Türkiye hızla yaşlanıyor. Doğurganlık oranları düşüyor, yaşam süresi uzuyor, 65 yaş üstü nüfus toplam nüfus içindeki payını her yıl biraz daha artırıyor. Bu demografik dönüşüm yalnızca geleceğe dair bir öngörü değil artık bugünün çok somut bir gerçeği. Yaşlanma, artık sadece bireysel bir durum değil, sağlık sistemlerinden sosyal güvenliğe, şehir planlamasından konut politikalarına kadar her alanı yeniden düşünmemizi gerektiren büyük bir toplumsal başlık haline gelmiş durumda. Tam da bu noktada yanıtlanması gereken sorular çoğaldı:
Sağlıklı bir yaşam gerçekten mümkün mü? Uzun yaşamak kadar, sağlıklı yaş almak da mümkün mü? Hangi alışkanlıklar bizi ileri yaşlarda da zinde tutar? Ne yemeli, nasıl yaşamalı, nelere dikkat etmeli? Fiziksel sağlığı korumanın yanı sıra ruhsal dengeyi, sosyal bağları ve yaşam kalitesini sürdürmek için neler yapılmalı? Yaşlılığa bireysel olarak nasıl hazırlanmalı? Toplum ne yapmalı? Tüm bu soruların yanıtlarını, Prof. Dr. İsmail Tufan anlattı.
1- Akdeniz diyeti
Sağlıklı yaşlanmanın yolunun sofradan geçtiğini anlatan Prof. Dr. Tufan şu öneride bulunuyor: “Beslenme, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biri. Dengeli ve doğal beslenme yalnızca yaşam süresini uzatmakla kalmıyor aynı zamanda birçok kronik hastalığın da önüne geçiyor. Özellikle Akdeniz usulü beslenme, zeytinyağı, sebze, meyve, balık ve tam tahılları merkezine alan yapısıyla öne çıkıyor. Bu beslenme biçiminin kalp-damar hastalıkları, diyabet ve obezite riskini düşürüyor, hücresel yaşlanmayı yavaşlatarak genel sağlığı destekliyor.”
2- 150 dakika egzersiz
Hareketsiz yaşamın yaşlanmayı hızlandırdığını vurgulayan Prof. Dr. Tufan, “Bedensel aktivite, uzun ve sağlıklı ömrün vazgeçilmezlerinden. Araştırmalar, haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapan bireylerin daha uzun yaşadığını, yaşlılıkta ise daha az kronik hastalıkla karşılaştığını ortaya koyuyor. Egzersizle dolaşım sistemi hızlanıyor, oksijen hücrelere daha kolay taşınıyor. Ağırlık ve direnç egzersizler de düşme riskini azaltıyor” diyor.
3- Kaliteli uyku
Uyku kalitesine de özel bir parantez açan Tufan, şöyle diyor: “Yetersiz uyku; zihinsel yorgunluğa, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve kronik hastalıklara yol açabiliyor. Yetişkinlerin günde 7-8 saat kaliteli uyku uyumalı. Teknolojik cihazları yatmadan önce kullanmamak, uyku hijyenine dikkat etmek sürecin sağlıklı işlemesi için önemli.”
4- Temiz bir çevre
Prof. Dr. Tufan şunları aktardı: “Temiz bir çevrede yaşamak, sağlıklı bir ömür için vazgeçilmezdir. Hava kirliliği, kirli su ve toksik maddelere maruz kalmak insan sağlığını doğrudan tehdit ediyor.”
5- Stres yönetimi
Prof. Dr. İsmail Tufan, “Stres, kronikleştiğinde kalp-damar hastalıklarından depresyona kadar pek çok rahatsızlığa zemin hazırlıyor. Derin nefes teknikleri ve doğayla temas, gevşeme yöntemleri günlük yaşamda olmalı. Bu aktiviteler zihinsel dayanıklılığı artırıp, fiziksel sağlığa katkı sunuyor” dedi.
6- Hedefin olmalı
Yaşamda hedef sahibi olmanın da sağlıklı yaşlanmada kilit rol oynadığını ifade eden Tufan şunları dedi: “Yeni hobiler edinmek, gönüllü çalışmalara katılmak uzun ömrün psikolojik temel taşları arasında. Genetik yapı, bazı bireylere avantaj sağlasa da çevresel koşullar ve yaşam tarzı genetik etkileri tersine çevirebilir.”
7- Sosyal bağlar
Prof. Dr. Tufan, sosyal ilişkilerin güçlenmesinin psikolojik dayanıklılığı artırdığını söylüyor: “Aile bağları ve arkadaş çevresi, yaşam doyumunu yükseltirken, izolasyondan uzak bir yaşam da hastalık riskini düşürüyor. Sosyal olarak aktif bireylerde, sağlık sorunları daha az görülüyor.”