Dr. Yıldıray Kaplan; İmam Buhari’nin, İslam kültür ve medeniyetinde “Buhârî-i Şerîf” olarak isimlendirilen hadis eseri, el-Câmiu’s-sahih bir diğer adıyla Sahîh-i Buhârî’nin içeriğine ve hazırlanışına dair önemli bilgiler paylaştı.
Geçtiğimiz günlerde Ankara SOGEL tarafından düzenlenen bir programa katılan Dr. Kaplan; Hicrî 3. Milâdî 9. asrın önde gelen hadis âlimi İmam Buhârî’nin hazırladığı Sahîh-i Buhârî’ye dair şu bilgileri aktardı:
Tam adı “el-Câmi’u’l-Müsnedü’s-Sahîhu’l-Muhtasar min Umûri Rasûlillah Sallalâhu Aleyhi ve Sellem ve Sünenihi ve Eyyâmih” olan eserin ismi “Resûlüllah’ın (SAS.) sünneti, günlük yaşantısı ve işlerine dair sahih hadisleri toplayan muhtasar kitap” anlamına gelmekte.
Eserin tam adı, aslında sahip olduğu vasıfları da özetler mahiyette: Eserin isminde bulunan “el-câmi” terimi, kitabın muhtevasına dair bilgi veriyor. Hadis edebiyatı türlerinden biri olarak ‘câmi’ kavramı akaid, ahkâm, rikak, edeb, tefsir, tarih ve siyer ve ihtiyaç duyulan konularda hadislerin bir araya getirildiği eser türü. Bu sebeple her konuyu toplayan, bir araya getiren anlamındadır denilebilir.
Sahîh-i Buhârî, hadis tasnifinde konu zenginliği ve çeşitliliği bakımından zirvede yer alan bir eser. Bir başka deyişle konu çeşitliliği bakımından hem kendinden öncekilerden hem de sonrakilerden daha geniş bir içerik ve muhtevaya sahip. Hatta ilk kez Buhârî tarafından başlıklandırılan, tasnif edilen bölümler yer almakta.
Sahîh-i Buhârî’nin içeriği ve bölümleri
Sahîh-i Buhârî, vahyin başlangıcını konu edinen bir mukaddime/giriş ile başlamakta. Çünkü din bütünüyle vahye dayanır. Sünnetin kaynağı da vahiydir. Mukaddimenin ilk hadisi de “Ameller niyetlere göredir” hadisidir. Çünkü din, ihlas ve samimiyettir.
Hz. Peygamber (SAS.) şöyle buyurmuştur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan şey ancak odur." (Buhari, Bedü’l-vahy, 1)
Vahiyle ilgili bu mukaddime/girişten sonra “iman” ve “ilim” bölümlerinin yer alması tüm ibadetlerin sıhhatinin/geçerli olmasının imana ve ilme bağlı olmasından kaynaklanır.
Sahîh-i Buhârî’nin iman konusunda yer verdiği ilk hadis şöyledir:
Hz. Peygamber (SAS.) şöyle buyurmuştur: “İslam beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve ramazan orucunu tutmak” (Buhari, Kitabu’l-İman, 2, no: 8)
İmandan sonra ilim konusuna yer vermiştir. Zira İslâm medeniyeti ilim medeniyetidir. İlim, amel etmeyi gerektireceği için ilim bölümünden sonra ahkâm konuları işlenir. Buhârî ahkâm konularının tertibinde önce Allah-kul ilişkisi ile ilgili konuları (abdest, gusül, namaz, zekât, hac, umre, oruç, itikaf gibi ibadetler) daha sonra kulun yaratılmışlar ile muamelesine dair konuları (alış-veriş, kiralama, havale, kefalet, vekalet, şirket, vasiyet gibi muâmelât) işlemiştir. Onun ahkâm konularından ahkâm dışı konulara geçişi de dikkat çekici bir tasnif sistemi olarak yorumlanmıştır.
Bed’ü’l-halk bölümünü Hz. Âdem’in yaratılışı ile tamamlar ve hemen ardından gelen Enbiya bölümünde diğer peygamberlere dair hadislere yer verir. Resûlullah’a ve ashaba dair rivayetleri ise akabindeki Menâkıb ve Fezâil bölümlerinde nakleder. Resûlullah’ın vefatı ile Kur’ân’ın nüzûlü de tamamlandığı için Fezâil bölümünden sonra Fezâilü’l-Kur’ân ve Tefsir bölümlerine geçer. Bu bölümlerde dinin muhafazası ile ilgili konular işlenmiştir.
Bu bölümleri tamamladıktan sonra neslin muhafazası ile ilgili konulara geçerek Nikâh, Talak ve Nafakât kitaplarına yer verir. Zira İslâm, temiz toplum öngörür. Kişinin yiyip içtikleri sağlığının belirleyicisi olduğu için bu bölümleri Merda (Hastalar) ve Tıp kitapları takip eder.
Buhârî, eserini Tevhid konusundaki hadislerle bitirir ve eserindeki son hadis şöyledir:
Hz. Peygamber (SAS.) şöyle buyurmuştur: “İki kelime/cümle vardır: Rahman’a sevimlidir, dile hafiftir, mizanda ağırdır: ‘Sübhânellâhi ve bi-hamdihî, sübhânellâhi’l-azîm’” (Buhari, Tevhid, 58, no: 7563)
Sahîh-i Buhârî’nin öne çıkan farklı yönleri
Dr. Yıldıray Kaplan; Sahîh-i Buhârî’nin hicrî 2, milâdî 7. asır hadis telif geleneğinin devamı mahiyetinde öncekilerden hem muhteva hem de tertip bakımından beslenmiş bir eser olduğunu belirterek, Bed’ü’l-halk, Enbiya, Tefsir, Kader, İ’tisam ve Tevhid kitaplarının hadis eserlerinde ilk kez Buhârî tarafından bir hadis eserinin bölümü olarak tasnif edildiğini, bu bölümlerin hem konu hem içerik bakımından Sahih-i Buhârî’nin özgün yönünü ortaya koyduğunu vurguluyor ve şöyle devam ediyor:
Eserin isminde yer alan “es-sahih” kelimesi Buhârî’nin sahih olduğuna hükmettiği hadisleri eserine aldığını ifade etmekte.
Eserin isminde yer alan “muhtasar” kelimesi, Buhârî’nin, sahih olmasına rağmen birçok hadisi kitabın dışında bıraktığını ifade etmekte.
Eserin isminde yer alan “müsned” kelimesi, kitabın muttasıl (senedi tam) hadislerden meydana geldiğini göstermekte.
Sahîh-i Buhârî’nin isminde hadis, sünen ve eyyâm kelimelerinin ayrı ayrı kullanılmış olması da eserin câmi vasfı ile bağlantılı. Buhârî, bu isimlendirme ile eserinin Resûlullah’ın fiillerini ve sîretini/siyerini (eyyâm) ihtiva edeceğini belirtmiştir.
Eserin ortaya çıkışı
Hocası İshak b. Râhûye’nin “Resûlüllah’ın (SAS) sahîh hadislerini muhtasar bir kitapta toplasanız.” temennisi üzerine eseri tasnif etmeye başladığını ifade eden İmâm Buhârî, eserinde sahîh olmayan hiçbir rivayetin yer almadığını belirtmiş ve kitabın ciltlerinin çoğalmaması için bütün sahîh hadislere eserinde yer veremediğini beyan etmiştir.
Eserini, 600 bin isnada sahip hadis arasından seçerek 16 yılda meydana getirmiştir. Her bir hadisi veya bâbı yazmadan önce mutlaka boy abdesti alarak iki rekât namaz kıldığını söylemiştir. Buhârî, eseri ile ilgili “Hepsi ehl-i hadîsten olan 1080 kişiden hadis yazdım” demiştir.
Titizlikle hazırlanmış bir eser
İmâm Buhârî’nin hadisleri seçerken gösterdiği titizlik, eserin kıymetini artıran en önemli unsur. Zira hadîs-i şerîfi rivayet eden tüm râvilerin güvenilir olması her hadis âliminin gözettiği bir prensip olmakla birlikte İmâm Buhârî, buna ek olarak râvilerin rivayeti bizzat birbirinden almalarını yani ‘likâ’ denilen birbiriyle görüşme şartını esas kabul etmiştir. Bu şart, Buhârî’nin bir başka özgün yönü.
Kitapta toplam 7.563 hadîs-i şerîf yer almasına rağmen bunların yaklaşık üç binden fazlası tekrar eden rivayetlerden oluşmakta.
Buhârî, “Hz. Peygamber’in (SAS.) Yolunun Şaşmaz Takipçisi”, “Ehl-i Hadîs’in İmâmı”, “Hadis ve Sünnetin Hâfızı”, “Müslümanların İmâmı”, “Ümmetin Fakihi” gibi unvanlarla da anılmakta.