Yapay zeka, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ancak bu teknolojiyi anlamadan kullanmak, beraberinde riskler getirebilir. Bu noktada yapay zeka okuryazarlığı devreye giriyor.
Yapay zeka hayatın her alanında kullanılır hale geldi. Eğitim sistemleri de bu dönüşümü yakalamak ve genç nesilleri yapay zeka dünyasına hazırlamak adına yeni yaklaşımlar geliştirmeye başladı. Yapay zeka okur yazarlığı, artık yalnızca bir yetenek değil, geleceğin başarılı bireyleri için kritik bir beceri olarak öne çıkıyor. Son araştırmalar, yapay zeka okuryazarlığının bireylerin sadece teknolojiye hakimiyetlerini değil, aynı zamanda problem çözme yeteneklerini de büyük ölçüde geliştirdiğini ortaya koyuyor
Yapay zeka okuryazarlığı nedir?
Yapay zeka okuryazarlığı, yalnızca teknolojiyi kullanmak değil, onu sorgulamak anlamına geliyor. Yazar Hakkı Alkan, "Bir yapay zeka önerisiyle karşılaştığınızda, bu öneriyi hemen kabul etmek yerine 'Bu sonuç hangi verilere dayanarak sunuldu?' diye sormamız gerekiyor" diyerek teknolojiyi sorgulamanın önemine dikkat çekiyor.
Verdiği bilgiler güvenilir mi?
Yapay zekanın güvenlik boyutuna da dikkat çeken Alkan, verilerin nasıl işlendiği ve gizliliğin nasıl korunduğu konusunun da önemli olduğunu belirtiyor. "Sadece teknolojiyi kullanmak yetmez, onu sorgulamak da önemli. Nasıl çalıştığını bilmezsek, yalnızca kullanıcı oluruz. Fakat onu anladığımızda daha bilinçli bireyler haline geliriz," diyerek yapay zeka okuryazarlığının hayatımıza etkilerini özetliyor.
Yapay zeka eğitimi gerekli
Teknoloji dünyasında yapay zeka hızla ilerlerken, çocuklar ve gençler de bu dönüşümün en önemli parçası. Kodlama atölyeleri, robotik projeler ya da basit yapay zeka uygulamaları geliştirmelerini sağlayacak etkinlikler düzenlemek, onların bu teknolojiyi daha iyi kavramalarını sağlayabilir.
Alkan şöyle devam ediyor: "Yapay zeka, eğitimi kökünden değiştirebilecek bir güce sahip. Geleneksel eğitim sisteminde herkes aynı anda aynı hızda ilerlemek zorunda kalıyor. Fakat yapay zeka sayesinde her öğrenciye özel bir öğrenme deneyimi sunmak mümkün. Mesela yapay zeka tabanlı bir eğitim platformu öğrencinin hangi konularda zorlandığını tespit edebilir ve ona göre özel ders içerikleri sunabilir. Bu da kişiye özel bir öğrenme süreci sağlar. Zorlandığı konulara odaklanan ya da belirli konuları tekrar tekrar çalışmasına olanak tanıyan bu sistemler öğrencinin eksiklerini kapatma konusunda inanılmaz faydalı olabilir.
Öte yandan bu kolaylıklar öğretmenlerin iş yükünün azalmasına da destek olabilir. Bu noktada yapay zeka, öğretmenlerin yerini almak yerine, onları destekleyen bir araç olarak kullanılabilir."
Yapay zekayla oluşturulan sahte görseller ve sesler tehlike arz ediyor
Yapay zekayla üretilmiş fotoğraflar, taklit sesler ve deepfake videolar dünyanın dört bir yanında "bilgi manipülasyonunun ve dolandırıcılığın en etkili ve tehlikeli" araçları haline geliyor.
Yapay zeka araçlarının bilinçsizce ve kontrolsüzce kullanılması durumunda doğurabileceği tehlikeleri bir kez daha gündeme getiriyor.
Yapay zekayla üretilen içerikleri anlamak için yüzde tutarsız ışıklandırma, aşırı pürüzsüz cilt dokusu, videolarda yapay göz kırpma ya da ağız hareketlerine bakılması tavsiye ediliyor.
Teknoloji şirketleri ve platformlara yapay zeka tabanlı görsel dezenformasyonla mücadele konusunda harekete geçmeleri yönünde çağrılar yapılıyor.
Sosyal medyada her tavsiyeyi doğru sanmayın
Adli Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medyada yapay zeka destekli reklamlarda ünlü isimlerin gerçek dışı haberlerine yer verilip yatırıma teşvik edilen kullanıcıların dolandırıldığını söyledi.
Dolandırıcıların insanların en çok tuzağa düşürdüğü yerlerin başında sosyal medya geliyor. Ünlü isimleri yapay zekayla görüntülerini oluşturan dolandırıcılar, bu kişilerin büyük kazançlar elde ettiği, bu geliri belirli bir kripto para yatırım şirketiyle sağladığı iddiasıyla sosyal medya kullanıcılarına para kazanmaları için çağrı ediyor.
Bununla birlikte, tanınmış haber sitelerinin birebir kopyaları ve logoları oluşturularak sahte haberler yayımlanıyor, kullanıcılar bu siteleri gerçek haber kaynağı zannederek tuzağa düşüyor.
Sanal medyadaki ‘adres çubuğu’nu da kontrol etmeliyiz. Bununla birlikte cihazlarımızda güvenilir yazılımlar bulunmalı. Bu tarz yatırım dolandırıcılığı mağduru vatandaşlar, ekran kayıtları ve yazışmalarla suç duyurusunda bulunmalı” dedi.
Makinelerin verdiği kararlar ne kadar etik?
Yapay zekâ, karar verme süreçlerinde hız, verimlilik ve maliyet avantajı sağlarken; şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik gibi temel etik ilkeleri zorlayan durumlara da neden oluyor.
Algoritmaların tarafsız olduğu düşünülür ama onları eğiten veriler ve yazan insanlar toplumsal önyargılarla şekillenir. Bu durum, sistemin “öğrendikçe” aslında toplumdaki adaletsizlikleri yeniden üretmesine yol açabilir.
Kararların sorumluluğu kime ait?
Daha karmaşık bir sorun ise algoritmaların kararlarının anlaşılabilir olmaması. Derin öğrenme tabanlı sistemlerde, sonucun nasıl çıktığı çoğu zaman insan zihnine kapalı kalır. Bu duruma “kara kutu” problemi deniyor.
Örneğin, bir sağlık algoritması bir hastaya riskli bir tedavi önerdiğinde, doktor bile kararın dayanaklarını çözmekte zorlanabilir. Hata durumunda sorumluluk kime aittir? Yazılım mühendisi mi, doktor mu yoksa geliştirici şirket mi?
Yapay zekânın etkileri sadece bireylerle sınırlı değil, sistemsel düzeyde de adalet sorunları çıkarabiliyor. ABD’de Wisconsin gibi bazı eyaletlerde mahkemeler, sanıkların şartlı tahliyeye uygunluğunu değerlendirmek için yapay zekâ tabanlı risk skorları kullanıyor. Ancak bu algoritmaların, siyahi sanıklara daha yüksek risk puanı verme eğiliminde olduğu ortaya çıktı. Yani bir insanın özgürlüğü, adil olmayan bir sistem tarafından kısıtlanabiliyor.
Seçim kararını etkileyen yazılımlar!
Yapay zekânın gücü, topladığı ve analiz ettiği veriyle doğru orantılı. Ancak bu verilerin nasıl toplandığı ve kimlerin erişimine açık olduğu da etik bir mesele. Cambridge Analytica skandalı, yapay zekânın kötüye kullanımı konusunda küresel bir farkındalık sağladı. Milyonlarca Facebook kullanıcısının verisi, bilgileri dışında analiz edilip siyasi kampanyalarda kullanıldı. Veri güvenliği artık sadece bireysel mahremiyet değil, demokratik sistemlerin güvenliği açısından da kritik.
Acil önlemler alınmalı
Bu gelişmeler, yapay zekânın sadece bir mühendislik değil, aynı zamanda sosyal bir tasarım meselesi olduğunu gösteriyor. Yapay Zekâ Yasası gibi düzenlemeler, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerinin şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik denetim ilkeleriyle uyumlu olmasını zorunlu kılıyor. Çünkü yapay zekâ sadece hayatımızı kolaylaştırmıyor, aynı zamanda hayatımız hakkında karar veriyor. Hangi işe gireceğimizden hangi tedaviyi göreceğimize, hangi içerikleri okuyacağımıza kadar pek çok alanda görünmez ama etkili bir rol üstleniyor.
Sözün özü, yapay zekâ sistemlerinin etik ilkelerle tasarlanması ve denetlenmesi, birey haklarının korunması ve toplumsal güvenin inşası açısından hayati önem taşıyor. Bu teknolojinin kaderi sadece mühendislerin elinde değil; siyasetçilerin, hukukçuların, sosyologların ve etikçilerin ortak çabasıyla belirlenecek…
Yapay zeka kullanıcılarına mahremiyet uyarısı
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, yapay zeka sohbet robotlarını kullananlara yönelik, "Bireyler, mahremiyetlerini riske atabilecek düzeyde bilgi paylaşımından kaçınmalı" uyarısında bulundu.