HZ.YUSUF (AS)’IN İFTİRAYA UĞRAMASI VE ZİNDANDAN KURTULUŞU
Yusuf 111
Elbette temiz/gerçek akıl sahipleri için onların hayat hikayelerinde (büyük birer) ibret vardır. (Bu Kur’an) uydurulan bir söz değildir. Ancak o, önceki (ilâhî kitapların asıllarını) doğrulayan, her şeyi açıklayan (bir kitaptır), iman eden bir toplum için de bir yol gösterici ve rahmettir.
Yusuf 22
(Yusuf) yiğitlik çağına gelince, ona hüküm (peygamberlik) ve ilim verdik. İşte biz, güzel hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız.
Yusuf 23
(Yusuf’un) evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murad almak istedi. Kapıları sımsıkı kapadı ve (Yusuf’a): “Haydi gelsene!” dedi. (Yusuf da): “Allah’a sığınırım (sana yaklaşmaktan). Doğrusu o (kocan) benim efendimdir, bana çok güzel baktı (ben ise iyiliğe karşı nankörlük edemem). Gerçek şu ki; zalimler (nankörler ve zina edenler) iflah olmaz.” dedi.
Yusuf 24
Hakikaten kadın (Züleyha) ona niyeti (bozmuş, kavuşma planını) kurmuştu. Eğer, Rabbinin (zinadan alıkoyan) kat’î delilini görmeseydi, o (anda Yusuf) da onu arzu etmişti. İşte bu (delilimiz), böylece ondan fenalığı ve fuhşu gidermemiz içindir. Çünkü o, bizim ihlasa erdirilmiş (seçkin) kullarımızdandı.
Yusuf 25
(Kaçmak isteyen Yusuf önde olduğu halde,) ikisi de kapıya (doğru) koşuştular. (Onu tutup çevirmek isteyen) kadın, Yusuf’un gömleğini arkadan (boylu boyunca çekip) yırttı. Derken kapının yanında kocasına rastladılar. (Kadın hemen) dedi ki: “Ailene bir kötülük etmek isteyenin cezası zindana atılmaktan veya çok acıklı bir azaptan (dayak ve işkenceden) başka nedir?”
Yusuf 26
(Yusuf da: “Öyle değil,) o benim nefsimden murad almak istedi.” dedi. Onun (kadının) ailesinden biri de (delillere dayanarak olayın) şâhitliği(ni) üstlendi (de şöyle ifade edip çözüm getirdi): “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, (kadın) doğru söylemiştir; o ise yalancılardandır.”
Yusuf 27
“(Yok) eğer onun gömleği arkadan yırtılmışsa; (kadın) yalan söylemiştir; o ise doğru söyleyenlerdendir.”
Yusuf 28
(Kocası) onun gömleğini arkadan yırtılmış olarak görünce (kadına) dedi ki: “Hiç şüphesiz bu, sizin (kadınların) bir tuzağınızdan ibarettir. Çünkü sizin tuzağınız büyüktür.”
Yusuf 29
(Vezir: “Ey) Yusuf! Sen bundan vazgeç (kimseye söyleme! Züleyha!) Sen de günahının bağışlanmasını dile; doğrusu sen günah işleyenlerden oldun.” (dedi).
Yusuf 30
Şehirde birtakım kadınlar: “Vezirin karısı, delikanlısı (olan uşağı)nın nefsinden murad almak istiyormuş! Sevgisi yüreğine işlemiş! Doğrusu biz bu durumda onu apaçık bir çılgınlıkta görüyor (bu davranışı ona yakıştıramıyor)uz.” dedi(ler).
Yusuf 31
(Züleyha) o (kadı)nların (dedikodularla kendisini dile düşürme) hilelerini işitince, onlara (bir davetçi) gönderdi. Onlar için dayalı döşeli (oturulup) yaslanılacak bir yer (ve bir sofra) hazırladı. Ve onlardan her birine de bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soymakta iken, Yusuf’a:) “Çık karşılarına!” dedi. Onlar bunu görünce, (gözlerinde) onu çok büyüttüler, (âdeta büyülendiler de meyve yerine) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz, bu bir insan değildir. Bu ancak güzel bir melektir.” dediler.
Yusuf 32
(Züleyha) dedi ki: “İşte hakkında, beni ayıpladığınız kişi budur. Andolsun ki ben, onun nefsinden murad almak istedim de, o namusunu koru(yup reddet)ti. Yine yemin ederim ki kendisine emrettiğim (birlikte olma teklifin)i yapmazsa, elbette o, zindana atılacak ve elbette aşağılananlardan olacaktır.”
Yusuf 33
(Yusuf:) “Ey Rabbim! Zindan bana, onların beni kendisine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Eğer onların tuzaklarını benden çevirmezsen, (olur ki) onlara meyleder ve cahillerden olurum.” dedi.
Yusuf 34
Rabbi, onun duasını kabul etti de onların hilesini ondan savdı. Çünkü o, hakkıyla işiten ve (her şeyi) bilenin ta kendisidir.
Yusuf 35
Sonra onlara (Kıtfir ve adamlarına, Yusuf’un suçsuzluğuna dair) gördükleri delillerin ardından yine de (dedikodunun kesileceği) bir zamana kadar onu, zindana atmak fikri (daha) uygun geldi.
Yusuf 36
(Yusuf’un) kendisiyle beraber (hükümdarın sakîsi ve aşçısı olan) iki delikanlı da (zehirlemeye teşebbüs suçundan) zindana girdiler. Onlardan biri: “Ben (rüyamda) kendimi (üzüm) sıkarken gördüm.” dedi. Diğeri de: “Ben başımın üzerinde bir ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm.” dedi. “Bunun tâbirini bize haber ver, çünkü biz senin iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz.” (dediler).
Yusuf 37
(Yusuf da onlara şunları) söyledi: “Size kendisiyle rızıklanacağınız bir yemek gelecek, o daha size gelmeden önce onun ne olduğunu size haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a inanmayan ve âhireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim.”
Yusuf 38
“Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a bir şeyi ortak koşmamız bizim için (asla doğru) olmaz. Bu (tevhid inancı), bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.”
Yusuf 39
“Ey zindan arkadaşlarım! Çeşit çeşit (uydurma, hiçbir şeye gücü yetmeyen) tanrılar mı daha iyidir, yoksa sonsuz kahretme gücü olan tek Allah mı?”
Yusuf 40
“Siz ise O’nun dışında kendinizin ve atalarınızın takmış olduğu anlamsız isimlere tapıyorsunuz. Allah, onların tanrı oldukları hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm (ve mutlak hâkimiyet) ancak Allah’ındır. O, kendisinden başkasına (asla) kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Yusuf 43
(Bir gün Mısır’da) hükümdar: “Ben (rüyamda) yedi semiz ineği yedi zayıf (ineğ)in yediğini ve yedi yeşil başak ile kuru olan (yedi) başak görüyorum. Ey ileri gelen (tâbirci)ler! Eğer siz rüya tâbir ediyorsanız, benim rüyamı açıklayın.” dedi.
Yusuf 44
(Ünlü tâbirciler) dediler ki: “(Bunlar) birtakım karışık rüya (veya hayal)lerdir; biz böyle rüyaların yorumunu bilmeyiz.”
Yusuf 45
(Zindandaki) o iki (kişi)den kurtulanı, bir zaman sonra (Yusuf’u) hatırladı da: “Ben size rüyanın yorumunu/sonucunu haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin.” dedi.
Yusuf 46
(Genç zindana gitti ve dedi ki:) “Ey doğru sözlü Yusuf! (Rüyada görülen) yedi zayıf (ineğin) yedi semiz ineği yemesi ile yedi yeşil başak ve diğer (yedi) kuru başak hakkında bize açıklama yap. Umarım ki (bu isabetli yorumla, beni gönderen) insanlara dönerim de belki onlar (böylece doğruyu ve senin değerini) bilirler.”
Yusuf 47
(Yusuf) dedi ki: “Yedi sene âdet(iniz) üzere ekin ekersiniz, sonra yediğiniz az miktarın dışında, biçtiğinizi başağında öylece bırakın (depolayın).”
Yusuf 48
Sonra bunun ardından yedi (yıl) kuraklık gelir ki bu da (tohum olarak) ayıracağınız az miktar dışında, daha önce biriktirdiklerinizin hepsini yiyip bitirecek.
Yusuf 49
“Sonra bunun ardından öyle bir yıl gelecek ki o yılda insanlara yağmur (ve bereket) verilecek, insanlar (meyveleri) sıkacak, (hayvanları sağacak)lar.”
Yusuf 50
(Bu yorumu duyan) hükümdar: “Onu bana getirin.” dedi. Elçi de ona gelince (Yusuf, zindandan çıkmayı hemen kabul etmeyip elçiye): “Efendine dön ve ona ellerini kesen kadınların o andaki halleri ne imiş sor. Şüphe yok ki Rabbim onların tuzaklarını hakkıyla bilendir.” dedi.
Yusuf 51
(Bu istek üzerine hükümdar, kadınları çağırıp:) “Yusuf’un gönlünü çelip nefsinden murad almak istediğiniz zamanki durumunuz/müşâhedeniz neydi?” dedi. (Kadınlar): “Hâşâ! Allah için, (doğrusu) biz onun aleyhine olacak hiçbir kötülük (yaptığını görmedik ve) bilmeyiz.” dediler. Tam o sırada Azîz’in karısı: “Şimdi gerçek açığa çıktı; ben, onun nefsinden murad almak istemiştim. O ise özü sözü bir, dürüst kimselerdendir.” dedi.
Yusuf 52
(Elçi, kadınların bu itiraflarını Yusuf’a iletince, o da şöyle dedi:) “Bu (benim böyle sordurmam; vezirin) yokluğunda kendisine hakikaten ihanet etmediğimi ve hainlerin hilesini şüphesiz Allah’ın başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.” dedi.
Yusuf 53
“(Yine de) ben, nefsimi temize çıkar(mak iste)mem. Çünkü Rabbimin esirgemesi olmadıkça, nefis her dâim kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (dedi).
Yusuf 54
Hükümdar (elçinin Yusuf’tan getirdiği bu haber üzerine): “Onu bana getirin, onu kendime (sırdaş olarak) seçeceğim.” dedi. Onunla konuşunca da (Yusuf’a): “Bugün(den sonra) hakikaten sen, yanımızda mühim mevki sahibi, güvenilir birisin.” dedi.
Yusuf 55
(Yusuf): “Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Çünkü ben (onları) iyi korur ve (idaresini de) iyi bilirim.” dedi.
Yusuf 56
Böylece Yusuf’u o yere (büyük mevki ve şerefle) yerleştirdik; orada dilediği yerde konaklardı. Biz rahmetimizi dilediğimiz kimseye ulaştırırız, güzel hareket edenlerin mükâfatını zâyi etmeyiz.
Yusuf 57
İnananlar ve ‘Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar’ için, âhiret mükâfatı elbet daha hayırlıdır.