İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İşrak06:10 Öğle13:11 İkindi17:11 Akşam20:47 Yatsı22:38 İmsak03:24 Güneş05:25
Hava - Hava durumuAçık 19°C Nem %63
Türkçe
26 Zilhicce 1446 22 Haziran 2025 Pazar
26 Zilhicce 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
03:24 05:25 06:10 13:11 17:11 20:47 22:38
Giriş Yap

05.04.1992 - Ramazandan Sonra, Ramazanın Mükafatı, Sünneti Seniyye, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi

Özel Gün Ve Geceler

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Nahmedühû kemâ yenbeği li-celâli vechihî ve lî-azîmi sultânih. Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ hayra halkihî tâc-i ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve kurretu uyûninâ membai’s-sıdkı ve’s-sefâ habîbillâhi Muhammedini’l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’l-cezâ.

Emmâ ba’d:

Çok aziz ve pek muhterem cemaat-i müslimîn, değerli mü’min kardeşlerim!

Rabbü’l-âlemîn, Mâlikü’l-mülk, hâlıkımız Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanâtı, ikramâtı dünyada ve âhirette üzerinize olsun. Ekremü’l-ekremîn olan Rabbimiz sizlere, bizlere, sevdiklerimize ve geçmişlerimize, dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her türlü nimetlerini fazl u keremiyle, ihsan ve ikram eylesin.

Rahmet-i Rahmân’ın cûşa geldiği, rahmet deryasının, taşıp coştuğu; mâh-ı gufrân Ramazan, sevinçle karışık hüzünlerimizin arasında, mâzîde kaldı.

Mü’minin niyeti daima icraatından ve amelinden daha hayırlıdır; çünkü kalbi paktır, temizdir.

Onun için Ramazan’ın bittiği şu günde Efendimiz’in bayram olduğunu hadîs-i şerîfiyle ihsan ve ilan ettiği Iyd-i saîd-i fıtr’ımız da şimdiden niyet ediyoruz ki;

Rabbimiz sağlık, âfiyet versin, nice Ramazanlar’a çıkalım. Oruçları tutacağız, hatimlerle teravih namazlarını kılacağız, Kur’ân-ı Kerîm üzerinde aşk ile şevk ile gayretlerimizi arttıracağız. Ramazan’daki umre; hacca bedeldir, hac gibi kıymetlidir. Allah’ın nasip etmesiyle, umreler yapacağız. Ramazan’ın son on gününde; Allah’ın mescitlerinde, ibadet için itikâf eylemek, Efendimiz’in başımızın tacı sünnetidir, itikâflar yapacağız. Rabbimizin rızasını almaya vesile olacak ne türlü ibadât, taat, hayrât ve hasenât varsa malımızla, bedenimizle her türlü imkân ve müktesebatımızla -şahit ol yâ Rabbi- niyet ettik, onları yapacağız.

Ramazan geride kaldı ama önümüzde Ramazanlara niyetimiz bu. Rabbimiz’in lütfu çoktur. Bizden niyet etmesi, dua etmesi, boyun bükmesi, tazarru etmesi, istemesi; O’ndan da ihsan etmesi, ikram etmesi, rahmet etmesi, bahşetmesi. Bizim şanımıza bu yakışır, O’nun şanına o yakışır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem Efendimiz hazretleri;

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

Men sâme ramadâne imânen vahtisâben gufira lehû mâ tekaddeme min zenbihî. “Kim Ramazan’ı iman ile inanarak, Allah’a bağlanarak, sevabını Rabbü’l-âlemîn’den ümit ederek, tahmin ederek, hesap ederek, iktisap ederek, kim oruç tutarak geçirir ise; geçmiş günahları silinir, af olunur, bağışlanır, temizlenir!” buyuruyor.

Peygamber Efendimiz, bizlere müjde veriyor. Kendimizi, annemizden doğduğumuz gündeki gibi temiz hissediyoruz. Çünkü Rabbimiz vaadi üzere günahlarımızı affetmiştir diye düşünüyoruz.

Rabbimizin dergâhına, izzetine, şanına layık amel, ibadet, hayır ve hasenâtı O’na layık şekilde yapmanın, O’na layık ibadet etmenin, imkânı yok. Çünkü biz insanoğulları âciz, zalûm, cehûl mahlûklarız. Alimlerimiz, küçücük bir irade-i cüz’iyemiz olduğunu beyan ediyorlar ki; bu irade-i cüz’iyen ile o niyetinle hayrı iste, hakkı iste, doğruyu iste! Ama yaparsın ama yapamazsın; kudret, kuvvet Rabbu’l-âlemîn’in elinde!

لا حول ولا قوة إلا بالله العلي العظيم

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.

لا قوة على طاعة الله إلا بتوفيق الله

Lâ kuvvete alâ tâatillâh illâ bi-tevfîkillâh.

Allah tevfîkini refîk etmedikçe ,insanlar ibadet etmeye güç yetiremez. Allah tevfîkini refîk ederse nasip ederse olabilir.

Lâ kuvvete alâ tâatillâh illâ bi-tevfîkillâh.

Günahtan ayrılmaya, kesilmeye de ancak yine O’nun tevfîki yâr olursa, nasip olursa insan o zaman [muvaffak olabilir].

و الله يحيي و يميت

Vallahu yuhyî ve yumît. [1]

 و يُضِلُّ يَهْدِي

Yehdî ve yudill.

Her şey O’nun elindedir, kudretindedir!

O hâlde kulun elinde ne var?

Elimizde bir şey yok! Elimiz boş ama gözümüzde gözyaşı var, dilimizde dua var. İki şeyimiz var: gözümüzün yaşı, boynumuzu büküp, Allahu Teâlâ hazretlerinden dua ve niyaz etmek. O da dua edeni seviyor.

Rabbü’l-âlemîn, isteyeni seviyor. Dünya zenginleri istenildiği zaman, çok istenilirse bıkar; âlemlerin Rabbi dua edilmezse istenmezse o zaman gazap ediyor.

مَنْ لَمْ يَدْعُ اللهَ غَضِبَ اللهُ عَلَيْهِ

Men lem yed’ullâhe gadiballâhu aleyhi. “Kim Allah’a dua etmezse Allah dua etmeyene gazap eder, dua edene ihsan eder.”

Dua etmeyi teşvik ediyor.

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ

Ve kâle rabbükümü’d-ûnî estecibleküm. [2] Teşvik ediyor.“Bana dua edin, ben sizin duanızı karşılıksız koymam. Ama dünyada ama ukbâda, âhirette ama istediğinizi, ama istediğinizden âlâsını veririm.” buyuruyor.

Biz de yüzümüzün karasına bakmadan, elimizin boşluğunu bile bile boş elimizi dolu dolu gözlerle dergâh-ı izzete açıyoruz: Dolu dolu gözlerle

“Yâ Rabbi! Zikrinde, şükründe, hüsn-i ibadetinde bize yardım eyle!” diyoruz.

اللّٰهُمَّ أَعِنَّا عَلَى شُكْرِكَ وَذِكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ

Allahümme einnâ alâ edâi zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike.

“Zikir de senden, nasip olursa olur. Şükür de sen nasip edersen yapılır. Güzel kulluk da sen tevfîkini refîk edersen nasip olur…” diye biliyoruz. Boynumuzu büküyoruz, istiyoruz.

Rabbimiz bir göz yumup açıncaya kadar, lem hay basar’da, bir göz kapayıp açıncaya kadar zaman içinde bile bizi kendi nefsimize bırakmasın! Yolundan ayırmasın. Rızasına aykırı iş yaptırmasın. Rızasına ters yerde bulundurmasın. Rızasına aykırı sözü söyletmesin, rızasına aykırı düşünceyi düşündürtmesin. Rızasına aykırı işe niyet bile ettirmesin. Hâdî isminden onu niyaz ediyoruz.

Aziz ve muhterem, değerli ve kıymetli kardeşlerim!

Şair diyor ki;

Sanman ki felek devr ile şâm ı seher eyler

Her vâkıanın âkıbetinden haber eyler

“Sanmayın ki gökyüzü dönüp de akşamlar sabah olup da geceler gündüz olup, dönüp durup da sabah oluyor, akşam oluyor. Lisan-ı hâl ile devr-i felek bize her işin sonunu haber veriyor.”

Sanman ki felek devr ile şâm ı seher eyler

Her vâkıanın âkıbetinden haber eyler

Her vâkıanın akıbeti acaba ne ola?

Her vâkıanın akıbeti; son bulmak, fâni olmak! Bu dünya fâni dünya, bu dünya gelip geçici, muvakkat dünya! Bu dünya yok olucu, yok olmaya mahkûm dünya! Hiçliğe mahkûm dünya! Bâki olan Allah! Ebedî olan, hâlidî olan, sermedî olan cennet nimetleri!

Müslümanlığın yeni zuhur ettiği, o Efendimiz’in peygamberliğini yeni yeni ilan ettiği zamanda büyük şair Lebîd b. Rebia gelmiş, şiir okuyor:

Elâ küllü şey’in mâ halallâhe bâtilu

Ve külli nâimin lâ mahalete zâilu

diye kasidesine başlamış.

“Dikkat edin ki Allah’tan başka her şey boştur, kıymetsizdir, değersizdir, bâtıldır.”

Kenarda da Osman b. Maz’ûn radıyallahu anh dinliyormuş. [Lebîd b. Rebia] kabileden gelmiş, kabile şairi, büyük şair diyorlar. Daha da henüz müslüman olmamış. Müslümanların da sayısı az. [Lebîd b. Rebia] Kâbe’nin karşısında meydanda bir şiir söylüyor, bakalım ne söyleyecek?..

[Osman b. Maz’ûn] mü’min! [Lebîd b. Rebia] şair, henüz daha mü’min değil! Kabileden gelmiş, daha Resûlullah’ı duymamış, daha İslâm’a gelmemiş ama Allah’tan başka her şeyin boş olduğunu bilecek bir irfanı da var. “Allah’tan başka her şey boş!” diyor. Osman b. Maz’ûn radıyallahu anh mü’min, kenarda dinliyor. Demiş ki;

Sadakte. “Doğru söyledin!”

[Lebîd b. Rebia] biraz yan bakmış:

“Dur bakalım, şiirimi bitireyim, ne diye hemen doğru söylüyorsun, yanlış söylüyorsun…”

Sonra bir şeye doğru veya yanlış demek selâhiyet ister, hocalık ister, bilgi ister! Talebe söyler, hocası;

“Doğru söyledin!” der. “Doğru!” demek, tasdik etmek kolay bir şey değil!

[Lebîd b. Rebia] biraz bir yan bakmış, yutkunmuş, ikinci mısraı okumuş:

“Her nimet de sona ericidir, her nimet şeksiz şüphesiz sona ericidir!” deyince Osman b. Maz’ûn yine müdahale etmiş. Demiş ki;

“Hayır, cennet nimeti zail olmaz. Mü’minlere Allah’ın verdiği cennet nimeti ebedî!”

هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Hüm fî hâ hâlidûn.

خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا

Hâlidîne fî hâ ebedâ.

“Âyetlerde böyle bildiriliyor, senin sözün yanlış!” demiş. Şair etrafına bakmış:

“Ey Kureyş! Ben eskiden geldiğim zaman şiirlerimi okurdum, kimse çıt çıkartmazdı. Bu ne oluyor?”

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Her olaydan ibret almamız lazım geliyor. Ben de âcizâne kalemimle, mecmualarda yazdım:

Bulunduğunuz toplantılarda hak söylenirse; “Doğru söyledin, ben de sana katılıyorum.” deyin! Yanlış söylenirse; “Bu sözün yanlıştır, hata ediyorsun.” deyin! Doğruya destek olmuş olursunuz, eğriliğini o topluluk dağılmadan onlara ikaz etmiş olursunuz.

Sahâbe-i kirâm nasıl, durduğu yerde duruyor mu?

Doğruya doğru, eğriye eğri diye söylüyor.

Bu devr-i feleğin bize bildirdiği hâdise nedir?

Dünyanın fâniliği.

Sanman ki felek devr ile şâm ı seher eyler

Her vâkıanın âkıbetinden haber eyler

Şu koca kubbenin altında muazzam, muhteşem bir yadigârın içindeyiz. Ecdad yadigârının içindeyiz. Arkadaşlarla konuştuğumuz zaman dediler ki; “Süleymaniye Camii vakit namazlarında boş gibidir, tenhadır.”

Yüreğim burkuldu. Süleymaniye Camii bize ecdâdımızın yadigârı!

Aldın hezâr bütgedeyi mescîd eyledin

Nâkûs yerlerinde okuttun ezanları

Minnet Hüdâ’ya ki zât-ı şerîfin eyleyip sâid

Nâm-ı şerîfin eyledi hem gâzî hem şehîd

diye Sultân-ı Şuarâ Bâkî’nin methettiği, Kânûnî Sultan Süleyman; muhteşem, haşmetli, şevketlû Kânûnî Süleyman’ın Camisi.

Ama Kânûnî sadece bu camiyi yapmamış:

Aldın hezâr bütgedeyi mescîd eyledin

“Ey hükümdar! Bin tane puthaneyi fethedip, mescide döndürdün!”

Burada durmadı ki! Ömrü seferle geçti. Uzun ömrü, uzun saltanatı îlâ-yı kelimetullah, gaza ve cihat ile geçti.

Aldın hezâr bütgedeyi mescîd eyledin

“Diyarları aldın. Burada puta tapılmasın, Allah’a ibadet eylensin, diye nice nice puthaneyi fethedince mescide çevirdin!”

Nâkûs yerlerinde okuttun ezanları

“Çan çalınan kulelerde, çanları indirttin, Allahu ekber dedirttin!”

Öyle bir padişah! Binlerce mescit, binlerce hayrât u hasenât, günlerce, aylarca, yıllarca cihad…

Hem de nasıl cihad?

En son seferi de cihat yolunda! Seferde iken ömrü sona ermiş. Vefatının zamanı da seferde! Basiretli vezirler ,vefatını ordudan saklamışlar ama padişah ölmüş. Padişah ordunun içindeyken, dünyasını değiştirmiş. Otağ kuruluyor ama otağın içinde o şevketli padişah artık yok. Vefat etmiş.

Hangi yolda?

Cihad yolunda, Allah yolunda cihad ederken!

Nasıl dua ediyoruz?

Hatim dualarımızda, derslerimizin arkasındaki dualarda el açıyoruz, diyoruz ki;

“Yâ Rabbi! Bize hüsn-ü hâtime nasip eyle! Âhir ömrümüzde;, sevdiğin bir hâl üzereyken ruhumuzu teslim etmeyi, can emanetimizi sana sevdiğin bir kul olarak vermemizi nasip eyle! Vefatımız, hac yolunda olsun, umre yolunda olsun! Vefatımız, fîsebîlillâh cihat yolunda olsun! Yahut vefatımız, namaz için camiye giderken olsun! Veyahut vefatımız, namaz içinde, namaz kılarken secde hâlindeyken olsun!..” diyoruz.

“Sevdiğin bir hâl üzereyken, sevdiğin bir yoldayken, dilimiz zikrinle meşgulken, dilimiz seni Allah Allah diye zikrederken gözümüzden perdeler kaldırılıp da âhiretteki, cennetteki köşklerimizi bize göster de sevine sevine ruhumuzu teslim edelim yâ Rabbi!..” diye dua ediyoruz.

O nasıl vefat etmiş?

Allah yolunda cihat ederken!

Dualarla Allah yolunda gaza etmek için buradan çıkmışlar, yolda canını teslim etmiş. [Süleymaniye Camii’nde] ön tarafta metfun oluyor, yatmış bulunuyor, türbesi orada mevcut.

Bu büyük [Süleymaniye] cami Osmanlı Devlet-i Âliyyesi’nin en ihtişamlı zamanının en nadide, en müstesna, en şâheser, en ciddî mimarî eserlerinden biri. Minarelerin ucu Osmanlı sanatının zirvesini sembolize ediyor.

Nasıl bir sanat?

Öyle bir sanat ki; Osmanlı’nın heybetini, vakarını, ciddiyetini gösteriyor. Osmanlı mimarı Mimar Koca Sinan hazretleri kocaman cami yapmış; arka tarafta bir sanduka sığacak kadar, küçücük türbesi var.

Neden?

Mütevazı, mütevazı insan!

Bu koca cami, güzelliği nerede?

Nakşında değil, mimarisindeki asalette! Estetiğinde, estetiğindeki ciddiyette! Süs de var ama vakârâ, heybete yakışan bir süs var!

Her şeyiyle cihanın tanıdığı, hayran olduğu, hayret ettiği Osmanlı’nın müstesna bir eser. Bu teknolojiyi küçümsemeyin! 1500’lü yıllarda yapılmış olan bir caminin iki bin yıllarına gelirken -beş yüz sene geçmiş- bir yerinde bir çatlaklık yok, çinilerinde bir çatlama, dökülme yok, kubbesinde bir dağılma yok!

Ayasofya Camii’nin, dört tarafına İslâm’ın minareleri çakılmasaydı o kubbe darmadağın dağılırdı!

Neden?

Kubbe basıncı, etraftaki duvarları çatlatmaya başlamış bile zaten! Hesap düzgün değil! Ama buranın mimarı Koca Sinan; Arap mimarisini görmüş, Selçuklu mimarisinin aşinası, Balkan mimarisine vâkıf! Ömrü cami, çeşme, köprü, medrese yaptırmakla geçmiş, taş yontmakla, eser bırakmakla geçmiş.

Osmanlı’nın her şeyi  o zaman muhteşem! Osmanlı’nın o zaman yaptırdığı mihraptaki çinilerin kırmızı rengini yirminci yüzyılda hâlâ bulamıyorlar. Bu çiniler meşhurdur, antikadır. Bu çinilerin kırmızı rengi dünyanın hiçbir yerinde yoktur, daha çiniciler bulamamıştır.

Böyle bir abidenin içindeyiz!

Camiler, Allah’ın evleridir. Camileri mü’minler, ihyâ eder. Camilerin binası, ihyâsı cemaatle olur. Cemaat varsa cami memnun, cemaat yoksa cami mahzundur. Onun için dedik ki; “Şevketli hünkârın, Osmanlılar’ın en muhteşem abidesi olan bu muhteşem mabedi [Süleymaniye Camii] cemaatle dolsun, bayramı orada yapalım!”

Osmanlı ecdadımızın vakarını, asaletini, heybetini, hizmetini, izzetini, din-i mübîne sadakatini görelim, yaşayalım, teneffüs edelim diye buradayız.

Allah cümle hayrât u hasenât sahiplerinden, onlardan, sizlerden ve geçmişlerinizden razı olsun.

Süleymaniye bizim ecdâd yadigârı gözümüzün bebeği nadide bir kültür eserimiz ama Süleymaniye bizim için bir de [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız’ın metfeninin ve merkâdinin olduğu yer olması dolayısıyla bizim camimiz!

Kimin camisi?

Bizim camimiz!

Neden?

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız orada. Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî rahmetullahi aleyh hazretleri, onun hocaları Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretleri ve hulefâsı, nice evliyâullah, nice ârifler, nice fâzıllar, kâmiller burada! Onun için Süleymaniye; bizim özellikle katmerli camimiz, özellikle camimiz.

İnşaallah temenni ediyorum ki -her ay mı olur, her pazar mı, her bayram mı olur- bu camide toplanmayı itiyat edelim. Cami cemaatle memnun olduğuna göre; biz camiden memnunuz, cami de bizden memnun olsun. Allah da bizden hoşnut ve razı olsun. Allah hepimize ,rızasına uygun işleri yapmayı nasip eylesin.

Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Hocamız meşâyih-i Nakşiyye-i Hâlidiyye’nin meşhurlarından. Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz’in, halifelerinden birisinin hususi olarak gelip, irşat ettiği müstesna bir sima. Genç yaşındayken Gümüşhane’de içine ilim ve irfan aşkı düşmüş, İstanbul’a gelmiş. İlme sımsıkı sarılmış, irfan yoluna girmiş. Babasına mektup yazmış:

“Babacığım! Beni affet, beni mâzur gör; ilim aşkı, ticarete galebe çaldı. Ben gelsem, senin yanında dükkânında çalışsam tabii elbet sen ondan memnun olursun ama müsaade buyur, ben burada ilim ve irfanla meşgul olayım.” diye [İstanbul’a] gelmiş olan büyük muhaddis, büyük hadis alimlerinden Gümüşhaneli Efendimiz.

Rüya görmüş:

Her taraf alevler içinde, bir caminin içinde yangın! Yukarıdan sarkıtılan bir ipe sarılıyor, tırmanıyor, kurtuluyor.

Gümüşhaneli bir genç, delikanlı olarak İstanbul’a gelmiş. Daha İstanbul’u ilk defa görüyor. O rüyayı evvelce görmüş ama Süleymaniye Camii’ne gelince, bu caminin rüyasında kendisine gösterilen cami olduğunu anlamış. İşte rüyada gördüğüm cami bu, diye ilme irfana sarılmış.

Tarikat ehli ama tarikatın yolu da şeriattır. Şeriatın cadde-i kübrâsı içinde tarikat ince bir yoldur. Onun için tarikatımızın, tasavvufumuzun nasıl olması gerektiğini, hareketi de gösteriyor. Arkasında hadis kitabı bırakmış:

“Bunları, bu hadîs-i şerîfleri, okuyup okuyup devredersiniz temenni ederim ki inşaallah kısa zamanda bir muhakkık alim olursunuz!” diye bize hadîs-i şerîfleri okumayı tavsiye eylemiş.

Allah bizi Resûlullah’ın yolundan ayırmasın! Çünkü başka yollar çıkmaz, başka yollar Hakka götürmez. Bid’at dalalettir, dalalet ve sahibi cehenneme gider. Onun için yol, sünnet-i seniyye yoludur. Allahu Teâlâ hazretleri bizi, o yolda dâim eylesin.

Bursalı [Mehmed] Tahir Bey diye Bursa mebusluğu da yapmış, bir ârif zât var. Bizim çağımızın insanı, nesiller Osmanlı müelliflerinden hiç olmazsa bir demet tanısın diye, Osmanlı Müellifleri isimli üç ciltlik bir eser yazmış. Osmanlı alimlerini, meşâyih-i kirâmını, tabiplerini, şairlerini, hakîmlerini anlatmış.

Orada önsözünde maksadını ifade ederken bir söz kaydedilmiş, diyor ki;

“Kadir bilen milletlerin arasından, kadri bilinen insanlar zuhur eder.”

Kadir bilen milletlerin arasından, kadri bilinecek büyük insanlar çıkar!

Onun için kültürümüzü, mâzîmizi, tarihimizi, ecdâdımızı, dinimizi, imanımızı, irfanımızı tanımayı en mühim iş, en temel çalışma olarak görüyoruz. İşin aslı da budur. Kültürel müesseseler bir cemiyetin ruhudur. Bir binanın sağlam temelidir.

Süleymaniye Camii yapılırken, temellerinin Haliç seviyesine kadar kazıldığı söylenilir. Temel sağlam olmasaydı  bu duvarlar çatlardı, bu kubbe çökerdi, bu direkler devrilirdi, kırılırdı. Temelin sağlam olması lazım. Sağlam temel de bir milletin, ecdâdından kendisine miras olmuş, yadigâr gelmiş olan kültürü olmuş oluyor.

Ama bizim kültürümüz İslâm! Bizim mâzîmizin her noktasında; cemiyetimizin, cemaatimizin, beldelerimizin her köşesinde, İslâm var. Sanatımız İslâm, yazımız İslâm, Kur’an! Besmeleyle dükkânımız açılır, ticaretimiz İslâmî; mekteplerimiz beslemeyle açılır, sarıklı sıbyan mekteplerinde hocaefendiler elif be ile besmeleyle [başlar].

 رب يسر و لا تعسر رب تمم بالخير

Rabbi yessir ve lâ tuassir Rabbi temmim bi’l-hayr dualarıyla, âminlerle tahsilimiz başlar; tahsilimiz İslâm. Düğünlerimiz camide başlar, nikâhlarımız camide kıyılır; ailelerimiz İslâm! Kitaplarımız besmeleyle, hamdeleyle, salveleyle başlar; irfanımız İslâm… Her şeyimiz İslâm!

Onun için bizim kendi mâzîmize, kendi kültürümüze sarılmamız; İslâm’ı sağlam temellere dayandırarak yeniden asrın nazarına, muasırlarımızın nazarlarına takdim etmek için en sağlam temel. Onun için İLKSAV diye vakıf kurduk: İlim Kültür Sanat Vakfı.

İlim kuvvettir, kudrettir!

Bakın Karabağ’da harp oluyor. Bizim Azeri kardeşlerimiz cesur insanlardır, şehadetin ne olduğunu bilirler, belki bizden daha iyi bilirler ama ellerinde sadece bir tüfek var. Karşı tarafın elinde, tanklar var, füzeler var. Düşmanı görmüyorlar bile ki bilek güreşi yapsınlar! Nerede o eski devirlerdeki kılıç kılıca savaşlar?!.. Köroğlu’nun;

“Delik demir çıktı, mertlik bozuldu!” dediği gibi düşman karşıda yok ki! Bir füze geliyor; koca bina ateşler içinde kalıyor, çocuklar yerlere saçılıyor, kanlar yerleri al kana boyuyor. Ortada düşman yok!

Neden?

İlim ve teknik kuvvet olduğu için bizim kardeşlerimizi, uzaktan uzağa telef ediyorlar.

Demek ki ilim İslâm için en önemli desteklerden birisi. Onun için Kur’ân-ı Kerîm’de Allahu Teâlâ hazretleri;

وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ

Ve eiddû lehüm mesteta’tüm min kuvvetin. [3]

buyurmuş. İlmin ve tekniğin bütün icaplarına riayet etmemiz lazım. Şu mabette, [Süleymaniye Camii’nde] 16. yüzyılın bütün tekniği kullanılmıştır ve çok sağlam bir şekilde kullanılmıştır. Şu mabedi, sanırım ki bu devrin insanları yapmak isteseler ortada misal olduğu hâlde kolay kolay yapamazlar. Bunun tekniği, sıradan bir teknik değildir. Denene denene süzgeçten geçmiş, Osmanlı tekniğidir!

Onun için ilim vazgeçilmez metaımızdır! İlim, medeniyetin mahsulü olduğundan, ilim nerede olsa alınır. İlmi alacağız. Amerika’ya gideceğiz, Japonya’ya gideceğiz, Almanya’ya, daha başka diyarlara gideceğiz; ilmi öğreneceğiz.

“Kültür” kelimesi, bizim kendi kelimemiz değil. Bizim, “kültür” kelimesi yerine “irfan” dememiz gerekir. Bir insanın irfanı. Bir insanın; eûzü besmele çekip ailesinden gördüğü ilk terbiyeden, ulaştığı yaşa kadar elde ettiği bütün edep, erkân, ahlâk, bilgi, birikim, örf, âdet, töre; bunların hepsi kültürümüz, kültür. Kültür, bizim kendi malımızdır.

Avrupalılar, bizim ilme olan ihtiyacımızı bildikleri için Tanzimat yapılmış, daha başka padişahlar çalışmalar, yapmışlar. Abdülaziz; “Ben bu ülkeyi bir sanayi ülkesi yapacağım!” diye azmetmiş, şu kadar fabrika kurmuşlar. İlmi istemişiz.

Avrupalılar, Batılılar, hristiyanlar bir kurnazlık yapmışlar; ilmi vermemişler, kültürü aşılamışlar!

Hâlbuki yanlış! İlim başka, ben onu istemiyorum, ötesini istiyorum. Onu ver bana, ben ilmi istiyorum. Fabrikayı kendim yapayım, uçağı, tankı kendim yapayım, teknolojiyi kendim geliştireyim…

İlmi vermemiş ama İngilizce’yi öğretmek, selamlaşmadan başlıyor:

How are you? Thank you vs.

Neden kültür veriyor?

Kandırıyor! Senin istediğini vermiyor, kendisinin faydasına olan, kendisinin istediği şeyi veriyor.

Onun ilim diyoruz, kültür diyoruz; için kendi öz benliğimizi bulalım diye, şahsiyetimizi bulalım, heyecanımızı kazanalım, ruh kuvvetini elde edelim, ruhî hastalıklardan, aşağılık kompleksinden, taklitçilikten, imansızlıktan, izansızlıktan, gafletten kurtulunsun diye. Ama zaten ilmin ve irfanın sonucu olan bir de zevk var, sanat var. Batılılar buna estetik diyorlar. Onsuz da olmuyor.

[Süleymaniye Camii] bir cami, ama camlarının güzelliğine bakın! Camları, vitrayları ne kadar güzel!.. Çinileri ne kadar güzel, kubbesi, kandilleri ne kadar güzel!.. Duvarların içine Koca Mimar [Sinan] küpler saklamış da onun için sesimiz size, gümbür gümbür geliyor. Bu kandillerin hepsinin içinden isli isli yağ yandığı hâlde yukarıda is pas yoktur, çünkü hava akımı hesaplanmıştır. Her sene evimizi, badana ederiz. Kış çıktıktan sonra burada öyle bir islenme durumu hiç olmamıştır. Çünkü burada hem ilim vardır, hem irfan vardır,hem sanat vardır. Allahu Teâlâ hazretleri bizi ilimli irfanlı, sevdiği, razı olduğu kullarından, ârif, edîb, zarif kullarından eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki;

“İbadetlerin makbulü, Allah tarafından sevimlisi, kabul edileni, beğenileni az bile olsa devamlı olanıdır.”

Bizim Müslümanlığımız da bir mekâna, bir zamana, bir aya münhasır olamaz! Ramazan’da müslüman, Ramazan’dan sonra Müslümanlığı bırakıyor. Hacda müslüman, umrede müslüman; umreden geldikten sonra Müslümanlığı bırakıyor. Camide müslüman, eve gittiği zaman evde hava İslâmî değil… Böyle olmaz!

Nasıl olmamız lazım?

Biz tevhid ehliyiz; bizim her şeyimiz yektir, birdir!

Hakperestim arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir

Bir nefes tevhîdden ayrılmadım Allah bir

Bizim her şeyimiz bir olacak, ayrılık gayrılık olmayacak!

Nasıl olacak?

Ramazan’daki Müslümanlığımızı, Ramazan’dan sonraki Müslümanlığımızla yan yana koysak renk farkı olmayacak. O Müslümanlık Ramazan’dan sonra devam etmeli. Belki Ramazan’dan sonra daha kuvvetli müslüman olmalıyız.

Neden?

Efendimiz bize öyle bir dinamizim, canlılık, cevvaliyet, öyle bir faaliyet gösteriyor ki;

من استوى يوماه فهو مغبون

Men istevâ yevmâhû fe hüve mağbûnün. “İki günü eşit olan ziyandadır.” buyuruyor.

Benim Ramazan’ım Şevval’imle eşit bile olmayacak! Eşitse ben ziyandayım!

Nasıl olacak?

et-Terakkî ile’l-ulâ.

Müslüman, daima yüceliklere doğru devamlı bir yükselme hâlinde olacak. İlminde, irfanında, âdabında, hayrâtında hasenâtında iki günü eşit olmayacak. İkinci gün, daha sonraki gün, birinciden daha güzel olacak!

Onun için Ramazan’dan sonra; Ramazan’ın içindeki hoş hâlimizi, takvâmızı, ibadet sevgimizi, Kur’ân-ı Kerîm sevgisini, hayır hasenât aşkını, nefisle mücadele şevkini, bırakırsak olmaz. Daha kuvvetli olması lazım.

Koca padişah, haşmetli, şevketli Kânûnî Sultan Süleyman Han; hem şairdir hem kılıç erbabıdır, silahşördür, sâhibü’s-seyfi ve’l-kalem! Bir elinde kılıç, bir elinde kalem! Kılıç, kahramanlığı sembolize eder; kalem, irfanı sembolize eder.

Mâliki rikâbi’l-ümem, şâh-ı türkü ve’l-arabî ve’l-acem, sâhibü’s-seyfi ve’l-kalem.

Bu caminin imamı nasıl olacak?

Ergün Göze kardeşimiz yazmış. Ben Avrupa’daydım, arkadaşlar anlattılar, çok güzel:

Kânûnî Süleyman, Süleymaniye Camii’ne tayin olacak imam nasıl olsun istemiş?

“Çok güzel silah kullansın. Boylu poslu, yakışıklı olsun. Edebiyatı kuvvetli olsun. Hitabeti çok latif olsun. Sesi, gayet güzel olsun. Güzel, ata binsin. Kur’ân-ı Kerîm’i güzel bilsin. İlmi irfanı yerinde olsun…” Şartları sayılmış. “Hatta hatta burada imam olacak zât-ı muhteremin, hanımı bile güzel bir hanım olsun!” diye şart koşmuş.

Onu neden koştuğunu erbabı bilir.

Müslüman namus timsalidir. Müslüman aile reisidir. Bizim irfan yolumuza prensip olarak girmiştir:

Nazar ber kadem.

Müslümanın gözü kapısından dışarı çıktıktan sonra pabucunun ucunda olacak, etrafa bakmayacak.

Neden?

Göz günah kapısıdır. Birinci bakış normaldir, ikinci baktırtan şeytandır. İkinci defa baktırtan, dönüp baktırtan şeytandır. Kışkırtıyor, yine bak da arkasından fitne çıkacak.

اَلنَّظَرُ سَهْمٌ مِنْ سِهَامِ إِبْلِيسَ مَسْمُومَةٌ

en-Nazaru sehmün min sihâmi iblîse mesmûmetün. “Bir baktı mı bakış; şeytanın zehirli oklarından bir oktur; gittiği yere saplandı mı zehirler.”

Onun için gözü yerde olacak, gönlü ailesinde olacak!

Hele bir dinleyin! Eski zaman insanlarının aile, zevc ve zevcenin, hanımın efendisine, efendinin hanımına hitabını hele bir dinleyin. Hele bir okuyun!

Mübarek İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretleri İstanbul’a teşrif eylemiş. Erzurum’dan geze geze gelmiş. İstanbul’dan Erzurum’a, mübarek zevcesine bir mektup yazıyor. Okumak lazım. Ne güzel ifadeler kullanıyor, nasıl bir sadakatle bağlı, nasıl bir hürmet duyuyor?!..

Osmanlı’nın hanımı hanımefendidir, efendisi de beyefendidir. Hanımı; beyefendisine hizmeti, cenneti kazanmanın bir sebebi bilir. Beyi; hanımefendiyi korumayı, çocukları himaye etmeyi, onlara izzet ve ikram etmeyi cenneti kazanmanın bir vesilesi bilir. Osmanlı kültürü bu! Onun için mübarek cennetmekân padişah, onu da koymuş.

Muhterem kardeşlerim!

Bizim bir eksiğimiz var: Biz gençlerimize “Müslüman olun!” diyoruz ama model göstermiyoruz. Model göstermediğimiz için çocuk bıyığını ya Clark Gable’ın veya Douglas Fairbanks’ın veyahut Mao’nun veya bilmem kimin bıyığına benzetiyor. Sarkık bıyık, kalkan bıyık, kaytan bıyık, ince bıyık, kalın bıyık… Başka modeller. Başka modelleri kendisine [esas alıyor]; James Bond’u esas alıyor, başka isimleri esas alıyor.

Biz ecdadımızı, mübarek büyüklerimizi, önümüze numune olarak koymalıyız.

“Salih insanların anıldığı yere Allah’ın rahmeti iner!”

Abdullah b. Mübârek hazretleri gençlerin bir modelidir. Gençler, ona uysunlar.

Abdullah b. Mübârek nasıl bir kimse?

Abdullah b. Mübârek, asrının bir numaralı alimi. Şarkın alimi! İslâm âleminin; üç kıtaya yayılmış İslâm âleminin, şarkın en alim şahsı, Abdullah b. Mübârek!

Büyük mezhep imamlarından birisiyle görüşmüşler. Mezhep imamı bir soru soruyor; o da onun yanına kadar yanaşıyor, diz çöküyor, fıs fıs cevap veriyor.

“Ey mezhep imamı! Bana bir soru sordun, ben senin bildiğin insanlardan değilim, benim ilmim irfanım şöyle yücedir. Ben şöyle bilgi küpüyüm, yüksek sesle bir konuşayım da herkes benim ne kadar alim olduğumu anlasın. Sen beni imtihan mı ediyorsun, gör bakalım benim bilgimin ne kadar yüksek olduğunu…” filan gibi bir jestle çatır çatır konuşmuyor. Dizinin dibine sokuluyor, diz çöküyor. O mübarek öyle cevaplar vermiş ki mezhep imamı;

“Böyle edepli insan görmedim, böyle bilgi deryası insan görmedim!” diyor.

Edep var, ilim var!

Bizim Abdulhâlık-ı Gücdüvânî Efendimiz hazretleri ne buyuruyor?

“Evladım, ilim öğreniyorsun ama, ilmin yanında irfan da öğren, takvâyı da öğren.” diyor.

Emin olun, bir üniversite hocası, bir emekli profesör olarak kesinlikle, yüzde yüz söylüyorum: Kuru ilim, kuru bilgi insana, kemâlât kazandırmıyor. Siz de çevrenizden görüyorsunuzdur, biliyorsunuzdur: Profesör unvanı, doktor unvanı, ordinaryüs unvanı insana, kemâlât kazandırmaya yetmiyor.

Neden?

İlim bir kanattır. Kuş bir kanatla uçmaz. Öteki kanadı irfandır. İlim de olacak edep de olacak. Onun için bize bilgi küpü, devrilmiş kütüphane, kitap faresi, çok bilgili, lafazan, çenebaz insan lazım değil! Bize Abdullah b. Mübârek gibi alim; insan lazım, ama edepli insan lazım, mütevazı insan lazım.

Bir menkıbesini birkaç defa anlattım, burada yeni cemaat vardır, büyük camidir, biz bütün cemaatleri kucaklayalım diye bu büyük camiye konuşmamızı naklettik zaten, onlar da duysun.

Abdullah b. Mübârek hazretleri hacca gidecekmiş. Herkes geliyor:

“Efendim, sizin kafilenize biz de katılalım, biz de sizinle beraber hacca gelelim, olur mu?..”

Şakacı, latifeci adam. Demiş ki;

“Olur ama paralarınızı, keselerinizi bana vereceksiniz. Keseleri bana vereceksiniz, yol masrafını ben yapacağım, para bende bulunacak. İşin muhasebesi bende olacak.”

“Olur efendim. Canımız feda…” demişler. Keseleri getirmişler, teslim etmişler. Herkesin kesesinin üstüne yazmış: “Filancanın para kesesi, falancanın para kesesi...”

Bir büyük kasaya, büyük bir sandığa koymuşlar; kâfile yola çıkmış.

Bir şehre gelmişler. Soruyor:

“İhtiyacınız nedir?”

Hepsini alıyorlar. Bağdat’a gelmişler. İstekler, hediyeler alınıyor. Medine-i Münevvere’ye gelmişler, hediyeler alınıyor. Mekke-i Mükerreme’ye gelmişler, haccı yapmışlar, hediyeler alınıyor. Tekrar dönüşe geçmişler.

Herkes hac yaptığı için, tabii memnun. Zaten alim zât; irfan sofraları, güzel konuşmalar, sohbetler, gece seyahatleri, ay altında Kur’an okuyarak, ilahiler söyleyerek, kim bilir ne güzel bir yolculuk… Dönüyorlar. Horasanlı Abdullah b. Mürârek hazretleri, konağında bir ziyafet veriyor. Bütün hacı arkadaşlarını ve başka tanıdıklarını çağırıyor. Çok nadide, güzel yemekler, tatlılar ikram ediyor. Herkes hayran kalıyor, bu diyarda bu yemekler kolay bulunmaz, çok pahalı ama o herkese ikram ediyor.

Yemekler bittikten sonra artık şerbet mi içerler, bizim yaptığımız gibi sıcak bir şeyler mi?.. Biz şimdi çay-kahve diyoruz, o zaman herhalde yoktu.

İş geçtikten sonra, namazlar kılındıktan sonra, hacdan önce keseleri koyduğu sandığı ortaya getirtiyor, kimsenin kesesinin ağzını bile açmamış, sandığı hacca bile götürmemiş! Herkesin kesesini eline veriyor!

Haccın masrafını kim yaptı?

Abdullah b. Mübârek yaptı! Böyle cömert insan!

Bizim Adana, Mersin, Tarsus tarafına, savaşa gelmiş. O zaman buraları hudut; bu tarafta Bizanslılar var, o tarafta müslümanlar var. Savaşa gelmiş, cihat etmiş. Bir sene cihada gidermiş, bir sene Horasan’dan hacca gidermiş, bir sene de ticaret edermiş. Zamanını üçe bölmüş, üçlü bir periyotla daima böyle yapıyor.

Muhterem kardeşlerim!

Anadolu’daki bir savaşta, düşman karşıya diziliyor, müslümanlar da bu tarafa diziliyorlar.

Oradan zırhlı, atlı birisi çıkıyor, atını şahlandırıyor:

“Var mı benimle çarpışacak bir er?” diye er diliyor.

Herkes bekleşirken, müslümanların tarafından bakıyorlar ki babayiğit, koca bir pehlivan, Herkül gibi bir şey, müslümanların saflarının arasından bir atlı atını sürüp meydana, karşı tarafa, onun karşısına çıkıyor. Ama yüzü peçeli, kimse görmüyor, yüzü kapalı. Kılıcını çekiyor:

“Hadi bakalım, ermişsin, görelim erliğini!”

Düşmanla çarpışıyor, düşmanı deviriyor. Müslüman, düşmanı yeniyor. Hemen düşman saflarından ikinci bir atlı atını sürüyor, geliyor:

“Hadi bakalım, benim de işimi gör, görelim!”

Bir savaş yapmış. Bir insan bir kişiyle güreşir. Böyle ikinciyle de çarpışıyor, onu da haklıyor. İslâm ordusu heyecanlanıyor. Allahu ekber diyorlar, mâşaallah diyorlar. İkinciyi de hakladı diye onu da devirince bir atlı daha çıkıyor, atını sürüyor. Kılıcını kalkanını, mızrağını almış, saldırıyor. Onunla da çarpışıyor. Üç kişi! İnsanın nefesi dayanamaz. Boks maçı bile olsa bunun rauntları var, arada dinlenmesi var, menajer havluyu [atıyor]… Bu can pazarı, kolay bir şey değil!

Üçüncüyü de deviriyor. Ordu coşuyor, ayağa kalkıyor, Allahu ekber, mâşaallah diyorlar. Dördüncü düşman çıkıyor, dördüncü düşmanı da yeniyor! Dördüncü düşmanı da tepeliyor. Kimse çıkamıyor karşısına!

Dönüyor, İslâm safları arasına geliyor. Müslümanlar etrafına alıyorlar. Peçeli adam, kim olduğu belli değil.

Kim bu adam peçeli, erkek peçe takar mı, neden peçeli?..

Tevazuundan, peçeli! Yaptığı işi Allah rızası için yaptığından! Gösteriş için yapmadığından, yaptığı amel-i sâlihin sevabını Allah’tan beklediği için, peçesi var.

Bir tanesi dayanamıyor, yanına gidiyor:

“Aç şu peçeni yahu!” diye bir fırsattan istifade peçesini bir kaldırıyor…

Kim?

Abdullah b. Mübârek! Büyük alim, büyük tüccar,büyük cömert,büyük mutasavvıf, büyük silahşör, büyük kahraman, Abdullah b. Mübârek!

Yeni nesiller bunları öğrensin! Tommisk’ten fayda yok! Tommiks’ten, Pekos Bill’den fayda yok! Abdullah b. Mübârek’i öğrenin! Çocuklarınıza Abdullah b. Mübârekler’i öğretin, Gümüşhaneli hazretlerini, Muhammed Zahid Efendi hazretlerini öğretin, evliyâullahı, salihleri öğretin! Akşamları peygamberlerin hayatından ibretler okuyun! Televizyon sahneleri karşısında, zamanlarınızı telef etmeyin! Televizyon makines,i telefisyon makinesi olmasın!

Biliyor musunuz Şuayip aleyhisselam kim? Biliyor musunuz İshak aleyhisselam? Soruyorum, içinizden kendi kendinize cevap verin! İshak aleyhisselam kimmiş, ne zaman yaşamış, ne iş yapmış, özelliği neymiş?..

Çoğu kimse bilmez!

Peygamberler Allah’ın sevgili, seçkin kulları; bir insan onları bilmezse olur mu?

Sahâbe-i kirâmı bileceksiniz! Peygamber Efendimiz’in sîret-i seniyyesini bileceksiniz, sünnet-i şerîfesini bileceksiniz, nasâyihini, tavsiyesini bileceksiniz. Evliyâullahı bileceksiniz, mâzîmizi, kültürümüzü, kahramanlarımızı bileceksiniz…

Kadir bileceksiniz ki, ailenizden kadri bilinen evlat yetişecek!

Allahu Teâlâ hazretleri imanımıza, İslâm’ımıza, ibadet ve taatimize fütur vermesin! İki günümüzü müsavi etmesin! İkinci günümüzü, birinci günümüzden âlâ eylesin! İbadette ve taatte bizleri dâim eylesin! Bizi, Kur’ân-ı Kerîm’in hadimleri eylesin! Din-i mübin-i İslâm’ın, hizmetçileri eylesin! Îlâ-yı kelimetullah için şarka, garba, şimale, cenûbe sefer eden Allah erleri eylesin! Allah bizi nefse ve şeytana uydurmasın! Allah bizi fâni dünyaya, bir hiçe gönül bağlayan gafillerden etmesin!

Bu büyük padişah [Kânûnî Sultan Süleyman] şair, koca divanı var. Şiirdeki adı Muhibbî.

“Muhip olan, Allah’ı seven bir kimseye mensup bir kimse.” demek. “Ben kendim muhibbim, kendim Allah’ı sevenim, âşıkım.” demiyor da “Sevenin kuluyum.” demek istiyor. İsimdeki güzelliğe bak: Muhibbî! “Kendim muhibbim.” demiyor, “Muhibbe bağlıyım.” demek istiyor. Demek ki bir ârif kimseye intisabı var.

Diyor ki;

Nefs hazzın ey Muhibbî virmegil hayvan-sıfât

Zabt-ı nefs et ârif ol âlemde insanlık budur

Sözün güzelliğine bak! Bunu padişah söylüyor!

Padişah deyince bizim aklımıza harem geliyor, çalgı çengi, keyif geliyor, divan geliyor, uzanma geliyor, meyve sinileri, tabakları, tepsileri geliyor, harem ağaları geliyor…

Bak padişah ne diyor?

Nefs hazzın ey Muhibbî virmegil hayvan-sıfât

“Nefsinin, nefs-i emmârenin arzularını yapma! İstediklerini verme, hevâ-yı nefse uyma ey Muhibbî!” diyor. Kendisine söylüyor. Padişah; sarayı var, hazineleri, ordusu, imkânı var, elini çalsa kaç tane [hizmetkârı] gelir.

Kendisine hitaben, nefsine; “Nefsinin arzusunu verme ey Muhibbî, ey Kânûnî!” diyor.

Zabt-ı nefs et ârif ol, âlemde insanlık budur

“Nefsine hâkim ol, nefsini zapt et, zabt u rabt altına al, kontrol altına al! İnsan ârif olmazsa, irfan sahibi olmazsa insan olamaz. Nefsinin arzularını verirse, hayvan gibi o mertebede kalır!” demek istiyor.

İşin iç yüzünü nasıl biliyor, nasıl biliyor cennetin yolunu, nasıl biliyor yüksek insan olmanın nereden geçtiğini, nereye geldiğini, nereden geçtiğini?!..

Nefis diye bir şeyi bugün içimizde kaç kişi biliyor?

أعدى عدوك نفسك التي بين جنبيك

A’dâ aduvvüke nefsükelletî beyne cenbeyke.

“En büyük düşmanın senin kendi içinde kendi nefsin!” diye nefsi kaç kişi biliyor? Kaç kişi nefsiyle cihat ediyor? Kaç kişi nefsinin kendisine düşman olduğunu ve sözünün dinlenmemesi, hevâ-yı nefse uyulmaması gerektiğini hayatında prensip edinmiş de o prensiplere göre yaşıyor? Kaç kişi, nefsini Allah için zapt ediyor da ârif oluyor da insanlık mertebesini buluyor? Nerede nefis terbiye mektepleri? Nerede irfan mektepleri?!..

Bizim Profesör Yusuf Ziya [Binatlı] Hocamız, Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız’ın halifelerinden birisinin oğludur. Yusuf Ziya Binatlı, hukuk profesörü hocamız.

“Biz gençliğimizde birbirimize sorardık…” diyor.

Şimdi bizim birbirimize sorduğumuza bakın, onun sorduğuna bakın:

“Birbirimize şöyle sorardık: Mirim, siz hangi dergâhtan feyiz alıyorsunuz?..”

Mirim; “komutanım, emirim” demek. Karşısındakine böyle hitap edermiş.

“Hangi irfan mektebinde okuyorsunuz?” demek istiyor.

Evet, bir mektep var; imam-hatip okulu, ilâhiyat fakültesi, yüksek İslâm enstitüsü, hukuk fakültesi, edebiyat fakültesi… Bu mektep, bilgi veren yerler.

Bilgi veren yerler bunlar da, terbiye veren yer neresi? Ahlâk veren yer, edep öğreten yer neresi?

“Mirim, siz hangi irfan membaından feyiz alıyorsunuz, diye sorardık.” diyor.

Şimdi ne soruyorlar?

“Hangi takımı tutuyorsun? Fenerbahçeli misin Beşiktaşlı mısın? Hangi sinemaya gideceksin?..”

Bu Pazar,hangi boş işle, malayaniyle meşgul olacak; herkes onu düşünüyor!

Onun için kendimize gelelim! Kendi kıymetlerimizi bilelim, büyüklerimizden ibret alalım! Kur’ân-ı Kerîm’e sarılalım, Resûlullah’ın sünnet-i seniyesine uyalım. Çünkü yol, Allah’ın rızasını kazanma yolu! Allah’ın sevgili kulu olma yolu: Peygamber Efendimiz’in sünnetine sarılmaktır! Onun için Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız bize Râmûzü’l-ehâdîs kitabını “Bunu okuyun.” diye vermiştir. Bizim terbiyemiz için, onu bize salık vermiştir, tavsiye etmiştir.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda dâim eylesin! Şeriat-ı Garrâ-yı Ahmediyye’nin ahkâmına aşina ve onun mucibince amel eyleyip, rızâ-ı Bârî’ye ulaşanlardan eylesin! Zabt-ı nefs eyleyip, insanlık mertebesini bulanlardan, insan-ı kâmil olanlardan eylesin! Tasavvufun, tarikatın âdabına aşinâ olup Yunus Emreler gibi, Eşrefoğlu Rûmîler gibi, İbrahim Hakkı Erzurumîler gibi, o büyüklerimiz gibi [Süleymaniye Camii haziresinde] metfun bulunan büyüklerimiz gibi, ârif olmayı nasip eylesin! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği bir kul olarak varmayı nasip eylesin! Allah’ın cennetine davet ettiği kul olmak şerefine erdirsin!

يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي

Yâ eyyütehe’n-nefsü’l-mutmainne ircıî ilâ rabbiki râdiyeten merdiyyeh fedhulî fî ibâdî vedhulî cennetî. diye o daveti kulaklarımıza duyursun! Cennet içre, Habîb-i Kibriyâ’sına, bu evliyâsına komşu eylesin. Cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin!

Bi-hürmeti esmâihi’l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbihi’l-müctebâ ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti’l-Fâtiha…



[1] 3 / Âl-i İmrân, 156

[2] 40/Mü’min, 60.

[3] 8/Enfâl, 60.

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 00.00.0000 - İyi Ve Kötü Huy, Toplum Ahlakı, Kullara İyilik, Kullara Kötülük 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 00.00.1987 - Berat Kandili, Berat Kandilini İdrak Etmek 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 00.00.1999 - Güzel Ahlak, Münafığın Alametleri 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.00.1999 - Ramazan, Orucun Faydaları 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.00.2000 - İftar Ettirmek, Oruçlunun Yanında Yemek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 00.00.2000 - Ramazan, İftar Ettirmek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 00.00.2000 - Ramazanda Sahura Kalkmak, Hilalin Görünmesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 00.12.2000 - Cennetin Ramazan Ayında Süslenmesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 00.12.2000 - İftarı Suyla Açmak, Sahura Kalmak, Yalan Yere Yemin, Gıybet 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.12.2000 - Orucun Önemi, Orucu Zedeleyen Şeyler, Oruçlunun Mükafatı 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 01.07.1990 - Arefe Günü, Arafatta Dua, Hac, Kalb Temizliği 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 02.11.2000 - Ramazanın İlk Gecesinin Fazileti, Kadir Gecesi, İftar Ettirmek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 03.01.2000 - Kadir Gecesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 03.12.1998 - Berat Kandilinde Duaların Kabul Oluşu 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 03.12.2000 - Orucun Mükafatı, Oruç Adabı 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 04.00.0000 - Allahın Seveceği Kullar 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 04.05.1985 - Berat Kandilinin Faziletleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 05.01.1998 - Ramazanda Takva Sahibi Olmak 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 05.02.1992 - Güzel Ahlakın Önemi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 15 playlist like
playlist play 05.04.1992 - Ramazandan Sonra, Ramazanın Mükafatı, Sünneti Seniyye 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 05.04.1998 - Kurban Bayramı, Ziyaretleşme, Hediyeleşme 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 05.07.1990 - Hac, Mazlumun Günahını Almak, Dürüst Olmak, Güvenilir Olmak, Sözünde Durmak 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 06.00.0000 - Receb, Şaban, Ramazan, Regaip Kandili, Recebin İlk Günü ve Cuma Gecesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 06.04.1986 - Mirac Kandilinin Önemi, İsra Hadisesi, Oruç ve Nefis Terbiyesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 06.05.1990 - Bayram Eğlenceleri, Cumanın Önemi, Peygamber Efendimiz 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 06.05.1990 - Bayramda Def Çalınması, Cumaya Temiz Gitmek, Peygamber Sevgisi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 06.11.1997 - Recebin Önemi, Tevbe Etmek, Regaip Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 07.01.2000 - Ramazanın Son Günü 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 07.07.1983 - Dua 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 07.12.2000 - Oruç Tutmak, İftar Ettirmek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 08.01.2000 - Bayram Tebriği, Bayramdan Sonra Oruç Tutmak 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 08.08.1995 - Mevlid Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 08.12.1994 - Regaib Kandili, Recebin Önemi, İlk Cuması 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 09.01.1992 - Recep Ayının Faziletleri, Üç aylar 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 09.02.1997 - Bayram Tebriği, Sadaka Vermek, Şevval Oruçları, Bayram Sonrası 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 10.01.2001 - Güzel Ahlak Sahibi Olmak, Zikir 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 10.10.1989 - Peygamber Sevgisi, Sünnete Uymak 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 63 playlist like
playlist play 10.11.2000 - Berat Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 60 playlist like
playlist play 10.11.2000 - Berat Kandili, Allahı Zikretmek, Tevbe Etmek 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 11.01.1998 - Ramazandan Sonra Hali Muhafaza Etmek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 11.03.1990 - Berat Kandilinin Önemi, İhyası ve Ramazana Hazırlık 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 13.01.1999 - İslamda Kardeşlik 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 13.03.1986 - Recep Ayı 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 13.11.1992 - M.Zahid Kotku Hocaefendi ve Teslimiyet 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 13.11.1993 - M.Zahid Kotku Hocaefendi Anma Programı 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 13.11.1994 - Alimlerin Önemi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 13.11.1999 - Hak Din İslam, Sünnete Uygun Müslümanlık, Tasavvuf 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 13.11.2000 - M. Zahid Kotku Hocaefendinin Özellikleri, Şemaili, Kerametleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 13.12.2000 - Cennet Ve Oruç 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 14.01.1999 - Kadir Gecesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 14.01.1999 - Kadir Gecesinin İhyası 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 14.06.2000 - Mevlid Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 14.09.1999 - Recebin İlk Cuma Gecesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 14.11.1986 - Mevlid Kandili, Peygamberimizin Hadis Yolu Oluşu 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 14.12.1997 - Berat Kandili, Affedilecek ve Edilmeyecek Olanlar 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 15.02.1981 - Peygamberimizin İsra ve Mirac, Miraçta Gördükleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 15.02.1996 - Kadir Gecesinin Ramazanın 27.Günü Olması 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 15.06.1985 - Kadir Gecesi, Halis Niyet 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 15.07.1990 - Tevhid, Namaz, Zekat 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 15.07.1997 - Mevlid Kandili, Mekke 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 15.12.1999 - Müminin Güzelliği, Hikmet, Kardeşin İhtiyacını Görmek 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 15.12.2000 - İtikaf Fazileti 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 16.01.1999 - Sabah Ve İkindi Namazlarının Önemi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 16.04.1997 - Arafat Duası 20.06.2024 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 16.05.1997 - Aşure Günü 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 16.05.1997 - Muharrem, Aşure Gününün Önemi, Orucun Fazileti, Muharremde Neler Yapılmalı 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 17.03.2000 - Kurban Bayramı, Kurban Kesmenin Fazileti 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play 17.04.1998 - Hac Sonrası, Büyük Mescitlerde İbadet, Avrupa Ülkeleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 17.12.2000 - Gece Namazı, Ramazandan Sonra Alışkanlıkların Devam Etmesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 18.04.1997 - Kurban Bayramı, Salatu Selam, Ziyaret Etmek, Sadaka Vermek 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 18.04.1997 - Kurban Bayramı, Yardımlaşma, Hac Manzaraları 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 19.01.1993 - Mirac Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 19.06.2000 - Kuran Kıraati 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 19.09.1991 - Mevlid Kandili, Peygamberimizin Dünyaya Teşrifi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 19.11.1989 - Mescidden Kalkarken Okunacak Dua, Peygamber Efendimizin Bayram Namazına Ailesini Getirmesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 19.12.1995 - Mirac Hediyeleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 20.03.1993 - Kadir Gecesinin ve Ramazanın Önemi, Rahmetten Ümit Kesmemek 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 20.06.1985 - Bayram Kutlamaları, Ramazandaki Sevaplar, Ramazan Sonrası, Şevval Orucu 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 20.06.1985 - Bayram Namazı Öncesi, Ramazandan Sonra, Şevval Orucu, İmanın Tadı, Ramazan Bayramı 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 20.11.1988 - Berat Kandili, Sevap Kazanmak 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 21.01.1990 - Peygamber Efendimizin Yemin Etmesi, Bayram Namazına Gitmesi, Hutbesi, Zemzemin Faziletleri, Ailenin Önemi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 21.01.1990 - Zemzemin Taşınması, Peygamber Efendimizin Özellikleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 21.12.2000 - İtikaf, Çocuk Yetiştirme 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 15 playlist like
playlist play 22.11.1999 - Berat Kandili 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 22.11.1999 - Berat Kandili, Duhan Suresi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 23.12.2000 - Kadir Gecesinin Önemi, Kuran-ı Kerim 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 24.03.1993 - Ramazanda Kazanılan Mükafatlar, Aileye Verilen Önem, Ramazan Sonrası İbadetler 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 24.10.2000 - Mirac, İsra Hadisesi, Kandili İdrak Etmek 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 25.01.1998 - Kadir Gecesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 25.10.1995 - M. Zahid Kotku Hocaefendinin Hayatı 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 25.12.1996 - Berat Kandilinin Önemi, Affedilemeyenler 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 26.04.1990 - Ramazandan Sonra İbadetlere Dikkat, Mümin Kardeşine Memnun Etmek, Bayram, Ariflerin Özellikleri 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 26.05.1995 - Aşure Günü, Nafile Oruçlar 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 26.11.1997 - Mirac Hadisesi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 26.12.2000 Ramazandan Sonrası, Allahın Adını Anarak Birşey İstemek, Münafığa Efendi Demek, İyilik 20.04.2023 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 27.05.2000 - Mirac Gecesinde Görülenler, Faiz, Namaz 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play 27.07.1996 Peygamber Efendimizin Soyu, Peygamber Özellikleri 06.10.2022 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 27.11.2000 - Ramazan Ayının Başı, Sahur Vakti, İbadet 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 28.04.1984 - Miraçta Peygamberimizin Yaşadıkları 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 28.04.1996 - Kurban Bayramı, Kurban Kesmenin Fazileti 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 28.05.1999 - Fatih Sultan Mehmed'in Kişiliği, Fetih Ruhu 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 28.05.1999 - Fatih Sultan Mehmet'in Çevresi,Fetih Ruhu 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 28.09.2000 - Regaip Kandili, Receb Ayının Faziletleri 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 28.12.1999 - İtikaf 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 29.05.1987 - Ramazan Bayramı, Takva, İman, Ramazandan Sonraki Halimiz 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 29.05.1987 - Ramazandan Sonraki Halimiz 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 29.05.1990 - Vatan, Fatih ve Fetih 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 29.05.1995 - Fatih ve Fetih Ruhu 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 29.05.1998 - Fetih 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 29.06.1985 - Bayram Kutlamaları, Ramazan Sonrası, Şevval Orucu 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 29.08.1993 - Peygamber Efendimiz, Mevlid Kandili 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 29.12.1999 - Kul Hakkı, Deccal, Veda Haccı 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 30.09.1990 - Peygamber Efendimizin Son Peygamber Oluşu, Peygamber Sevgisi 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 31.01.1992 - Mirac Kandilinde Oruç Tutmanın Sevabı 04.06.2020 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play Mahmud Esad Coşan Hocaefendinin Çeşitli Sohbetlerinden Mehmed Zahid Kotku 18.09.2020 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Sabah Duası
AKRA CANLI
 / 
Canlı Yayın close icon
AKRA CANLI
Sabah Duası
Sabah Duası Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close