1.Ensardan bir grup, Allah Resûlü’nden mal istediler; o da verdi. Tekrar istediler, yine verdi. Nihayet yanındaki mal bitti. Elinde olan her şeyi verdikten sonra onlara şöyle dedi: Yanımda bir şeyler daha olsaydı, onları da sizden esirgemezdim. İstemekten sakınanları Allah iffetli kılar. Tok gözlü olanları da Allah zengin eder. Sabretmek isteyenlere, Allah sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir şey verilmemiştir.” (Müslim, Buhari)
2.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müminin durumu ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına sıkıntı gelecek olursa ona da sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim)
3.Peygamber bir mezarın başında ağlayan bir kadına rastladı. Allah’tan kork ve sabret, dedi. Kadın: Geç git, benim başıma gelen musibet senin başına gelmedi, dedi. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine “O, Peygamber’di .” denilince kadın, Peygamber’in kapısına geldi. Kapıda görevlilerin bulunmadığını gördü ve: 'Ben seni tanıyamadım'(diye Peygamber’e özür beyan etti.) Bunun üzerine Peygamber: 'Sabır, musibetin ilk anında (gösterilirse sabır)dır' buyurdu.” (Buhârî, Müslim)
4.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah, Müslüman’ın vücuduna batan bir dikene varıncaya kadar meşakkat, hastalık, endişe, keder, acı ve kaygı gibi musibetleri, onun günahlarına kefâret kılar.” (Buhârî, Müslim)
5.İbn Mes’ûd (radıyallahu anh) anlatıyor: Peygamber’in yanına girdim, şiddetli bir sıtmaya yakalanmıştı.
"Yâ Resûlallah, sıtmadan dolayı çok sıkıntı çekiyorsun" dedim.
"Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar acı çekiyorum" dedi.
"Sana iki kat sevap olduğu için mi?" dedim.
"Evet" dedi. "Bir Müslüman küçük bir dikenin veya ondan daha büyüğünün acısına maruz kalırsa, Allah bunu o Müslümanın kötülüklerine kefâret kılar. Onun günahları, tıpkı ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür.” (Buhârî, Müslim)
6.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah hayrını dilediği kimseye, –günahlarına kefâret olsun diye– musibet verir.” (Buhârî)
7.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Başına gelen bir musibetten dolayı hiç kimse ölümü istemesin. Mutlaka bir şey istemek durumunda ise ‘Allah’ım, benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al’ desin.” (Buhârî, Müslim)
8.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, bir kulunun iyiliğini dilerse onun cezasını dünyada verir. Eğer bir kulunun kötülüğünü dilerse günahı karşılığı onu dünyada cezalandırmaz; kıyamet gününde cezasını tam olarak verir." Yine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Mükâfatın büyüklüğü, sıkıntının büyüklüğü nispetindedir. Allah Teâlâ bir topluluğu severse onları sıkıntıya uğratır. Kim hâline razı olursa Allah da ondan razı olur. Kim de başına gelenden dolayı öfkelenirse gazaba uğrar.” (Tirmizi)
9.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Güçlü kimse, insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında kendisini tutan, iradesine sahip olandır.” (Buhârî, Müslim)
10.Süleymân b. Surad’dan (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre o, şöyle diyor: "Peygamber ile birlikte oturuyordum. İki adam birbirine sövüp hakaret ediyordu. Birisinin yüzü kıpkırmızı olmuş ve boyun damarları şişmişti. Bunun üzerine Resûlullah şöyle dedi: 'Ben bir söz biliyorum ki eğer bu kişi onu söylerse üzerindeki hâl ondan gider; eğer, “Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm (Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.)” derse üzerindeki hâl ondan sıyrılır' dedi. Adama, Peygamber: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” dedi, diye söylediler.” (Buhârî, Müslim)
11.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, öfkeden dilediğini yapmaya gücü yettiği hâlde öfkesini yenerse, Allah Teâlâ kıyamet gününde halkın gözü önünde onu çağırır, hurilerden istediğini seçmesine izin verir.” (Ebû Dâvud,Tirmizî)
12.Bir adam Peygamber’e : Bana öğüt ver, dedi. Peygamber ona “Kızma.” buyurdu. Adam isteğini birkaç defa tekrarladı. Peygamber de “Kızma.” buyurdu.” (Buhârî)
13.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mümin erkek ve kadının Allah’a günahsız olarak, tertemiz kavuşuncaya kadar, canında, çoluk çocuğunda ve malında sıkıntı eksik olmaz.” (Tirmizî)