İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İkindi16:45 Akşam19:31 Yatsı20:52 İmsak05:18 Güneş06:45 İşrak07:25 Öğle13:14
Hava - Hava durumuAçık 20°C Nem %44
Türkçe
18 Ramazan 1445 28 Mart 2024 Perşembe
18 Ramazan 1445
Öğle
13:14
İkindi
16:45
Akşam
19:31
Yatsı
20:52
İmsak
05:18
Güneş
06:45
İşrak
07:25
Giriş Yap

Göllerimizin temizliği ve sağlığı nasıl korunabilir?

Özel Haber
Özel Haber
28.10.2021    |

Bize bahşedilen tabiat kaynaklarından biri olan suyun değeri Anadolu irfânında ne latîf dile gelmiş: “Yedi adım yolun, bir yudum suyun hakkı vardır.” 

Ecdâdımız bir yudum suyun kıymetini bilmiş, “Damlaya damlaya göl olur” demiş; “Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini” telkin etmişler. 

Bir içim su”; yeryüzünün dörtte üçünü kaplayan mavi suların sadece %1’lik dilimi kullanılabilir tatlı su kaynakları. Onların başında ise akarsu ve akiferlerin yanı sıra göllerimiz geliyor. İçtiğimiz ve kullandığımız sudan, yediğimiz tarım mahsüllerine, balıklara ve su ürünlerine, kullandığımız elektriğe, sportif ve turistik faaliyetlerimize varıncaya kadar göllerden istifade ediyoruz. 

Ülkemizin coğrafi zenginliği olan tektonik, karstik, volkanik, set türlerinde yüzlerce doğal gölü, bini aşkın baraj gölü ve göleti ekolojik açıdan nitelikli durumda. Aynı zamanda pek çok endemik canlının doğal yaşam alanı olan göllerimizin korunması ve sürdürülebilirliği eskiden olduğu gibi bugün de hayatî önem arz ediyor. 

Göller nasıl kirleniyor?

Göller, yüzeysel sular içinde kirlenmeye karşı en hassas ortamlar. Ecdadımızın “Akan su yosun tutmaz.”sözünde olduğu gibi; özellikle dışa akışı olmayan göllere akarsular ve yüzey akışlarıyla göl havzasından gelen her türlü madde gölde birikmeye başlıyor. 

Kolay parçalanabilen organik maddeler, gölün kendi kendini temizleme kapasitesi ile zararsız hale getiriliyor. 

Göle giren atıksular, ağır metaller, tarım ilaçları ise bozunmaya uğramıyor, gölde giderek artan yoğunlaşmalar meydana getiriyor. Askıdaki maddeler, göl tabanına çökerek birikiyor ve gölün dolmasına yani siltleşmesine sebep oluyorlar. Gölün doğal arıtma nâmı diğer asimilasyon kapasitesini aşan bu organik atıklar, göldeki oksijeni fazlasıyla tüketiyor.

Dünyanın pek çok yerinde göl ekosistemleri aşırı besin yüklemesi ve suyun doğal yapısındaki değişikliklerden muzdarip. Tabî göl hayatına insan tarafından yapılan değişikliklerin etkileri birer birer gün yüzüne çıkıyor. Gün geçtikçe artan arıtma suları, kalıntılar, katı atıklar ve organik maddeler; mercan resifleri gibi pek çok doğal yaşam alanının bozulmasına neden oluyor. Göllerdeki canlıların tahammülünün üzerine çıkan azot ve fosfor gibi besin maddeleri zararlı alg patlamalarının ortaya çıkmasına yol açıyor. 

Kirlilikten geri dönüş kolay olmuyor

Uzmanlar su kalitesi düşen, artıklarla kirlenen, ağır metal yükü sınırları aşan ve nihayetinde tür erozyonuna uğrayan göllerde geri dönüşün ancak kısmi olduğunu ve ıslah çalışmalarından sonra da temiz su standardına erişemediğini belirtiyor. Bozulan dengeyi eski haline getirmek için dünyanın farklı yerlerinde çaba sarfeden yetkililer, bilim insanları ve halk kitleleri söz konusu. 

Uzmanlara göre göllerin sağlıklı yaşam alanları olarak varlığını sürdürebilmesi için yapılabilecek en temel şey atıksularda ileri arıtma uygulanması gibi genel kaidelerin yanı sıra her gölü kendine has yapısı içinde değerlendirme esası.

Her göle kendine özgü tarif

Kimi göl yeraltı sularından beslenirken kimisi akarsudan ya da yağışlardan besleniyor. Kimi göllerde azot ve fosfor gibi organik besin yüklemesi noktasal bir kaynaktan geliyor, kiminde ise dağınık bir kaynaktan; kimi göllerde kirlenme kaynağı sızıntı şeklindeyken kiminde kanalizasyon borusundan geliyor. Kimi gölde doğal topoğrafik yapı kaynaklı yerkabuğunun parçalanması, ufalanması ve suda çözünmesi gölü ağır metalli toprakla dolduruyor. Kim gölde tür dengesinin bozulması daha fazla öne çıkarken kimi gölde gölün su bütçesini aşan tarımsal faaliyetler sorunun temelinde yatıyor. 

Her gölü kendi özel şartlarıyla değerlendirerek koruma ve sürdürülebilir hale getirme amacıyla göle suyun ve kirliliğin giriş şekli tespit ediliyor. Yaygın besin girdisi olan sızıntı göllerinde gölden bazı canlı türlerinin kaldırılması anlamına gelen “biyomanipülasyon” etkili oluyor. Bu yöntem doğal göl yaşamı için ihtiyaç duyulan alanın temiz sulu olmasını sağlayacak bitkileri ve hayvanları ortama vermeye yardım ediyor. 

Gölün temiz suyla yıkanması kirliğin yaygın olduğu ve kurumaya yüz tutan sızıntı göllerinde işe yarayabiliyor. Göl için doğru temizleme yöntemini uzmanlar eşliğinde belirlemek oldukça önemli. Zira gölün temiz suyla yıkanması ilk etapta zararsız görünse de noktasal kirliliği bulunan göllerde kirliliğin yayılmasına da sebep olabiliyor.

Dünyanın farklı yerlerinden farklı göl tiplerini koruma çalışmaları:

Hollanda’daki Loosdrecht Gölü,  doğal durumu besinlerin ve fitoplanktonların nispeten homojen bir şekilde dağıldığı bir sızıntı gölü. Yani göle su da nispeten yayılmış bir şekilde giriyor. Bu tür göllerde, temiz suyla yıkama genellikle başarılı oluyor. 

Şanhay (Çin) yakınlarındaki Taihu Gölü, bir nehir tarafından beslenen; ağzına yakın, kalın, kokulu bir yosun tabakasıyla kaplı bir göl. Suyun aktığı nokta ise nisbeten daha temiz. Yetkililerin bu gölü temiz suyla yıkamaya yönelik girişimleri iyi sonuç vermedi. Zira Taihu tipi göllerde, temiz su basmak, petrol dökülmesi gibi yalnızca daha geniş bir alana kirliliği yayıyor. 

Amerika’daki Tahoe gölü, en yüksek kirli besin konsantrasyonu  gölün çıkışında bulunan bir göl. Bu gölde, göle temiz su basılması kirliliği gölden uzaklaştırıyor. 

Macaristan’da büyük ve sığ bir göl olan Balaton gölü; evsel su, balıkçılık, sulama suyu ve rekreasyon alanı olarak kullanılıyordu. Sediment taşınımı ve arıtma tesisi yetersizliği sonucu evsel, tarımsal atıkların göle girişi; havzada rekreasyon amaçlı gelişmeler ve nüfus artışı sonucu bitki hayvan dengesinin bozulması  ve toprak dolması  sorunlarıyla karşılaşmıştı. 1980 yılında başlatılan Havza Bazında Göl Yönetimi ve 5-6 yıl süren ıslah çalışmalarıyla gölün sağlığına kavuştuğu bildiriliyor.

Ülkemizde göllerin sağlığının ve temizliğinin korunması

Türkiye’nin alan ve hacim olarak  dördüncü büyük gölü ve ikinci büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü’nü ele alalım. Biyolojik çeşitliliği ile de Türkiye’deki en önemli sulak alanların başında geliyor. Bazı gün ve saatlerde değişik renklere büründüğü için halk arasında "yedi renkli göl" olarak anılıyor. Sarp kayalıklar, tepeler ve dağlarla çevrili olan göl hem doğal sit alanı, hem önemli kuş alanı, hem de içme-kullanma suyu koruma sahası özellikleriyle dikkat çekiyor. Ancak Eğirdir gölü günümüzde ismini daha ziyade aşırı kirlenme ile duyuruyor.

Eğirdir, Beyşehir, İznik gibi doğal göllerimizde balık stoklarını ve türlerini zenginleştirmek için 50 yıldır balıklandırma çalışmaları yapılıyor. Göllere Ak balık, Dişli Balık, Alman balığı, Sudak, Tatlı Su Levreği cinsi balıkla birlikte Gümüşi Havuz balığı ve gümüş gibi egzotik balıklar bırakıldı. Ekonomik verimliliği artırmak için seçilen bu türlerin en önemli özelliği istilacı-etçil balıklar olmaları. Dolayısıyla doğal göllerin binlerce yıllık sakini olan Sazan-Eğrez, Sıraz-Kavinne-Yağbalığı, Dudaklı Balık-Taş Balığı, Çöpçü Balığı, Küçük Kaya balığı, Çapak, Çiroz, Yosun balığı gibi otçul balıkları yiyerek Eğirdir Yağ balığı ve Cüce Siraz gibi pek çoğunun nesillerinin tükenmesine sebep oldular, olmaya devam ediyorlar. Tatlı Su Kerevitlerinin yok olması balıkçılık sektöründe iş kaybına yol açmakta.

Göllere bırakılan Gökkuşağı Alabalığı, Dere Alabalığı, Kadife balığı, Aynalı Sazan gibi istilacı olmayan türler da istilacı türler arasında varlığını sürdüremeyerek onlar için yem haline gelmekte. Bu durum göllerdeki balık faunasını, bitki-hayvan dengesini bitkiler lehine bozdu ve bozmaya devam ediyor. 

Özellikle Eğirdir Gölü aşırı kirlilikle mücadele veriyor. Göle tarımsal ve evsel atıksuların derin deşarjla verilmesi de tüm kıyı ve göl dip kesiminde kirliliğin vehametini artırıyor. Göl yüzeyinde yaz ve sonbahar döneminde mavi-yeşil jel benzeri oluşumlar ve alg patlaması gözleniyor. Siyanobakteri türü olan mavi-yeşil alg ler gölün yeşil suya dönüşmesine sebep oluyor. Tehlikeli canlıların bünyesinde birikim yapabileceği bu alg türünün insan sağlığını tehdit edebileceği belirtiliyor. İçme suyu olarak stratejik önemi olan, aynı zamanda yoğun talep gören gölün suyu ağır kokusuyla birlikte çürümeye yüz tutmuş durumda.

Uzmanlar sorunun çözümü için alınabilecek tedbirleri birkaç madde halinde sıralıyor: 

1. Gölün bilimsel özellikleri göz önüne alınarak biyomanipülasyon denilen gölden (sudaki gibi istilacı ve etçil) bazı canlı türlerinin kaldırılması, gölün doğal ekolojik dengesini koruyan (sazan gibi) bazı balıkların korunması, üremesinin teşvik edilmesi.

 2.  Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tükenmekte olan sazan gibi türlere avcılık yasağı uygulanması, gölde faydalı balıkların üreme ve gelişmesi için tamamen avcılığa kapalı bölgeler tespit edilmesi.

 3. Genel kirliliğin kaynağının önlenmesine yönelik ileri arıtma gibi uygulamalar. 

Araştırmalar gösteriyor ki tatlı suya sahip Eğirdir, Kovada, Gölcük, Karamık, Akşehir, Eber, Karataş, Yazır, Gölhisar, Karakuyu sazlığı ve Gökgöl gölleri için ağır metal birikimi tarımsal faaliyetlerde zirai ilaçların kullanımına ve atıksu deşarjına dayanıyor. 

Burdur, Yarışlı, Salda ve Acıgöl göllerinde ise başlıca doğal topoğrafik yapı kaynaklı yerkabuğunun parçalanması, ufalanması ve suda çözünmesi ve atıksu deşarjı ile oluşuyor. Etrafında yoğun tarımsal faaliyet yapılan Eğirdir Gölü ile Kovada gölü arasında bulunan tarım arazileri için alınacak ağır metalleri önleyici tedbirler Kovada Gölü ve devamındaki su kaynakları için de faydalı. Benzer bir durum Akarçay havzasında bulunan birbiri ile bağlantılı olan Eber ve Akşehir gölleri için de geçerli.

Bu göllerin temizliği ve korunması için özellikle şu maddeler dikkat çekiyor: 

1. Gölün dip çamurunda yer alan ağır metallerin bilimsel mekanik yöntemlerle temizlenmesi;

2. Geçtiğimiz yıllarda Eğirdir gölü çevresinde pilot projeyle bir elma bahçesinde tarım ilacı kullanımında yüzde 20 düşüş, verimlilikte yüzde 15 artış sağlandığı gibi tarımda su verimliliğini %70’e kadar artırdığı bilinen damlama sulama yöntemine geçilmesi, tarım ilacı kullanımının azaltılması ve doğa dostu tarım uygulamalarından iyi tarım ve organik tarımın yaygınlaştırılması; 

3. Yüzey sularıyla ve erozyonla göllere gelen tarım, şehir, yol atıklarının ulaşımının mekanik yollarla ve ağaçlandırma gibi çevresel faaliyetlerle engellenmesi.

Beyşehir Gölü, Türkiye’nin güney batısında Göller Bölgesi’nde yer alan Türkiye’nin Van ve Tuz gölünden sonra 3. büyük gölü ve en büyük tatlı su gölü olma özelliği taşıyor. Sahip olduğu doğal güzellikleri, yaban hayatı, ev sahipliği yaptığı göçmen kuşlar ve birçok endemik türün biyolojik çeşitliliği ile Beyşehir gölü ve çevresi; Koruma Alanı, İçme ve Sulama Suyu Rezervi Koruma Alanı, uluslararası önemi olan A grubu sulak alan, tarihi ve kültürel zenginliği ile Sit Alanı. 

Gölden halen içme suyu temini, tarımsal sulama, balıkçılık ve turizm başta olmak üzere çok amaçlı olarak faydalanılıyor. Maalesef Beyşehir Gölü de kirlilik ve alg patlamasından etkilenen göllerimiz arasında. Göl havzasında son yıllarda gölü besleyen ayakların bent ve barajlarla kesilmesi ve gölden Konya Ovasına gölün ekolojik durumu gözetilmeksizin fazla su gönderilmesine bağlı olarak su seviyesinde düşüşler görülüyor. Atıksu deşarjına bağlı organik madde artışı, yüzey akışları ve erozyona bağlı ağır metaller de diğer kirlilik unsurları arasında. 

Uluabat Gölü ve Katı Atık Arıtma Tesisi

Genel tedbirlerin yanı sıra Beyşehir gölünün sağlıklı yaşam alanı olarak korunması için gölün su bütçesinin korunması, evsel ve tarımsal faaliyetler için gölün kapasitesinden fazla su çekilmemesi; ayrıca tarımsal faaliyetlerde damlama sulama sistemine geçilmesi öne çıkıyor.

Salda Gölü, karbondioksidin doğal yollarla depolanmasına dair önemli bir örnek teşkil ediyor. Göl, flora ve fauna bakımında oldukça zengin bir biyoçeşitliliği bünyesinde barındırıyor. Alanda tespit edilen 20 bitki türünden 5’i endemik, yani Türkiye’ye ve yöreye has. 114 omurgalı türünün bir kısmının nesli tükenme tehlikesi altında. 

Özenle korunması gereken Salda Gölü I. Derece Doğal Sit Alanı ve Özel Çevre Koruma Bölgesi. Gölün su bütçesi önemli oranda buharlaşma et¬kisi altında. Yüzey akıntısı olmayan gölün ana beslenimi meteorik sularla sağlanıyor ve göl suyunun kimyası meteorik sular ile arazinin jeolojik yapısından kaynaklanıyor. Göl suyunun yük¬sek alkali değerine sahip (pH˃9) suyu, bembeyaz kumsalları ve turkuaz rengi, berrak gölün önemini artırıyor. 

Salda Gölüne yılda 700 bine yakın ziyaretçinin gelmesi, başta endemik türler olmak üzere göl ve çevresindeki yaşam alanı üzerinde bir baskı oluşturuyor. 

Kalıcı bir iyileşmeyi sağlamak mümkün 

Göllerin sürdürülebilir sağlıklı yaşam alanları olarak korunması için her göle has bazı öncelikli şartlar ve önlemler böyle sıralanabilir. Uzmanlar besin maddelerinin göle arzının azaltılmasını bu yöntemlerin kalıcı bir iyileşmeyi sağlamasının anahtarı olarak görüyor.

 Göllere dünyanın dört bir yanında evsel, tarımsal ve endüstriyel atıksular boşaltılıyor. Atıksu arıtımı mekanik, biyolojik ve nanobiyolojik /mikrofiltrasyon olmak üzere üç aşamadan oluşuyor. Üçüncül arıtma uygulanan atıksularda azot, fosfor ve organik madde miktarı önemli ölçüde düşüyor. Bu atıksular mineral ilavesiyle içme suyu kalitesini yakalıyor. Atıksulara üçüncül arıtma uygulayan sayılı ülkelerde göllerin su kalitesi korunuyor.

Avrupa, Ortadoğu ve Avrasya’nın en büyük Tatlısu Ekosistemleri arasında bulunan göllerimizin bazıları; sığlaşma, tuzlaşma, ağır metalli toprak taşınımı, kirlilik, alg patlaması, tür erozyonu gibi ekolojik ve sosyo-ekonomik etkileri olan sorunlarla karşı karşıya.

Arıtma Tesisi

Peki çözümler ne?

1. Havza bazında koruma-kullanma amaçlı yönetim stratejilerinin ulusal ve bölgesel olarak uygulanması,

2. Gölün ve çevresinin uzmanlar tarafından ekolojik olarak sürekli izlenmesi, bilgi toplanması, gerektiğinde ve zamanında önlemler alınması, 

3. Gölün doğal balık çeşitliliğinin korunması ve kontrollü avlanma yapılması,

4. Üçüncül arıtma uygulanmayan atıksuların hiçbir suretle göllere bırakılmaması, 

5. Gölün doğal arıtma (asimilasyon) kapasitesinin ve su kalitesinin korunması için kontrollü atıksu deşarjı yapılması,

6. Gölün su bütçesinin korunması için evsel ve tarımsal faaliyetlerde gölün kapasitesinden fazla su çekilmemesi, 

7. Göl çevresinde iyi tarım ve organik tarım gibi doğa dostu tarım yöntemleri tercih edilmesi, damlama sulama yapılması,

8. Gölü temizleyen önemli yapılardan olan göl kıyı alanlarının korunması,

9. Göl çevresinde erozyonun önlenmesi için ağaçlandırma faaliyetlerinin yapılması,

10. Turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin çevre duyarlılığıyla yapılması,

suretiyle göllerin biyolojik zenginliği korunabilir.

Böylelikle kirlilik azalabilir, kaliteli içme temin edilebilir, eko-turizm gelişebilir, önemli bir geçim kaynağı olan balıkçılığın devamlılığı sağlanabilir. 

­

© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Kabe
Canlı Yayın
Şuan canlı Yayın
Ramazan Söyleşileri
AKRA CANLI
 / 
close icon close icon
AKRA CANLI
Ramazan Söyleşileri
Ramazan Söyleşileri Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close