Kelime ve kavramlar, zihnimizdeki birtakım düşüncelerin karşılığı olarak ortaya çıkıyor. Bu kelimeler ve kavramlar, bizim düşünmemizi, inancımızı, algımıza, inancımızla yaşama biçimimizi de şekillendiriyor.
Doğru düşünmek, anlamak, anladığını doğru bir davranışa dönüştürmek kavramları özümsemekle mümkün.
Peki kelimeler ve kavramlar hayatımızda nasıl bir önem taşıyor?
AKRA’da yayınlanan bir programa konuk olan, Dr. Yusuf Türker, şu bilgileri aktardı:
“Tasavvur, kavram, terim, sözcük, isim, bunların hepsi zihnimizde duygu dünyamızı, düşünce dünyamızı, davranışlarımızı, hayatımızı da bakış açımızı, nesneyi, varlığı, insanı, çevremizi bir konumlandırmamızı ifade ediyor.
Bu noktada, İslam düşüncesinde kavram, tasavvur dediğimizde bu bir nesnenin, duyu organlarımızla, dış dünyadan zihnimize aktardığımız bir mefhumun genel tasarımı olarak, tasavvur diyoruz.
‘Tasavvur’ sözcüğü de ‘suret’ kökünden geliyor. Yani suret, bir ima zihnimizde bu dışarıyla, dış dünyayla olan ilişkimizden elde ettiğimiz bir form. Zihnimiz bu formlarla şekillenmeye ve dünyayı aslında bir şekilde dış dünyaya bir damga vurmaya başlıyoruz.
Bu noktada Allah (C.C.), Hz. Adem'e (As.) “Eşyanın isimlerini öğrettim” derken burada aslında insan zihninin genel ve özel detaylar itibariyle karşılaşacağı, yaşayacağı hayatta her şeyle ilgili bir konumlandırma söz konusu.”
Akıl ve kavramlar
“Varlıklar içerisinde insan, Allah tarafından halife kılınarak çok özel bir yere getirilmiş. Bunun temel taşı da zihin, akıl. Bunu da yüce Rabbimizin ilk yaratılıştan itibaren akla önemli verdiğini bu ayeti kerimede de görüyoruz. Bizim akıl baliğ olmamız dönemine kadar olan süreçte biz dış dünyayla ilgili hem nesnelerle ilgili hem soyut hem hayatımızla ilgili sosyal hayatımızla ilgili birçok kavramı hayatımıza dahil ediyoruz ve bu kavramlar olgunlaşıyor her duyduğumuz, her gördüğümüz, her yaşadığımız kavram dünyamızda bir yere oturuyor.

İnsan hayatında doğru düşünme, düşüncelerin yanı sıra doğru anlama, bu düşündüğümüzü, anladığımızı, hayatımıza doğru yansıtabilmemiz için kavramların yeri çok önemli. Bu noktada yüce Rabbimizin insanlığın başlangıcından beri hayatımıza yön verirken ilk olarak kavramlardan başladığını görüyoruz.”
İslami hayatla kavramlar da değişiyor
“Kavramların hayatımızdaki yeri, önemi, peygamberlerin mücadelelerinde, Peygamber Efendimiz’in (SAS.) hayatında, Kur'an-ı Kerim'de, hadislerde, sahabenin hayatında çok net gördüğümüz şeyler. Kavramın değişimi, hayatın da değişimini birlikte getiriyor. Bundan dolayı bakıyoruz mesela kimi zaman Peygamber Efendimiz’in bir yer ismine bile müdahale ettiğini görüyoruz. Şahısların, sahabelerin isimlerini değiştiriyor, konulan isimlere kadar, önemine binaen çok büyük bir kavram belirlemesi yapıldığını görüyoruz. İslami hayatla birlikte hayatımıza kavramların değişiminin girdiğini görüyoruz.”
“Düşünen insanlar için ibretler”
Kur’an-ı Kerim’de “Düşünmez misiniz?” “Akletmez misiniz?” “Düşünen insanlar için bunda ibretler vardır” şeklinde ayet-i kerimeler olduğunu hatırlatan Türker, bu kavramların ibadet, Cennet, Cehennem kelimelerinden daha fazla sayıda olduğuna vurgu yapıyor ve dini kavramların hayatımızdaki yerine dair şu bilgileri aktarıyor:
“Din bizim hayatımızın merkezine oturmuş ve dünyaya bakışımızı, davranışlarımızı, hareketlerimizi, ilişkilerimizi, her şeyimizi şekillendirecek dallara sahip çok boyutlu, çok dallı bir ağaç gibi. Peygamber Efendimiz’in vurguladığı ‘haya’ ile davranışlarımız, hareket tarzımız, düşünce şeklimiz şekillenmeye başlıyor. Mesela cömertlikle dini ilişkilendiriyor Peygamber Efendimiz. O zaman bizim hayatımızda dine verdiğimiz önem, cömertliğe önem vermemizi icabet ettiriyor. O zaman burada din yani günlük pratikler haline, yaşam tarzına dönüşüyor.
Adalet, Haya, cömertlik, temizlik, ahde vefa kavramları da böylelikle önem kazanıyor.”
Günümüz insanı nerede duruyor?
Yusuf Türker, irademiz dışında hayatımıza ve zihnimize yeni kavramların girdiğini belirterek bu yeni kavramlara inanç boyutuyla bakılması, tefekkür edilmesi gerektiğini vurguluyor:
“Bildiğimiz, öğrendiğimiz kavramların ne ifade ettiğini, Kur'an, Sünnet ve bu temel kaynaklarımızdan hareketle belirleme noktasında bir zafiyetimiz var. Bizim için bu kavramlar isimden öteye geçmiyor. İslam'ın bize sunduğu kavramları öğrenmeli, anlamalı ve üzerine tefekkür etmeliyiz.
Kur’an-ı Kerim bizatihi kendisi mucize olurken indiği nazil olduğu topluma o dönemin önde gelen edebiyatçılarına, müşriklere meydan okuyor. Bu Kur’an’ın söz sanatı, beliğ ve belagatinden ileri gelmekte. Aynı zamanda toplum içinde yaşanan kavramlar. İşte kavramların anlam dünyamıza, düşünme dünyamıza ve günlük yaşam tarzımıza etkileri oluyor o zaman.”
Mü’min kavramının da hayatın kendisi olduğunu belirten Türker, bu kelimenin kökeni olan iman, güvenirlilik, emin anlamıyla Peygamber Efendimiz’in (SAS.), yaşadığı çağda İslam’dan önce de ‘el-Emin’ olarak bilindiğini hatırlatarak şunları söylüyor:
“Mü’min, zihin dünyamızda kavram olarak, namaz kılan, oruç tutan, zekat veren bir fert olarak canlanır. Peygamberimiz’in ‘eman’, ‘el-Emin’ oluşuyla baktığımızda, mü’min kendisine verilen emaneti en iyi şekilde koruyan kişi. Mü’min, komşusuna, akrabalarına karşı davranışları, ticari hayatı belirli şekilde olacak olan kişi. Bütün bunların hatırlanması anlaşılması gerekiyor.”
Kavramların bilgiyi mi, duyguyu mu ifade ettiği sorgulanmalı!
“Günümüz dünyasında biz kavram hassasiyetimizi yitirdik. Yani bir kavramın doğruluğu, yanlışlığı, duyguyu mu, bilgiyi mi ifade ettiği ya da yeni bir kavram mı oluşturulduğu net değil. İnancımızın barındırdığı kavramları tespit etmeliyiz. Bilgi eksiğimiz var mı, Peygamber Efendimiz o kavramı nasıl doldurmuş ve sahabe nasıl anlamış? Tüm bu soruları sormalıyız.
Düşünce dünyamıza tam olarak yerleşmeyen kavramlar, yerini dolduramayacak yeni anlamlarla yer değiştirme tehlikesi taşıyor.

Kavramın değişimi hayatı da değiştiriyor
Bize alternatif olarak sunulan yeni kavramlara dikkat etmeliyiz. Onları mümkün olduğu kadar tüm boyutlarıyla ele almalı, bilinçli davranmalıyız.
Günümüzde zihnimiz tüm yeni kavramlar ve bilgilerle savunmasız durumda. Kur’an ve sünnet çerçevesinden hareketle aklederek düşünerek hareket etmek gerekiyor.
Hayatımızda her an aslında düşünme faaliyeti içerisindeyiz. Yani fert olarak her yaptığımız davranışın, her hareketimizin arkasında çoğunlukla düşünme var. Düşünme tüm bilim dalları için de geçerli. Yüce Rabbimizin de bizden istediği bu; tefekkür. Allah ile devamlı irtibatlı olarak düşünmek. O zaman hakikate ulaşılabilir.
Özellikle Kur'an-ı Kerim’deki kavramları anlamaya çalışmalıyız. Kavramın değişimi hayatı da değiştiriyor. Yaşam tarzımız, günlük pratiklerimiz Kur'an'da istenilen şekilde olmalı. Hayatımızın her noktasında Yüce Allah’ı düşünerek hareket etmeliyiz.
Kuran'ı aslında okuduğumuz gibi içini o canlı belki hücrelere benzer her biri birer hücre gibi canlı olan ve her birinin esasında birer hücre gibi bir hedefi, bir içeriği ve varlığı bir anlamı olan kavramlarını, Kur’an-ı Kerim'in bu kavramlarını gücümüz nispetinde anlama ve yaşama faaliyetinde bulunmamız gerekiyor.
Allah’a ( C.C.) olan sorumluluğumuzu ve Allah'la olan ilişkimizin niteliğini kazanmak istiyorsak, Allah'ın karşısına O’nu razı edecek birer kul olarak çıkmak istiyorsak getirdiği kavramlarla, bir hayat, bir davranış sahibi olmamız gerekiyor.”
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.