1.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de iftirada bulundun demektir." (Ebu Davud, Tirmizi, Müslim)
2.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki kişiye karşı hased (gıbta) caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'ân-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teâlâ ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (Hak yolda) infak eder." (Buhari, Müslim, Tirmizi)
3.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs." (Buhari, Müslim)
4.Resulûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Tirmizi)
5.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder." (Buhari, Müslim, Tirmizi)
6.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyamet gününde, Allah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da ikiyüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)
7.Resûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde ‘yalancılar’ arasına kaydedilir." (Muvatta)
8.Abdullah İbn-i Amir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir gün, Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm), evimizde otururken, annem beni çağırdı ve: "Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm anneme: "Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu."Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Aleyhissalâtu vesselâm: "Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular." (Ebu Davud)
9.Resûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur "Bir kadın eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı." (Buhari, Müslim)
10.Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Mü'min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) elinden alındığı zaman sabreder ve mükâfat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükâfata razı olmaz.” (Nesai)
11.Resûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân'dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." (Tirmizi, Ebu Davud)
12.Resûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz." (Buhari, Müslim, Tirmizi)