Medyanın toplum üzerindeki yadsınamaz etkisi, şiddetin ele alınış biçimiyle daha belirginleşmektedir. Medyada şiddetin sorumsuz tezahürü toplumda duyarsızlaşma ve normalleştirmeye yol açabilmekte, izleyiciyi korku ve güvensizlik gibi duygulara sürükleyebilmektedir.
Medya, günümüzde bilginin yayılması ve kamuoyunun şekillen-dirilmesinde hayati bir rol oynar. Şiddetin medyada nasıl yer aldığı ve işlendiği ise toplumsal tutumlar, davranışlar ve değerler üzerinde belirgin bir etkiye sahiptir. Özellikle görsel medyada şiddet içeriklerinin sıklıkla yer alması, toplumun farklı kesimlerini etkileyerek şiddetin meşrulaşmasına ya da normalleşmesine yol açabilmektedir.
Medya, şiddet olaylarını aktarırken genellikle dramatize etme eğilimindedir. Bu dramatizasyon, reyting kaygısı veya izleyiciyi ekran başında tutma isteğiyle daha da körüklenebilir. Televizyon kanalları, sosyal medya platformları ve internet haber siteleri, şiddet içeriklerini genellikle çarpıcı başlıklar, etkileyici görseller ve sürekli güncellenen son dakika haberleriyle verirler. Bu tür içerikler, izleyicide güçlü bir etki bırakırken, şiddet olaylarını sıradanlaştırmaktadır.
Genel Ruh Halimizi Bozuyor
Medyanın şiddeti ele alış biçimi, toplumda şiddete karşı duyarsızlaşmayı körükleyebilmektedir. Özellikle gençler, şiddet içerikli haberler ve görsellerle sürekli temas halinde olduklarında, bu tür içeriklere karşı duyarsızlaşmakta ve şiddet olaylarını günlük yaşamın bir parçası olarak görmektedir. Gençler üzerindeki bu etkiler, onları hem psikolojik olarak olumsuz yönde etkileyebilir hem de agresif davranışları model olarak benimsemelerine zemin hazırlayabilir.
Psikolog Albert Bandura’ya göre, insanlar gözlemleyerek öğrenir ve davranışlarını buna göre şekillendirirler. Özellikle genç bireyler, medyada izledikleri şiddet içeriklerinden etkilenerek bu tür davranışları taklit etme eğiliminde olabilirler. Bandura’nın çalışmaları, medyanın şiddeti “rol model” gibi sunmasının bireyler ve toplum üzerindeki zararlı etkileri ortaya koymaktadır.
Şiddetin medyada yoğun bir şekilde yer alması, toplum psikolojisinde korku ve güvensizlik duygularını da artırır. Özellikle gerçek zamanlı ve hızlı haber akışı sağlayan sosyal medya platformlarında şiddet olayları sıkça öne çıkarılmakta, bu da bireylerin kendilerini güvende hissetmelerini zorlaştırmaktadır.
Sürekli şiddet haberlerine maruz kalmak, toplumun genel ruh halini negatif yönde etkileyerek insanların birbirine duyduğu güveni azaltabilir ve dayanışma ruhunu zayıflatabilir. Bu durum, özellikle toplumun bir arada durması gereken kriz zamanlarında önemli bir sorundur. Bu bağlamda, medya tüketicisi bireyler üzerinde ortaya çıkan “öğrenilmiş çaresizlik” duygusu da dikkat çekicidir.
İzleyiciler, sürekli olarak şiddet olaylarıyla karşı karşıya kaldıklarında, bu olaylar karşısında etkisiz kaldıklarını ve yapabilecekleri bir şey olmadığını düşünerek çaresizlik hissine kapılabilir. Bu duygu durumu, toplumsal bağları zayıflatarak bireylerin sosyal sorumluluk duygularını köreltebilir.