1.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. İnsan doğru söyleye söyleye Allah katında “sıddîk (dürüst)” olarak tescillenir. Yalan söylemek kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. İnsan yalan söyleye söyleye sonunda Allah katında “yalancı” olarak tescillenir.” (Buhârî, Müslim)
2.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sana şüphe vereni bırak, şüphe vermeyene bak! Doğruluk, gönül ferahlığı, yalan ise şüphedir.” (Tirmizi)
3.Ebû Amr yahut Ebû Amre Süfyan b. Abdullah (radıyallahu anh) anlatıyor:
"–Yâ Resûlallah, Müslümanlığa dair bana bir söz söyle ki, o konuda senden başka hiç kimseye bir şey sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Peygamber bana:
–Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol, buyurdu.” (Müslim)
4. Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“–İbadetlerinizde ölçülü ve titiz olun; (fakat) bilin ki hiçbiriniz (sadece) ameli sayesinde kurtuluşa eremez.
–Yâ Resûlallah, sen de mi, dediler. (Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:)
–Evet, Allah, rahmetiyle ve lütfuyla kuşatmamış olsa ben de kurtulamam.” (Müslim)
5.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kötülüklerini ifşa edenler hariç ümmetimin bütün fertleri, Allah tarafından (er geç) affedilecektir. Bir adamın geceleyin bir kötülük yapması ve Allah onu örtmüş iken, sabahleyin “Ey filanca, ben dün gece şöyle şöyle yaptım.” demesi, kendi kabahatini teşhirdir. Hâlbuki onun gece işlediği kabahat Rabbi ile kendisi arasındaydı. Böyle yapmakla o, Allah’ın örttüğü kabahati sabahleyin teşhir etmiş, açıklamış oluyor.” (Buhârî, Müslim)
6.Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Peygamber’e bir adam geldi ve:
–Yâ Resûlallah, hangi sadakanın sevabı daha çoktur, dedi. Peygamber de:
–Sağlıklı iken, cimriliğin üzerindeyken yoksul düşmekten korktuğun, zengin olmayı umduğun zamanda verdiğin sadakanın sevabı çoktur. Yoksa (vermeyi) ihmal edip de can boğaza geldikten sonra, “Filana bu kadar, filancaya da şu kadar olsun.” demende bir fayda yoktur. Zaten o mal, onların olmuştur, buyurdu.” (Buhârî, Müslim)
7.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse bir müminin dünya üzüntülerinden birini giderir ve onu rahatlatırsa Allah da kıyamet günü onun üzüntülerinden birini giderir. Her kim eli darda olana kolaylık gösterirse Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir. Her kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıbını örter. Bir insan (din) kardeşine yardımda bulunduğu sürece Allah da ona yardım eder. Bir kimse ilim tahsili için yola çıkarsa, Allah da ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Herhangi bir topluluk, Allah’ın evlerinden bir evde toplanıp Kur’an okur ve aralarında müzakere ederlerse onların üzerine sükûnet/huzur iner, onları rahmet kaplar ve melekler onları kuşatır. Allah da kendi nezdindeki meleklere ve peygamberlere onlardan bahseder. Ameli kendisini geride bırakan kimseyi, soyu ileri götürmez.” (Müslim)
8.Peygamber kendisine sıkıntı içinde biri geldiği zaman, yanındakilere döner ve: "Bu adamın işi için aracılık edin, sevap kazanırsınız; Allah, istediğini Peygamberi’nin diliyle gerçekleştirir." derdi. (Müslim, Buhârî)
9.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, geceleyin Kur’an’dan okumayı âdet edindiği bölümü okumadan yahut tamamlamadan uyuyakalır, sonra sabah namazı ile öğle namazı arasında onu okursa (veya tamamlarsa) o kimse için gece okumuş gibi sevap yazılır.” (Müslim)
10.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizden kim kötü bir iş görürse, onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalben karşı koysun; bu, imanın asgarî gereğidir.” (Müslim)
11.“Peygamber:
–Yol üzerinde oturmaktan sakının, demişti. Ashâb:
–Yol üzerinde oturmadan edemeyiz; (işlerimizi) orada konuşuyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlullah:
–Yol üzerinde oturmaktan vazgeçmiyorsanız, (bari) yolun hakkını verin, dedi.
–Yâ Resûlallah, yolun hakkı nedir ki, dediler.
–Gözü sakınmak, rahatsızlık verecek şeyleri ortadan kaldırmak, selâm almak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır, buyurdu.” (Buhârî, Müslim)
12.Rasûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bu canı bu tende tutan Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emredersiniz ve kötülükten sakındırırsınız ya da Allah Teâlâ size azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarırsınız fakat duanız kabul edilmez.” (Tirmizî)