HZ. MUSA (AS) VE HIZIR KISSASI
Meryem 51.
(Ey Resûlüm!) Kitab’da (bildirdiğimiz gibi) Musa’yı da hatırla! Çünkü o, ihlasa erdirilmiş idi; hem de (İsrâiloğulları’na gönderilmiş) bir Resûl ve bir peygamberdi.
Kehf 60.
Bir vakit Musa, (hizmet eden) gencine demişti ki: “Ben (Hızır’la buluşmak için) iki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayıp gideceğim veya uzun zaman geçireceğim.”
Kehf 61.
Derken (ikisi) o iki (deniz arası)nın birleştiği yere varınca (bir kayaya sığındılar. Fakat azıklarından su birikintisine koydukları cansız) balıklarını unuttular. O da sıçrayıp denizde bir deliğe/oyuğa doğru yola koyulmuştu.
Kehf 62.
(O deniz kavşağını) geçtikleri zaman (Musa) gencine: “Kuşluk yemeğimizi getir (de yiyelim). Bu yolculuğumuzda hakikaten yorgun düştük.” dedi.
Kehf 63.
(Genç:) “Gördün mü! O kayalığa sığın(ıp dinlen)diğimiz sırada, balığı (söylemeyi) unuttum. Onu söylememi bana unutturan şeytandan başkası değildir. O, şaşılacak şekilde (canlanıp) denizde yolunu tutmuştu.” dedi.
Kehf 64.
(Musa:) “Aradığımız şey bu!” dedi. Hemen (geldikleri yoldan ikisi) izlerini takip ederek gerisin geriye döndüler.
Kehf 65.
Derken (orada) kullarımızdan bir kul (olan Hızır’ı) buldular ki biz ona katımızdan bir rahmet (vahiy) vermiştik ve ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
Kehf 66.
Musa ona: “Sana doğru yol (ve hayır) olarak öğretilenden bana da öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?” dedi.
Kehf 67.
(O da:) “Doğrusu sen, benimle birlikte (yaptıklarıma) sabretmeye asla dayanamazsın.”
Kehf 68.
“(Üstelik bilgi olarak) aslını kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?” dedi.
Kehf 69.
(Musa:) “İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmem.” dedi.
Kehf 70.
(Hızır da:) “O halde bana tâbi olursan, ben sana (o konuda) bir söz söyleyinceye kadar, bana (yaptıklarımdan) hiçbir şey sorma.” dedi.
Kehf 71.
Bunun üzerine ikisi de gittiler. Nihayet gemiye bindikleri vakit, (Hızır) onu deldi. (Musa:) “Gemi halkını boğmak için mi onu deldin? Hakikaten sen korkunç bir şey yaptın.” dedi.
Kehf 72.
(O da:) “Sen benimle birlikteliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.
Kehf 73.
(Musa:) “Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma, (arkadaşlık) işimde bana bir güçlük çıkarma (da beni affet).” dedi.
Kehf 74.
Yine (birlikte) gittiler. Tâ ki, bir oğlan çocuğuna rastlayınca (Hızır) hemen onu öldürdü. (Musa:) “Bir can karşılığı olmaksızın, tertemiz (günahsız) bir canı öldürdün ha! Hakikaten sen (benzeri görülmemiş) çirkin bir şey yaptın.” dedi.
Kehf 75.
(Hızır:) “Ben sana, benimle birlikteliğe sabretmeye asla dayanamazsın demedim mi?” dedi.
Kehf 76.
(Musa:) “Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaş olma! Artık bununla, tarafımdan (kabul edilen) son mazerete ulaştın.” dedi.
Kehf 77.
Yine gittiler. Nihayet bir memleket halkına varıp onlardan yemek istediler. (Vermediler ve) onları misafir etmekten kaçındılar. Derken (orada) yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. (Hızır kerâmeti ile) hemen onu doğrulttu (eski haline getirdi). (Musa: “Niçin yaptın?) Eğer isteseydin buna karşı bir ücret alırdın.” dedi.
Kehf 78.
(Hızır:) “İşte bu, seninle benim (birbirimizden) ayrılma (vakti)mizdir. (Şimdi) sana, sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzünü haber vereceğim.” dedi.
Kehf 79.
“Gemiye gelince: (O), denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak istedim. (Çünkü) peşlerinde her (sağlam) gemiyi zorla alan bir hükümdar vardı.”
Kehf 80.
“Oğlanın ise, anne babası inanan kimselerdi. (Bu çocuğun) onları azgınlık ve küfre sürüklemesinden (veya zorlamasından) korktuk.”
Kehf 81.
“İstedik ki Rableri ona karşılık, kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin.”
Kehf 82.
“Gelelim duvara: (O,) şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da sâlih (iyi ve temiz) bir kimse idi. Rabbin onların (büyüyüp) olgunluk çağına ermelerini ve kendisinden bir rahmet olmak üzere definelerini çıkarmalarını istedi. Ben bunu kendi emrim (ve re’yim)le yapmadım. İşte üzerinde sabretmeye dayanamadığın şeylerin içyüzü bu!”