HZ.YUSUF (AS)’IN MISIR VEZİRİ OLMASI VE KARDEŞLERİYLE KARŞILAŞMASI
Yusuf 3
Biz bu Kur’an’ı vahyederek kıssaların (geçmiş milletlere ait haberlerin) en güzelini sana anlatacağız. Şu bir gerçek ki daha önce sen (bunları) bilmeyenlerdendin.
Yusuf 7
Andolsun ki Yusuf ve kardeşleri(nin haberleri)nde, sorup ilgilenenlerin alacakları nice ibretler vardır.
Yusuf 58
(Nihayet sözü geçen kıtlık yılı gelince Mısır’dan zahire almaları için) Yusuf’un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler. Onlar kendisini tanımadılar ise de o onları tanıdı.
Yusuf 59
(Yusuf) onların (zahire) yüklerini kendilerine hazırlatınca dedi ki: “Baba bir erkek kardeşinizi de bana getirin. Gördüğünüz gibi, ben (onun hissesiyle beraber) ölçüyü tastamam (ve bolca) yapıyorum ve ben konuk sevenlerin de en hayırlısıyım.”
Yusuf 60
“Eğer onu yanıma getirmezseniz artık benim yanımda size bir ölçek bile (zahire) yok ve bana da yaklaşmayın.”
Yusuf 61
(Kardeşleri:) “Onu babasından istemeye çalışacağız, biz her hâlükârda (bu isteğinizi) yaparız.” dediler.
Yusuf 62
(Yusuf) adamlarına: “Sermayelerini (paralarını) yüklerinin içine koyun. Umarım ki onlar ailelerine döndükleri zaman, onun farkına varırlar da yine gelirler.” dedi.
Yusuf 63
Nihayet babalarına döndükleri zaman: “Ey babamız! Artık bize ölçek (zahire satın almak) yasaklandı. Kardeşimizi de bizimle beraber gönder de zahire alalım. Biz onu ne pahasına olursa olsun koruyacağız.” dediler.
Yusuf 64
(Yakub) dedi ki: “Daha önce bunun kardeşini (Yusuf’u) size güvendiğim gibi bunu da mı size emanet edeyim? (Ne siz ne ben,) en iyi koruyucu Allah’tır. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”
Yusuf 65
Nihayet zahire yüklerini açtıkları zaman, sermayelerini kendilerine geri verilmiş buldular. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte (götürdüğümüz) sermayemiz (zahire bedellerimiz) bize geri verilmiş! (Bununla tekrar) ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi de koruruz ve (fazladan) bir deve yükü de (yiyecek) artırırız. (Zaten) bu, az bir ölçek (zahire)dir (bize yetmez).”
Yusuf 66
(Yakub:) “Hepiniz kuşatıl(ıp çaresiz kal)madıkça, onu bana mutlaka getireceğinize dair, Allah için sağlam bir söz verinceye kadar, onu sizinle beraber kesinlikle göndermeyeceğim.” dedi. Artık babalarına yeminle/sağlam söz vermeleri üzerine (Yakub): “Allah konuştuğumuza vekildir.” dedi (ve Bünyamin’i onlarla beraber gönderdi).
Yusuf 67
(Mısır’a hareket etmeden önce onlara:) “Oğullarım! (Mısır’a) bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin (nazarı dikkati çekmenizden korkuyorum). Gerçi, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben ancak O’na dayanıp güvendim. Tevekkül edenler de ancak O’na dayanıp güvensinler.” dedi.
Yusuf 68
Nihayet babalarının kendilerine emrettiği şekilde (Mısır’a ayrı ayrı kapılardan) girdiler. (Aslında babalarının) bu tedbiri Allah’tan (gelecek) bir şeyi onlardan gideremezdi. Sadece Yakub nefsindeki (korkudan korunmaya dair) bir dileği yerine getirdi. Doğrusu o, kendisine (vahiy ve ilhamla) öğrettiğimiz için ilim sahibi idi. Fakat insanların çoğu (ilâhî takdiri) bilmezler.
Yusuf 69
(Kardeşleri) Yusuf’un yanına girince, (öz) kardeşi olan (Bünyamin’)i yanına aldı (bağrına bastı ve ona): “Gerçekten, ben senin kardeşinim, onların (bizim hakkımızda) yaptıklarına üzülme!” dedi (ve önceki yaşadığı olayı anlattı).
Yusuf 70
(Yusuf,) onların yüklerini hazırlatınca su kabını (öz) kardeşinin yükü içine koydu. (Kafile yola çıktıktan) sonra bir tellal (münâdî) şöyle bağırdı: “Ey kervancılar! Siz hırsızsınız!”
Yusuf 71
(Yakub’un oğulları) onlara dönerek: “Ne kaybettiniz (ne arıyorsunuz)?” dediler.
Yusuf 72
Dediler ki: “Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (mükâfat) vardır.” (O seslenen:) “Buna ben kefilim.” (dedi.)
Yusuf 73
(Yusuf’un kardeşleri:) “Allah’a yemin ederiz ki bizim bu ülkeye fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Ayrıca biz hırsız da değiliz.” dediler.
Yusuf 74
(Onlar da:) “Eğer yalancı iseniz hırsızın cezası nedir?” dediler.
Yusuf 75
“Onun cezası, (çalınan mal) kimin yükünde bulunursa, kendisi onun karşılığıdır. Biz (hırsızlık yapan) zalimleri böyle cezalandırırız.” dediler.
Yusuf 76
Bunun üzerine (Yusuf, öz) kardeşinin kabından (yükünden) önce (hemen onu suçlama çekincesinden dolayı), onların kaplarını (aramaya) başladı. Sonra onu, kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz (Yusuf’a, kardeşi Bünyamin’i geri alması için) böyle bir plan hazırlattık. Yoksa hükümdarın dinine (kanununa) göre, Allah’ın dilemesi dışında kardeşini alamazdı. (Biz) dilediğimizi yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde, daha iyi bilen vardır (Allah eşsiz ilim sahibidir).
Yusuf 77
(Yusuf’un kardeşleri:) “Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı.” dediler. Yusuf, bunu içinde sakladı, onu onlara açıklamadı ve (içinden): “Bana yaptığınız yanında sizin durumunuz daha kötüdür.” dedi. “Allah sizin anlatmakta olduğunuzu çok iyi bilendir.”
Yusuf 78
(Kardeşleri:) “Ey azîz (vezir)! Onun çok ihtiyar bir babası var. Birimizi onun yerine al (hapset; yeter ki onu bırak). Biz seni kesinlikle iyiliksever (insanlardan) görüyoruz.” dediler.
Yusuf 79
(Yusuf:) “Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını (yakalayıp) almaktan Allah’a sığınırız; çünkü biz o takdirde zulmedenlerden oluruz.” dedi.
Yusuf 80
(Yakub’un oğulları) on(u kurtarmak)tan ümitlerini yitirince, kendi aralarında fısıldaşarak görüşmek üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına kesin söz aldığını ve daha evvel de Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam izin verinceye veya Allah benim için hükmedinceye kadar ben bu yerden asla ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.”
Yusuf 81
Babanıza dönün deyin ki: “Ey babamız! İnan ki oğlun, hırsızlık etti. Biz ancak bildiğimiz şeye şahitlik ediyoruz. (Kaybolan tasın, onun yükünden çıktığını gördük, hakikati bilmiyoruz.) Biz gaybın bekçileri değiliz.”
Yusuf 82
“(Bize inanmazsan) içinde bulunduğumuz o şehir (halkın)a ve içinde dönüp geldiğimiz kervana sor. Şüphesiz biz elbette doğru söyleyenleriz!”
Yusuf 83
(Bunun üzerine Yakub:) “Hayır! Nefisleriniz (sizi aldatıp böyle) bir işi hoş gösterdi. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. (Ben ise) Allah’ın, onların hepsini bana kavuşturacağını ümit ederim. Çünkü O (her şeyi) hakkıyla bilen, (eşsiz) hüküm ve hikmet sahibidir.” dedi.
Yusuf 84
Ve (Yakub) onlardan yüz çevirdi de: “Ah Yusuf’um ah!” diye sızlandı ve kederinden (ağlayarak) iki gözüne ak düştü (perde indi). (Bununla beraber) o, (kederini oğullarına belli etmiyor) içine atıyordu.
Yusuf 85
(Oğulları) dediler ki: “Vallâhi, sen Yusuf’u hâlâ anıp duruyorsun, ya (üzüntüden) eriyeceksin veya kendini helak edenlerden olacak (ve ölecek)sin.”
Yusuf 86
(Yakub:) “Ben derin üzüntü ve tasamı yalnız Allah’a arz ederim ve Allah katından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim.” dedi.
Yusuf 87
“Evlatlarım! Gidin Yusuf’u ve kardeşini ‘iyice araştırıp haber getirin.’ Allah’ın lütfundan ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler toplumundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.”
Yusuf 88
Bunun üzerine (Yakub’un oğulları Mısır’a dönüp Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman: “Ey vezir! Biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, pek kıymetsiz bir sermaye ile geldik. Bize yine ölçeği tam yap ve bize ayrıca ikramda bulun. Şüphesiz Allah ikramda bulunanları mükâfatlandırır.” dediler.
Yusuf 89
(Yusuf şöyle) dedi: “Siz cahil (lik/gaflet döneminizde) iken Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı hatırladınız mı (anlayıp tevbe ettiniz mi)?”
Yusuf 90
“Aaa! Yoksa sen, (hakikaten) sen Yusuf musun?” dediler. O da: “Ben Yusuf’um, bu da kardeşimdir. Allah bize lütufta bulundu (bizi korudu ve yüceltti). Çünkü hakikat şudur ki: Kim ‘Allah’ın emrine uygun yaşar’ ve sabrederse muhakkak ki Allah iyilerin mükâfatını zâyi etmez.” dedi.
Yusuf 91
(Kardeşleri:) “Allah’a yemin olsun ki Allah, seni hakikaten bizden üstün tutmuş ve bize tercih etmiştir. Biz doğrusu, (yaptığımızdan dolayı) suçluyduk.” dediler.
Yusuf 92
(Yusuf da:) “Bugün size, (o yaptığınızdan dolayı) hiçbir kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” dedi.
Yusuf 93
“Şu gömleğimi götürün, onu babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Sonra bütün ailenizle birlikte bana gelin.”
Yusuf 94
Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları: “Doğrusu, ben Yusuf’un kokusunu alıyorum. Sakın bana bunadı demeyin!” dedi.
Yusuf 95
(Oradakiler:) “Vallâhi, sen hâlâ eski (sayıklama) şaşkınlığındasın.” dediler.
Yusuf 96
Müjdeci gelip de o (Yusuf’un gömleği)ni, (Yakub’un) yüzüne koyunca derhal (gözleri eski) görür haline dönüverdi. (Bunun üzerine:) “Ben size, Allah (tarafın)dan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim dememiş miydim?” dedi.
Yusuf 97
(Evlatları:) “Ey babamız! Bizim için istiğfâr et (günahlarımızın bağışlanmasını dile), gerçekten biz suç işleyenlerdik.” dediler.
Yusuf 98
(Yakub:) “Sizin için Rabbimden bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphe yok ki O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” dedi.
Yusuf 99
Nihayet (hep beraber Mısır’ın dışında kendilerini karşılamak için çıkmış olan) Yusuf’un yanına vardıkları zaman, (Yusuf) babasını ve annesini bağrına bastı ve: “Allah’ın izniyle emin olarak Mısır’a girin.” dedi.
Yusuf 100
Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkar(ıp oturt)tu ve hepsi de (önce) onun için (yani ona kavuşturan Allah’a şükür için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: “Ey babacığım! İşte bu, önceki (gördüğüm) rüyamın te’vili (yorumu)dur. Doğrusu Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi. Bana nice ihsanlarda bulundu. Böylece beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra da O (Allah), sizi çölden (buraya) getirdi. Şüphesiz Rabbim, dilediğine lütfedicidir. Çünkü O, hakkıyla bilen, mutlak hüküm sahibidir.”
Yusuf 101
“Rabbim, sen bana mülk (ve saltanat) verdin ve sözlerin (rüyaların) tâbirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada ve âhirette velîm (sahibim, gerçek dostum) sensin! Benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih (mü’min)ler arasına dahil et.”