Ses, canlı varlıklar tarafından iletişim kurmak için içgüdüsel olarak kullanılan bir araç. Kuşlar, memeliler, kurbağalar ve böceklerin seslenmesi, balinaların su sıçratması ve yankı bulması, resif balıklarının ve deniz kestanelerinin yiyecek kazıması, karides kabuğunun çatlaması ses eşliğinde gerçekleşiyor.
Söz konusu canlıların doğal yaşam ortamlarına giren, doğal sit alanlarından geçirilen hızlı ulaşım yolları, havaalanları, demiryolları, kontrolsüz yapılaşma, deniz taşımacılığı, derin sularda sondaj ve sonar çalışmaları gibi insan kaynaklı gürültüler; sesin seviyesi, süresi ve kaynağına bağlı olarak onları olumsuz etkiliyor.
Gürültü kirliliği, hayatta kalmak için kendi türünün sesini duymaya ihtiyaç duyan bazı canlılara zarar veriyor; nesillerinin tükenmesine, avcı-av etkileşimlerinin değişmesine ve ekosistem dengesinin bozulmasına yol açabiliyor.
Gürültü kirliliği özellikle kuşların ve kurbağaların dağılım düzenlerini etkiliyor; gürültülü otoyollar, havaalanları veya enerji faaliyetlerinde kullanılan sondaj jeneratörlerinin yakınında daha düşük çeşitlilik ve yoğunlukta kuş ve kurbağa görülüyor. Bazı hayvan türleri gürültülü ortamdan kaçınarak başka bir yaşam alanı bulurken, çeşitli kuş türleri için gürültünün neslin devamını etkilediği bilimsel araştırmalarda ortaya konuluyor.
2012 yılında yapılan bir bilimsel araştırmada vahşi bir alanda yarım kilometre uzunluğunda hayali bir otoyol tasarlandı, köknar ağaçlarının gövdelerine yerleştirilen hoparlörlerden bir anayola ait trafik sesleri verildi. Bazı türler ortamı tamamen terkederken bazı göçmen kuşların büyük oranda tartım kaybına uğradığı ve göç mevsiminde göç etme dürtüsünü kaybettiği görüldü.
Benzer etki deniz canlıları ve deniz ekosistemleri için de söz konusu. Denizlerde en büyük gürültü kaynağı deniz taşımacılığı olsa da ses dalgalarını kullanarak cismin boyut, uzaklık gibi verilerini ortaya koyan sonar aletler de ön planda. Yüksek ses şiddeti, bazı hayvan türleri üzerinde çeşitli fiziksel ve davranışsal etkilere neden oluyor ve stres düzeylerini artırıyor.
Amerika’da okyanusta balinaların stres düzeyini düzenli olarak ölçmekte olan araştırmacılar, okyanus trafiğinin tamamen duraklatıldığı birkaç aylık süreçte balinaların stres seviyelerinin düştüğünü buldular.
Balina ve yunus balıkları gibi deniz memelileri uzun menzilli yiyecek arama gezilerinde ve göç yollarında birbirlerinden gelen ses belirteçleriyle hareket ediyor. Ekolokasyon adı verilen bu özellik beslenmeleri, avcı yırtıcılardan saklanmaları ve çoğalmaları için önemli bir unsur teşkil ediyor.
Gürültünün bu sesleri maskelediği durumlarda fil fokları gibi türlerde kalıcı rahatsızlıklar ve tür nüfusunda azalma görülebiliyor. Deniz ekosisteminde balıkların ve deniz memelilerinin, sismik araştırma seslerine, kazık çakma faaliyetlerine ve patlamalara maruz kalan alanlardan uzaklaştıkları belirtiliyor. 235 dB’e kadar yüksek ses şiddeti üretebilen sonar sese maruz kalan bir kısım balinanın işitme hasarı aldığını ortaya koyuluyor.
Hali hazırda nesli tükenmekte olan mavi balinaların sonar seslerinden daha büyük oranda etkilenebileceği belirtiliyor. Bir türün nüfusundaki azalma dolaylı olarak besin zincirinin tüm basamaklarındaki canlıları; su ekosistemlerindeki dengeyi de kısmen ve bütünsel olarak etkiliyor.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.