Hacc insana, hayatta yeni ve beyaz bir sayfa açma imkânı veriyor. Hacca giden kişi; Hz. Peygamber’in, “makbul bir hac yapan Müslüman’ın, anasından doğmuş gibi günahlarından arınmış olacağına” dair müjdesini fırsat bilerek, birtakım kötü alışkanlıklarını, hatalı davranışlarını terk etme imkânına sahip oluyor.
Peygamber Efendimiz (SAS.) bir hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuştur: “Usûlünce yapılan haccın karşılığı, cennetten başkası değildir.” ( Buhârî; Müslim)
Peygamber Efendimiz'in (SAS.) Kurban ibaddeti ile Hacc ve Umre ibadetlerine dair bazı hadis-i şerifleri şöyle:
1. Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Hacılar ve umre yapanlar, Allah’ın ziyaretçileri ve ona gelen elçileridir. O’ndan istediklerinde onlara verir, istiğfar ettiklerinde onları affeder, O’na dua ettiklerinde dualarına karşılık verir. Birisi için şefaat ettiklerinde şefaatleri kabul edilir.” (İbn-i Mace, Beyhaki)
2. Sehl İbn-i Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın. Bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hududuna kadar devam eder." (Tirmizi)
3. İbn-i Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Beyt'i (Kâbe-i Muazzama'yı) kim elli defa tavaf ederse, günahlarından çıkar ve tıpkı annesinden doğduğu gündeki gibi olur." (Tirmizi)
4. Ebu Bekir bin Abdullah (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir kadın Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Ben haccetmek için hazırlık yapmıştım. Bana (bir mâni) ârız oldu, ne yapayım?" Resûlüllah: "Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tıpkı hacc gibidir" buyurdu." (Ebu Davud, Tirmizi)
5. Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin." (Tirmizi, İbn-i Mace)
6. Ebu Bekri's-Sıddîk (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm)'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmuştu."Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!" diye cevap verdi." (Tirmizi)
7. Ebu Hureyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hacc ve umredir." (Nesai, İbn-i Mace)
8. İbn-i Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Akra' İbnu'l-Hâbis (radıyallâhu anh), Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm)'a: "Hacc her sene midir, ömürde bir kere midir?" diye sordu. Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm): "Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmış olur!" diye cevap verdi." (Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace)
9. İbn-i Abbas (radıyallâhu anh), Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şu sözünü rivayet etmiştir: "Hacc yapmak isteyen acele davransın."
10. Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm)'a: "Umre vacib midir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Hayır! Ancak, umre yapmanız faziletli bir ameldir." (Tirmizi)
11 .İbn-i Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Beytullah etrafındaki tavaf, namaz gibidir. Ancak bunda konuşabilirsiniz. Öyle ise, kim tavaf sırasında konuşursa sadece hayır konuşsun." (Tirmizi, Nesai)
12. Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kişi tavaf için bir ayağını koyup diğerini kaldırdıkça her adımı sebebiyle Allah onun bir hatasını siler ve bir sevap yazar.” (Tirmizi)
13. “Hacı, Kâbe’de son tavafını yaptığı zaman annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından arınır.” (İbn-i Mace)
14. Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Zaman, şimdi Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü şeklindedir. Yıl on iki ay olup, bunlardan dördü haram aylardır. Üçü peşpeşe olan, Zilkâde, Zilhicce ve Muharremdir. Diğeri de Cemaziyelâhir ile Şâbân arasındaki Mudar'ın Receb ayıdır." Daha sonra Hz.Peygamber:
"Bu ay hangi aydır?" diye sordu.
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedik. Bunun üzerine bir an sustu. O kadar ki, o aya başka isim vereceğini zannettik.
"Bu ay Zilhicce değil mi?" dedi.
"Evet." dedik.
"Bu hangi beldedir?" buyurdu.
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzerine bir an sustu. O kadar ki, bu beldeye başka ad vereceğini zannettik.
"Burası Belde-i Haram (Mekke) değil mi?" dedi.
"Evet" dedik.
"Bugün hangi gün?" dedi.
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedik. Bunun üzerine bir müddet sükût etti. Öyle ki, o güne başka bir isim vereceğini zannettik.
"Bugün Kurban günü değil mi?" dedi.
"Evet" dedik.
"Kanlarınız, mallarınız, şeref ve haysiyetiniz; bu ayda, bu şehirde, bugünün saygınlığı gibi saygındır. Rabbinize kavuşacaksınız ve size nasıl davrandığınızı soracak. Aman ha! Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler gibi olmayın. Aman ha! Burada bulunanlar, bulunmayanlara bu sözlerimi ulaştırsın. Olabilir ki, kendilerine ulaştırılanların bir kısmı bugün burada bu sözleri işitenlerin bazısından daha iyi kavrarlar" dedi. Sonra:
"Söyleyin, tebliğ ettim mi?" diye iki kez tekrarladı. Bunun üzerine:
"Evet" dedik. O da:
"Allahım! Şahit ol" buyurdu. (Buhârî, Müslim)
15. Ebu Ümâme (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim her iki bayramın da gecesini, Allah'tan sevap umarak ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez.”