Dünya genelinde faaliyet gösteren enerji kuruluşları 2030’a kadar yenilenebilir kaynaklardan üretilen 25 teravatsaat elektriği hidrojen formunda depolamayı amaçlıyor.
Hidrojenin enerji taşıyıcı olarak farklı formlarda kullanımını içeren senaryolara göre ise 2050’ye kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen 58 teravatsaatlik elektrik enerjisi hidrojen formunda depolanabilecek, ayrıca bu miktar teknolojik gelişmelere bağlı olarak artış gösterebilecek. Depolanan elektrik, hidrojen formunda enerji, ulaştırma, endüstriyel üretim ve binaların enerji ihtiyacı için kullanılabilecek.
Dr. İskender Gökalp, “Rüzgar ve güneş gibi kaynaklardan sağlanan elektriğin gerektiğinde kullanılmak üzere depolanması gerekiyor. Depolanan elektriğin ihtiyaç duyulduğunda yeniden enerjiye çevrilmesi halinde çevreye zarar vermemesi durumu, hidrojeni ideal bir yakıt yapıyor.” dedi.
Hidrojenin önemi
Gökalp, "Hidrojen çeşitli kaynaklardan üretilebiliyor ve kilogram başına ısıl gücü yüksek. Yenilenebilir kaynaklardan üretilen ve depolanan elektriğin ihtiyaç duyulduğunda yeniden enerjiye çevrilmesi halinde çevreye zarar vermemesi durumu, hidrojeni ideal bir yakıt yapıyor. Hidrojen hava ile yakıldığında ya da yakıt pillerinde kullanıldığında ısı, elektrik ve yanında sadece su üretiyor. Doğal gaz gibi karbon içerikli fosil yakıtlar yandığında enerji üretimi ile beraber karbondioksit salımı da yapıyor." dedi ve şöyle devam etti:
"Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi oldukça ucuzladı. Hidrojen üretiminde kullanılabiliyor. Ayrıca Hidrojeni üretmenin başka yolları da var. Bunlar organik atıkların gazlaştırılması, doğal gazın pirolizi, yani hidrojen ve katı karbona dönüştürülmesi, bazı metallerin, mesela alüminyum veya bor bileşenlerinin su ile kimyasal tepkimeye sokulması buna hidroliz diyoruz ve yine suyun hidrojeninin elde edilmesi gibi."
AA