Türk-İslam mimarisinin incisi 450 yıllık Selimiye Camii, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor.
Mimar Sinan'ın "ustalık eseri" olan ve Edirne'de 14 Mart 1575'te ibadete açılan Selimiye Camii, yapıldığı dönemde Osmanlı Devleti'nin gücünün ve büyüklüğünün de simgesi oldu.
Şehrin her tarafından görülen, hem İstanbul hem de Avrupa yönünden girişlerde şehre gelenleri karşılayan Selimiye, Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.
Osmanlı mimarisinin simge eserlerinden olan Selimiye, 4,5 asırdır heybetiyle Edirne'den geçenleri selamlıyor.
Kasnak tekniğiyle 8 sütuna dayalı tek kubbe şeklinde inşa edilen cami, yüksek minareleri, hünkar mahfili, dantel gibi işlenmiş mermer kaplı minberi, çoklu pencere sistemi ve çinileriyle ziyaretçilerini etkiliyor.

Mehmet Ali Esmer, Selimiye'nin yapıldığı dönemde ibadethane olmasının yanı sıra eğitim merkezi ve şehrin sorunlarının konuşulduğu bir toplanma alanı olarak da hizmet verdiğini söyledi.
Esmer, Selimiye'nin 450 yıl önde tesadüfen yapılmadığını, caminin dikkatlice incelendiğinde yüzlerce yıllık Türk geleneklerini yansıttığını; Mimar Sinan'ın Selimiye'yi yaparken insanları tek kubbe altında toplamayı hedeflediğini belirtti.

Caminin özellikleri
Selimiye'yi diğer cami mimarilerinden ayıran en büyük özelliği, herhangi bir yarım kubbeden destek almadan tek olarak inşa edilen kubbesi.
Mimari ve mühendislik üzerine araştırma yapanları şaşırtan kubbe, 43 metre yüksekliğinde ve 32 metre çapında.

Kalem gibi ince, bir dantel gibi süslü 3 şerefeli dört minaresi bulunan Selimiye'nin minarelerinin uzunluğu ise alemi dahil 85 metre. Dönemin şartları düşünüldüğünde "inanılmazın başarıldığı" minareler 3 yollu olarak tasarlandığı için, minareden çıkan 3 kişi birbirini göremiyor.

İznik çinileri ve revaklı avlusuyla da göz dolduran Selimiye'nin, müezzin mahfilinin mermer sütununa işlenmiş ters lale figürü için de halk arasında çeşitli rivayetler dillendiriliyor.

AA