Bireysel özellikleri, eğitim yeterlilikleri bakımından akranlarından beklenilen düzeyde farklılık gösteren çocuklar olarak tanımlanan ‘özel çocuklar’ için nasıl bir yaklaşım sergilenmeli?
Özel çocuklarla ilgili olarak eğitimcilere ve ebeveynlere düşen görevler nelerdir?
AKRA’da yaylanan Aynadaki İnsan programına katılan Çocuk Gelişimi Bölümü öğretim üyesi Halime Nur Sezer, “Her çocuk bireysel özelliklerine göre yetiştirilmeli. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların eğitimi ise daha büyük önem arz ediyor” diyerek şu bilgileri paylaştı:
“Çocukların göstermesi beklenilen; dil gelişimi, motor gelişimi, sosyal duygusal gelişim, bilişsel gelişim ve öz bakım gibi 5 alan davranışı bulunuyor. Bu normlara göre çocuklar bazen üst düzeyde bazen de normalin altında kalabiliyor. Engel durumları, görme, işitme veya duygusal bozukluk ya da üstün yetenekli olmak normları belirliyor.”
“En yaygın hata ötekileştirme!”
Sezer, “Hayatta her birimizin farklı uzmanlık alanlarımız var ama çocuklarda bilişsel düzeyde aynı beklentide olmak haksızlıktır. Her çocuğun kendi gelişim hızında kendi yapabileceği limit potansiyeli sonuna kadar değerlendirmesi beklenir. Kimi çocuklar bu beklentide bir performans ortaya koyarken kimisi daha yavaş ilerleyen bir süreçte olabilir. Toplum ve çevredeki bakışlar, değerlendirmeler ya da kıyaslamalar bu ötekileştirmenin bir sonucu” diyor.
Özel gereksinim ihtiyacı nasıl belirlenmeli?
Sezer, anne babaların çocuklarının durumunu gözlemlemesi gerektiğini belirterek şu bilgileri aktarıyor:
“Anne babalar varsa diğer çocuklarının ya da komşu çocukların durumuna, tecrübelerine bakarak bir norm farkedebilir. Bu gözlem açısından oldukça önemli. 0-1 yaş döneminde çocuğun motor gelişimi hızlıdır. Çocuğun boynunu tutması, ağlama sıklığı, şekli, uyku düzeni, beden fonksiyonları, emekleme, yürüme izlenir. Aileler bunların farkında olduğunda çocukları da buna uygun davranmadığında en azından bir öngörü oluşturmak önemli. Bu durumda bir uzmana danışılmalı. Zira erken tanılama önemlidir ve buna göre bir program geliştirilir.”
Erken tanımlamanın zorluklarına değinen Sezer, “Tanılamak etiketlemeye giriyor bu hoş bir durum değildir. Bazen disleksi gibi bir durum, bu durumu farketmek üniversite çağına kadar uzanabiliyor ya da aileler olası görünen sabit bir durumu kabullenmeyebiliyor ve bu da süreci zorlaştırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Özel çocukların tedavi ve eğitim süreci nasıl ilerliyor?
Çocuğun engel durumuna göre ilerleme kaydedildiğini belirten Sezer, başarı beklentisinin de süreç için önemli bir yaklaşım olduğunu şöyle vurguladı:
“Başarı nedir? Hayatta mutlu olmaksa bununla hayatı sürdürmek başarıdır. Aritmetik ise zihinsel engelli yapamayabilir, resim ise görme engelli için her ne kadar bazıları şaşırtıcı eserler ortaya koyabilseler de zor olabilir. Önemli olan onları yapabildikleri ve yapamadıklarıyla kabullenmektir. Bir çocuğa çabasının kıymetli olduğunun farkettirilmesi gerekiyor.
Aslında bakıldığında eğitimciler, o çocukların televizyonu, medyası, eline aldıkları telefon gibi, hayatı buradan okuyabiliyor öğrenebiliyor. Hayatı sizin gözlerinizden görüyor hazırladığınız programdan okuyorlar. Bu sebeple özel eğitimde çalışanların farkındalıklarının da yüksek olması gerekiyor.
Üstün yetenekli ya da otizmli olan çocuklar genelde içine kapanıklar. İlk olarak öğrencinin güvenini, ilgisini, sevgisini kazanmak gerekiyor. Bu çocukların hepsi çeşitli engeli sebebiyle sevgisini gösteremeyebilir ama duyguları muhakkak anlaşılır. Bu süreçte gelişimsel program takip edilmeli. Gerçek ihtiyaç tespitinden sonra bunun üzerine akademik başarı eklenebiliyor.
İnsan onuruna yakışan eğitim, şefkat ve merhamet eğitimiyle birlikte akademik başarı sürdürülmeli.”
Ebeveynlere düşen görevler neler?
Sezer bu konuda anne babalar için şu önerilerde bulunuyor:
* Aceleci olmamalı, ‘çocuğumun yaşıtları 1. sınıfa geçti, okumayı söktü’ gibi telaşa kapılmamalı.
* Hayatın içinde geçip giden anlar kıymetli. Geri gelmeyecek anların kıymeti bilinmeli.
* Ötekileştirme ve kıyaslamalardan uzak durmaya çalışmalı
* Hepimiz bir engelli adayıyız, böylesi süreci herkes yaşayabilir. Bu sebeple onlara saygı duymak, onların varlığını kabul etmek, gereksiz yardımda bulunmamak, yaşam becerilerini kazandırma konusunda destek olmak gerekiyor.
* Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklara sahip ailelerin kendi aralarındaki etkinlikleri çok anlamlı.
* Toplum, eğitimciler ve aileler olarak bütünlük duygusuyla devam ettiğimizde oldukça zor olan bu sürecin üstesinden gelebiliriz, aşamaları sabırla yol alarak emek ve sevgiyle güzel sonuçlar elde edebiliriz.
Programın tamamını buradan dinleyebilirsiniz.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.