Belirsizlikler, dezenformasyon ve manipülasyonla dolu bu yüzyıl belki de insanlık tarihinin en karanlık çağı.
Tüm dünyanın gözü önünde işlenen soykırım ve savaş suçları, uluslararası kurumların çaresiz kaldığı, güçlünün haklı güçsüzsün suçlu sayıldığı, algının gerçekleri perdelediği, sapkınlıkların, aile içi şiddetin yükseldiği 21. yüzyıl türlü sorgulamaları da beraberinde getiriyor.
Haya nedir?
Hayâ, hayat ile aynı kökten gelir, insanı dirilten bir ahlaktır ve bütün ahlaki değerlerin kaynağıdır. Resulullah’ın ifadesiyle “Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.” ( İbn Mace, “Zühd”, 17)
Haya ahlakının hedefleri nelerdir?
Hayâ ahlakının birinci gayesi; gösteri toplumunu bilgi toplumuna yeniden dönüştürmek.
İkinci gayesi; insanı görsel idrakin esaretinden kurtararak külli idrak yollarını iyileştirmek.
Üçüncüsü; suretin hakikat olmadığını sadece bir vehmi olduğunu insanlara ifade etmek.
Dördüncüsü; bakma ve görme ameliyesini haz ve keyif almaktan uzaklaştırıp, anlamaya ve ibret almaya hasretmek.
Beşinci gayesi, görme biçimini değiştirerek, bakmayı aklın eşlik ettiği nazara, kalbin eşlik ettiği basirete dönüştürmek.
Altıncısı; seyretmeyi “müşahede”ye dönüştürerek, seyirciyi tüm idrak yollarıyla müşahit eylemek.
Yedinci gayesi, tecessüs peşine düşen gayri ahlaki izleyiciyi ahlaki örnekliğe yani “şahid”e dönüştürmek. Teşhirciyi, kendini sürekli gösterme peşinde olanı “meşhud” makamına yükseltmek yani her an Rabbi tarafından gözetildiği bilincine kavuşturmak.
Sekizinci gayesi; insanı eşya-i bakıştan esma-i bakışa yöneltmek yani eşyanın, yüce yaratıcının esma-i hüsnasıyla nasıl tecelli ettiğini görmesini sağlamak.
“Hayâ etmiyorsan, dilediğini yapabilirsin” (Buhari, “Enbiya” 54) hadisi şerifi geldi değil mi hatırlarınıza? Eski çağlarda da tabii ki yaşanan ahlaki krizler oldu. Çünkü insanoğlu hayâyı kaybettiği an dilediğini her şeyi yapabileceğine hükmetti.

Çağımız dijitalleşme çağı ve insan yine zararda. Görsel egemenlik tüm insanlığa darbe yaparak insan bedeni ülkesini ele geçirmiş; gözleri görmez, kulakları işitmez kılmış; akılları esir almış ve kalpleri öldürmüştür.
İdrak yollarımızı ele geçirmeye çalışan görsel egemenliğin tuzaklarının farkında olmak, sabırla mücadele içinde kalmak ve sevdiklerimize doğruyu, iyiyi ve hakikati tavsiye etmek ise yine her çağda olduğu gibi hayâ ahlakı ile mümkündür.
Cenab-ı Allah, Asr Suresi’nde ne güzel buyurmuş:
“Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.”
Yeni Şafak