Teknolojinin hızlı gelişimi, özellikle 2000'li yıllardan itibaren doğan nesillerin, geleneksel iletişim biçimlerini terk ederek sanal dünyanın parçası olmasına neden olurken, bu durum kalıcı sağlık sorunlarına kapı aralıyor.
Arkadaş gruplarının sanal dünyada oluştuğu, oyunların sanal dünyada kurulduğu, ders çalışma ve araştırmanın dijitalleştiği, bilgi ve eğlenceye erişimin 2 yaşa kadar indiği dünyada, bu kolaylıklar, beraberinde insanın tabiatına aykırı anatomik bozuklukları da getiriyor. Bu sorunların, özellikle teknolojinin içine doğmuş nesillerin orta yaşlarında temel sağlık sorunlarından birine dönüşmesi bekleniyor.
Birçok araştırmacı, genel olarak çocukların zihinsel ve sosyalleşme aktivitelerinin geleneksel yüz yüze etkileşime göre azaldığı, sosyal ve duygusal taraflarının zayıfladığı gibi göstergeler üzerine tartışırken, son dönemde bu durumun doğrudan fizyolojik sorunlara da zemin hazırlaması da gündemde.
Omurganın yana doğru eğriliği olarak tanımlanan ve genellikle genetik ve hormonal etkenler nedeniyle oluştuğu düşünülen "skolyoz" rahatsızlığı bu tartışmaların odağında yer alıyor.
Önden ve arkadan bakıldığı zaman düz olması gereken omurganın yana doğru eğrilmesiyle ortaya çıkan skolyoz, duruş bozukluğu, bacak kısalığı ve omuzların birbirine eşit olmaması gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor.
Prof. Dr. Ahmet Alanay, omurgada 40 derecelik eğriliğin eşik kabul edildiği skolyozun nedeninin henüz net olarak belirlenemediğini, mekanik faktörlerin skolyoza neden olabileceğini dile getirdi. Geçmişte çocukların çoğunun hareketli olduğunu, bu nedenle de yer çekimine karşı kaslarının daha aktif kaldığını belirten Alanay, bunun skolyozun ilerlemesini engelleyebileceğini belirtti.
Çocukların artık daha sedanter (hareketsiz) bir yaşam tarzı seçtiğini ifade eden Alanay, bu nedenle "tedaviye ihtiyaç duyma oranlarının artmış" olabileceğini söyledi. Alanay, çocuklara spor yaptırarak onları aktif tutmanın, vücut dengesi açısından faydalı olabileceğini kaydetti.
AA