Kümbet, Selçuklu döneminde genellikle büyük âlimler ve devlet erbabı için yapılmış olan lahit şeklinde anıt mezarları ifade ediyor.
Yörede sıkça kullanılan Ahlat'a özgü taşlarla yapılmışlar. 13. yüzyılda silindir biçimi, 14. yüzyılda da çok yüzlü gövdeleriyle ortaya çıkan kümbetlerde, altta cenazelik üstte de içten kubbe, dıştan külâhla örtülü gövde kısımları bulunuyor. Gövdenin içi, daima kıble yönü belirtilmiş bir ziyaret mescidi şeklinde düşünülmüş.
Yörede taş işlemeciliğinin ön planda olduğunun bir göstergesi olan bu kümbetlerde, dönemin saygın kişileri olan nice ilim ve mana büyüğü ebedi istirahatinde. Ahlat’ta bulunan kümbetler, Orta Asya Türk Çadırı’nı temsil etmekte. Ahlat’ta varlığı bilinen 30 kümbetten bugüne 15 tanesi gelebilmiş.
Kümbet ziyaretine sahabi Abdurrahman Gazi (ra) türbesini ziyaretle başlayalım.
Abdurrahman Gazi Türbesi
Mahmud Es’ad Coşan’ın Ahlat beldesinin medâr-ı iftihârı olarak tanımladığı, saygı, sevgi, hürmet göstermek gerektiğini belirttiği, “beldesinin rehberi, önderi olarak ahiret günü en önde gidecek, arkasından bizler yürüyüp gideceğiz” dediği sahabi Abdurrahman Gazi (Ra.). Rivayete göre Hz.Ömer döneminde El-Cezire Komutanı İyaz Bin Ganem’(Ra.) Ahlat ve çevresini fethetmekle görevlendirilmiş.
Peygamber Efendimiz (SAS.) sancaktarı Abdurrahman b Muaz b Cebel (Ra.) da bu sefere katılmış. 641 yılında Ahlat sınırlarında şehit düşen sahabi, yöre halkı tarafından Abdurrahman Gazi diye anılmakta. Mezarına inşa edilen kümbet mimarisine uygun türbe 1974 yılında da Ahlatlı taş ustaları tarafından aslına uygun şekilde yenilenmiş.
Usta Şagirt Kümbeti
13. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilmiş bu eser, göl kıyısına doğru yapılmış. İçten ve dıştan silindir biçimi gövdesi, konik külâhı, cenazeliği ve gövdesindeki taş işçiliği ile tek başına Ahlat kümbetlerini temsil edebilecek nitelikte. Ahlat’ın en büyük kümbeti olmasından dolayı Ulu kümbet olarak da biliniyor.
Şeyh Necmeddin Türbesi
H 619- M 1222-23 tarihli kümbet, Ahlat’ın en eski kümbeti olma özelliği taşıyor. Özellikleriyle de diğerlerinden ayrılan kümbette kare duvarlar üzerinde içten kubbe, dıştan piramit külâhla örtülü ve alt kısmında cenazeliği bulunan kesme taştan basit bir yapı.
Emir Bayındır Kümbeti ve Camii
Emir Bayındır Kümbeti, 1481 yılında vefat eden Akkoyunlu hükümdarının torunu Bayındır Bey için yaptırılmış. Anadolu’da benzeri bulunmayan bir yapıya sahip. Kitâbesinde hükümdarın unvanları sıralanan ve hayatı anlatılan kümbetin ikinci katında yer alan küçük mihrabın ibadet amaçlı kullanıldığı düşünülmekte.
Kümbetin hemen yanında küçük bir de mescit bulunuyor. Kitabesine göre 1477 yılında Bayındır İbn Rüstem tarafından yaptırılmış ve günümüze kadar sağlam olarak ulaşmış. Dikdörtgen yapıdaki caminin tarihi mimarisi de göz dolduruyor.
Emir Ali Kümbeti
İki Kümbet mahallesindeki Emîr Ali Türbesi, kitâbesi olmamakla birlikte taşıdığı mimari özelliklerinden 14. yüzyıla ait olduğu düşünülüyor.
Harabe Şehir
Emir Bayındır Kümbet’inin 500 metre ilerisinde Emir Bayındır Köprüsü ve Harabe Şehir karşımıza çıkıyor. Neolitik Çağdan kalan ve Osmanlı’ya kadar kullanılmış mağaralardan oluşan yerleşim yeri görülmeye değer.
Emir Bayındır Köprüsü
Emir Bayındır Köprüsü, Harabe Şehir ile Mezarlığı birbirinden ayıran derenin üzerine 15.yüzyılda inşa edilmiş. Akkoyunlular döneminde yapılmış olan köprü, o dönemin tipik mimari özelliklerini taşıyor.
Kesme taştan yapılmış olan tek gözlü köprü üzerindeki tek işleme, köprünün kuzey cephesine işlenmiş bir çarkıfelek motifi.
Çifte Kümbet
Ahlat şehir merkezinin ortasında kalmış, 13. Yüzyıl tarihli yan yana iki kümbet bulunuyor. İki kümbette ikişer kişinin gömülü olması nedeniyle Çifte Kümbet adıyla anılıyor. Ahlat taşları ile örülü, dış görünümü külah şeklinde kubbeye benzeyen kümbetlerin birinde Bugatay Aka ve Şirin Hatun diğerinde Hüseyin Timur ve Esen Tekin medfun. İki Kubbe, İki kümbet ve Merkez mahallelerinde de ilgi çekici kümbetler bulunmakta.
Ahlatın gün yüzüne çıkan bu eserleri, buzdağının belki de görünen kısmı, nice tarihi zenginlik kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılmayı bekliyor.
Selçuklu eserlerinden sonra bir Osmanlı eseri görmek isterseniz sahil kalesine buyrun.
Ahlat Sahil Kalesi
Van Gölü kıyısında Yavuz Sultan Selim döneminde inşa edilmiş olan kale, konumu nedeniyle Sahil Kalesi olarak anılıyor. İç ve dış kale ile 13 burçtan oluşan dikdörtgen planlı bu kale de görülmeye değer.
Ahlat'ta ne alınır?
Ahlat’ta geleneksel ahşap oyma ve bastonculuk sanatı, günümüzde de önemini koruyor. Özel teknikler kullanılarak yapılan bu bastonların her biri, büyük bir emek ve özveri mahsulü. Çeşitli özgün figürlerle bezenen bastonlar yöreye has hediyelik bir eşya olarak tercih edilebilir.
Ahlat’ta ne yenir?
Ahlat’ta meşhur Ahlat Kavurması, Tatvan’da ise Büryan kebabı yiyebilirsiniz.
Ahlat’a nasıl gidilir?
Ahlat’a gitmek için havayoluyla Muş ve Van’a gelindikten sonra Ahlat’a ulaşmak için araç kiralanabilir. İstanbul’dan Ankara üzerinden trenle Tatvan’a kadar gelinip sonrasında şehir otobüsleriyle ilçeye ulaşabilir.