Kurban Bayramı Zilhicce ayının 10. günü itibarıyla idrak ediliyor. Arefe günü gecesi ile bayramı karşılarken Peygamber Efendimiz, bayram gecelerini ihya edenlerin kalplerinin ölmeyeceğini buyuruyor.
Hocamız, Gönül Dostumuz Mürebbi'miz Mahmud Es'ad Coşan bu hadisi şöyle anlatıyor:
"Bir hadîs-i şerîfinde, Ubâde b. Sâmit radıyallahu anh'ten Taberânî'nin rivayet ettiğine göre, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki: Men ahyâ leylete'l-fıtri ve leylete'l-adhâ lem yemüt kalbühû yevme temûtü’l-kulûb. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.
"Kim Fıtır Bayramı gecesini -Ramazan Bayramı gecesini ve Kurban Bayramı gecesini- ihyâ ederse..."
İhyâ etmek; kalkıp namaz kılmak, zikir yapmak, Kur'an okumak sûretiyle sevaplı faaliyetlerle doldurmak, gâfil geçirmemek demek.
"Kim bu iki bayramın gecesini ihyâ ederse…"
Lem yemüt kalbühû yevme temûtü'l-kulûb. "Kalplerin öldüğü günde onun gönlü, kalbi ölmez."
Gönüller bazen ölür. İnsan yaşadığı halde, ayakta gezer, konuşur, yer, içer, çalışır ama kalbi ölür. Mâneviyatı sıfır, mâneviyatı zararda, mânevî yönden hasta... Allah o durumdan hepimizi korusun.
Cenâb-ı Hak Teâlâ kullarını sınamak için mukadderatın cilvesi, kulların imtihanı olarak bazen büyük fitneler, büyük imtihanlar, büyük olaylar takdir buyurur. O imtihanlarda, fitnelerde, musibetlerde bazı insanlar imtihanı kaybeder.
Dünyaya aldanır, harama sapar, eğlenceyi tercih eder, dinini unutur, âhireti için çalışmaz; Allah'tan korkmaz, haramları yer, içer, işler... Sanıyor ki mutluyum, sanıyor ki yaşıyorum. Halbuki gönlü ölmüştür, âhireti mahvolmuştur, mâneviyatı sıfırdır... Allah saklasın!
İnsan bazen kendisi anlayamıyor; eğer böyle basireti kapalıysa, dinî bilgisi yoksa, para gelirse, keyfi yerindeyse, eğlencesi tamamsa, yaşamının tam olduğunu sanıyor."