Günümüzün önem kazanan kavramlarından olan Kritik Analitik Düşünmeye dair değerlendirmelerde bulunan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Yücel Ağargün, AKRA’da katıldığı bir programda, bu düşünme sistemini etkileyen unsurlara değindi:
Kritik analitik düşünme yeteneğini etkileyen çok sayıda değişken var. Toplum, medya ve bununla ilgili olan araçlar tabii ki etkileyebilir. Eğitimle ilgili olarak sürekli aynı bilgi kaynaklarına bağlı kalarak, söylem geliştiren ya da kanaat geliştiren bir bireyde bu değişkenlerin oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Kişilikle ilgili bazı değişkenler, kritik analitik düşünme yeteneğini etkileyebilir. Parmak izlerinin farklı olduğu gibi insanların kişilikleri de birbirinden çok farklıdır. Karakterleri oldukça farklıdır. Bazı karakterler kişilik özellikleri, kritik analitik düşünmeye giden yolda kişiye destek olabilir. Bazıları da tam tersi olumsuz etkilere yol açabilir.
Kuşkuculuk, daha olgun kişilik özellikleri gösteren insanlarda kritik analitik düşünme yeteneği daha iyi gelişmiştir diyebiliriz.
Bunun yanı sıra tabii duygusal bazı etkenler, değişkenler kritik analitik düşünme yeteneğini etkileyebilir.
İnsanın içinde bulunduğu ruh hali olayları değerlendirme biçimi kritik analitik düşünme yeteneğini etkileyebilir. Bundan başka kişilerin sahip oldukları özgüven duyguları, kişilik özelliklerin yanı sıra yine kritik analitik düşünmeyi etkileyebilir.
Öz güven duyguları yüksek bireylerin düşünme yetenekleri oldukça iyidir. Öz güven duygusu gelişmemiş olan bireylerde kritize etme yeteneği daha düşük bir seviyededir.
Medyanın telkin etkisi
Medya takibi açısından bakarsak, bir televizyon haberini izlediğimiz zaman spikerin haberi sunuş biçimi ve o haberin veriliş biçimi, o haberden çıkartılacak ana fikrin ya da anlamın ortaya konmasında kullanılan malzeme; kanıt, bu kanıtların ortaya sunuluş biçimi aslında bir çeşit telkindir. Bu telkin yoğunluğu altında kişi o haberden sonra bir yargıya varır. Bu bir telkin metodudur.
Kullanılan kanıtların ya da o haberin veriliş biçiminin o kadar etkisi vardır ki sonuçta ciddi bir değişim bile bireyde gözlenebilir. O haberi dinledikten sonra siz çok ciddi bir karar değişikliğine bile gidebilirsiniz. Ama aynı haberi başka şekilde verirseniz çok daha farklı bir yargıya varabilirsiniz. Buna bir sosyal telkin atmosferi de diyebiliriz. Ya da bireysel yaşantımızda ikili ilişkilerimizde de aynı etkiyi görebiliyoruz.
Aslında ikili konuşmalarımızda ya da kişiler arası ilişkilerimizde her seferinde verilmek istenen bir mesajla karşı karşıyayız. Bir ast üst ilişkisinde veya bir amir, memur ilişkisinde veya bir işveren işçi ilişkisinde ya da bir okulda öğrenci öğretmen ilişkisinde benzer şeyleri görüyoruz. Verilmek istenen bir mesaj vardır. Bu mesajın bir muhatabı vardır. Bu mesajı algılaması ya da alması istenen bir kişi vardır.
Sonuçta söylemek istediğiniz şeyi karşınızdakine kabul ettirmek istersiniz. Karşıdaki ile ya kabul eder ya da etmez.
İkili ilişkide ya da çoklu ilişkilerde veya internette, televizyonda, radyoda benzer şeyleri görüyoruz. Bir kitle var, hedef kitle, bir söylem var ya da verilmesi istenen bir mesaj var. Bu mesajın verilme biçimi var ve bunu algılayan bir kesim ya da birey var. Burada yoğun bir telkin akışı var. Bu telkine ne kadar maruz kalındığı kadar telkini alan kişinin ne kadar tepki gösterdiği de önemlidir.
Kritik analitik bakışın etkisi
İşte kritik analitik düşünebilen bireyler kolay kolay telkin altında kalmazlar, sorgularlar. O söylemin geri planındaki gerçek anlamı bulmaya çalışırlar. mecazdan asla varabilirler. Tek bir nesneden tüme varabilirler. Tümden tek bir nesneye varabilirler. Bu yeteneklerle aslında o verilmek istenen telkini süzgeçten geçirirler. Sonunda ya kabul ederler ya da kabul etmezler.
Bir nevi verilen haberin satır aralarını okuma, söylenmeyenlerden söylenenleri anlamaya çalışma gibi bir durum söz konusu.
Bir haberin veriliş biçimi, bir dinleyicileri, seyircileri bir argümana itiş biçiminde de bunu görüyoruz. Yani bu söylemlerin geliştirilmesinde tek tek doğrudan şu iyidir şu kötüdür gibi bir yaklaşım sergilenmez. Bir duygusal içerik de işin içine katılarak sonunda muhatap alınan kişinin bir bilgiyi verilmek istenen bilgiyi kabul etmesi istenir.
Genel olarak bakıldığında kritik analitik düşünmede direk bir kabul ediş yok. Direk bir telkine maruz kalış yok.
Telkin ne kadar kuvvetli olursa olsun bireylerin alt yapılarının kuvveti oranında verilmek istenen mesajı doğru bir şekilde değerlendirmeleri altta yatan kanıtların geçerliliklerini ve tutarlılıklarını gözden geçirmeleri, kendi önceden sahip oldukları bilgilerle karşılaştırmaları, diğer insanların ne düşünebileceğini kestirmeleri ve doğru bir kanaate varmaları söz konusudur.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.