Aşırı temizlik ürünü kullanımı, işlenmiş gıdaların fazla tüketimi, gürültülü ortam, aşırı hareket ya da hareketsizlik, vitamin ve besin destek ürünlerinin bilinçsiz tüketimi gibi durumlar ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Dr. Halil Öztürk, “hangi davranış ve alışkanlıklar hangi sağlık sorunlarına yol açar” konusunda dikkat çekici bilgiler veriyor:
* Uzun süre gürültülü ortamda bulunmak: Gürültülü ortamlar, yüksek sesle müzik dinlemek, ani ve şiddetli sesler iç kulak yapılarını geri dönüşümsüz olarak bozabiliyor. Kulaklıkla müzik dinlerken sesin 80-90 desibeli aşmaması ve süre olarak iki saati geçmemesi öneriliyor.
* Hareketsiz olmak ya da aşırı egzersiz yapmak: Düzenli egzersiz yapmak sağlığı birçok açıdan olumlu yönde etkiliyor. Bunu yapınca kalp - damar hastalıkları, diyabet ve kanser riski azalıyor. Haftada en az 150 dakika kalp hızını artıracak yürüyüş, bisiklete binme gibi egzersizler haftada 1-2 gün de kişiye uygun ağırlık kaldırma hareketleri öneriliyor. Ancak aşırı egzersiz yapılması halinde ortaya istenmeyen etkiler de çıkabiliyor. Kas ve eklemlerde zorlanma ve yıpranma, hormon dengesizliği, bağışıklık sisteminde zayıflama gibi sorunlara uzun süre yapılan ağır egzersiz sonrası rastlanabiliyor.
* Vitamin ve destek ürünlerini kontrolsüz kullanmak: Son yıllarda sayıları gittikçe artan destek ürünlerinin uzun süreli ve doktor kontrolü olmadan kullanımı istenen etkinin tam tersini yapabiliyor. Vitamin ve minerallerin vücudumuzda birikim özelliği dikkate alınmadan yüksek dozda ve uzun süreli kullanımı kaş yapayım derken göz çıkarmaya neden olabiliyor. Bu tür ürünleri almadan önce hastanın doktoruyla görüşüp, gerekli tetkikleri yaptırması ve ihtiyaca uygun desteklerin kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimi konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor.
* Yetersiz uyku: Uyku, mental ve fiziksel sağlık için çok önemli. Uyku yetersizliğinde; Halsizlik, anksiyete, dikkat bozukluğu ve depresyonla daha sık karşılaşılıyor. Bu durumda bağışıklık azalacağı için enfeksiyonlara yatkınlık artıyor. Fiziksel stresin de artması hipertansiyon, kalp ve diyabet gibi hastalıkların kontrolünü zorlaştırıyor.
* Az su içmek: Vücudun büyük bölümü sudan oluşuyor. Su, başta böbreklerin toksik maddeleri kandan uzaklaştırabilmesi olmak üzere tüm hayati işlevler için gerekiyor. İhtiyaç duyulan günlük su miktarını kişinin fiziksel özellikleri, mevsim, ortam sıcaklığı gibi faktörler belirlese de ortalama tüketimin günlük 1.5-2.5 litre arasında olması öneriliyor.
* Aşırı temizlik ürünü kullanmak: Ev temizliğinde kullanılan kimyasal maddeler, akciğer ve cilt sağlığı için tehdit oluşturabiliyor. Bu maddelerin fazla kullanıldığı ortamlardaki havanın solunmasının akciğer fonksiyonlarında azalmaya yol açtığı belirtiliyor. Özellikle sprey ürünlerde bunun daha belirgin olduğuna dikkat çekiliyor. Çeşitli kimyasal maddeler kullanılarak yapılan temizlik esnasında ortamın havalandırmasına dikkat edilmesi ya da toksik etkisi olmayan doğal ürünlerin tercih edilmesi öneriliyor.
* Masa başında hareketsiz oturmak: Masa başında uzun süre hareketsiz kalmak omurgaya binen yükü artırıyor. Oturma esnasında omurgaya binen basıncın ayakta durma ve uzanmaya oranla daha yüksek olduğu belirtiliyor. Bunun sonucunda boyun, sırt ve bel ağrıları kaçınılmaz hale geliyor. Toplardamardaki dolaşımın zorlanması ise kronik venöz yetmezlik ve varis oluşma riskini artırdığı için, hareketsiz geçen sürenin bir saati geçmemesine dikkat edilmesi gerekiyor.
* Uyumadan önce yemek yemek: Gece yatma saatine yakın yemek yemek sindirimi güçleştirip, reflüye yol açabiliyor. Tüketilen besinler, alınan kaloriler harcanamayacağı için yağ olarak depolanıyor. Uyku öncesi yemek, tansiyon yüksekliği ve kalp hastalığı olanların şikayetlerinde de artışa yol açıyor.
* Tuz tüketimine dikkat etmemek: Önerilen günlük tuz tüketimi günde 5 gr. iken ülkemizde bu miktar 15 gramı buluyor. Fazla tuz alımı ödem oluşumuna yol açıyor, tansiyonu yükseltiyor, kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor, böbrek fonksiyonlarına zarar veriyor, kemik erimesine zemin hazırlıyor. İdrarla kalsiyum atılması fazlalaşınca böbrek taşı oluşum riski de yükseliyor.
* İşlenmiş gıdaları fazla tüketmek: Katkı maddeleri ve koruyucularla dolu olan işlenmiş gıdalar kronik enflamasyonu artırıp, diyabet, hipertansiyon, obezite, kalp hastalıkları ve kansere kadar birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Şarküteri ürünleri, hazır yiyecekler, tuzlu tatlı atıştırmalıklar ve unlu mamuller ile konserveler bu örnekler arasında bulunuyor. Bu ürünler; kalori, sodyum ve şeker bakımından yüksek olmakla kalmayıp aynı zamanda ekstra içerikler ve kimyasallarla da barındırıyor.
* Bitkisel ürünleri bilinçsiz kullanmak: Bilinçsiz kullanılan bitkisel ürünler, başta böbrek sağlığı olmak üzere genel sağlığı ciddi şekilde tehdit edebiliyor. Ayrıca böbrek tedavisi gören hastaların kullandığı bazı ilaçlar da bitkisel ürünlerle etkileşime girerek vahim sonuçlara yol açabiliyor.