Yaşanan depremler sonrası Türkiye'nin dört bir yanından herkes elinden gelen tüm gayretiyle depremzedelere yardım etmek için kolları sıvadı.
Uzmanlar, bu sürece dahil olanların, yardımlaşma duygusuyla hareket eden ve aktif olanların psikolojik olarak güçlü kalabildiğini vurguluyor.
Birçok şehirden binlerce genç depremin ilk günlerinde yardım etmek için birbiriyle yarıştı.
Bu dayanışma ruhunun devam etmesi gerektiği belirtilirken en büyük rehabilitasyon türlerinden birinin ‘yardım etmek’ olduğu vurgulanıyor.
“Türkiye’de yaşadığımız olağanüstü kenetlenme de toplumsal erdemlerimizin yanı sıra, insan doğasındaki özelliğin sonucudur. Ancak heyecan bitince dayanışma duygusunu kaybetmek çok sık görülen bir durumdur. Bu yüzden kenetlenme duygusunun uzun bir sürece yayılması için yollar aranmalı. İnsanlar bu tür felaketlerden sonra bir anlam arayışına giriyorlar.
Özellikle gençlerin yaptığı yardım girişimleri, onlar adına bu anlam arayışını somut ve anlamlı hale getirmektir. Görevini yapamayanlara kızmak, öfkelenmek gibi şeyler olabilir. Bu enerjiyi anlamlı bir hale getirmek pozitif bir şey üretmekle olur. Bu somutlaştırma hem öfkeyi, kızgınlığı ve sosyal medyada yazılan öfkeli cümleleri pozitife çevirir. Hem de iyileşme halini arttırır.
Üniversitelerin bu durumda uzaktan eğitime geçmiş olması hem iyileşme sürecini hem de eğitimin gidişatını etkileyen bir durumdur. Öğrenciler okullardan uzak bile olsalar iyileşme sürecini devam ettirebilmek ve fayda sağlamak adına yardım çalışmalarına devam etmeliler.