İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İmsak06:25 Güneş07:54 Öğle12:55 İkindi15:25 Akşam17:48 Yatsı19:12
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 9°C Nem %77
Türkçe
20 Cemaziyelevvel 1446 22 Kasım 2024 Cuma
20 Cemaziyelevvel 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
06:25 07:54 08:36 12:55 15:25 17:48 19:12
Giriş Yap

Hudeybiye’den Mekke’ye kalplerin fethi

10.09.2024    |

15. Bölüm

Peygamber Efendimiz (SAS) müjdeli bir rüya görmüştü. Müslümanlarla birlikte Kabe’yi tavaf edecekti. Yüce duygularla, heyecan ve hasret içinde umre yolculuğuna çıkan Müslümanlar, Mekke’ye alınmadılar.

Hudeybiye mevkiinde Mekkeli Müşriklerle ilk etapta çok iç açıcı görünmeyen bir anlaşma imzaladılar. Ancak bu anlaşma zaman içinde Kur’an’ın ifadesiyle apaçık bir fetihle sonuçlanacak, İslam dalga dalga Arap yarımadasına yayılacaktı.

Bu bölümde Hudeybiye Antlaşması’nın anlamı ile devam ediyoruz.

Hudeybiye Antlaşmasının anlamı

Hudeybiye anlaşmasında müşriklerin temsilcisi olan Süheyl b. Amr, uzlaşmaya yanaşmıyor gibi gözükünce Müslümanların canını sıkmıştı. Aslında gerçekten Müslümanların işini oldukça kolaylaştırmıştı. Kureyş, Hz. Peygamber’in (SAS) kendilerine denkliğini ve İslâm Devletini tanımış oluyordu. Müslümanların Kâbe’yi ziyaret hakkını tanımakla İslam’ı din olarak kabulleniyordu. Saldırmazlığa ve serbest dolaşmaya râzı olmakla, İslâmiyet’in emniyet içinde yayılmasına göz yumuyordu.

Aslında Kureyş’in şimdiye kadar verdiği mücadele de bu üç noktada toplanıyordu. Kureyş şimdiye dek reddettiği her şeyi, şimdi kabulleniyordu. Diğer yandan bu anlaşma bloklaşmaya da kapıyı açık tutuyordu. Kureyş’in sözünden çıkamayan Arap kabileleri korkusuzca istedikleri tarafı seçecek, ittifaklar kurabilecekti.

Hudeybiye anlaşması, yazılış tekniği, şekli ve içeriği açısından günümüzün uluslararası anlaşmalarına örnek nitelikteydi. En büyük komutan ve siyaset adamı Hz. Peygamber (SAS)di. Hudeybiye bunun belgesiydi. Kısa zamanda iç yüzü anlaşılacaktı.

Kalplerin fethi

Hz. Peygamber (SAS) davet metodu, dini yayma yolu olarak hangi seçenek makulse onu seçme hakkına ve yetkisine sahipti. Hudeybiye anlaşması bunu da göstermekteydi. Önemli olan hedefe erişmekti, tevhid inancını yaymaktı. Daha önceki büyük zaferler için değil de görünüşte yenilgi niteliğindeki bu anlaşmanın Fetih Suresinde apaçık bir fetih (Fetih, 48/1) diye anılması gerçekten dikkate değerdi. Demek asıl olan kalplerin fethiydi... Mânevî fetihlerdi... Hudeybiye gönüllerin fethini sağlayan yegane, tek anlaşmaydı. Bundan sonra Kureyş ticaretini, Hz. Peygamber risâletini genişletme gayreti içinde görülecekti... Çünkü taraflar birbirlerinden emindi. Ticaret için de ibadet için de serbestlik gerekti...

Ne var ki, bu gerçeklerin farkında olan Hz. Peygamber’le (SAS) Hz. Ebû Bekir’den (RA) başka kimse görülmemekteydi.

Anlayışlı eş

Süheyl b. Amr halinden memnun bir vaziyette oğlu Ebû Cendel’le Mekke’ye döndü. Hz. Peygamber de (SAS) daha fazla beklemek istemedi. Ashâbına şu emri verdi: “Haydi artık kalkınız, kurbanlarınızı kesip sonra başınızı tıraş ediniz.” Bu işler haccın ya da umrenin bitiminde yerine getirilirdi. Halbuki Hudeybiye’den ileri gidilememişti. Kâbe ziyaret edilememişti. Bütün bunlar yapılmış gibi şimdi nasıl kurban kesilir, nasıl geri dönülürdü?

Hz. Peygamber, birkaç gün önce kendisine bey’at eden, bağlılık yemini veren ashâbına bu emri üç defa tekrarladı. Emre uyan görülmedi. Bu, asla bir isyan değildi. Gönüllerindeki Kâbe’yi ziyaret etmek umut ve arzusunun doğal sonucuydu. Hz. Peygamber Ümmü Seleme (RA) Vâlidemize “Şu insanları görüyor musun, emrime icâbet etmiyorlar” diye yakındı. Ümmü Seleme Vâlidemiz daha etkili bir yolu hatırlattı: “Ya Nebiyyallah, emrini yerine getirmek istiyorsan, dışarı çık, kurbanını kesinceye ve tıraş oluncaya kadar kimseye bir şey söyleme. Emrine icâbet etmemelerinden dolayı ashâbını ayıplama. Çünkü onlara anlaşma şartları gerçekten ağır gelmiştir. Kâbe’yi ziyaret edemeden geri dönmek güç gelmiştir. Onları mâzur gör. Onlara kurbanını kesip tıraş olarak öncülük et.” (Ahmed b. Hanbel, 4/331, Buhârî, Sahîh, 3/182)

Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin (RA) tavsiyesine uydu. Kurbanını kesti, tıraş oldu. Durumu gören ashâb da teker teker kurbanlarını kesip tıraş olmaya başladılar. Hatta bir ara fazla gecikmemek için birbirleriyle yarışa bile kalktılar...

Ümmü Seleme’nin (RA) anlayışı onun zekâ ve olgunluğunun göstergesiydi...

Açık zafer

Medine’ye dönülmekteydi. Yolda Cebrail (AS) Hz. Peygamber’e (SAS) geldi. Vahiy getirdi. Gelen vahiy, olan biteni değerlendirmekte, büyük bir zafer müjdesi vermekteydi:

“Resûlüm!) Biz, sana apaçık bir fetih (ve zafer yolu) açtık. (Bu) senin (zelle olan) günahından, geçmiş ve gelecek olanı Allah’ın bağışlaması, sana nimetini tamamlaması ve seni (böylece) doğru bir yola iletmesi ve yine Allah’ın sana şanlı bir zaferle yardım etmesi içindir.” (Fetih 48/1-3)

Hz. Peygamber bu ayetleri ashâbına haber verdi. Herkes sevindi. Bu arada bir de endişe belirdi.

Allah Teâlâ Resûlüne neler ihsan edeceğini bildirmemişti. Acaba mü’minlere nasıl davranılacaktı? Bu endişeyi de şu ayetler giderdi:

“İmanlarına iman kat(ıp artır)sınlar diye, mü’minlerin kalbine huzur (ve sebat) indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları ancak Allah’ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Hem bu lütuflar,) mü’min erkeklerle mü’min kadınları, içinde ebedî kalmak üzere, alt tarafından ırmaklar akan cennetlere yerleştirmesi ve onların kötülüklerini örtmesi içindir. Bu da Allah katında büyük bir kurtuluştur.” (Fetih 48/4-5)

Mü’minler bu ayetlerden dolayı pek sevindiler. Bu sevinç içinde Medine’ye döndüler. 

Anlaşmanın açığa çıkan yüzleri

Medine’ye dönülmüştü. Kâbe ziyaret edilememişti. Sâdece Kureyş anlaşmaya bağlanmıştı. Daha yolda ilâhî müjdeler alınmıştı.

Müjdelerin gerçekleşmesi zaman içinde görülecekti.

Hudeybiye anlaşmasında yer alan ve Müslümanlara çok ağır gelen “Medine’ye sığınan mü’minler Mekke’ye geri verilecek” maddesi, bir süre sonra, Ebû Busayr (RA) ve arkadaşlarının faaliyetleri sonucu bizzat müşrikler tarafından yürürlükten kaldırılacaktı.

Hudeybiye ile Mekke fethi arasında geçen iki yıl içinde Müslüman olanların sayısı, İslâm’ın doğuşundan Hudeybiye gününe kadar 18 yılda İslâm’ı kabul edenlerden çok çok fazla olacaktı. (İbn Hişâm, Siyre, III, 336-337)

Kimi tarihçilere göre Hudeybiye’den önce ve sonra hiçbir fetih, Hudeybiye kadar büyük değildi. Gerçekten de öyleydi.

▶️ Sonraki Bölüm: Kurtuluş ve Huzura Davet Mektupları

◀️ İlk Bölüm: Peygamberimizin Doğumu, Gençliği ve İlk Vahiy

­

 

Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Canlı Yayın
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Canlı Yayın
Canlı Yayın Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close