Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi'miz Mahmud Es'ad Coşan; Mirac Kandili ve Recep ayının uğurlanarak Şaban ayının karşılanması üzerine İslâm dergisinde kaleme aldıkları başmakalesinde şunları ifade ediyor:
Mukaddes Mirac kandili, Receb’in 27. gecesi… (6 Şubat 2024 Salı gecesi) Cümle mü’min ve müslüman kardeşlerime mübarek olsun! Ekremü’l-ekremîn ve erhamü’r-râhimîn olan yüce Allah (celle celâlüh), o müstesna gece hürmetine bizleri, af ve mağfiret buyursun; rahmetine daldırsın, rızasına erdirsin, iki cihanda aziz ve bahtiyar kılsın, nice nice yıllar muammer edip, ibadet ve taat işlemeye, hayır hasenât yapmaya muvaffak eylesin, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmak, cemaliyle müşerref olmak nasip buyursun.
Receb-i şerîf geçiyor, tevbe ayı; oruç ayı; hazırlık ve ekim ayı bitmek üzere… Sevgili Peygamberimiz, serverimiz, önderimiz, her şeyimiz, başımızın tacı, gönüllerimizin mahbûbu ve sultanı Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerinin ayı Şâbân-ı şerîf geliyor; içinde mübarek Berat kandili var. Bütün sene için çok önemli bir gece… Şaban’da Resûlullah Efendimizin (sas.) sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmalı, ona çok çok salât u selâm getirmeli, Ramazân-ı şerîfe iyice hazır hâle gelmeliyiz.
Aziz ömürlerimiz rüzgâr gibi geçiyor, yıllar sular gibi akıyor, hayat sermayemiz gittikçe azalıyor, her gün ayrılık ve kavuşma zamanı biraz daha yaklaşıyor: Dünyadan, akrabadan, dostlardan, meşgalelerden, yorgunluklardan, kederlerden, imtihandan ayrılma, âhiret dostlarına, Peygamberimize, Cenâb-ı Hâlik’ın didarına kavuşma zamanı…
Bizi cennete, ebedî ve sonsuz saadete ulaştıracak ne gibi âmâl-i sâlihamız var? Ömür muhasebemizin hâsılası ne? Kârda mıyız, zararda mı? Huzura kabul edilebilecek miyiz? İki cihan güneşinin iltifatına nail olabilecek miyiz? Havz-ı kevserden içmek nasip ve müyesser olacak mı? Cennete girebilecek, evliyâullah ve salihlerle beraber olabilecek miyiz? Sevdiklerimize, sevimli, mutlu, iyi, güzel bir hal üzere kavuşabilecek miyiz?
Yâ Rab! Bizi gafletten uyandır; bize zikrinde, şükründe ve hüsn-i ibâdetinde tevfîkini refîk eyle! (Aralık 1996, Başmakaleler-1)
Mirac Gecesinde neler yaşandı?
Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi'miz Mahmud Es'ad Coşan; bir sohbetinde Mirac hadisesini şöyle anlatıyor:
Mi'râc; "yükselmek" mânasına gelen fiilden mi'râc; "yükselmeyi sağlayan araç, âlet" mânasına geliyor.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu mübarek olayda mânevî, nuranî, şahane güzellikteki bir araç ile yedi kat göklere sidretü'l-müntehâya çıktı, ulaştı. Onun için Mirac gecesi deniliyor.
Bunun bir de evveli var: Mirac, Kudüs'te Beytü'l-Makdis'te oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Mekke'deydi. Olayın Mekke-i Mükerreme'den Kudüs-ü Şerîf'e kadar olan kısmı var. Bu kısma da İsrâ denilir. Arapça'da esrâ, yüsrî, isrâen; "geceleyin seyahat etmek, gece seyahati yapmak" mânasına geliyor.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in, bu şerefler bahşeden güzel, mübarek, kutsî hadisesi yatsı namazı ile sabah namazı arasında vukû buldu, geceleyin oldu. Geceleyin Mekke-i Mükerreme'den Kudüs-ü Şerif'e kadar gitti. Kudüs-ü Şerif'ten yedi kat gökleri seyran eyledi. Sidreti'l-müntehâya ve daha ötesine mâverâsına seyahat eyledi. Cennet ve cehennemi Cenâb-ı Mevlâ ona hâl-i hayatında görmeyi nasip ve müyesser eyledi. Gece yolculuğu kısmı da olduğundan İsra ve Mirac hadisesi olarak iki bölümlü zikredilmesi, İsra ve Mirac mucizesi diye söylenmesi lazım.
Kur'ân-ı Kerîm'in 15. cüzünde Sûreti'l-İsrâ, İsrâ sûresi var. Çünkü birinci âyet-i kerîmesi İsra olayından, geceleyin Mekke'den Kudüs'e gitme olayından bahsediyor. Kur'ân-ı Kerîm'in açıkça bahsetmiş olduğu bir olay! Tüm mü'minlerin kesinlikle, ayânen, açıkça, hiç şeksiz şüphesiz inandıkları açık bir olay! Tereddüde mahal olmayacak bir olay! Mübarek metnini okuyalım, mealini açıklamasını sunalım.
Bismillâhirrahmânirrahîm. Subhânellezî esrâ bi-abdihî leylen min el-mescidi'l-harâmi ile'l-mescidi'l-aksallezî bâreknâ havlehû li-nüriyehû min âyâtinâ innehû hüve's-semiu'l-basîr. Sadakallâhü'l-azîm.
Şimdi kelimelerini açıklayalım:
Subhânellezî esrâ bi-abdihî. "Kulunu geceleyin seyahat ettiren, bir mekândan bir mekâna sevk eyleyen, Cenâb-ı Rabbü'l-İzzet'in, âlemlerin Rabbi'nin şanı ne kadar hayretbahştır, ne kadar hayret edilecek bir şana sahiptir, şanı ne kadar yücedir. Her türlü noksandan ne kadar münezzehtir!" mânasına tesbih ifadesiyle başlıyor.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in İsra ve Mirac hadisesi başka peygamberlere nasip olmamış, çok müstesna, tek, eşsiz emsalsiz bir olay olduğundan hayranlık duyulacak bir hadise.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in gördüğü her şey son derece güzeldi. Mesela Miracı anlatıyor: "Göklere doğru uzanıyor, mücevheratla süslü, pırıl pırıl, nuranî bir şey! Diller onu tavsif edemez, o kadar güzel birşey" diyor.
Çok büyük bir hadise, çok büyük bir olay! Mekke-i Mükerreme'den Kudüs-ü Şerîf'e kadar gitmesi yeryüzünde bir olay, Kudüs'ten de göklere çıkması sema ile ilgili bir olay! Bu olayın hem Kur'ân-ı Kerîm'de hem hadîs-i şerîflerde hem de sahâbe-i kirâmın son derece kıymetlileri tarafından sahih rivayetlerle rivayet edilmesi çok aşikâr olarak bu olayın kesin olduğunu ispat ediyor.
Namaz Mirac'ın hatırası
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mirac'tan döndükten sonra, bize bu olaydan bir Mirac yadigârı, hediyesi oldu. O da çok mühim bir olay: Namaz!
Beş vakit namazın bizlere vazife olmasının başlangıcı nedir?
Bu mirac olayıdır. Onun için namaz mü'minin miracıdır. Namazı da mirac şuuruyla Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna çıkıyoruz, diyerek kılalım.
Mirac'tan önceki zamanda da müslümanlar namaz kılıyorlardı. Ama beş vakit namaz böylece bize Mirac gecesinin hatırası olmuş oldu. Her kıldığımız namazın bir mirac olduğunu bilerek namazımızı kılalım. Amene'r-rasûlü âyetleri, Bakara sûresinin sonundaki âyet-i kerîmeler de Mirac gecesinde inmiştir. Onu da çok dikkatli okuyarak oradaki mânalara gayret ve dikkat edelim.
Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'e has ümmet eylesin. Kendisine güzel kulluk etmeyi nasip eylesin, tevfîkini refîk eylesin. Namazını kılan, ibadetleri yapan, ibadetinde daimî olan ve dîn-i mübînine en güzel tarzda bağlanan ve hizmet eden, müslümanlara faydalı olan kullar olarak yaşamayı nasip eylesin.
Mahmud Es'ad Coşan - 24 Ekim 2000
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.