Sonbahar ve kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle bir çok şehirde barajlar ve göllerde su seviyelerinde ciddi azalmalar meydana geldi.
İstanbul barajlarındaki doluluk oranı İSKİ verilerine göre yüzde 20'nin altına indi. Bir başka deyişle İstanbul’un içme suyu kaynaklarının yüzde 80’i boş durumda.
Akşam'da yer alan haberde uzmanlar bu durumun artan nüfusla birlikte aşırı su talebinden kaynaklandığını bu durumun önüne geçebilmek için su kaynaklarının korunması ve artırılmasına yönelik önerilerde bulundu.
Kuraklık ve su kaynaklarının yönetiminin şehir planlaması ve nüfusla doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyen Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Şu an su stresinde olan Türkiye 2030 yılında su sıkıntısı yaşamaya, 2050’den sonra ise su fakiri olmaya aday. Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının bin metreküpün altına inmesiyle Türkiye’nin su fakiri olması bekleniyor. İstanbul’un kronik problemi de su stresidir, yani yüksek nüfus ve aşırı talep. İstanbul’un kendi su kaynaklarına göre bir nüfusu olsaydı bu sıkıntılar yaşanmazdı” dedi.
Kadıoğlu, önerilerini şu şekilde sıraladı: “Kuraklık ve su sıkıntısı ile mücadele için şehir yönetimlerinin yeni bilimsel yaklaşımlarla konuyu bütün olarak ele almalı. Binaların çatılarından gelen yağmur suları sarnıçlarda depolanıp, yani yağmur suyu hasadı yapılarak kullanım suyu olarak değerlendirmeli. Şehir ve çevresinde kullanılabilecek su kaynaklarının küresel iklimden nasıl etkileneceği belirlenerek şehirlerin ideal nüfus ve sanayi kapasitesi hesaplanmalıdır. Böylece su arz ve talep dengesi kurularak kent planlanmalıdır.”
"Yer altı barajları gündeme gelmeli"
Kuraklık riskini en aza indirmek için yağmur suyunun depolanmasına ve yer altı barajlarının yapılmasına işaret eden Dr. Zekai Şen ise, “Kuraklıkla mücadelede yağmur hasadı iyi bir yöntemdir. Yer altı suları dünyanın en zengin su kaynaklarıdır. Yüzde 60 oranında su yer altındadır. Türkiye’de henüz yok ama yer altı barajları kuraklıkla mücadele için çok önemli” dedi.
Dr. Hüseyin Toros, “İstanbul sularının bir kısmı İSKİ barajlarında, bir kısmı da Melen Çayı veya Yeşilçay, Istranca derelerinden geliyor. 2020 yılı boyunca aralık harici önceki aylara baktığımız zaman 477 milyon metreküp suyun İstanbul dışından geldiğini görüyoruz. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor” dedi.