Ecdadın mirası, atalık buğdaylar olan siyez ve kavılcadan doğal yöntemlerle yeni verimli çeşitler üretildi.
Genetik olarak dünyanın ilk buğdayı olan siyez artık mergüze ve ata çeşitleriyle anılacak. Kafkas kavılcası ise Kavılca buğdayından geliştirildi. Yeni geliştirilen buğdaylar daha yüksek verime sahip, yetiştirme koşullarına dikkat edilirse sürdürülebilir tarıma oldukça elverişli.
Siyez ve kavılca buğdayları, dünya genelinde ekilen bütün buğdayların atası olma özelliğini taşıyor. Karaırklardan, zorluklara duyarlılıkları bakımından değişen türlerden oluşuyorlar. Bu da onları daha kaliteli, besleyici ve dayanıklı hale getiriyor. Tarım ilacı ve gübre istemiyor, iklim değişikliği, hastalık, haşere gibi çevresel etkenlerden etkilenmiyorlar. Siyez buğdayı modern buğdaylardan daha fazla karatenoid, sarı lutein, lizin aminoasiti ve esansiyel bileşenler gibi besleyici unsurlar içeriyor. Ümit verici bu çalışmada siyez buğdayının en çok yetiştirildiği bölgede 50 farklı çiftçinin tarlasından buğday başakları toplandı. Beş yıl boyunca türler üzerinde araştırma ve ıslah çalışmaları yürütüldü. Bu kapsamda yerel siyez ve kavılca popülasyonlarının seleksiyonuyla ıslah edilen Atasiyez ve Mergüze siyez buğdayı çeşitleri ile Kafkas kavılca buğdayı çeşidi Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde tescillendi.
Kayıt altına alınan bu yeni yerel çeşitler doğal tarım üreticileri için kaliteli siyez ve kavılca tohumu bulma imkanı sunuyor. Yüksek verim kapasitesine sahip tohumların hem çiftçinin yüzünü güldürmesi hem de ülke ekonomisine katkı sağlaması bekleniyor. Ortalama verimi 250-350kg/da arasında olan atasiyez çeşidi tabiatı gereği geç başaklandığından yazı serin geçen yüksek rakımlı alanlarda tavsiye ediliyor.
Yeni çeşitlerin elde edildiği seleksiyon yöntemi, doğal olarak meydana gelmiş bir çeşitliliğe sahip popülasyonlardan ıslah amaçlarına uygun bitki seçilmesi, bunlara daha fazla döl verme ortamı oluşturulması olarak tanımlanıyor. Islah yöntemlerinin en eskisi olan bu yöntemle bitkilerin genetik yapıları değiştirilmiyor. Yeni çeşitler popülasyon halindeki bitki topluluğunun bileşimindeki değişikliklerle oluşuyor. Bu yöntemde başarı, buğday çeşitlerinin genetik çeşitliliğine, kaynağına ve seleksiyon tekniğine bağlı. Çevre şartları gibi buğdayların genetik yapıları da yeni çeşitlerin kalitesinde çok etkili. Siyez ve kavılca gibi atalık buğday çeşitleri mevcut ticari buğday çeşitlerine göre, canlı ve cansız stres faktörlerine karşı daha dayanıklı ve farklı sanayi gruplarının ihtiyaç duyduğu kalite ve nitelikler içeren bir genetik yapıya sahip. Tarımsal biyoçeşitliliğin belkemiğini oluşturan bu yerel çeşitlerin, sürdürülebilir tarım faaliyetleriyle korunmaları mümkün. Üstelik modern buğdayları eken çiftçiler her sene yeniden tohum satın alınmak durumunda iken, yerel buğday çeşitleri, tohumluk ayrılarak her sene yeniden ekilebiliyor.