok acı bir şekilde, feci bir şekilde, hepsini şehit ettiler. Kökünü kazırcasına bir katliam icra edildi. Maalesef, Kûfe halkı da kendisine yâr ve yardımcı olamadı. Gidip de onu karşılayıp koruyup da böyle bir feci muameleye mâruz kalmasını engelleyemediler. Allahu Teâlâ hazretlerinin çeşit çeşit hikmetleri oluyor. Allahu Teâlâ hazreteri alnımıza mukadderât olarak hayırlar yazsın, cümlemize hayırları göstersin. O olayda bu katliamı yapanların, elbette katil olarak çok büyük cezalara uğrayacağı muhakkak. Fakat alınacak çok büyük ibretler de var. Siyasî ihtirasın, çatışmaların ne kadar korkunç boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor. Siyasetin bir çirkin tarafını, mücadele yönünü görmüş oluyoruz.

Hz. Hüseyin radıyallahu anh Efendimiz’in bu Âşûrâ gününde, mübarek günde oruçluyken, çölde yolu kesilerek, çoluk çocuğuyla, torunuyla şehit edilmesinden çok büyük acımız var. Günlük hayatımızda çıkaracağımız ders ise daima hakkı tutmak, haktan yana olmak, haksızlığa yandaş, yardakçı, destekçi olmamak gibi hususlardır.

Allahu Teâlâ hazretleri, o seyyidü’ş-şühedâ Hz. Hüseyin radıyallahu anh Efendimiz’in şefaatine cümlemizi nâil eylesin. Daima haktan yana olmayı, hakkı, haklıyı tutmayı, hakkı desteklemeyi nasip eylesin.

Muharrem ayında bu gecelerde, gündüzlerde yapılacak başka neler olabilir diye, kardeşlerimize sevaplı başka şeyleri de konuşmamızda hatırlatalım:

Deniliyor ki: “Bu gecelerde tesbih namazı kılmak da çok sevaptır.”

Tesbih namazı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in tavsiye buyurduğu bir namazdır. İnsanın hiç olmazsa ömründe bir defa kılması, daha çok kılabilirse her sene kılması, daha çok kılabilirse her ay kılması tarzında yapabildiğince çok yapmasını teşvik eden rivayetler var.

Ayrıca geceleyin teheccüd namazı var. Teheccüd namazına kalkarlar da teheccüd namazı kılarlarsa çok iyi olur. Zaten teheccüd namazının fazileti, sevabı hadîs-i şerîflerde tavsiye edilmiş:

“Kim Allah rızası için biraz uyuduktan sonra geceleyin kalkar, iki rekât namaz kılarsa; dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlı bir iş yapmış olur, daha büyük mükâfat kazanmış olur.” diye bildiriliyor.

Muharrem senenin yeni ayıdır, ilk ayıdır. Herhalde bu an’ane tâ İbrahim aleyhisselam zamanına kadar gidiyor. Bu ayları Musa aleyhisselam zamanında da böylece kullanıyorlardı. Dinler tarihi bakımından kutsal bir gün. Zaten bizim ibadetlerimizin bir kısmı tarihî olaylarla ilgilidir. Haccın İbrahim aleyhisselam’la, İsmail aleyhisselam’la, Hacer validemizle, onların başından geçen hikmetli olaylarla ne kadar ilgili olduğunu hacılar bilirler.

Bu ayda çok çok tevbe ve istiğfar etmeye, bu Âşûrâ günü geçtikten sonra da tevbe istiğfar etmeye, oruçlar tutmaya gayret edilmeli! Böylece ibadetlerine taatlerine gayret göstermeli.

Bir de bu günde, an’anevî yemek var. İşin söz bakımından da tatlı, hakikaten mide bakımından da tatlı tarafı var. İçinde çeşitli gıdaların, kuru yemişlerin bulunduğu bir de tatlı yapılıyor.

O da neye dayanıyor, hangi an’aneye dayanıyor?

Nuh aleyhisselam ve kendisine inanan mü’minlerin tufandan kurtuluşuna dayanıyor. Nuh aleyhisselam tufandan önce gemi yapmaya başladı ve Kur’ân-ı Kerîm’in bize bildirdiğine göre deniz olan bir yerde değildi. Allahu Teâlâ hazretleri;

“Yâ Nuh, bir gemi yap!” diye emredince, Nuh aleyhisselam gemi inşa etmeye başladı. Yanından geçenler alay ediyorlardı;

“Yahu bu gemiyi ne yapacaksın, karada böyle gemi yapılır mı?” diye.

O, Allah’ın vahyi ile gemiyi yapıyor; ötekiler de vahyi ve istikbalde olacakları bilmedikleri için saçma görüyorlar.

İşte insanların durumları budur. Allah’ın mübarek kulları bir şey yapınca bazen gafil ve cahil kullar da onun neden yapıldığını bilmediği için alay ederler. Ama aslında kendileri zavallı durumdadır. Nuh aleyhisselam gemiyi tamamladı. O sırada yağmurlar başladı. Yağmurlar başlayınca mü’minleri gemiye almaya başladı. Burada bir ibretli olayla daha karşılaşıyoruz, bunu da mutlaka altını çizip söylemek lazım:

Nuh aleyhisselam’ın kendisine inanmayan, tâbi olmayan insanların arasında oğlu vardı, hatta hanımı vardı. Hanımı ile oğlu Nuh aleyhisselam’ın peygamberliğini tasdik ederek ona tâbi olmamışlardı:

“Oğulcuğum gel, gemiye bin!” diye söylediği zaman, babasına;

“Ben yüksek bir tepeye tırmanırım, sudan kurtulurum, yağmur bana zarar vermez.” diye cevap vermişti.

Ama o sırada azgın seller gelip tam bu konuşmayı yaparken çocuğu devirip götürmüştü. Peygamber ailesinden olmasına rağmen bazı insanlar imandan yana nasipsiz olabiliyor. Demek ki peygamber ailesi olmak bile tam bir teminat olmuyor.  Herkesin Allah’ın rızasını kazanmaya çalışması, akrabalıklara güvenmemesi lazım! Allah sevgisini, rızasını kazanmak için kendisine dikkat etmesi, çekidüzen vermesi lazım!

Nuh aleyhisselam bu olayı gördü, üzüldü ama ne yapsın mukadderât.

Gemi suyun üstünde yüzmeye başladı, aylarca böyle devam ettikten sonra Muharrem ayının onuncu günü, sular çekilmeye başlayınca gemi Cudi dağının üstüne oturdu. İçindeki yiyecekler de azalmıştı, en son ne varsa pirinçten, fasülyeden, nohuttan, incirden, üzümden, zerdaliden, şeftaliden, erikten… Bir yemek yaptıkları kitaplarda rivayet ediliyor. Allah için tuttukları o orucu da bu pişirdikleri yemekle açtıkları için bu gün de Nuh aleyhisselam’dan bir hatıra olmak üzere, biz müslümanlar böyle bir Âşûrâ yemeği yapıyoruz, dağıtıyoruz.

Bu, bir tatlı hatırayı canlandırmak için yapılıyor ama işin öbür tarafında ne var?

Netice itibariyle eve bir ikram sağlanırsa, bütün sene bolluk olacak. Başkalarına iyilik yapılırsa bu ayda yapılan iyiliklerin mükâfatı çok, o da sağlanmış oluyor. Onun için hanımlara tavsiye ederiz, hatırlatırız, zaten onların hatırlarındadır. İnşaallah en güzel şekilde, evdeki kuruyemişlerden, üzümlerden güzel aşureler yaparlar; üstüne tarçınlar, karanfiller de ekleyerek, konu komşuya, tanıdıklarına, dostlarına, fukarâya, cemaate ikram ederler. Böylece bir muhabbet olur, hayır olur. Allah razı olsun, ellerine sağlık olsun, sıhhat ve afiyet olsun diyoruz, onu da hatırlatıyoruz.

Nice nice böyle mübarek kutlu günlere, sıhhat ve afiyetle erişmenizi, dünya ve âhirette aziz ve bahtiyar olmanızı temenni ederiz, Allahu Teâlâ hazretlerinden dileriz. Âşûrâ gününüz ve Muharrem ayınız mübarek olsun. Allah sizi iki cihanda her türlü bildiğimiz, bilmediğimiz, aklımıza gelen, gelmeyen hayırlara erdirsin, her türlü şerlerden korusun. Cennetiyle Cemâli’yle müşerref eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Mahmud Es’ad Coşan - Cuma Sohbetleri / 16.05.1997 

 

­

 

 

 

 

 

© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Kabe
Canlı Yayın
Şuan canlı Yayın
Ramazan Sohbetleri
AKRA CANLI
 / 
close icon close icon
AKRA CANLI
Ramazan Sohbetleri
Ramazan Sohbetleri Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close