Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi'miz Mahmud Es’ad Coşan'ın, "Zilhiccenin 10 Günü, Arefe Orucu, Bayram Günü" konularındaki Cuma Sohbetinin metnini istifadenize sunuyoruz.
es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun...
Zilhicce ayının on günü hakkında Kur'ân-ı Kerîm'de âyetler var: Ve'l-fecri ve leyâlin aşrin. "Bu âyette geçen on gece, Zilhicce'nin on gecesidir." diye müfessirler.
İbn Abbas'tan, diğer alimlerden ve sahabeden -rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- rivayet ediyorlar.
Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam anlatılırken buyruluyor ki:
"Biz Musa ile otuz gün için sözleştik. Sonra bu otuz günü, on gün daha ekleyerek kırk güne tamamladık." buyruluyor. Buradaki aşr, alimlere göre Zilhicce'nin ilk on günüdür.
Musa aleyhisselam Tur Dağı'nda Mevlâsı'na münâcaata, huzuruna varmaya, likâsına kavuşmaya hazır hale gelmesi için 30 gün oruç tutmuş ve ona 10 gün daha eklenerek, ondan sonra Rabbinin huzuruna varmış da; Rabbi erinî ünzur ileyk. "Yâ Rabbi! Sesini duyuyorum, cemâlini de, kendini de göster de göreyim!" dediği o toplantıya bu günlerde hazırlanmış.
Hacca doğru giden çok kıymetli günlerdeyiz. Bu günlerde hacca gelenler için çok muazzam bir ibadet yani hac ibadeti var. Hacca gelmeyenler için bu 10 gün ve 10 gecede; arife gecesinde, bayram gecesinde, bayramın birinci gününde -hatta bayramın ikinci gününü ve sair günleri sayarsak 10 günü de ileriye doğru geçer- ibadetleri Ramazan'daki gibi arttırmak, çoğaltmak lazım!
Allah'a en güzel ibadetlerden birisi olan nafile namazları çok kılmak ve nafile oruçları çok tutmak lazım!
Çünkü Peygamber Efendimiz'in hatunlarından rivayet edildiğine göre;
"Peygamber Efendimiz Zilhicce'nin dokuz gün orucunu tutardı." Yani hacca kadarki günler...
"Aşûre orucunu yani Muharrem'in onuncu gün orucunu tutardı."
"Her Arabî aydan üç gün oruç tutardı."
Bu günlerde yapılan ibadetlerin Allahu Teâlâ hazretlerine çok sevimli ve sevgili geldiğini, Allahu Teâlâ hazretlerinin çok sevip razı olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler de var.
Yine Kur'ân-ı Kerîm'de haccı bildiren âyet-i kerîmede, Hac sûresinin 28. Âyetinde;
"Kendilerini dünyevî uhrevî faydalara, yararlara, mükâfatlara, ecirlere, güzel sonuçlara nâil olmaları için hacca gelen hacıların bu günleri Allah'ın zikr ü tesbihiyle geçirmeleri ve mâlum günlerde Allah'ın ismini çok zikretmeleri için..." diye âyet-i kerîmede bugünlerin işaret edildiğini yine alimler bildiriyor.
İbn Abbas radıyallahu anh'a göre, eyyâmü'l-aşri min şehri Zilhicce...
Kur'ân-ı Kerîm'deki nice âyet-i kerîme bu günlerin fazl u kemâline işaret buyurmuştur.
Bu günlerde Cenâb-ı Mevlâ'ya ibadet ve taat etmenin sevaplı olduğunu, çok çeşitli ibadetlerin bu günlerde toplandığını, hacıların da hacca gelemeyenlerin de bunları yapmalarını alimlerimiz tavsiye buyuruyorlar.Tevbe etmeli, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönmeli, ibadet ve taate girişmeli!..
Ahmed b. Hanbel'in rivayetine göre, hadîs-i şerîfin sonunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuş;
"Aşr-ı Zilhicce'de lâ ilâhe illallah demeyi, Allâhu Ekber, Allâhu Ekber diye tekbir getirmeyi, tahmîdi yani hamd ü senâ etmeyi çok yapın!"
Zaten haccı anlatan birçok âyet-i kerîmede Allah'ı çok zikretmek işaret ediliyor. Sahâbe-i kirâm da bu günlerde zikirlerini arttırırlardı.
Bu 10 gün girdiği zaman başkalarının tâkat getiremeyeceği kadar şiddetli ve çok kuvvetli bir şekilde ibadet ve taate düşerlerdi.
Abdullah b. Ömer, bu günlerde Mina'da yüksek sesle tekbir getirirmiş. Evinde, namazların arkasında, yatarken, bahçesindeyken, arkadaşlarıyla toplantı halindeyken, yolda yürürken çokça, Allâhu Ekber Allâhu Ekber diye tekbir getirir, zikredermiş ve hatta bunu âşikâre yaparmış. "Âşikâre olması da müstehaptır." diye bildiriliyor.
Onun için bu günleri zikirlerle, dervişâne bir şekilde, ibadetle, taatle, aşk ile, şevk ile, namazla, oruçla değerlendirmek lazım!
Orucun sevabıyla ilgili bazı hadîs-i şerîfleri size nakletmek istiyorum:
Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;
"Allah'a yaklaşma vesilesi olarak, ibadet ve taat etmiş olayım diye, insan Ramazan'ın dışında bir gün oruç tutarsa... Hesap gününden evvel yeryüzü dolusu altın tasadduk etse, sadaka verse, hayır hasenât yapsa, bu orucun sevabı kadar sevap kazanamaz."
Demek ki orucun çok büyük sevabı var. O bakımdan biz de orucun teşvikini yapıyoruz. Çünkü sevabı çok...
İnsanın nefsi terbiye olunca, kâmil insan olduğundan; nefsi terbiye etmediği zaman, çok ham ve kusurlu kaldığından; oruç da nefsi terbiye edici bir ibadet olduğu için mükâfatı böyle büyük oluyor.
Hadîs-i kudsîde Allahu Teâlâ hazretleri; "Oruç bana ait bir ibadettir, onun mükâfatını ben vereceğim! Nasıl verirsem, kendi izzet ve celâlime uygun olarak veririm." diye buyuruyor.
Oruca ait mükâfatın çok verileceği işaret edilmiş.
Bu günler çok mübarek ve Kur'ân-ı Kerîm âyetlerinde zikredilmiş günlerdir.
Sahâbe-i kirâm da, Peygamber Efendimiz de bu günlerde ibadetlerini aşkla, şevkle arttırmışlar.
Onun için biz de unutulmuş olan bu ibadetleri canlandıralım. Böylece sünnet-i seniyyeye dönüş, Asr-ı Saadet'e dönüş gün gün, fiil fiil, eylem eylem tahakkuk etmiş olsun.
Yine oruçla ilgili Peygamber Efendimiz'in, Abdullah b. Amr İbnü'l-Âs radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîfi:
"Oruç tutanın susması tesbihe geçer." Yani susar, sükût eder; tesbih ediyormuş gibi sevap kazanır.
"Uyuması ibadete geçer." Çok çalıştı, gece uykusuz kaldı, yoruldu; gündüz mecbur oldu, uyudu. O da ibadete geçer. Uykusu bile ibadete sayılır.
"Hacıların duası müstecâb olduğu gibi –bu, hacca gelemeyenlere de müjdedir- memlekette oruç tutanların da duası müstecâbdır.
"İşlediği amellerin mükâfatı da kat kat fazladır." Oruç tuttuğu için sevapları da kat kat fazla veriliyor.
Onun için size bu günlerde namaz kılmanızı, oruç tutmanızı ve zikri tavsiye ederiz.
Tesbih, tehlil, tekbir, tahmid edin; bu zikirleri yapın! Hayır hasenât yapın ve bugünlerin feyzinden istifade edin, kaçırmayın!
Peygamber Efendimiz dokuz gün oruç tutarmış ve özellikle arife gününün orucu ile ilgili hadîs-i şerîfleri var.
Abdullah b. Amr İbnü'l-Âs'tan ve Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf:
"Kim Kurban Bayramı'ndan bir gün önceki arife gününde oruçlu olursa iki senelik günahı mağfiret olunur. Birisi, önünde gelecek sene... Birisi de geride bıraktığı, yaşayıp tükettiği sene..."
Demek ki geçmişe de şümûlü ve faydası var, geleceğe de... Başka bir rivayet:
"Arife gününün orucu. İki senenin günahını bağışlattırır, affettirir. Geçmiş senenin ve müstakbel senenin..."
Bu hadîs-i şerîfin arkasında bir cümle daha var, ileriye dönük bir müjde olarak okuyalım:
"Aşûre orucu da geçmiş senenin günahlarını bağışlattırır." Aşûre orucu ne zaman olacak?
Zilhicce ayı bitecek, Muharrem ayı gelecek, Muharrem'in onunda olacak.
"Peygamber Efendimiz o günü de oruçlu geçirirdi." diye hadîs-i şerîflerden biliyoruz.
Aşûre ile ilgili bir hadîs-i şerîf de, Abdullah b. Amr İbnü'l-Âs'tan:
"Kim yevm-i zînette yani Aşûre günü -Muharrem'in onuncu günü- oruç tutarsa Geçirmiş olduğu seneden tutamadığı nafile oruçların sevabını yakalamış olur."
Demek ki defterimize yazacağız, takvimimize işaret edeceğiz, önümüzdeki aşûre günü oruç tutacağız.
Tabii Peygamber Efendimiz'in sırf onunu tutmayıp, dokuz ve onunu tutmak veya on ve on birini tutmak şeklinde tavsiyesi var. O günleri oruçlu geçirmeye gayret edin!
Bir de terviye günü var, Zilhicce'nin sekizinci günü... Hacıların Arafat'a çıkmasından bir gün önceki gündür.
O zaman artık yolculuk oluyor diye çeşmelerde, kuyularda develeri iyice sulayıp suya kandırırlarmış. Deve, suyu da depo edebiliyor. Terviye, suya kandırma mânasına geliyor.
Develeri iyice besleyip hac hazırlığına girişme günü olmuş oluyor. Arafat yolu uzun olduğundan bir günde gitmezlerdi. Terviye gününde Mina'ya kadar gidilirdi.
Peygamber Efendimiz Mina'da beş vakit namaz kılardı:
"Kim Zilhicce'nin sekizinde, yevm-i terviye'de oruç tutarsa... Bu oruç, bir senelik günahın keffâreti olur. Arife gününün orucu da iki senenin günahına kefaret olur. Bir geçen senenin, bir de gelecek senenin..."
Onun arkasından da bayram geliyor, arifeden sonraki gün bayram oluyor.
Bayram gününe de yevm-i nahr derler. Nahr, deveyi kurban etmek demek... Biz de kurban bayramı diyoruz.
Iyd-i adhâ da deniliyor; adhâ da kurbanlık hayvanın ismi... Kurbanlık hayvanı kesme bayramı mânasına geliyor. Bu günler de çok önemli günler.
Çünkü Ebû Dâvud'un Sünen'inde kaydedildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki:
"Allah indinde günlerin en hayırlısı, en muazzamı, en büyüğü Kurban bayramı olan gündür. Sonra Mina'ya hacıların gelip çadırlarına yerleştiği gündür."
O da Zilhicce'nin 11. günü olmuş oluyor.
Demek ki Zilhicce'nin on günü hakkında, Zilhicce'nin özellikle dokuzu (arife günü) hakkında, bayram günü hakkında ve bayramın ikinci günü hakkında çok hadîs-i şerîfler, rivayetler ve teşvikler var.
Peygamber Efendimiz dokuz gününü oruç tutardı. Bayram günü oruç tutmak haramdır. Kurban Bayramı'nda herkes kurban eti yiyecek, bayram edecek. Allah'ın "bayram edin" dediği zamanda, oruç tutmak uygun olmuyor. Kurban günleri senenin oruç tutulmayan günleridir. Ama terviye gününde, arife gününde oruç tutmayı tavsiye ederim. Kardeşlerimiz hiç kaçırmasınlar, o günleri oruçlu geçirsinler. Hatta daha önceden oruç tutmalarını arttırsınlar. Zilhicce'nin on gününde ne kadar çok tutarlarsa, sevapları o kadar çok olur.
Bizi de duadan unutmasınlar... Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden, mânevî mükâfatından, ikramlarından faydalanmayı nasip etsin. Hepimize çok büyük mükâfatlar ihsan eylesin. Bayrama ulaştırsın. Bayramı rızası vechile idrak etmeyi, bayramı hakiki bir bayram olarak yapmayı nasip etsin. Nice nice bayramlara, mübarek günlere sıhhat ve afiyetle eriştirsin...
Müslümanın asıl bayramı âhirette, cenneti kazandığı zaman olacak. Cenneti kazanıp cennete girmeyi; cehenneme düşmeden, azaba uğramadan, doğrudan doğruya cennete gitmeyi, Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasip eylesin!..
Peygamber Efendimiz'in sünnetini tuta tuta, Peygamber Efendimiz'in sevgisi, rızası kazanılır. Sünnetini ihyâ etmek yani ölmüş olan, unutulmuş olan güzel âdetleri tekrar diriltmek lazım! İhyâ, tekrar diriltmek demek. Bunları kitaplardan okuyacağız, hatırlatacağız. Sizler de bu güzel sünnetleri ihyâ edeceksiniz. Efendimiz yaparmış; sahâbe-i kirâm da Efendimiz'in sünnetine uygun olarak ısrarla, aşk ile, şevk ile yaparlarmış. Çarşıda, pazarda herkes yüksek sesle tekbir getirirmiş, zikir yapılırmış, nice nice hayırlar yapılırmış diye, bu güzel ibadetleri canlandıracağız, yapacağız ki Allah ibadet ettikçe lütfedecek. Kötülükler, şerler def olacak, ref olacak; üzerimizdeki fitneler, belalar kalkacak; maddî-mânevî hayır bereket gelecek... Beldelerimize bereket yağacak.
***
Bu günlerin kıymetini bilin! Hacca gelenler hacda ibadetlerini güzel yapsınlar, haclarının mebrur bir hac olmasına gayret etsinler! Sağlık ve âfiyetle eşlerine, dostlarına kavuşsunlar. Evine gelinceye kadar hacının duası makbuldür. Hacıları karşılarsınız yolda, duasını almaya gayret edersiniz; onu da unutmayın!
Hacca gelemeyenler de işte ibadetler, saydığım hadîs-i şerîfler... Namaz kılsın, oruç tutsun, tesbih çeksin, zikretsin, derviş olsun, hakiki derviş olsun; sevapları kazansın, Allah'ın rızasına ersin. Allah'ın lütf u keremiyle cennetiyle, cemâliyle müşerref olsun...
es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.
Mahmud Es’ad Coşan - 26.03.1999
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.