İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Öğle12:53 İkindi15:42 Akşam18:10 Yatsı19:31 İmsak06:01 Güneş07:27 İşrak08:06
Hava - Hava durumuAçık 16°C Nem %69
Türkçe
27 Rebi'ül-ahir 1446 30 Ekim 2024 Çarşamba
27 Rebi'ül-ahir 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
06:01 07:27 08:06 12:53 15:42 18:10 19:31
Giriş Yap

Gönülden dile yansıyan Hz. Peygamber (SAS) Sevgisi

14.09.2024    |
Türkler 8. yüzyılın başlarında İslamiyet ile tanışmışlar ve 11. yüzyıla gelindiğinde büyük ölçüde Müslüman olmuşlardır.

Türklerin İslam’ı kabulüyle birlikte, İslam’ın yayılması hızlanmış, İslam dini ile Türk kültürü kaynaşarak yeni bir medeniyet anlayışını temellendirmiştir.

Türklerin İslam’ı kabul etmesi her şeyden önce derin bir peygamber sevgisini ve saygısını ortaya çıkarmıştır. Günlük hayattan düşünce dünyasına, davranış biçimlerinden çocuk isimlerine, edebiyattan mimariye, müzikten devlet idaresine kadar her alanda bir değişim ve dönüşüm, Türk kültürünün temel taşları olmuştur.

Bugün Peygamber Efendimizin adı anıldığında hemen salât-u selâm (sallallâhü aleyhi ve sellem=SAS) cümlesini kurup onu hayır dua ile anmamız bu saygının bir işaretidir. Günde beş defa minarelerden okunan ezan Hz. Peygamberin tebliğ ettiği İslam’a çağrı niteliğinde olduğu için “Ezân-ı Muhammedî” diye de isimlendirilir. Doğan her çocuğun kulağına, önce Ezân-ı Muhammedî okunur, ardından ismi konulur.

Kendi ismimizi ve arkadaşlarımızın isimlerini şöyle bir düşünelim, ya da aklımıza ilk gelen isimleri gözden geçirelim; ilginç bir sonuçla karşılaşırız. Ülkemizde erkek çocuklarına en fazla verilen isimler onun isimleri olan Muhammed, Mehmet, Mahmut, Ahmet, Mustafa, Taha, Yasin, Abdullah, Emin, Hamid gibi isimlerdir. Ayrıca Ali, Hasan, Hüseyin gibi çok kullanılan isimler de yine onun en yakınında bulunan ve Ehl-i Beyt (ev halkı) olarak anılan kimselerin isimlerindendir.

Kız çocuklarına Peygamber Efendimizin eş ya da kızlarının isimlerinin konulması yüzyıllardır süren bir sevgi ve hürmetin ifadesidir. Hatice, Emine, Zeynep, Ayşe, Fatma gibi isimler ailelerde en çok kullanılan isimlerdendir. Gül, Peygamber Efendimizi sembolize eden çiçek olarak bilinir ve kabul edilir. “Mehmetçik” kelimesi; Anadolu kültürünün her bir askerine verdiği genel bir isim olup Hz. Muhammed’in sevimli askeri anlamındadır. Bu sebeple “Asker Ocağı” aynı zamanda “Peygamber Ocağı” olarak görülür.

Ecdadımızdaki Peygamber Sevgisi

Osmanlı Devleti döneminde, hac mevsiminde halka dağıtılmak üzere “Haremeyn” denilen Mekke ve Medine’ye özel bir kervanla para, altın ve kıymetli hediyeler gönderilirdi. Bu hediyelere “surre”, bunları götüren özel birliklere de Surre Alayları denirdi. Surre alaylarının yola çıkması İstanbul’da özel bir devlet töreni ile gerçekleşirdi. Yine Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde hayata geçirilen bir ulaşım projesi olan Hicaz Demiryolu’nun ilginç bir detayı vardır; demiryolu Medine’ye ulaştığında raylara keçe döşenir.

Bunun sebebi, orada Ravza-i Mutahhara’da kabri bulunan Peygamber Efendimizin ruhunu, trenin raylarda çıkaracağı seslerle rahatsız etmeme düşüncesidir. Bu inceliğin temelinde Âlemlerin Efendisi olan Peygamber Efendimize duyulan büyük saygı bulunmaktadır.

Peygamber Efendimize ve onun dönemine ait, İslam dünyasında “Kutsal Emanetler” olarak bilinen bazı özel eşyalar İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilmektedir. Belirli günlerde ziyarete açılan bu eşyaların bulunduğu bölümün adı “Hırka-i Saadet Dairesi”dir. Bu daire, adını Peygamber Efendimizin orada bulunan hırkasından almaktadır. Peygamber Efendimizin günümüze kadar ulaşan ikinci hırkası da İstanbul’da bulunmaktadır. Hırka-i Şerif Camii, Peygamber Efendimizin hırkası için yapılan ve adını bu hırkadan alan bir camidir. Bu cami içindeki hırka, Veysel Karanî isimli peygamber aşığına, Peygamber Efendimizin vasiyeti üzerine hediye edilmiştir. Buradaki hırka da her yıl Ramazan ayının belirli bir döneminde ziyarete açılmaktadır. Caminin bulunduğu mahallenin adı Hırka-i Şerif Mahallesi’dir.

Ehl-i Beyt sevgisi bütün İslam dünyasında ve ülkemiz kültüründe, Peygamber Efendimize ve ailesine duyulan sevginin özel bir ifadesi olarak önemli bir yer tutar.

Mevlid Kandili

Efendimizin doğduğu gün olarak bilinen 12 Rebîülevvel’de “Mevlid Kandili” adıyla anılan gecede, camilerimizde özel kutlama programları yapılır. Bu gecede Kur’an-ı Kerim’den surelerin yanı sıra Peygamberimize ithafen söylenen ilâhiler ve “Mevlid” okunur.

Mevlid, XV. yüzyılda yaşayan Süleyman Çelebi tarafından şiir tarzında yazılmış çok önemli bir edebiyat eseridir. Eserin asıl ismi Vesîletü’n-Necât’tır (Kurtuluş Yolu). Peygamberimizin doğumunu anlatan bu büyük eser, yüzlerce yıldır camilerimizde okunan ve ezberlenen özel bir form hâline gelmiştir. Çok bilinen bu mevlid dışında 200’den fazla mevlid eseri daha bulunmaktadır.

Edebiyatımızda Peygamber Efendimiz

Edebiyat tarihimizde Klâsik Divan Edebiyatı adı verilen dönemde şairlerimizin verdiği eserlere ‘Dîvan’ denilmektedir.

Dîvan, belirli bölümlerden oluşan bir şiir formunun adıdır. Dîvan’daki bölümlerden birisi de “Na‘t” denilen ve Peygamber Efendimizi öven, ona seslenen bölümdür.

Büyük şairlerimizin hepsi Peygamber Efendimiz için Na‘t yazmış ve ona duydukları sevgiyi değişik biçimlerde ifade etmişlerdir. Günümüzde de Na‘t yazmayı modern şiir teknikleriyle sürdüren şair ve edebiyatçılarımız vardır. Türk-İslam edebiyatının temel eserlerinde Peygamber Efendimizle ilgili hemen her türlü ayet, hadis ve çeşitli bilgileri görmek mümkündür. Ayrıca “Kısas-ı Enbiya” denilen ve peygamberleri anlatan eserlerde de Peygamber Efendimize her zaman geniş ve özel bir yer ayrılmıştır. Edebiyatımızdaki Na‘t ve Mevlid formları dışında Peygamber Efendimizi anlatmaya dönük özel formları şöyle sıralamak mümkündür:

Siyer: Peygamber Efendimizin hayatını kronolojik bir şekilde anlatan şiir veya düzyazı eserlerdir.

Esmâü’n-Nebî: Peygamber Efendimizin isimlerine dair eserler olup şiir veya düzyazı tarzında yazılmışlardır. Bu eserlerde peygamberimizin isimleri yüzlerle ifade edilmektedir.

Şemâil: Peygamberimizin fizikî ve ahlakî özelliklerini anlatan Arapça rivayetlerin toplandığı Tirmizî’nin (ö. 279/892) Şemâil adlı eserinin tercümesi ve açıklamalarına dayanan ve daha çok düzyazı olarak kaleme alınan eserlerdir.

Hilye: Başlangıçta şemâillerin içinde bir bölüm iken sonraları peygamberimizin sadece fizikî özelliklerini aktaran rivayetlerin daha çok şiir hâlinde yapılmış tercümesinden oluşan eserlerdir.

Mi‘râciyye: Peygamber Efendimizin miracının anlatıldığı eserlerdir.

Gazavatnâme: Ünlü komutanların ya da efsanevî kahramanların savaşlarını anlatan eserlere verilen genel isimdir. Ama Hz. Peygamberin savaşlarının daha çok dinî-destanî yönleriyle anlatıldığı şiir ya da düzyazı biçimiyle anlatıldığı eserler de bu ismi taşımaktadır.

Kırk Hadis: Peygamber Efendimizin hadislerinden seçilen kırk hadisin Türkçe tercümelerinden oluşmaktadır. Hadis alanında 100 veya 101 hadis 1000 yahut 1001 hadis çalışmaları da vardır.

Geçmişten ve günümüzden bazı Na’t, mevlid ve diğer şiir örneklerine bakarsak, Peygamber Efendimizle ilgili sevginin, edebiyat adamlarımızca nasıl dile getirildiğini açıklıkla görebiliriz. Mesela, XI. yüzyılda yaşamış olan Yusuf Has Hâcib Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan Kutadgu Bilig adlı eserinin girişinde Peygamberimiz hakkında şöyle der:

“Esirgeyen Rabbim, halkın en seçkini ve insanların en iyisi olan sevgili Peygamber’i gönderdi.

O, karanlık gecede halka meş‘ale idi; etrafa ışık saçtı ve seni aydınlattı.

O, sana Allah tarafından gönderilen davetçi idi; sen bu sayede doğru yola girdin ey yiğit.

Atasını ve anasını feda etti; tek dileği ümmeti idi, ona yol gösterdi.

Bunca zahmet ile gece gündüz hep seni istedi; şimdi sen onu öv ve rızasını dile.

Bütün kaygusu ümmeti idi; rahat etmek için, onun azaptan kurtulmasını dilerdi.

Atadan ve anadan daha merhametli idi. Allah’dan daima bunu niyaz eder, bunu dilerdi.

O, ümmeti üzerine Allahın bir rahmeti idi; güzel tavırlı, dürüst ve kendisine güvenilir bir tabiatta idi.

Onun yoluna şimdi gönül bağladım; bütün dediklerine inandım ve severek sözünü tuttum.

XII. yüzyılda Orta Asya’da İslâm’ın yayılmasında ve gönüllere yerleşmesinde büyük payı olan Ahmed Yesevî de hikmet adını taşıyan şiirleriyle geniş halk kitlelerini etkilemiş ve peygamber sevgisini yerleştirmiştir. Ahmed Yesevî’nin eseri Dîvân-ı Hikmet adını taşımaktadır. Ahmed Yesevî’nin Peygamber Efendimize dair bazı mısraları şöyledir:

On sekiz bin âleme server olan Muhammed

Otuz üç bin ashaba rehber olan Muhammed

Çıplaklık ve açlığa kanaatli Muhammed

Asi, cani ümmete şefaatli Muhammed

Gece yatıp uyumaz tilâvetli Muhammed

Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed

Yoldan azan şaşkına hidâyetli Muhammed

Ahmed Yesevî’nin Anadolu’daki takipçisi Yunus Emre de (XIV. yüzyıl)

Peygamber Efendimize duyduğu derin sevgiyi şiirlerinde ifade etmiş ve onun şiirleri geniş halk kitlelerine yayılarak nesiller boyu aktarılmıştır.

Gerçek bir peygamber aşığı olan Yunus Emre şöyle seslenmektedir:

Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Gel şefaat eyle kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

XV. yüzyılda yaşamış olan Süleyman Çelebi, Peygamber Efendimizin doğumu ve üstün özelliklerini asıl adı Vesîletü’n-Necât (Kurtuluş Yolu) olan meşhur Mevlid’inde anlatmaktadır. Peygamber Efendimizin doğumunu anlatan Mevlid adlı eserler arasında en meşhuru Süleyman Çelebi’nin yazdığı eserdir. Süleyman Çelebi, Peygamber Efendimizin doğumunu şu mısralarla anlatmaktadır:

Ol Rebîülevvel ayın nicesi

On ikinci gece isneyn gecesi

 

Ol gece kim doğdu ol Hayru’l-beşer

Ânesi anda neler gördü neler

 

Dedi gördüm ol Habîb’in annesi

Bir acep nur kim güneş pervanesi

 

Berk urup çıktı evimden nâgehân

Göklere dek nur ile doldu cihan

 

İndiler gökten melekler saf saf

Kâbe gibi kıldılar evim tavaf

 

Çevre yanıma gelip oturdular

Mustafa’yı birbirine muştular

 

İstiklâl marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy da Peygamber Efendimizi şiirinde şöyle anlatmaktadır:

On dört asır evvel‚ yine bir böyle geceydi‚

Kumdan‚ ayın on dördü; bir öksüz çıkıverdi!

Lakin‚ o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler;

Kaç bin senedir‚ hâlbuki‚ bekleşmedelerdi!

 

 

 

 

Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Güne Merhaba
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Güne Merhaba
Güne Merhaba Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close