Dijital teknolojiler gün geçtikçe hayatımızın daha geniş bir bölümünü kapsıyor. 7’den 70’e iletişim ve bağlantı kurma ihtiyacımızı artık çoğunlukla dijital mecrada karşılıyor; öğrenme, çalışma ve vakit geçirme alışkanlıklarımızı bu mecrada sürdürüyoruz.
Medya ile güven çerçevesinde bir ilişki yürütmek yalnızca yetişkinleri değil; televizyon, internet, sosyal medya, bilgisayar oyunları gibi çeşitli medya ortamlarına muhatap olan çocukları da ilgilendiriyor. Günümüzde çocuklar hemen her gün internete erişiyor. 7-9 yaş itibariyle sosyal medya kullanmaya başlıyor.
Çocukların hem olumlu hem olumsuz etkileri bulunan medyayı güvenli kullanmalarını sağlamak, ebeveynler için yeni bir sorumluluk alanı olarak karşımıza çıkıyor.
Sosyal medyada karşılaşılan bir metnin manipülasyon içerip içermediği, bilgilerin paylaşan şahsın kendisi tarafından üretilip üretilmediği, hesabın gerçek bir şahsa ait olup olmadığı gibi nüanslar çocuklar tarafından ayırt edilemeyebiliyor.
Ebeveynlerin medya kullanımına derin bir endişeyle ve kısıtlayıcı tutumla yaklaşması çocuklarda önyargı ve merak uyandırırken; ebeveynlerin medyaya üretkenliği destekleyici, belli sınırlar içinde kontrollü ve dengeli yaklaşımları çocuklar tarafından iyiye kullanılma ihtimalini besliyor. Ebeveyn kontrolü, medyanın çocukların hayatında oynadığı rolü derinden etkiliyor.
İlkesel ve kontrollü sosyal medya kullanımı mümkün mü ?
Günümüzde çocuklar vakitlerinin çoğunu internet, televizyon, bilgisayar, zeki telefonlar ve diğer elektronik aletler gibi çeşitli medya cihazları karşısında geçiriyor. Bilgisayar ve internet, teknolojiyi bir eğitim, eğlence ve iletişim aracı olarak iyi kullanan ve onu ileriye taşıyacak olan çocuklar için oldukça faydalı bir ortam.
Bir sosyal medya ağının parçası olmak çocukların sosyal becerilerini geliştirebilir; iyiye yönlendiren bir arkadaş kitlesiyle irtibat halinde olmaları aidiyet hislerini geliştirir; okul haricinde çeşitli eğitici gruplarla ders içeriklerini tartışabilme ve bilgi edinme olanağı bulurlar; kendi kimliklerini tanıyabilir ve karakterlerini geliştirebilir; yaşlarına uygun gruplarla fikirlerini tartışarak münazara edebilir; çevre ve sağlık konularında bilgi ve genel kültür edinebilir, yaşlarına uygun yardım faaliyetlerinde görev alabilirler.
İlkesel ve kontrollü sosyal medya kullanımında bulunmayan çocuklar:
- Ellerinde olmaksızın siber zorbalığa ya da mahremiyeti ihlal eden içeriklere maruz kalabilir ve diğer kullanıcılar tarafından rahatsız edilebilir; kendi kişisel bilgilerini koruyamayabilir; gereğinden fazla bilgi paylaşımı yapabilir;
- Art niyetli kişilere karşı korumasız kalabilir; yaşlarına uygun olmayan reklam içerikleriyle karşılaşabilir; fiziksel açıdan hareketsiz kalabilirler.
- Aşırı internet ve sosyal medya kullanımı dolayısıyla günlük hayat örgülerindeki yoğunluğu düşük bularak sosyal medya depresyonuna yakalanabilirler.
- Yakınlarıyla iletişim, günlük rutin ve sağlıklarına zarar verecek düzeyde internette vakit geçirmeleri suretiyle internet bağımlılığı da görülebilir.
Bazı sosyal ağlar 13 yaş ve üzerine hitap eden içerikler üretiyor ve kullanım koşullarında yaş sınırı belirtiyor. Ancak maalesef 9-12 yaştaki çocukların %20 ila %40’ının bir sosyal medya hesabı bulunması çocukların sosyal medyada yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kaldığını açıkça gösteriyor.
Ebeveynler için püf noktaları
Dijital ortamlar hakkında sonradan bilgi ve beceri edinen dijital göçmen anne-babaların; bu dünyanın içine doğan ve dijital dili anadili gibi kullanan çocukların medya alışkanlıklarını takip etmeleri zor olsa da oldukça önemli. Zira her konuda olduğu gibi internet ve sosyal medya kullanımı konusunda da çocuk, rol model olarak aileyi örnek almakta.
Çocukların ekran karşısında geçirdikleri süreyi kısıtlayarak, bu süreyi birlikte değerlendirerek, aile ziyaretlerinde bulunarak, aile katılımlı eğitici eğlendirici içerikli kitaplar okuyarak, dergiler takip ederek, faydalı içerikli medyayı birlikte takip ederek onlara medya deneyimlerinde rehberlik etmek mümkün.
Yapılabilecekler bununla sınırlı değil elbette.
Yapılan araştırmalar neticesinde uzmanlar şu önerilerde bulunuyor:
- Ebeveynler güvenli sosyal medya kullanımı konusunda kendilerini geliştirerek ailenin sosyal medyanın olumlu yönlerinden faydalanmasına gayret edebilir
-Ebeveynler çocuklarının kullanmak istediği sitelerin kullanım şartlarını iyi inceleyerek çocuklarını yönlendirebilir
- Çocukların sosyal medyaya erişimde ev bilgisayarı kullanmaları teşvik edilerek kontrolü kolaylaştırılabilir
- Çocuğun yaşına göre değişen günlük internet kullanım süresi takip edilebilir. Buna göre: 10 yaş altındaki çocuklara doğrudan denetimle, 14 yaşa kadar ebeveyn gözetimiyle, 18 yaşa kadar evin herkese açık alanlarında doğrudan denetimsiz çevrimiçi olma izni verilebilir
- İnterneti tamamen kısıtlamak yerine internet kullanımına aktif aracılık yaparak çocuklarla internet hakkında konuşulabilir, internete girerken yanlarında bulunarak interneti keşfetmeleri konusunda cesaret verilebilir
- Çocukların sosyal medya hareketleri hesap şifrelerini paylaşmaları istenerek onları rahatsız etmeyecek şekilde takip edilebilir
- Çocukların kullandığı sosyal ağlardaki profil bilgileri ve paylaşımları kimlerin görebileceği gibi ilgili gizlilik ayarlarını düzenlenebilir
- Sosyal ağlarda çocukların kişisel bilgilerini korumaları; yaş, adres, okul, telefon gibi özel bilgileri paylaşmamaları, tanımadığı insanlarla iletişim kurmamaları ve onları arkadaş olarak eklememeleri sağlanabilir
- Çocuklar sosyal ağlarda karşılaşabilecekleri rahatsız edici içerikler ve sahte hesaplar konusunda bilgilendirilebilir
- Çocukların kullandığı sosyal ağlara ebeveynler de üye olabilir, çocuklarıyla bu platformlar üzerinden de iletişimini sürdürebilir
- Sosyal medya kullanırken uyulması gereken kuralları belirten bir yazılı metin hazırlanarak tüm aile bireyleri tarafından imzalanabilir.
- Zorlu yaşam olaylarında ciddi ve duyarlı haber kanalları takip edilerek çocukların mümkün olduğunca hassas içeriklerden korunması ve güvende olduklarını hissetmesi temin edilebilir.
- Çocukların medya aracılığıyla yardım organizasyonlarından haberdar olması ve büyük dayanışmanın bir parçası olması sağlanabilir.