İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin, çeşitli yollarla karşılıklı olarak aktarılması, haberleşme.
İletişim, kişiler arası ilişkinin her türünü gerçekleştiren bir “harç” işlevi gören; toplumsal bir varlık olan insanın kendini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu bir beceri.
İçinde bulunduğumuz iletişim ve bilişim çağında nitelikli iletişimde dilin önemi daha iyi anlaşılmakta. Bu manada insanların günlük hayatta birbirlerinin ne söylediklerinden ziyade nasıl söylediklerine dikkat ettikleri önem taşıyor.
Hayat rehberimizde yer alan sözlü iletişim ilkeleri
Bizler için doğru yol rehberi Kur’ân, sosyal hayatın pek çok alanında olduğu gibi çeşitli iletişim araçlarını kullanmaya yönelik de yol göstermekte.
Allah (cc) Kur’an’da, sözlü iletişim dilinin, güzel, yumuşak, kolay bir üslup temeline dayandırılmasını istemekte. Hitab edilen kimsenin özellikleri ve anlatılmak istenilen konunun içeriği ne olursa olsun sözlü iletişim dilinin, gönülleri kazanabilecek nitelik ve güzellikte olmasına vurgu yapmakta.
Bu dosyamızda Kur’ân’da yer alan bazı sözlü iletişim ilkeleri yer alıyor:
Güzel söz söylemek
Kur’an, güzel sözle iletişime geçmeye vurgu yapmakta; sözü dinleyip en güzeline uyanları akıllı kimseler olarak nitelemekte. Kur’an, güzel sözün, Allah’ın dinine davet gibi iletişim alanları sırasında temel ilke olarak alınmasını istemekte. İnsanları en fazla etkileyen unsurların başında gelen güzel sözün söylenmesi; insanı yaratan ve onun psikolojisini en iyi bilen Allah Teâlâ tarafından emredilmekte.
“(Mü’min) kullarıma söyle: “En güzel olan (söz)ü söylesinler.” (İsrâ, 17/53).
En güzel ve en doğru söz, güzel bir yolla söylendiğinde kim olursa olsun etki, sevgi ve saygı uyandırmakta. (Ankebût, 29/46)
Kur’an insandan her hareketinde güzelliği temsil etmesini, güzel sözlerle hakkı ve doğruyu açıklamasını istemekte. (Nahl, 16/125)
Nazik ve tatlı söz söylemek
İnsanoğluna hayat nimeti Allah (cc)’nın bir lütfu. Allah kendisine ibadet edilmesini ve şükredilmesini istediği gibi dünyaya gelmesine sebep olan anne-babasına iyilik ve teşekkür etmesini de tavsiye etmekte. Anne-babaya ihsanı (iyiliği ve güzel davranmayı) emretmekte, biri veya her ikisi yanında ihtiyarlığa erişirlerse, onlara “öf” (bile) dememesini, azarlamamasını ve onlara çok nazik (ve tatlı) söz söylemesini istemekte. (İsrâ, 17/23)
Ayet ve hadislerde, insanın, dünyaya gelmesine vesile olan anne-babasına karşı son derece saygılı, itaatkâr, edepli, nazik, yumuşak ve minnettar olması üzerinde önemle durulmakta.
Etkili söz söylemek
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (SAS)’e, muhataplarına karşı etkili bir sözle konuşmasını emretmekte. Kendisine vahyedilenleri, açık ve seçik olarak aktarırken, muhataplarının duygularını harekete geçirecek; onları, verilen mesajın etkisinde bırakacak bir ifade ve üslup kullanması, Allah tarafından Peygamber Efendimiz (SAS)’e verilmiş bir görev.
“Onlar, Allah’ın kalplerinde olan (yalan)ı bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, onlara yine de öğüt ver ve kendileri hakkında tesirli söz söyle.” (Nisâ, 4/63)
Muhatabın durumuna göre hitap etmek, yeri, zamanı ve şartları göz önüne alarak konuşmak, kısa ve öz bir sunumla meramını anlatmak, çok mana ifade edebilecek bir kelime ile açıklamalarda bulunmak, etkili sözün özünü oluşturmakta.
Doğal, sade, yalın, güzel, tesirli ve veciz sözler, O’nun (SAS) ifade tarzını oluşturmakta.
Allah tarafından Kur’an’ın ahlakı ile yetiştirilmiş ve donatılmış olan Hz. Peygamber, kendisi kötü konuşmadığı gibi inanan kimselerin sözlerine dikkat etmesinin gerekliliğine de işaret etmekteydi.
Etkili konuşmanın en belirgin özelliği olarak, sözlerini dikkatle seçmekteydi. İncitmeden ders veren bir üslubu vardı.
Muhatabın anlayacağı şekilde, kültür seviyesine, bilgi ve kabiliyetine ve anlayışına göre, anlaşılır bir tarzda; yavaş yavaş ve kelimeleri birbirine karıştırmadan tane tane konuşur; sorulduğunda sözlerini tekrar etmekten çekinmezdi. Rahat, sakin bir eda ile, ses tonunu ayarlayarak, az ve öz konuşurdu. (Buhari, Edeb, 123; Müslim, Zühd, 53, 65;Tirmizi, Edeb, 4...)
Ölçülü ve ciddi söz söylemek
Kur’an’da pek çok konuda ölçülü ve ciddi sözün ortak tema ve değer olduğu görülmekte.
Kur’an, vahyin yanı sıra aklı da muhatap kabul etmekte. Kur’an ve hadislerde sözün ölçü ve ciddiyetle, uygun üslupla söylenmesi, hem aklın ve hem de İslam hukukunun güzel görüp yapılmasını istediği bir davranış olarak görülmekte. Yaptığımız bütün işlerin niteliğini ve kalitesini belirleyen bir ölçü olduğu gibi, bütün sözlü ya da yazılı ifadelerimizde de ölçü ve ciddiyet belirleyici bir öğe; bir anlamda toplumun ortak vicdanı.
Bu yüzden Kur’an, tutum ve davranışlarımızda ölçülü sözün içselleştirilmesini istemekte. Kur’an, insanlardan; yetimlere, yoksullara, fakirlere ve akrabalara gereken ölçüde malî desteği vermenin yanı sıra ve verilemediği durumlarda da “gönüllerini alarak güzel söz söyle” (Nisâ, 4/8; İsrâ, 17/28) ilkesini işletmelerini istemekte. Ölçülülük ve ciddiyet kişinin muhatabı kim olursa olsun iletişimin temel bir kavramı olarak görülmekte.
Yumuşak söz söylemek
Kur’ân, yumuşak davranmaya, yumuşak söz ve ifadeye büyük önem vermekte. Allah Teâlâ, davranışları her ne olursa olsun insanlara yumuşak davranılmasını ve öğüt vererek davet edilmesini emretmekte (Nisâ, 4/63) Pek çok ayeti kerimede iletişimde yumuşak sözlülük ve nezakete vurgu yapılmakta.
Kur’an, Hz. Peygamber’in merhametli tavrı ve uygulaması neticesinde, Kelime-i Tevhid’in etrafında kenetlenen bir toplum inşa ettiğini bildirmekte; başarısını, çevresindekilere yumuşak ve nazik davranmasına bağlamakta. (Âl-i İmrân, 3/159).
Peygamber Efendimiz (SAS) hayatı boyunca yumuşaklık ilkesinden ayrılmadığı gibi bizlerden de bunu talep etmekte. “O, insanların en cömerdi, gönlü en geniş olanı, en doğru konuşanı, en yumuşak olanı ve en iyi anlaşılanı idi. Onu birden gören korkuya kapılır, onunla sohbet ve arkadaşlık eden kimse onu severdi.” (Tirmizî, Menâkıb, 8.)
Adaletli söz söylemek
Adalet, Kur’an’ın, üzerinde durduğu önemli konular arasında yer alıyor. Adalet gözetilecek diğer yerlerin ardından “(Birileri hakkında) söz söylediğiniz zaman, akrabanız da olsa adaleti gözetin (taraf tutmayın)”(En’âm, 6/152) ilkesi yer alıyor. İnsana söz sahibi olduğunda; söz söyleyeceğinde, bir karar vereceğinde, bir görüş belirteceğinde, bir konuşma yapacağında en yakın akrabası hatta anne-babası bile olsa adaleti gözetmesi emredilmekte. Allah’ın hoşnutluğuna götürecek doğru sözler söylemesi istenmekte.
Kur’ân’ın ortaya koyduğu adâlet ilkesi geniş kapsamıyla bütün insanlığı içine aldığı gibi (Nisâ, 4/58) bütün tutum ve davranışları da kapsamakta; hiçbir kimseye imtiyaz hakkı tanımamakta. “Ey iman edenler! Kendinizin, ana babanızın veya akrabalarınızın aleyhine olsa bile, adaleti titizlikle ayakta tutan ve sırf Allah için şahitlik eden kimseler olun; (haklarında şahitlik ettikleriniz) ister zengin, ister fakir olsunlar. Çünkü Allah, her ikisine de (sizden) daha yakındır. Haktan ayrılarak heva ve hevesinize uymayın. Eğer (şahitlikte), dilinizi eğip büker (yalancı şahitlik eder)seniz veya (şahitlikten) kaçınırsanız, (bilin ki bu, kul hakkını ihlaldir, zulümdür.) Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisâ, 4/135)
Doğru ve isabetli söz söylemek
Kur’an’da, tüm inananlardan, maddi ve manevi hayatı kapsayan bütün söz ve davranışlarında, doğru ve sağlam sözü hâkim kılmalarını istenmekte. Doğru ve isabetli söz söylemek hakkında şöyle buyrulmakta:
“Ey iman edenler! ‘Allah’a saygılı olun/emirlerine uyun’ ve doğru söz söyleyin ki (Allah) işlerinizi düzeltsin ve sizin günahlarınızı bağışlasın.” (Ahzâb, 33/70)
İnsana her habere itibar etmeyip kaynağını araştırması da tavsiye edilmekte. (Hucurat, 49/6)
Doğru söz, ahlaki erdemler binasının temel taşlarından. Samimiyet ve güven duygusunu besleyen, hem dünyada hem ahirette huzura kapı aralayan bir araç. Doğru ve sağlam bilgi kullanmak, iletişim dilini inşa etmenin Kur’ani yolu.
Kolaylaştırıcı söz söylemek
Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz (SAS)’e akrabalarına, yoksullara ve yolda kalmışlara yardım edebilecek imkânı olmadığı zamanlarda, hiç olmazsa onlara gönüllerini alacak yumuşak ve yatıştırıcı söz söylemesini emretmekte:
“Eğer (fakirlere verecek bir şeyin bulunmadığı için) Rabbinden umduğun bir rahmeti (bir rızkı) beklediğin sırada onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan, bari onlara yumuşak söz söyle (de öyle gönder).” (İsrâ, 17/28)
İletişimde muhatabın isteğine cevap verirken kolaylık ve yumuşaklık gözetmek sağlıklı bir iletişimin ve başarının anahtarı olarak görülmekte.
Alçak ve ölçülü bir ses tonu ile söylemek
Her canlı sesi bir iletişim aracı olarak kullanabilmekte. Ancak, akıl, irade ve düşünce ile diğer varlıklardan farklı yaratılan insan, sesiyle konuşma kabiliyetine de sahip kılınmış (Rahman, 55/4).
Ses ve onun en temel aracı olan dil, sözlü iletişimin omurgası. Kur’an’da “Yürüyüşünde ölçülü (ve kibirsiz) ol. Konuşurken sesini de alçak tut.” (Lokman, 19) ayetiyle Lokman (AS)’ın oğluna verdiği öğüt üzerinden tüm insanlara eğitim ve terbiye ilkeleri açıklanmakta.
Ses tonunu gerekli ölçüde kullanmak, iletişim kanallarını açacak surette değerlendirmek, sesi yükselterek üstünlük sağlamaya çalışmamak ilkesi aşılanmakta. Farklı uğraşlar ve duygular farklı ses tonlarını harekete geçirir.
Ses tonunu yükseltmenin gerekli olduğu durumlar da söz konusu olsa da; üstünlük sağlamak ve aşağılamak maksadıyla bağırmak bu gerekliliklerin dışında yer almakta.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.