İzâ rake’a ehadüküm fe’l-yeda’ yedehû alâ rukbeteyhi.
Siz namaz kıldığınız vakitte, rükûya yattığınız vakitte ellerinizi dizlerinizin üzerine koyunuz.
Dizden yukarıya da değil, dizden aşağı değil, dizlerinin üzerine ellerinize koyunuz. Sümme yemküs hattâ yatmeinne. Oraya koymakla hemen kalkmayın, durun. Ne kadar? Hattâ yatmeinne. İtminân geliceye, âzâlarda sükunet hasıl oluncaya kadar orada öyle durun. Küllü azmin fî mafâsılihî. Her âzâ rahat, sükunet haline gelsin.
Sümme sebbaha selâse merrâtin. Üç kere sübhâne rabbiye’l-azîm, sübhâne rabbiye’l-azîm, sübhâne rabbiye’l-azîm deyiniz.
İmam olursanız üçten fazla diyemezsiniz. İmam olmaz, kendi kendine kılarsanız beştir dersiniz, yedi de dersiniz, dokuz da dersiniz, on bire kadar dersiniz.
Fe-innehû yüsebbihu lillâhi min cesedihî selâsetün ve selâsûne ve selâsümieti azmin. Bu üç tesbihi söylemek suretiyle vücudunuzda olan üç yüz altmış kemik de, mahsal da oynak yerleri sizinle beraber Allah'ın tesbihini yapar.
Ve selâsetün ve selâsûne ve selâsümieti ‘ırkın. Üç yüz otuz üç damar da bunlar da bu tesbih yaparlar.
Ve izâ secede. Bu secdeye vardığınız vakitte. Fe’l-yüsebbih selâsen. Secdede de yine böyle itminân hâsıl olur. Ondan sonra üç kere de sübhâne rabbiye’l-a’lâ, sübhâne rabbiye’l-a’lâ, sübhâne rabbiye’l-a’lâ derseniz. Fe-innehû yüsebbihu min cesedihî mislü zâlike. Bütün cesette ne varsa onlar da sizinle beraber bu tesbihi yaparlar.
İzâ rake’ate fe-da’ keffeyke alâ rukbeteyke hattâ tetmainne ve izâ secedte fe-emkin cebheteke mine’l-ardı hattâ tecide hacme’l-ardi.
Bu aynı hadisin ilaveli bir kısmı. Secdeye vardığın vakitte de secde ettiğin yerin katılığını duyacak derecede alnın yere vurmalı.
Yani yumuşak bir şey üzerine yaparsan o secde secdeden sayılmaz. Secde ettiğin vakitte, mesela kum gibi, darı gibi durmayan şeyler üzerinde secde olmaz. Katı bir yer olması lazımdır ki alın o katılığı hissetmelidir.