İçinde bulunduğumuz iletişim ve bilişim çağı, bize çok yönlü iletişim imkanları sunuyor. Mekandan bağımsız iletişim imkanları gelişirken, nitelikli iletişimin önemi de artıyor.
Zira yapılan araştırmalar, insanların günlük hayatta birbirlerinin ne söylediklerinden ziyade nasıl söylediklerine dikkat ettikleri sonucunu ortaya koymakta. Mesajın doğru aktarılmasında ve sağlıklı bir iletişim kurulmasında ‘dil’ ve ‘dil ötesi’ unsurların önemine dikkat çekilmekte.
Bu anlamda doğru ve nitelikli iletişimin yolu, ilkesel iletişimden geçiyor.
İnsanlara doğru yol rehberi olarak gönderilen Kur’ân-ı Kerim, sosyal hayatın pek çok alanında olduğu gibi iletişim konusunda da yol gösteriyor; sağlıklı iletişimi sağlayan sözlü ve sözsüz unsurlara, ilkelere işaret ediyor.
Kur’an, bu yönüyle insana Yaratıcısı tarafından sunulan bir iletişim kılavuzu. Kur’ani iletişim ilkeleri bir bütün olarak ele alındığında iletişimde doruk noktaya ulaşmak mümkün.
Kur’ân’da ‘tebliğ et, ilet, çağır, söyle, haber ver, bildir, anlat, öğüt ver, selam ver’ gibi iletişime dair pek çok hitap bulunmakta. Kur’ân iletişim sürecine bütün varlık alanlarını dâhil etmekte ve insanların birbirleriyle iletişim kurmasını öğütlemekte.
Allah’ın insana öğrettiği isimler sayesinde diğer insan ve varlıklar hakkında bilgi, iletişim ve ilişkiler gündeme gelmekte. (Bakara 2/31).
Kur’ân iletişimin önemini “Ey insanlar! Şüphesiz biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık (ırkınız ve şahsınızla övünmeniz için değil; sırf iyilik uğrunda) tanışasınız (yarışıp ve yardımlaşasınız) diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık...” (Hucurât 49/13) ayetiyle bildirmekte.
İnsanların tek bir millet olması yerine farklı millet ve kabilelere ayrılmasındaki hikmetlerin başında Allah’ın insanları değişim ve gelişim kabiliyetine sahip olarak yaratması bulunmakta. Çeşitli ayeti kerimeler insan ilişkilerinde nasıl davranılması ve hangi ilkelerin gözetilmesi gerektiğine dair rehber niteliğinde.
Bu çerçevede Kur’ân’daki iletişim ilkeleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Sözsüz iletişim / Beden diliyle iletişim kurmak
Kur’an, iletişimin iki temel unsurundan; sözlü ayetler ve sözsüz sembollerden söz etmekte. Vahiy sözlü iletişimin en güzel örneğini oluşturmakta. Allah’ın sözsüz ayetleri olan yeryüzündeki varlıklarsa, akıl sahibi insan ile sözsüz bir iletişim kurmakta. Hem Kur’an ayetleri hem tabiat ayetleri insanın kavrayışı ölçüsünde etkili ve kapsamlı.
İnsanlar arasında beden diliyle gerçekleşen sözsüz iletişimse bir ifadeyle bütün bir bedenin iştirak ettiği karşılıklı bir etkileşim. İçinde duyguların da yer aldığı, muhatabı daha fazla etkileyen, kalıcı bir iletişim. İki yüzlülüğe yer olmayan, saf ve doğal bir iletişim. Kur’an iki yüzlü iletişimden inananları men etmekte. (Mâide, 5/41) Bilginin davranışa ve duyguya, ruhi hayata yansıması beden diliyle iletişimin önemli bir sonucu. “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? “Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah yanında ne kadar çirkindir!” (Saff, 61/2-3)
2. Doğru bilgilendirmek
İnsanın muhatabına doğru ve isabetli bir mesaj aktarması sağlıklı iletişime götüren temel kavramlardan. Kur’an, insanı, aktarılan ve alınan bilginin kaynağının doğruluğunu araştırmaya teşvik etmekte:
“Ey iman edenler! Şayet bir fâsık (yalancı/günahkâr) size bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme kötülük eder de yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz.” (Hucurât 49/6)
İletişim sırasında doğru bilgiler vermek taraflar arasındaki iletişimin daha güvenilir ve sürdürülebilir olmasını sağladığı gibi, sosyal ve hukûkî hayatın düzenini sağlaması, haksızlık ve huzursuzlukların önüne geçilmesi bakımından da önem arz etmekte.
3. İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak
Kur’an insana iletişimde doğru bilgiyi aktarmanın, sağlam kaynaklardan beslenmenin yanı sıra iyiye ve doğruya yöneltmek, kötü ve çirkin işlerden sakındırmak gayesini benimsemesini öğütlemekte.
“(Ey Muhammed ümmeti! Dininiz sayesinde) siz, insanların iyiliği için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. (Çünkü) iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah’a (hakkıyla) inanırsınız.” (Âl-i İmrân 3/110)
Ayette belirtilen gayeyle iletişim halinde olan insanların birbirlerine güveni perçinlenmekte. Bir toplumun iyiliği yaymak ve kötülüğe engel olmak ilkesiyle harmanlanması refah ve huzurun anahtarı olarak görülmekte.
4. Doğruya ve zorluklar karşısında sabra yönlendirmek
Kur’ân’da yer alan iletişim ilkelerinden bir diğeri de insanların iletişim esnasında birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeleri.
“Asra yemin olsun ki muhakkak insan kesin bir ziyan içindedir. Ancak iman edip de sâlih (sevaplı) amel (ve hareket)lerde bulunanlar, hem de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariçtir (onlar ziyandan kurtulmuşlardır).” (‘Asr 103/1-3).
Bu surede yer alan dört maddenin gereğini yerine getirmeyenlerin ziyan ve hüsrân içinde olduğu bildirilmekte. İnsanların karşılıklı olarak birbirlerini doğruya yönlendirmeleri ve zorluklara karşı aktif bir sabra teşvik etmeleri iletişimi daha nitelikli kılmakta ve karşılıklı ilişkileri güçlendirmekte.
5. Yumuşak davranmak
Kur’ân’da Peygamber Efendimiz (SAS)’e hitaben “(Ey Resûlüm! Genelde ve özellikle Uhud gazvesinde sen) Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette onlar etrafından dağılıverirlerdi. O halde onları affet, onlar için mağfiret dile…” (Âl-i İmrân 3/159) buyrulmakta.
O’nun (SAS) davet görevinde başarılı olması, Allah’ın bir rahmeti olarak çevresindeki insanlara yumuşak davranmış olmasına bağlanmakta. Şefkat ve merhamet, insanın iletişimde ve karşılıklı kabulde ihtiyaç duyduğu erdemler arasında yer almakta.
6. Dinlemek
“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki merhamete eresiniz.” (A‘râf 7/204), “Ve (samimi) dinlemedikleri halde: “Dinledik.” diyenler gibi olmayın.” (Enfâl 8/21) ve “Ancak (candan) dinleyenler senin davetini kabul eder..” (En‘âm 6/36) ayetleri, mesajın anlaşılabilmesi için ona samimiyetle kulak verilmesi ve aktif bir şekilde dinlenilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymakta.
Sağlıklı ve nitelikli bir iletişimin sağlanması için kaynak tarafın mesajı aktardığı esnada alıcı tarafın dinlemesi kaçınılmaz bir gereklilik. Dinlemek, işitmekten farklı olarak özel bir gayret ürünü. İnsanlar arasında kurulacak iletişimin niteliğinin asıl belirleyicisi, tarafların birbirlerini karşılıklı olarak dinleme becerileri.
Dinlemeye eşlik eden düşünme, kavrama faaliyeti ve aynalama geri bildirimiyle konuşan kişiye kendini değerli hissettirmek ve kaliteli bir iletişim kurmak mümkün olmakta.
7. Anlamlı konuşmak / Boş ve gereksiz konuşmamak
İnsana özel olarak bahşedilen dili kullanma, konuşma kabiliyetini nasıl kullandığı da büyük önem arz etmekte. Sesin tonu, hızı, şiddeti, hangi kelimelerin seçilerek vurgulandığı, hangi yerlerde duraklandığı gibi hususlar dil ötesi iletişim unsurları arasında yer almakta.
“Mü’minler muhakkak felâh bulmuş (umduklarına ermişler)dir. Onlar, namazlarında huşû içinde (kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde)dirler. Onlar, boş söz (ve iş)lerden yüz çevirirler.” (Mü’minûn 23/1-3)
Allah’ın kullarında görmek istemediği her türlü boş davranış arasında anlamsız ve yararsız işler de gelmekte. Karşılıklı olarak bir duygu, düşünce, bilgi, beceri ve haber paylaşımı olan iletişim, paylaşılan bilgiler anlam ve fayda vermediğinde tek taraflı bir aktarıma dönüşmekte.
Kur’ân’da boş sözlerden uzak durmak başka ayetlerde de müminlerin özellikleri arasında sayılmakta, boş ve anlamsız bir söz işittikleri zaman ondan yüz çevirdikleri (Kasas 28/55), böyle bir durumla karşılaştıkları zaman vakar ile o ortamdan ayrıldıkları (Furkân 25/72) haber verilmekte.
Boş ve anlamsız konuşmalar, muhatapları birbirinden uzaklaştıran iletişim engellerinden.
8. Hakkında bilgi sahibi olunmayan konularda konuşmamak
Hakkında bilgi sahibi olunmayan konularda konuşmak ve tartışmaya girmek, iletişime engel olan ve Kur’an’ın benimsemediği davranış örneklerinden.
“Haydi siz, hakkında (az) bir bilginiz olan şeyde tartıştınız (diyelim, peki) niçin hiçbir bilginiz olmayan hususta tartışıyorsunuz? Halbuki (her şeyi) Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Âl-i İmrân 3/66) ayetinde bu konuya vurgu yapıldığı görülmekte. Zira kesin bir bilgiye dayanmadan ortaya atılan iddialar konuşmanın taraflarına bir fayda sağlamamakta ve anlamsız/boş konuşmaya sürüklemekte.
9. Söz ve davranış tutarlılığına sahip olmak
İnsanın söz ve davranışının bir bütünlük arz etmesi, sağlıklı bir iletişim için sözün edebi yönünden daha ön planda gelmekte.
Kur’an’da “Siz Kitab’ı okuyup durduğunuz halde, kendinizi unutup da, (diğer) insanlara iyilik yapmalarını (ve takvâyı) mı emrediyorsunuz? (Bunun çirkin olduğunu) hiç düşünmüyor musunuz?” (Bakara 2/44) ve
“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff 61/2) buyrulmakta.
Tutarlı söz ve davranışlar sergilemenin gerekliliğine işaret edilmekte.
Güzel ve etkili iletişim yöntemleri