Şöyle tavşan kanı bir çay yahut paşa çayı, köpüklü bir Türk kahvesi, her birimizin vardır bir çay-kahve tutkusu, değil mi? Çay kışın içimizi ısıttığı gibi yazın da hararetimizi alır, kahve de her mevsimde zihnimizi açar.
Çay ve kahve, dünya çapında sudan sonra en çok tercih edilen içecekler. Kahve ikram ederken usuldendir yanında bir bardak su da bulunur. Hem çay hem kahve, dengeli içildiği ve yanında su içmeye dikkat edildiği takdirde sağlığımızı koruyucu etkilere sahip.
Çayın sağlık açısından etkileri
Çay deyince aklımıza ilk başta yeşil çay ve siyah çay geliyor. Yeşil çay daha çok kateşinlerden zengin iken, siyah çay sağlık açısından zengin. Etken maddeleri farklı olmasına rağmen, siyah çay ve yeşil çay hastalıklara karşı korumada benzer etkiler gösteriyor. Yeşil çay kateşinleri en az 12 hafta düzenli içilirse, insülin ve uzun dönem kan şekerine etki göstermiyor ancak açlık kan şekerini düşürüyor. Siyah çay polifenolleri Tip-2 diyabete karşı koruyucu etki gösteriyor. Araştırmalarda günde en az 2 fincan yeşil çay içilmesinin çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu olduğu belirtiliyor. Çayın içinde bulunan kafein metabolizmayı hızlandırıyor, çaydaki kateşinlerle birlikte yağ yakılmasını artırıyor, böylelikle kilo kontrolünde etkili oluyor. Büyük kupa bardak çayda 32 ile 42 miligram arasında kafein bulunuyor. Araştırmalarda çayın sıcaklığının da önemine dikkat çekiliyor. 55 dereceden daha sıcak içilen çay mide kanserine sebep olabiliyor.
Kahvenin sağlık açısından etkileri
Kahve deyince bizlerin aklına hemen Türk kahvesi geliyor. Aslında Türk kahvesi de bizim coğrafyamıza Yemen’den gelmiş olan Arabika türünde kahve çekirdeklerinin usulüne uygun kavrulması ve çok ince öğütülmesiyle oluşuyor. Batı mutfağında yaygın tüketilen Espresso da çoğunlukla yine Arabika kahve cinsinden hazırlanan filtre kahve. Robusta kahvesi gibi başka pek çok kahve çeşidi de var ve farklı oranlarda kafein ve antioksidan maddeler içeriyorlar. Kahvede bulunan klorojenik asit isimli fenolik asit Tip-2 diyabete karşı koruyucu olabiliyor. Kahve, karbonhidratların emilim ve sindirim sisteminden geçme hızını yavaşlatarak kan şekeri dengesini koruyor. Türk kahvesinde kafein oranı %10 civarı. Çeşitli kahveler içinde en yüksek kafein oranı %15 ile “çözünür/filtre” kahvede. Amerikan kahvesindeki kafein oranı yüzde 6.4 olduğu, Arap kahvesinde yüzde 5.6 olsa da koyu kıvamlı hazırlandığından iki katına çıkıyor.
İçerdiği kafein ve benzeri bileşenlerden dolayı tansiyonu yükseltmesi beklenen kahve bir araştırmada orta düzeyde tansiyon hastalarında ve tansiyon hastalığı olmayanlarda deneniyor. Kahve içtikten bir saat sonra kan basıncı ve kalpatış hızında yüzde 10 ile 15 arası belirgin bir düşme gözleniyor. Bu etki kahve içerisinde bulunan polifenolik yapıdaki flavonoit bileşenlerine atfediliyor. Kahvenin, bileşiminde bulunan kafein türevleri nedeniyle enerji verici özelliği bulunuyor. Günde 3 fincan kahve içmek, çeşitli karaciğer hastalıklarından korunmaya da katkı sağlıyor ancak bu etkiyi kafein içeren çaylar göstermiyor.
Çay ve kahve unutkanlığa karşı iyi gelir mi?
Kahve ve çayda bulunan kafein, algılama işlevlerini ve uyanıklığı artıran en çok bilinen psikoaktif uyarıcılardan biri. Kahve ve çay içildiğinde kafeine bağlı olarak algılama işlevlerini arttırabildiği, unutkanlığı ve bunamayı önleyebildiği belirtiliyor. Günde 2 bardak ve üzerinde kahve içen bireylerde algılama bozukluğu görülme olasılığının, kahve tüketmeyen veya günde bir bardak tüketenlere oranla belirgin bir şekilde çok daha düşük olduğu bildiriliyor. Ancak kafein tabletleri aynı etkiyi yapmıyor. Zira kahvede kateşinlerin antioksidan etkisi de var.
Çay ve kahve herkes için sağlıklı mı?
Çay ve kahvedeki kafeinin yukarıda bahsettiğimiz sağlığa faydalı etkileri olmakla beraber bazı bünyelere zararı da dokunabiliyor. Kafein mide asidini artırıyor; bu nedeniyle gastrit ve ülser hastalarında dikkatli kullanılması gerekiyor. Diüretik etki yapıyor ve idrarı arttırıyor, böbreklerinde sorun olanlar tarafından da doktor tavsiyesi almadan tüketilmemesi gerekiyor . Yapılan araştırmalar sağlıklı kişiler için günlük kafein alımının 400 mg’ı aşmaması gerektiğini belirtiyor; bu yaklaşık 4 bardak kahve veya 10 bardak çaya denk geliyor. Çay ve kahvenin belirtilen miktarların üstünde içilmesi ise kafein bağımlılığı, uykusuzluk, sinirlilik ve kafein zehirlenmesi olarak tanımlanan etkilerle sonuçlanabiliyor. Ayrıca sıcak içmenin de olumsuz etkileri olduğu biliniyor.
Sağlığımız için çay ve kahveyi nasıl içelim?
Uzmanlar yeşil çayın Japon usulü demlenmesini tavsiye ediyor.
Bu usule göre su 100 dereceye kaynatılıp 80 dereceye gelinceye kadar bekleniyor ve demlikteki çayın üzerine dökülüyor. 5 dk bekleniyor ve böylece 50-60 dereceye kadar soğutulduktan sonra içiliyor. Bu şekilde ılık halde içilen çay ve kahveye doğal bal ilavesi antioksidan özelliğini birkaç kat artırıyor. Balın doğal kaynaktan gelmesi de oldukça önem arz ediyor. Kuvvetli antioksidan etkisiyle meşhur yeşil çayın ve beyaz çayın bile bal ilavesi ile etkinliği 4 kat artıyor. Bir fincan filtre kahveye yahut granül kahveye çiçek balı ya da çam balı ilave edildiğinde toplam antioksidan etkisi yüzde 30-52 oranında artıyor. Öyleyse mide ve böbrek rahatsızlığı bulunmayanlar için bu reçeteye uygun çay ve kahve içmek faydalı görünüyor. Ayrıca çay ve kahve diüretik etki yaparak vücuttan su attığı için her bir bardak çay ve kahveye bir bardak su içmek öneriliyor.