1446 Yeni hicrî yıl geldi. Müslümanlar için bir yenilenme ve dönüm noktası olan hicri yıl, başladı. Peki, hicrî yeni yılımızı bir önceki yıldan farklı kılmaya hazır mıyız? Değişimi nasıl sağlamalıyız?
İnsanoğlu zaman değişimini ve zaman bilgisini Allah’ın (C.C) yaratmış olduğu kâinatta bize göstermiş olduğu birtakım işaretlerle, nişanlarla veriyor. Güneşin, Ayın, Dünyanın ve tüm bunların hareketleri ile hesaplamalar yapıyoruz. Böylece günleri, haftaları, ayları ve seneleri keşfediyoruz. Aslında tüm bunların hepsi hareket halinde olan kâinatın içerisindeki değişimler sayesinde.
İnsanoğlunun temel görevi kendisini her daim yenilemektir
Bu dönüşüm ve değişime dair AKRA’ya değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ayşen Gürcan “Değişim sadece kâinatın hareketinde değildir, hareketin ürünlerinden gerçekleşir. Bu şu demektir, aslında her şey Rabbimizin ‘Hay’ isminin tezahürüdür. ‘Hay’ ismi yani diri olan, yaşam üzere olan her şey bir akış içinde ya da hareket halindedir ve her hareketin bir menzili, rotası, yörüngesi ya da Kur’anî terminolojisi ile feleği vardır. Öyle ki bu yörüngeler insana kendisi ile geçmişi ve geleceği ile bağ kurmada bir zaman bilgisi verir. Bu anlamda örneğin her bir yıl dönümünde ne kadar yaş aldığımızı ya da bir olayın üzerinden ne kadar zaman geçtiğini fark ederiz” dedi.
Her dem yenilenme
“İnsanoğlunun temel görevi kendisini her daim yenilemek, yenilerken de geçmişten getirdiği birikimle fazlalıkları atmak, yani arınmaktır. Geçmişe göre daha olgun, daha enerjik, daha olumluya dönük; ders çıkarmış, fark etmiş ve bir daha onu yapmayacağını varsaymış ve bir dönüşüme gebe olma halidir. Allah için yapılan, Allah’ın bilgisiyle yapılan Müslümanca yapılan her girişim en az on katlı bereket sağlayacağı gibi bizi pek çok yeni değişimlere de götürecektir.”
Değişim rotadan çıkmak mıdır?
Değişim çoğu zaman yanlış anlaşılabiliyor ya da değişime karşı çıkanlar olabiliyor. Değişimin olumsuz olduğu ya da menzilden sapmaya yol açtığı da düşünülüyor. Peki değişimden yalnızca kötü mü etkileniriz?
Gürcan, ‘‘Değişime karşı çıkma, değişimden olumsuz etkilenme, rotayı şaşırma… Bunlar insanda olabiliyor. Rabbim bu değişimi bende yapabilirdi ve sonucunda ise benim eserim olmazdı. Ama bana bıraktığı özel bir alan var. Burada diyor ki; sen kendi amellerini ıslah edebilirsin. Salih amele dönüştürebilirsin. Kötüden güzele iyiye dönüştürebilirsin. Daha sorumluluk üstlenmiş sosyal sorumluluğu olan bir insan olarak ne yapabilirim. Kendime çeki düzen vererek, daha faydalı işler yapmaya niyetlenebiliriz. Çünkü Allah (C.C) insana bir rota tayin etmiş, bir sırat-ı müstakîm tanzim etmiş. Fakat insanoğlu kendini bu doğru yoldan ayırabilir, başka bir yola sapabilir ve bu yol değişimin istikâmeti olmayabilir. Ancak bilinmelidir ki değişim mukadderattır, zaten var.
Bize düşen kısmı ise bu değişimin belirleyicisi ben miyim yani onun sağlayıcısı mıyım, onun bizâtihî kaynağı mıyım yoksa başka belirleyenlerin değişiminin nesnesi miyim, bunun kararını vermek lazım.’’dedi.
Bize düşen nedir?
Her aldığımız nefesle ölüp yeniden canlanan hücrelerimiz değişimin diğer bir örneğidir. Önce ilkbahar ile açan çiçeklerin, yeşilliklerin sonbaharda solup yaprak dökmesinin ardından bir sonraki sene çiçeklerin tekrar açması, yapraklarınsa yeniden yeşermesi… Gün doğarken ve gün batarken… Aslında her an her şey hareket halinde ve bu hareketlilik bir farklılık bir değişimi de içeriyor.
Allah’ın (C.C) insanoğluna dünya hayatında verdiği ömür için ve bu ömürde geçen her bir zaman için dünün yarından farkını oluşturacak, değişimi sağlayacak bugündür. Bugün şu an o değişimin neresindeyiz? Dünde yapamadıklarımızda ne varsa, yapabileceklerimiz, yapmak istediklerimiz, yapmamamız gerekenler ve hoşlanmadığımız şeylerin yerine başka yeni yapacaklarımız şeklinde değiştirmeliyiz. Çünkü bir Müslüman kendini iki gününü eşit kılacak şekilde değil gününü dünden daha iyi kılacak şekilde yaşamakla mükelleftir.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.