Hayatın her alanında olduğu gibi giyim kuşam konusunda da çevreci bir tavır takınmalıyız. Kıyafet sektörü ihtiyaçların karşılanması için her saniye üretim hâlinde. Ancak artan talebe cevap verebilmek ve daha çok üretimin doğaya dost bir şekilde gerçekleştiği söylenemez.
Her geçen gün çoğalan sentetik kumaşlar sağlığımız için bir tehdit. Buna rağmen sevindirici haberler de mevcut. Tüketicilerin sürdürülebilirlik talebi üzerine çoğu marka yavaş yavaş doğa dostu koleksiyonlar çıkarmaya başladı. Çevreye verilen kötü etkileri azaltmak, çalışan sağlığını korumak, tüketiciyi düşünmek gibi olumlu gelişmeler yaşanıyor. Bunlar çevresel iyilik adına mutlu eden ilerlemeler.
Ancak bireysel olarak biz hangi tarafta yer alıyoruz? Bizim tavrımız bu konuda ne olmalı?
İşte doğa dostu bir tüketici olmak için bazı ipuçları;
Sahip olduklarımıza odaklanmak: Hızlı moda akımlarını takip etmektense dolapta olan ürünleri daha etkili bir şekilde kullanabiliriz. Eskiden ihtiyaca yönelik olarak giyimlerimizi yazlık, kışlık ve mevsimlik olarak ayırır ve ona göre alışveriş yapardık. Şimdiyse moda 52 haftaya bölünmüş durumda.
Sirkülasyon bu kadar hızlı olunca tüketici olarak biz de sanki bu döngünün içinde olmak zorunda gibi hissediyoruz. Ancak bu gibi ürünlerin miadı çabuk doluyor. Bunun yerine sahip olunan ürünlere odaklanmak çok daha iyi bir seçenek. Unutmayalım ki en sürdürülebilir alternatif zaten sahip olduğumuzdur.
Kendimizi iyi tanımak: Hangi renklerden, hangi kumaşlardan hoşlandığımızı en iyi bilen biziz. Buna göre alışveriş yapmak popüler ürünleri tercih etmekten daha tatmin edici olacaktır. İhtiyaçlarımızı düşünmeden indirim dönemi, reklam gibi dürtülerle yapılan alışverişlerin büyük bir yüzdesi çok az kullanılarak veya hiç giyilmeden atıl hale geliyor. Bu sadece cebimizden çıkan paranın değil, üretim kaynaklarının da ziyan olması demek. Zira bir kıyafetin üretimi için litrelerce su harcanıyor.
Kıyafetleri onarmak: Yıpranan giysilerimizi onarabiliriz. Yama yapmak, tamir etmek, başka bir formda kullanmak gibi çeşitli seçenekler mevcut. Bir parçayı gözden çıkarmak yerine onu tamir etmek ya da başka amaçlar için kullanmak sürdürülebilirliğe katkı sağlar.
Sıkça alışveriş yapılan markaların üretim politikalarını öğrenmek: Bu konuda alışveriş yaptığımız markalara mail atabilir veya internetten üretim yaptırdığı büyük fabrikaları araştırabiliriz. Bilhassa global markalar üretim zincirlerinde yaşanan adaletsizlik, doğal yıkım gibi gerçekler hakkında internet ve sosyal medyanın sağladığı hızla bilgi sahibi olunmasından tedirgin oluyor ve çoğu zaman bu bilgiler tüketiciye bir yaptırım uygulama gücü kazandırıyor.
Küçük ve yerel üreticileri desteklemek: Her alanda olduğu gibi lokalizasyon, yani yerelleşme bu alanda da önemli. Yakınımızda yöremizde bulunan üreticileri desteklemek yerel ekonomiye katkı sağlar. Bunun yanı sıra taleplerimizi daha kolay iletebilme ve dikkate alınma ihtimali de yükselir.
Doğal kumaşlar tercih etmek: Piyasada artan sentetik kumaşlardan herkes muzdarib. Bu kumaşlar insanı daha çok terletir. Ayrıca elektriklenme yaparak rahatsızlık verir. Bunun yanı sıra bu ürünler yıkandığında suya milyonlarca mikroplastik bırakır. Mikroplastiklerin çoğu havaya ve sulara karışarak hem insanın hem deniz canlılarının sağlığını tehlikeye atıyor.
Naylon, akrilik, polyester gibi kumaşlar yerine pamuk, bambu, keten gibi kumaşlar mikroplastik salımını engelleyecek ve doğaya tahribatımız azalacaktır.
İyilik Tasarım Merkezi