İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Öğle13:06 İkindi16:56 Akşam20:06 Yatsı21:38 İmsak04:18 Güneş05:57 İşrak06:42
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 10°C Nem %50
Türkçe
2 Zilka'de 1446 30 Nisan 2025 Çarşamba
2 Zilka'de 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:18 05:57 06:42 13:06 16:56 20:06 21:38
Giriş Yap

00.00.0000 - Kuranı Kerimin Anlayarak Okunması, Akra

Ramazan Sohbetleri

El-Hamdü li’llâhi Rabbi’l-âlemîn. Ve’s-selâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn.

Emma bâ’d  fe-kâle Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

يَؤُمُّ الْقَوْمَ أَقْرَؤُهُمْ لِكِتَابِ اللهِ، فَإِنْ كَانُوا فِي الْقِرَاءَةِ سَوَاءً فَأَعْلَمُهُمْ بِالسُّنَّةِ، فَإِنْ كَانُوا فِي السُّنَّةِ سَوَاءً فَأَقْدَمُهُمْ هِجْرَةً، فَإِنْ كَانُوا فِي الْـهِجْرَةِ سَوَاءً فَأَقْدَمُهُمْ سِنًّا؛ وَلَا يُؤَمَّنَّ الرَّجُلُ فِي أَهْلِهِ، وَلَا فِي سُلْطَانِهِ، وَلَا يُقْعَدُ فِي بَيْتِهِ عَلَى تَكْرِمَتِهِ إِلَّا بِإِذْنِهِ. عب ش م حم د ت هـ ق ن عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ.

Yeümmü’l-kavme akraühüm li-kitâbillâhi fe-in kânû fi’l-kırâati sevâen fe-a’lemühüm bi’s-sünneti fe-in kânû fi’s-sünneti sevâen fe-akdemühüm hicraten fe-in kânû fi’l-hicrati sevâen fe-akdemühüm sinnen ve lâ yeümmene’r-racülü fî ehlihî ve lâ fî sultânihî ve lâ yek’udü fî beytihî alâ tekrümetihî illâ bi-iznihî.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri, Abdullah İbn Mes’ud radıyallahu anh’dan, İmam Ahmed İbn Hanbel, İmam Müslim, İmam Ebu Davud, İmam Tirmizi, İmam İbn Mace, İmam Beyhaki, İmam Neseî, Buhari hariç sıhahi sitte, İbn Abdilber ve diğer kaynaklardan rivayet edildiğine göre buyurmuş ki;

Yeümmü’l-kavme akraühüm li-kitâbillâhi. Topluluğa, Allah’ın kitabını en iyi okuyan, bilen kişi imamlık eder.

Akra’ ne demek?

Kıraati en çok olan demek.

Kur’an-ı Kerim kıraati en çok olan, topluluğa imamlık eder.

Şöyle bir kalabalık, çeşitli insanlar var. Bunların içinde kim imam olsun, kimi başa geçirmek lazım, öne sürmek lazım?

Allah’ın kitabını en çok okuyan. Bu en çok okumak da en çok okuyup da ahkâmını da biliyor, yani Kur’an-ı Kerim’e en vâkıf insan, manasına.

Bizim bu radyomuza, Akra ismini vermemiz de buradan geliyordu. Akra’ yani Kur’an’ı en iyi okuyan manasına geliyor. Tabi bir de Akbük’te toplantı yapmıştık, radyo şirketi kurmuştuk AK-RA, Ak radyo. O da ikisi uygun düşmüştü, onun için Akra demiştik.

Allah susturtmasın. Hizmeti daim eylesin. Şerlilerin şerrinden korusun. İslam’a güzel hizmette, cümlemizi geri bıraktırmasın. Nusretiyle teyit, takviye eylesin, kuvvetlendirsin, korusun, hıfz u himaye eylesin.

Fe-in kânû fi’l-kırâati sevâen. Eğer kıraat konusunda, Kur’an’ı okuma konusunda, Kur’an’ı bilmek konusunda eşit iseler kişiler, şu mu olacak bu mu olacak, aynı ise, denk iseler. Bundan sonra ama. Fe-in kânû. Yani bu olmadığı taktirde bundan sonra demek. Buradaki F, fâi ta’kıbiyye, yani sıralama yapıyor Peygamber Efendimiz. Eğer Allah’ın kitabını en çok bilen, ezberi en çok olan, en çok okuyan, ahkâmını en çok bilen hangisi dediğimiz zaman; iki kişi denk geliyorsa karşımıza, bu sefer bunlardan hangisini seçeceğiz?

Fe-a’lemühüm bi’s-sünneti. Resulullah Efendimizin sünnetini, daha iyi bileni öne geçer. Ama önce Kur’an’ı en iyi bilen öne geçer. Orda eşitlik varsa kimi tercih edeceksin? Bu sefer eşit insanlarda Kur’an’ı okumaları bilgileri eşit olan insanlardan, sünneti daha iyi bileni imam olur.

Fe-in kânû. Yine F geldi. V demiyor F diyor. Eğer bunda da eşitse. Fe-in kânû fi’s-sünneti sevâen. Sünneti bilmek de eşit ise. Fe-akdemühüm hicraten. Medine’ye hicreti daha çabuk yapmış olan öne geçer.

Neden?

Çünkü, Resulullah Mekke’den çıkartıldı. Peygamber Efendimizi Medineliler bize gel ya Resulullah biz seni koruruz, kendimizi koruduğumuz gibi, mallarımızı canlarımızı koruduğumuz gibi, ailelerimizi evlatlarımızı koruduğumuz gibi seni himaye ederiz, söz veriyoruz, gel bize dediler.

Peki dedi Peygamber Efendimiz, ashabı gönderdi, gönderdi, gidin gidin gidin, en sonlarda kendisi hicret etti.

Neden? 

Geminin kaptanı, gemiyi en son bırakır. Çünkü gemiyi kim idare edecek o giderse? O bakımdan Resulullah çağırdığı zaman, ilk dinleyen sevabı kazanıyor. Ben geliyorum ya Resulullah. Kalkıp giden, öncelik kazanıyor. Onun arkasından giden ikinci oluyor, onun arkasından giden üçüncü oluyor. Çünkü Resulullah’ın yanında olacaklar ve destekleyecekler. Hicret onlar için görev. Resulullah, orada vazifeyi yapsın, işte biz de burada Mekke’de oturalım. Öyle yağma yok, öyle şey yok. Gücü yeten, silahını kapan, mızrağını olan, kılıcını beline bağlayan Resulullah’ın yanına gidecek.

Fırsatını bulan gidiyordu, ötekiler de bırakmak istemiyorlardı. Yollarını kesiyorlardı, bırakmak gitmek isteyenler tutuyorlardı bazılarını. Suheyb-i Rûmî mesela, gitmek istedi, sanatkâr bir insandı, eli hünerliydi, kılıç yapardı, başka işleri bilirdi becerirdi. Mekke’de köleydi ama, mükatep oldu yani sahibiyle anlaşma yaptı, ben sana paramı ödeyeyim, azat olayım dedi, azat oldu. Mesleği olduğundan kazandı, parada kazandı, hürriyetini de elde etti. Fırsat kolluyordu, derledi toparladı işleri, Medine’ye yola çıktı. Öteki haydutlar, müşrikler de zaten müteyakkız duruyorlardı, pür dikkat duruyorlar, sezinliyorlar, takip ediyorlar. Bunun peşine düştüler. Çıktı ama Mekke’yi Mükerreme’den, ötekiler de peşine düştüler yani fark ettiler.

Resulullah bile nasıl ters istikamete gitti. Medine bu tarafta, Yemen tarafına gitti. Sevr dağında, mağarada saklandı, şaşırtma yaptı. Yoksa Medine yoluna gitmedi yani. Şaşırtmaca olarak Yemen tarafına, aksi istikamete gitti. Ondan sonra oradan, Medine’ye geçti. Aradılar oraları bile aradılar.

Ben, Sevr dağına çıktım. Yani orda nerden buldular izleri? Oralara kadar geldiler, bakındılar. Karış karış arıyorlar. Çok iyi iz sürerlerdi, Araplar. Yere kulağını koyup kim geldi, ne kadar kişinin geldiğini tahmin ederlerdi. Yaman adamlardı. Yaman, kötü, korkunç adamlardı, korkulacak. Mağaranın ağzına kadar geldiler.

Suheyb-i Rûmî’nin peşine takıldılar. Sonuç itibariyle sezinlediler, anladılar peşine gittiler. Silahlı. Suheyb-i Rûmî de baktı ki vay, takip ediliyorum. Anladı, hemen bir yere siper yaptı şöyle, seslendi arkadan gelenlere. Dedi, niye peşime düştünüz gibi, artık ne dediklerine ben biraz kusura bakmayın, yani şöyle bir anlatmak için kendim de belki bazı kelimler kullanıyorum, Arapçasını söyleyemiyorum.

Dediler ki; sen bizim aramıza köle olarak geldin, çalıştın, para kazandın. Ondan sonra şimdi de paralarını torbaya doldurdun, gidiyorsun. Çalıştı, kazandı. Çalıştı da kazandı. Bedavaya, boşuna değil ki, yani emek sarf etti, sizin paralarınızı almadı ki, emeğinin karşılığını aldı, ama işte haydut.

Sen bizim aramızda yaşadın para kazandın, şimdi paraları topladın gidiyorsun.

Dedi, sizin derdiniz para mı?

E tabi dediler, torbayı doldurdun gidiyorsun dediler.

Dedi bak, derdiniz paraysa ben bu paraları savurur size veririm atarım. Ama başka bir şeyse maksadınız bilirsiniz ki çok iyi ok atarım. Attığım ok şaşmaz, yanımda da bir sürü ok var, bu oklar bitinceye kadar sizlerle çarpışırım, kendim de öyle kolay teslim olmam dedi.

Parayı versem, beni serbest bırakır mısınız?

Dediler, parayı ver nereye gidersen git.

Adamların gözü dönmüş, müşrik. Maneviyattan anlayacak tarafları yok.

Torbayı savurdu, alın dedi. Onlar da paranın torbanın başına üşüştüler, bölüşecekler bilmem ne, yani onla meşgul oldular. Suheyb-i Rûmî de yoluna devam etti.

Peygamber Efendimizin yanına geldiği zaman, Peygamber Efendimiz daha o olayları anlatmadan Suheyb kazandı dedi. Maddiyatı verdi, maneviyatı kazandı. Çünkü Medine’ye geldi. Yani paraları sevip de tamam gitmiyorum deseydi, paracıklar yanında kalacaktı. Paraları vermeye razı oldu, Resulullah’ın yanına gitti.  Hicret çok önemli, çok önemli!

Onun için, fe-akdemühüm hicraten. Daha önce hicret etmiş olan, şeref kazanmış oluyor.

Peygamber Efendimiz ashabı böyle sıralandırırdı. Bedir harbine katılanları da katılmayanlardan öne alırdı. Bedir harbine katılmış olmak, çok büyük izzeti itibar, şeref, puan.

Puanın Türkçesi ne?

Derece, mertebe, rütbe.

Fe-in kânû fi’l-hicrati sevâen. Eğer beraber hicret etmişler adamlar.

Kur’an’ı aynı biliyorlar, Peygamber Efendimizin sünnetini aynı biliyorlar, Medine’ye aynı zamanda hicret etmişler.

Bunların hangisini seçeceğiz, hangisi imam olacak?

Fe-akdemühüm sinnen. Yaşça daha önce olanı, daha yaşlı olanı.

İlk başta demiyor en yaşlısı. Önce Allah’ın kitabını bilen, sonra sünneti bilen, sonra Resulullah’ın emrine ilk icabet eyleyip, kabul eyleyip hicreti yapan, sonra yaşça daha yaşlısı. Dört, dördüncü.

Ve lâ yeümmene’r-racülü fî ehlihî. Adam, kaldığı evin ahalisinin önüne geçip de oraya imamlık yapmaz.

Peki kim yapacak?

Bir eve misafir gitti mi bir insan; o evin sahibi, imamlığa en layık olan odur. Ev sahibi imam olur.

Sâhibü’l-beyti evlâ bi’l-imâmen. Evin sahibi, imam olmaya en uygun olandır, o olacak. Ama, buyurun siz, vekalet veriyorum sizin yapmanızı istiyorum derse müsaade ederse olur ama evin sahibi öncelik kazanıyor. Bilgisi cemaat kadar, misafir kadar olmasa bile, yaşı olmasa bile, sünneti o kadar bilmese bile, hicreti sonradan olsa bile sakın ev sahibinin önüne geçip de imamlık yapmasın birisi diyor. Hem de sakın diyor Peygamber Efendimiz: Ve lâ yeümmene.

Her şeyin nizamı var. Evde evin sahibi, evin sahibinin sözü geçiyor.

Sonra ne diyor buyurun.

Ve lâ fî sultânihî. Yani mevki, makam, saltanat, söz sahibinin önüne de geçip imamlık yapmaya kalkmasın.

O da izin verirse ancak olur, yoksa imam o olacak sultan olacak. Yani iktidar söz sahibi valiyse vali, emirse emir, vesaire filan. Kendisinin bağlı olduğu makamın, başkanının önüne geçip imamlık yapmasın. Yani bir yerin, evin sahibi, mülkün sahibi, bir şehrin bir beldenin hâkimi, onun başına geçip de imamlık yapmasın.

Ve lâ yek’udü fî beytihî alâ tekrümetihî illâ bi-iznihî. Adamın evinde, en itibarlı başköşeye oturmasın, ancak izin verirse oturur.

Giriyor içeriye, trak baş köşeye oturuyor. Olmaz, ev sahibinin o en itibarlı gözde yerine oturamaz. İllâ bi-iznihî. Ancak ev sahibi izin verirse, buyur başköşeye otur falan dedi, rica ederim filan dedi, o zaman pekâlâ. Misafir ev sahibinin sözünü dinler, kuzusudur. Misafir ev sahibinin kuzusudur ama kesmek için değil.

Böyle, imamete geçmek böyle. Dikkat ederseniz Allah’ın kitabını en çok bilmek öncelik kazanıyor.

Bir keresinde, bir askeri topluluğu Peygamber Efendimiz bir görevle bir yere gönderecek. O şahısların hepsini bir bir çağırdı, sorguladı. Sen kimsin? Kur’an-ı Kerîm’den nereleri biliyorsun? Ne kadar biliyorsun? diye yokladı. Hepsini şöyle bir görüşme yaptı, konuştu. Herkes dedi ki; şu kadar biliyorum, bu kadar biliyorum. Hepsiyle konuştu, sıra bir gence geldi, yiğit genç. Ona da sordu; sen Kur’an-ı Kerîm’den ne kadar biliyorsun, ne biliyorsun? diye.

O da dedi ki; Ya Resulullah! Ben Kur’an-ı Kerîm’den şunu şunu, şunu şunu ezbere biliyorum, bir de Bakara suresini ezbere biliyorum dedi. Bakara süresini ezbere biliyorum dedi. O delikanlı ezberlemiş, hem de başka şeyleri ezberlemiş.

Bakara suresi iki buçuk cüz, yani yirmi kırk elli sayfa, iki yüz seksen altı ayet. Elli sayfa ezbere biliyor. Elim lam mim ile başlıyor, Âmenerresulü de bitiyor, Bakara suresi ama elli sayfa. Onu ezbere biliyormuş, Efendimiz dedi ki;

Sen Bakara suresini, ezbere biliyor musun tamamını?

Biliyorum ya Resulullah!

İyi biliyor musun?

İyi biliyorum.

İzheb fe-ente emîruhüm. Hadi bakalım selametle git, sen bu kafilenin başkanısın.

Genç olmasına rağmen, Bakara suresini de biliyor, ötekilerden daha çok Kur’an-ı Kerîm’i biliyor diye, onu öne geçiriyor.

Hoşuma giden bir şey var. Mekke’ye gidiyoruz, orada bizi karşılayan Mekke’de okuyan talebe kimseler var. Doktora yapıyor. İşte soruyorum ben de gittiğim zaman, nasıl doktora ne âlemde, ihtisasın tamam mı, verdin mi imtihanları, başardın mı, unvanı kazandın mı, rütbeyi aldın mı? Soruyorum, tamam hocam, hazırladım kitabımı, yazdım, profesörüm üstadım düzeltmeleri yaptı, her şey tamam kabul oldu. İmtihanlara gireceğim amma bir şart koşuyorlar.

Ne şart koşuyorlar?

Bakara suresini ezbere bilmeyene, doktora vermiyorlar. Afferin Suudlulara be.

Kur’an-ı Kerîm; Allah semavattan ve arzdan göklerden ve yerden ve içindekilerden daha çok seviyor Kur’an-ı Kerîm’i. Kur’an-ı Kerîm ciddidir. Kur’an-ı Kerîm ehlinin de ciddi olması lazım. Bu işin şakası yok. Onu en iyi bilen, öne geçer.

Ürdün kralı kim? Hafız Esed kim?

Hafız değil, ismi hafız. Mesela bazılarına hacı diyorlar ya. Türkiye’de bazen, adın ne diyorsun hacı diyor.

Hacca gittin mi?

Yok diyor.

Babam doğduğum zaman bu ismi vermiş diyor.

Hacı isminde, tanıdıklarımız yok mu?

Hacca gitmemiş, küçükten koymuşlar, bebekten.

Bebekken bu bebeğin adını ne koydunuz?

Hacı koyduk.

Daha hacca gitmedi, hacı adı.

Onun gibi hafız. Yoksa Kur’an hafızı filan değil.

Öteki, beriki var mı bir tane hafız, acaba var mı bir tane Bakara suresini ezbere bilen?

Yok.

İslam ümmeti perişan.

يُؤْمَرُ بِأَهْلِ النَّارِ فَيُصَفُّونَ، فَيَمُرُّ بِهِمُ الرَّجُلُ الْـمُسْلِمُ، فَيَقُولُ لَهُ الرَّجُلُ مِنْهُمْ: يَا فُلَانُ اشْفَعْ لِي، فَيَقُولُ: وَمَنْ أَنْتَ؟ فَيَقُولُ: أَمَا تَعْرِفُنِي؟ أَنَا الَّذِي اسْتَسْقَيْتَنِي مَاءً فَسَقَيْتُكَ، فَيَشْفَعُ لَهُ؛ وَيَقُولُ الرَّجُلُ مِثْلَ ذٰلِكَ، فَيَقُولُ: أَنَا الَّذِي اسْتَوْهَبْتَنِي فَوَهَبْتُكَ. ابْنُ أَبِي الدُّنْيَا فِي قَضَاءِ الْحَوَايِجِ عَنْ أَنَسٍ.

Yü’meru bi-ehli’n-nâri fe-yesuffûne fe-yemurru bi-himü’r-racülü’l-müslimü fe-yekûlü lehü’r-racülü minhüm yâ fülanü işfa’ lî fe-yekûlü ve men ente fe-yekûlü emâ ta’rifünî ene’l-lezî isteskaytenî mâen fe-sekaytüke fe-yeşfe’u lehû ve yekûlü’r-racülü misle zâlike fe-yekûlüene’l-lezî istevhebtenî ve vehebtüke.

Enes radıyallahu anh’den, İbn Ebi’d-dünyâ Kadâü’l-havâici kitabında, bu hadis-i şerifi kaydetmiş.

Cehennem ehline emreder, Allah. Emr olunur, cehennem ehline. Fe-yesuffûne. Sıralanırlar cehennem ehli.

Cehennem ehli sıralanırlar. Fe-yemurru bi-himü’r-racülü’l-müslimü. Bu sıranın önünden, hani merasim kıtasını teftiş eden gelen itibarlı misafir gibi, Müslüman adam geçer öyle hepsine bakarak.

Hani askerler diziliyor da uçaktan gelen misafir devlet başkanı filan geldiği zaman, askerler dizilmiş hepsinin önünden yürüyor geçiyor;

Nasılsınız diyor.

Sağ ol!

Merhaba!

Sağ ol!

Hani böyle bir şeyler buna benzer gibi yani Allahu âlem.

Cehennem ehli dizilmiş, Müslüman adam geçiyor bunların önünden böyle bakarak.

Fe-yekûlü lehü’r-racülü minhüm. Bu cehennemliklerden bir adam, bu geçen adama der ki. Yâ fülanü. Aman ey Ali, Ahmet! Neyse ismini söyler. Yâ fülanü işfa’ lî. Ey filan, şefaat eyle bana.

Ben cehennem ehliyim, bana şefaat eyle der bu Müslümana, onlardan birisi.

Fe-yekûlü ve men ente. Yahu sen kimsin? der o da.

Ya sen kimsin der. Fe-yekûlü. O der ki.

Hatırlatıyor Müslüman zâta. Emâ ta’rifünî. Yahu beni tanımadın mı?

Bilemedin mi beni, tanımadın mı?

Ene’l-lezî isteskaytenî mâen fe-sekaytüke. Hani sen benden bir kere su istemiştin, ben de sana su ikram etmiştim, hatırlamadın mı?

Demek ki; bir yerden geçerken adamın tarlası var, kuyusu var, bu da geçiyor yanından, suyu yok. Şuradan su verir misin demiş, o da su vermiş demek ki.

Su istemiştin, hani ben sana su vermiştim ya.

Fe-yeşfe’u lehû. Müslüman ona şefaat eder.

Der ki ya Rabbi! Bu bana su vermiş dünyada, bunu affediver ya Rabbi!

Affolur. Bir su ikramında affolunur.

Ve yekûlü’r-racülü misle zâlike. Bir başka adam, buna benzer söyler bir söz. Fe-yekûlü. O da ona sorar, yani sen kimsin ben bilemedim, o da der ki; ene’l-lezî istevhebtenî ve vehebtüke. Sen benden bir şey, sana vermemi istemiştin, bağışlamamı istemiştin, ben de sana hani bağışlamıştım ya der. Ve o zaman şefaat eder o, Allah onun şefaatiyle onu cehennemden çıkartır.

Demek ki şefaat var. Mümine iyilik etmenin çok faydası var. Bir içim su veriyorsun bak veriyor, kurtulmaya sebep oluyor. Bir sevindiriyorsun kurtulmaya sebep oluyor. Bir işini görüyorsun bir borç veriyorsun… Bunları kaçırmamak lazım.

Üçüncü hadis-i şerif;

يُبْعَثُ الْعَالِمُ وَالْعَابِدُ، فَيُقَالُ لِلْعَابِدِ: ادْخُلِ الْجَنَّةَ، وَيُقَالُ لِلْعَالَمِ: اثْبُتْ حَتَّى تَشْفَعَ لِلنَّاسِ بِمَا أَحْسَنْتَ أَدَبَهُمْ. عد هب عَنْ جَابِرٍ.

Yüb’asü’l-âlimü ve’l-âbidü fe-yükâlü li’l-âbidi üdhuli’l-cennete ve yükâlü li’l-âlimi üsbüt hattâ teşfe’a li’n-nâsi bi-mâ ahsente edebehüm.

Cabir radıyallahu anh’dan, İbn Abdülberr [Adiy] ve başka kaynak [Beyhakî, Şu’abü’l-îmân’da] rivayet etmiş ki; Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifte buyurmuş;

Alim ve abid ba’s olunurlar.

Ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun. Öldükten sonra, dirilmek olacak.

Alimle, abid ba’s olunurlar, mezardan kalktılar geldiler. Fe-yükâlü li’l-âbidi. Abi de denilir ki. Üdhuli’l-cennete. Geç cennete gir.

Abide, cennete gir denilir. Demek ki Allah’ın sevdiği şekilde O’na ibadet etmiş, namazı niyazı, ibadeti zikri, Kur’an’ı sadakası güzelmiş demek ki, gir cennete denilir.

Diyen kim?

Melekler. Allah’ın emriyle, onlar Allah’ın emrini uyguluyorlar. Gir cennete denilir.

Ee, alim ne olacak?

Ve yükâlü li’l-âlimi üsbüt. Sen burada dur denilir alime. Hattâ teşfe’a li’n-nâsi bi-mâ ahsente edebehüm. Eğitimini güzel yaptığın kimselere, insanların içinden şefaat et.

Hadi bakalım talebelerine, şefaat et denir, alime. O da ya Rabbi! Ben bunu iyi yetiştirmiştim, şunu iyi yetiştirdim, bunu yetiştirdim. Bunlar benim iyi talebelerimdi, iyi okudular, iyi öğrendiler. Alim, şefaat eder.

Alimlerin şefaati var, şehitlerin şefaati var, tabi Peygamberlerin şefaati var. Tabi Peygamber Efendimizin çok şefaatleri var. Muhtelif yerlerde, muhtelif şefaatleri var.

Allahu Teâlâ hazretleri, bizi sevdiği kul eylesin. Dinini bilen, Kur’an’ını iyi öğrenen kul eylesin.

Ömrümüzden ne kadar kaldı, dünyanın ömründen ne kadar kaldı, Allah bilir. Ama dünyanın ömrü bin yıl daha olsa bile, ben öldüm mü benim kıyametim kopmuş demektir, benim işim, bitmiş demektir.

Ölüverir, herkes ölüverir ne var. Ölüverir birden. Az önce konuşmuştum, hay Allah ya tüh ya dersin.

Eh, ölüverir.

Genç de ölür mü?

Genç de ölür. Trafik kazası olur, bir şey olur, bir sebep olur, bir bahane olur. Taş düşer kafasına. Kamyon odun düşürmüş, odun tak tuk tak tuk tak tuk yolda hoplaya zıplaya düştü ya. Araba hızlı gidiyordu, tangır tungur tangır tungur arkadan gelen otobüsün camına bir tane patlatmış, kırmış.

Kime gitmiş?

Şoförün yanından geçmiş birinci sırayı geçmiş, ikinci sıradaki adamanın kafasına dank, adama ölmüş otobüsün içinde.

Neden?

Onun eceli gelmiş. Şoförün eceli gelseydi, şoförün kafasına vururdu, Allah. Birinci sıradakine de vurmamış, ikinci sıradaki adamın kafasına dank, gümp. İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci’ûn. Hiç belli olmaz.

Ben Kalaba’da, Kapalaba [Capalaba] [1] gibi yani. Allah beni hep böyle yerlerde yaşattı. Kalaba’dan Kapalaba’ya. Ne hikmetse, latifeyi Rabbaniye.

Dairemin, oturduğumun üst katın, iki katlı bahçeli ev. Üst katın, zilini tamir ediyorum. Kapı böyle, kapının yanında büyükçe bir cam var. Şehre doğru bakıyor. Orada zili tamir ediyorum, bir tangırtı koptu. Teneke tangırtısı koptu, bir gürültü uzaktan am,a kuvvetli bir tıngırtı oldu. Şöyle bir başımı çevirdim. Ulus’ta yüksek bina var, kaç katlıydı o. Ulus’ta tam sarı renkli, yüksek camlı ,bir bina vardı. Denizcilik bankasının binası mıydı neydi o. Öyle çok katlı, bizim oradan iyice görünüyor. Sümerbank bir tarafta, o bu tarafta yüksek. On dört katlı mı on sekiz katlı mı öyle bir şeydi yani. Tam orada, tam Ulus’un merkezinde, uçak çarpılmış bir şeye çarpmış, iki uçak çarpışmış. Böyle tek kanadı kırılmış, böyle aşağı düşerken o anda gördüm. Yani tıngırtıyı duydum, başımı çevirdim gördüm düştüğünü. O anı gördüm. Düştüğü yerden, önce bir kara duman çıktı. Kapkara bir duman çıktı evvela, yanmamış ocağın dumanı gibi. Ondan sonra patlama oldu, alevler çıktı. Gima’nın yanına uçak düşmüş, kaç kişi öldü.

Bak o olayları siz belki hatırlamazsınız, hangi sene olduğunu ben bilmiyorum. O zaman tabi Sümer Bank’ın camlarına filan çıkmışlar, arka tarafa doğru, Zincirli camiine doğru bakan kısma doğru. Bizim mahalleden, ihvanımızdan bir arkadaş anlatıyordu. Diyordu ki ben böyle üstüne benzin dökülmüş, uçağın benzini, alevler içinde kaldırımdan böyle, Zincirli caminin yanından, aşağı doğru koşan insanı gördüm. Alevler içinde, böyle koştu koştu koştu koştu kaldırıma yıkıldı yandı. Canlıyken, ölüşünü gördüm.

Kaç kişi öldü. Bürosunda oturanlardan, ölenler oldu, sokakta gezenlerden, ölenler oldu. Böyle üstüne bir anda uçak düştü, bürosunda sokakta yandı öldü.

Az önce ya selamın aleyküm dedik, merhaba dedik ayrıldık.

Bitti, öldü adam.

Orada köşede ayakkabı boyacısı biri varmış, adam namazlı niyazlı bir kimse. Ezan okundu diye namaza gitmiş. Tam oraya düşüyor uçak, ama adam kurtuldu çünkü camiye gitti. Zincirli camiine düşseydi cemaat de yanardı. Zincirli camiinin üst köşesine düştü. Aynı adanın üst köşesine düştü. Binanın üst katından birkaç katını yaralayıp aşağı düştü uçak.

Neyi anlatmak istiyorum?

Hayat ile ölüm; bıçağın yüzü gibidir, sırtı gibidir. Bir varmış bir yokmuş insanın varlığı. Şu anda vardır, biraz sonra yoktur. Otururken gider, yürürken gider, evde gider, sabaha çıkmaz, bir saniye sonra gitmez.

E ne lazım, niye bunun üstüne duruyorsun?

Hazırlıklı olmak lazım. Ölüme, hazırlıklı olmak lazım. Allah’ın huzuruna varacağını bilip abdestli olmak lazım. İyi hâl üzere olmak lazım. Günah üzere olmamak lazım. Sarhoş olmamak lazım. Cünüp olmamak lazım. Abdestsiz, olmamak lazım. Haram cebinde olmaması lazım. Midesinde haram lokma olmaması lazım. Dikkat etmek lazım. Yani geliverir bu ölüm, birden gelir. Çok dikkat etmek lazım.

Allah, bizi sevdiği kul eylesin. Rızasını kazanan, kullardan eylesin.

Resulullah Efendimizin hadisini, şurada okutturdu. Kendisine güzel kul olmayı da kolaylaştırsın. Güzel kulluk yapmayı, nasip etsin. Sevdiği kul olalım. Sevdiği şekilde yaşayalım. Huzuruna sevdiği kul olarak, varalım. Dünyaya tamah etmeyin. Helalden ayrılmayın. Allah rızası yolundan, ibadetten, taatten ayrılmayın. Haramlara, günahlara sapmayın. Rabbimizin, rızasını kazanmak yolunda pür dikkat, bütün dikkatinizle öyle yaşayın.

Allah yardımcı olsun.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ yâ rabbî inneke ente’l-alîmü’l-hakîm. Sübhâne rabbinâ rabbi’l-ızzeti ammâ yasifûn ve selâmün ale’l-murselîn ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn.

el-Fâtiha.


[1] Kalaba, Ankara’da bir semtin adı. Kapalaba Avustralya Brisbane’da bir semtin adı.

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 00.00.0000 - İyi ve Kötü Huy, Toplum Ahlakı, Kullara İyilik, Kullara Kötülük 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 00.00.0000 - Peygamber Efendimiz (SAS) 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 00.00.1999 - Güzel Ahlak, Münafığın Alametleri 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.00.1999 - Ramazan, Orucun Faydaları 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.00.2000 - İftar Ettirmek, Oruçlunun Yanında Yemek Yemek 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 00.00.2000 - Ramazan, İftar Ettirmek 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 00.00.2000 - Ramazanda Sahura Kalkmak, Hilalin Görünmesi 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 00.12.2000 - Cennetin Ramazan Ayında Süslenmesi 02.10.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 00.12.2000 - İftarı Suyla Açmak, Sahura Kalmak, Yalan Yere Yemin, Gıybet 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 00.12.2000 - Orucun Önemi, Orucu Zedeleyen Şeyler, Oruçlunun Mükafatı 25.10.2019 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 02.11.2000 - Ramazanın İlk Gecesinin Fazileti, Kadir Gecesi, İftar Ettirmek 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 03.01.2000 - Kadir Gecesi 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 03.02.1995 - Ramazanın İlk Haftası, İlk Cuması, Ramazanı Değerlendirmek 07.04.2022 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 03.12.2000 - Orucun Mükafatı, Oruç Adabı 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 04.00.0000 - Allahın Seveceği Kullar 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 04.05.2000 - Takva Sahibi Olmak, Zikir, Evde Kuranı Kerim Okumak 18.04.2023 playlist oku playlist ekle 17 playlist like
playlist play 05.01.1998 - Ramazanda Takva Sahibi Olmak 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 05.02.1992 - Güzel Ahlakın Önemi 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 15 playlist like
playlist play 07.01.2000 - Ramazanın Son Günü 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 07.02.1997 - Ramazanın Son Cuması ve Bayram, Niyetin Önemi, Allah Yolunda Para, Aileye Masraf 28.04.2022 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 07.12.2000 - Oruc Tutmak, İftar Ettirmek 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 08.01.1999 - Kadir Gecesinin Önemi 29.03.2024 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 08.12.2000 - Ramazan, Sıcak Günlerde Oruç, Tevhidi Yaymak 14.03.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 10.01.2001 - Güzel Ahlak Sahibi Olmak, Zikir 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 11.01.1998 - Ramazandan Sonra Hali Muhafaza Etmek 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 12.03.1999 - İtikafın Sevabı, Allahı Zikretmek, Çocuklar Arasında Adalet 02.04.2024 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 13.01.1999 - İslamda Kardeşlik 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 13.12.2000 - Cennet ve Oruç 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 14.01.1999 - Kadir Gecesi 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 15.07.1990 - Tevhid, Namaz, Zekat 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 15.12.1999 - Müminin Güzelliği, Hikmet, Kardeşinin İhtiyacını Görmek 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 15.12.2000 - İtikaf Fazileti 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 16.01.1999 - Sabah ve İkindi Namazlarının Önemi 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 17.12.2000 - Gece Namazı, Ramazandan Sonra Alışkanlıkların Devam Etmesi 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 19.06.2000 - Kuran Kıraati 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 21.12.2000 - İtikaf, Eşlerin Birbirine Olan Hakları 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play 23.12.2000 - Kadir Gecesinin Önemi, Kuran-ı Kerim 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 24.01.1997 - Takva Ehli Olmak, Cehennemden Korunmak 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 17 playlist like
playlist play 25.12.1992 - Hasta Ziyareti, Misafir Bereketi, Ramazanda Tevbe Etmek 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 25.12.1997 - Ramazanın İlk Günü, Ramazanda Yapılması Gerekenler 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 26.12.2000 - Ramazan Sonrası, Allahın Adını Anmak 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 27.11.2000 - Ramazan Ayının Başı, Sahur Vakti İbadet 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 28.12.1999 - İtikafın Önemi 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Sabah Duası
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Sabah Duası
Sabah Duası Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close