İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İmsak04:26 Güneş06:02 Öğle13:07 İkindi16:55 Akşam20:01 Yatsı21:31
Hava - Hava durumuAçık 17°C Nem %87
Türkçe
16 Şevval 1445 25 Nisan 2024 Perşembe
16 Şevval 1445
İmsak
04:26
Güneş
06:02
İşrak
06:42
Öğle
13:07
İkindi
16:55
Akşam
20:01
Yatsı
21:31
Giriş Yap

Cuma Sohbeti; Paslanmış kalpler nasıl temizlenir?

Özel Haber
Özel Haber
03.11.2023    |

Sohbeti Dinlemek İçin:

Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi'miz Mahmud Es’ad Coşan'ın, "Kalbin Paslanması, Ölümü Düşünmek, Kuran-ı Kerim Okumak" konularındaki Cuma Sohbetini istifadenize sunuyoruz.

Cumanız mübarek olsun,  Allahu Teâlâ hazretleri dünyanın ve ahiretin her türlü hayırlarına sizi sevdiklerinizle beraber nâil eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh’ten rivayet edildiğine göre, buyurmuşlar ki: 

إِنَّ هَذِهِ الْقُلُوبَ تَصْدَأُ كَمَا يَصْدَأُ الْحَدِيدُ إِذَا أَصَابَهُ الْمَاءُ قِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ، وَمَا جِلَاؤُهَا ؟ قَالَ: كَثْرَةُ ذِكْرِ الْمَوْتِ وَتِلَاوَة الْقُرْآنِ

“Hiç şüphe yok, muhakkak ki bu kalpler paslanır. Demir suyla bulunduğu zaman, üzerine su geldiği zaman, suyun içinde kaldığı zaman, ıslak olduğu zaman paslandığı gibi bu kalpler de paslanır.” 

Bunu üzerine sahabe-i kirâm Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme sordular ki: Ey Allah’ın Resûlü! Bu paslanmış olan kalplerin cilalanması, parlatılması, pasının giderilmesi, temizlenmesi nasıl olur, nasıl olacak?” 

“Demiri zımparalıyoruz, yağlıyoruz, eliyoruz o tarzda parlıyor ama bu kalplerin parlaması, cilalanması, pasının giderilmesi nasıl olur yâ Resûlullah?” diye sordular. 

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu;

Cilalanması iki şeyle oluyor: "Bir; ölümü hatırlamanın çokluğu ile. İkincisi; Kur’ân-ı Kerim’in okunması, Kur’ân-ı Kerîm’in tilavetinin çokluğu ile.”

Bu hadîs-i şerîf üzerinde siz sevgili kardeşlerime önemli bazı açıklamalar yapmak istiyorum;

Önce şunu söyleyeyim; kalp, kalpler… Kalp dediğimiz zaman bizim aklımıza ilk önce hemen derhal bir şey gelir. Göğsümüzde, sol tarafımızda, aşağı yukarı bir çam kozalağı büyüklüğünde ona da şeklen benzeyen alt tarafı sivri üst tarafı biraz yuvarlak bir et parçası, tık tık atıyor ve insanın vücuduna kanı pompalıyor. Kalp diye ilk hatırladığımız budur. Fakat hadîs-i şerîflerde ve âyet-i kerîmelerde, kalp geçtiği zaman kastedilen bu değildir. Bizim yürek dediğimiz, -bu koyun yüreği diyoruz, sığır yüreği diyoruz, insan yüreği diyoruz- kastedilen bu et parçası değildir. Kalp diye kastedilen bizim Türkçe’de gönül diye adlandırdığımız, mânevî iç varlığımızdır, iç âlemimizdir.

Peygamber Efendimiz “O halde bu kalpler de paslanır. Demirin suya bulaştığı zaman, suyun yanında, suyun içinde olduğu zaman paslandığı gibi bu gönüller de paslanır.” demiş oluyor. 

“İnsanın iç dünyası paslanır. İnsanın gönlü de, iç şahsiyeti, iç âlemi bir takım hoş olmayan kirlerle, bir takım çalışmasını engelleyen paslarla kirlenir” demiş oluyor. Aslında insanın gönlü Allah’ı bilme vasıtasıdır, şuurudur. İnsanın kalbi, yaptığı bir şeyi Allah’ın rızasına uygun olarak yapabildiği muhakeme yürüttüğü, doğru olan şeyi bulduğu ve yaptığı bu bulmayı sağlatan aletidir.

Bu kalpler paslanıyor, vazifesini yapamaz oluyor, gerçeği göremez, gerçeğe bağlanamaz oluyor. Düşündüğü gerçeği yapamaz oluyor. İnsanın gönlü, insanı idare eden iç âlemidir, önemlidir. Kalp paslandığı zaman çalışmıyor, demir paslandığı zaman çalışmıyor. 

Bir makineyi düşünün, rutubetli yerde kalmış, her tarafı paslanmış. Çarkları bile dönmez. Onun mutlaka yağlanması, pasının silinmesi, giderilmesi lazım gelir.

İnsanın gönlü de çalışmadığı zaman, insan iyi bir müslüman olamaz. Allah’ın emirlerini tutamaz, yasaklarından kaçamaz. Çünkü insanın iyi kulluk yapması da kolay değildir. Fedakârlık ister. Birtakım zorlamalar ister. Günahlardan geri durmak bir azim ve irade işidir. Ruhen kuvvetli olmak lazım ve kendisini alıkoyabilmesi lazım. Hayırlı, sevaplı işler de biraz zordur, meşakkatlidir, sıkıntılıdır. İnsanın onları da yapabilmesi için yine kendisini zorlaması lazım.

İnsanoğlu için hem iyilikleri yapabilmekte bir ruh gücü, kuvveti, iç âlemi kuvveti lazım geliyor hem de kötülüklerden geri durması, kendisini frenleyebilmekte de yine bir ruh kuvveti, iç âleminin sağlam ve kuvvetli olması gerekiyor. Bir insan için bunu yapabilmesi mümkün ama kolay değil, bir eğitim işi… Kalplerin, gönüllerin bu işleri yapacak tarzda donanması, eğitilmesi, çalışması lazım. Bu kalbin bu hale gelmesini sağlama tasavvuf ilmi ile oluyor. İslâmî ilimlerin içinde kalple ilgilenen ilim tasavvuf ilmidir. 

Tasavvuf ilmi, bir insanın gönlünü nasıl temizleyeceğini, gönlünü nasıl iyi şeyleri yapmaya zorlayacağını, kötü şeylerden nasıl kendisini, iradesini kuvvetli bir şekilde sıkarak çekip alıkoyacağını öğreten daldır. Kalpler böyle bir eğitim, çalışma, uğraşma ve terbiye ile istenilen seviyeye geliyor ve insan da o zaman kalbi muntazam çalışan, şıkır şıkır çalışan iyi çalışan bir insan olarak, iyi işler yapıyor, iyi bir müslüman oluyor, iyi bir insan oluyor, öteki insanlara faydalı oluyor, güzel şeyler yapabiliyor. Zor da olsa iyi şeyleri yapabiliyor. 

***

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e; 

“Yâ Resûlullah, madem kalpler böyle paslanıyormuş. Acaba bunun cilalanması nasıl olacak, pasının giderilmesi nasıl olacak?” diye sormuşlar.  İyi ki sormuşlar çünkü bunun arkasından çok güzel bir cevap geliyor. Bizim tarafımızdan bilinmesi çok önemli sevgili dinleyiciler. 

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; 

“Ölümü düşünmenin çok olmasıyla olur, ölümü düşünmeyi çok yapmak onun cilasıdır” ve ve tilâveti’l-Kur’ân veyahut kesretu tilâveti’l-Kur’ân” demektir. Bu Kur’an’ın okunması veya Kur’ân-ı Kerîm’in çok okunması."

Bu iki tedavi şekli, bu iki çare üzerinde de duralım. 

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Kesretü zikri’l-mevt." Bir insan, bir müslüman ölümü düşünmeyi çok çok yapacak. Hafızasında, gözünün önünde, ölmek olayı mevcut olacak, onu çok hatırlayacak, hatırından çıkartmayacak. Çünkü ölümü düşünmek insanı makul bir çizgiye getiriyor. Meseleleri derinden muhakeme etmeye götürüyor. Kendisini kontrol etmeye götürüyor. Kendisinin yaptığı işlerin, hareketlerin ölümden sonra -mahkeme-i kübrâ olacak ya, Allah’ın huzuruna çıkacak ya, insan o zaman- kendisine faydalı mı zararlı mı olduğunu düşünmeye sevk ediyor. Ölümden sonraki mahkeme-i kübrâya hazırlanmaya götürüyor. Artık öldüğü zaman insanın elinde sevap yapma fırsatı da kalmıyor. Müşkül işlerini halletme imkânı da kalmıyor. Günahlarına tevbe etme imkânı da kalmıyor. 

Ölümü düşünmek çok kıymetlidir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde zikru’l-mevti sadakatun buyuruyor. “Ölümü düşünmek sadaka vermek gibi sevaptır.” Çünkü kendisine fayda sağlıyor, kendisini ıslah ediyor.

Şu nefis dediğimiz azgın iç varlığımız, çeşitli taşkınlıklar yapan, insanı günahlara sürükleyen, içki içirten, kumar oynatan, kavga ettirten, namazdan niyazdan kaçırtan, iyi işleri yapmaktan alıkoyan, kötü işlere de bulaştıran insanın nefsi ölümle ıslah oluyor. Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu ölümü düşünmeyi tavsiye etmiş. Kesretü zikri’l-mevt. Çok düşünmeyi tavsiye ediyor. 

Kalbin pasının gitmesi, pırıl pırıl bir kalbinin olması, insanın gönlünün ışıl ışıl, nurlu olması için ne yapması lazım?

Ölümü çok düşünmesi lazım. 

Ne kadar çok düşüneceğiz, bunu nasıl yapacağız? 

Her tavsiyenin bir pratiği, bir şekli vardır. Temiz ol! 

Nasıl temiz olacak? 

Günde beş defa abdest alarak temiz olacaksın. Haftada en aşağı bir defa gusül abdesti alarak temiz olacaksın. Şekli bu işte. İslâm temizliği emretmiş. Temizliğin  pratik çaresini de söylemiş. Günde beş defa elini, yüzünü, ayaklarını ışıl ışıl, pırıl pırıl, gıcır gıcır yıkayacak bir insan. Haftada en aşağı bir defa tepeden tırnağa boy abdesti alacak. Bu tarih boyunca İslâm geldiğinden beri tatbik edilmiş pratik çare.

Kalbin temizlenmesi için de pratik çare nedir?

Ölümü düşünmek. Ölümü düşünmezse bir insan ne olur? 

Har vurur harman savurur. Vur patlasın çal oynasın oynar. Ciddi işleri düşünmez, sorumluluğunu düşünmez. Vazifelerini yapmaz, sonunda birden, aniden hiç hazırlıksız bir şekilde, hiç hazırlanmamışken ölüm gelir. Çok perişan bir şekildeyken gelir, Kötü bir haldeyken gelir. Murdar olarak âhirete gider. Dünyası âhireti perişan olmuş olur.

Onun için pratiğe bağlamış büyüklerimiz. “Zikre oturduğu zaman, seccadende ölümü şöyle bir düşün.” diye nasıl düşüneceğini de güzelce tarif etmiş. Onun için ölümü düşünmek lazım, kalbin pası gitsin, kalbin nurlansın, içi dışı ışıl ışıl bilge, görgülü, düşünceli iyi bir müslüman olsun diye. Peygamber Efendimiz’in bu birinci tavsiyesi… 

İkincisi de Kesretü tilâveti’l-Kur’ân  “Kur’ân-ı Kerîm’i çok okuyacak.”

Herkes biraz Kur’ân-ı Kerîm’i okur. Kulhuvallahu ehad da Kur’ân-ı Kerîm’den, Fatiha da Kur’ân-ı Kerîm’den. Birazcık okuyor, hiç okumamış değil. Ama bunun çok okunması lazım, bir… 

İkincisi de; 

Bizim yapmadığımız bir şey. Ben şahsen bunu başka kardeşlerimiz, başka milletler, başka ümmetler belki bizden daha iyi yapıyorlar diye düşünüyorum. Mânasını düşünmek lazım. Kur’ân-ı Kerîm bize mânasını anlayalım ve içindeki emirleri tutalım diye indi. İçindeki yasakları bilelim, onlardan korunalım diye indi. İçindeki bizimle ilgili bir takım sözler; Allah bize bazı şeyleri emrediyor. Bize bazı örnekler veriyor. Eski ümmetlerin hatalarından dolayı başlarına gelenleri misal olarak veriyor. Yapmamız gereken şeyleri bildiriyor. Günahları bildiriyor; “Bunları işlemeyin.” diye sevaplı işleri bildiriyor, bunları yapın da yarın benim rahmetime erin, rızamı kazanın diye…

Onun için Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumamız lazım ve mânasını anlayarak okumamız lazım. 

Bu işin pratiği nedir?

Peygamber Efendimiz de bu hadîs-i şerîfinde, “Kur’ân-ı Kerîm’i okuyun, çok okuyun.” buyurmuş. Kalbinizin nurlanması, iyi bir müslüman olmanız için Kur’ân-ı Kerîm’i çok okuyun buyurmuş.

Bazı kitaplar düşüne düşüne dikkatli bir şekilde okunur. Kur’ân-ı Kerîm de her kelimesinin, her harfinin, her ifadesindeki söyleniş üslubunun önemi olan bir kitap. Allah’ın kelamı. Bir harfinden kaç çeşit mâna çıkar. Bir âyetinden 40-50 tane hüküm çıkar. 

Kur’ân-ı Kerîm’i sıradan bir gazete haberi okumak gibi okumak olmaz. İnceden inceye düşünmek lazım. Her şeyi detaylı düşünmek lazım ve doğrusunu öğrenmek lazım.

***

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri dinini bilen, cahil olmayan, alim, fâzıl, kâmil, hakîm, bilge olan müslümanlardan eylesin. Kusurlu müslüman değil; faziletli müslüman eylesin. Kalbi kararmış, içi kararmış müslüman değil; içi nurlanmış, kalbi pırıl pırıl, duyguları gayet güzel, insanlığın iyiliğini isteyen, herkese iyilik yapmak isteyen, hatırından âhiret, ölüm çıkmayan, ölüm için âhiret için hazırlanan, cenneti kazanmaya koşturan, çalışan; cehenneme düşmemeye gayret eden bir insan olmayı Allah nasip eylesin.

Ömrünüzü Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun geçirmenizi, huzuruna yüzü ak, alnı açık, pırıl pırıl, nurlu, sevdiği bir kul olarak varmanızı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle sizi ve sevdiklerinizi, çevrenizle, çoluk çocuğunuzla, yakınlarınızla, anne-babalarınızla, dost ve arkadaşlarınızla birlikte rahmetine erdirsin. Rızasına vâsıl eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun.

Mahmud Es’ad Coşan - 02.09.1994 

 

­

 

 

 

© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Kabe
Canlı Yayın
Şuan canlı Yayın
Hadisler Deryası
AKRA CANLI
 / 
close icon close icon
AKRA CANLI
Hadisler Deryası
Hadisler Deryası Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close