HZ.MUSA (AS)IN FİRAVUN İLE KONUŞMASI VE SİHİRBAZLARIN İMANI
Mü’minûn 45-46.
…Musa’yı (ve kardeşi) Harun’u, mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun ve ileri gelen yandaşlarına gönderdik. Ama onlar büyüklük tasladılar (iman etmeyi kibirlerine yediremediler). Zaten kibirlenen (ve dik başlı) bir toplum idiler.
Şuarâ 23.
Firavun dedi ki: “Âlemlerin Rabbi de nedir?”
Şuarâ 24.
(Musa:) “Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir, eğer kesin olarak gerçeği bilen kimseler iseniz.” dedi.
Şuarâ 25.
(Firavun) etrafındakilere: “İşitiyor musunuz?” dedi.
Şuarâ 26.
(Musa: “O) sizin de Rabbiniz, evvelki atalarınızın da Rabbidir.” dedi.
Şuarâ 27.
(Firavun:) “Size gönderilen (bu) peygamberiniz kesinlikle delidir.” dedi.
Mü’minûn 47.
“Kavimleri (olan İsrâiloğulları) bize kölelik ederlerken, şimdi bizim gibi iki insana mı iman edeceğiz?” dediler.
Şuarâ 28.
(Musa:) “Eğer akıl erdir(ip düşünebil)iyorsanız (O), doğunun, batının ve bunlar arasında olanların da Rabbidir.” dedi.
Şuarâ 29.
(Firavun:) “Andolsun ki benden başka bir ilâh edinirsen, kesinlikle seni zindana atılanlar arasına koyarım.” dedi.
Şuarâ 30.
(Musa:) “Sana apaçık bir şey (bir delil) getirsem de mi?” dedi.
Şuarâ 31.
(Firavun:) “Eğer doğru (söyleyenlerden) isen haydi o (delili)ni getir!” dedi.
Şuarâ 32.
(Musa) bunun üzerine âsâsını yere attı, bir de (gördüler ki) o apaçık bir ejderha!
Şuarâ 33.
Elini de (koltuğundan) çekip çıkardı, bir de (gördüler ki) o bakanlara bembeyaz (görünen bir el)dir.
Şuarâ 34.
(Firavun,) etrafındaki ileri gelenlere: “Şüphesiz bu, çok bilgili bir sihirbazdır.” dedi.
Şuarâ 35.
“Sizi büyüsüyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi siz ne buyurursunuz?”
Şuarâ 36-37.
Dediler ki: “Onu ve kardeşini meşgul et. Şehirlere toplayıcılar (münâdîler) yolla; bütün bilgin sihirbazları sana getirsin(ler).”
Şuarâ 38.
Derken sihirbazlar belirlenen bir gün belli bir vakitte bir araya getirildi.
Şuarâ 39.
İnsanlara: “Siz de toplu halde (hazır) mısınız?” denildi.
Şuarâ 40.
(Firavun’un adamları:) “Umarız ki sihirbazlar galip gelir de, (böylece) biz de onlara uyarız.” (dediler).
Şuarâ 41.
Sihirbazlar (oraya) gelince Firavun’a: “Eğer üstün gelenler biz olursak bize mutlaka bir mükâfat var, değil mi?” dediler.
Şuarâ 42.
“Evet, hem o takdirde siz kesinlikle (bana en) yakın (olan)lardan (olacak)sınız.” dedi.
Şuarâ 43.
Musa onlara: “Atın atacağınız ne varsa!” dedi.
Şuarâ 44.
(Onlar da) iplerini ve sopalarını attılar ve: “Firavun’un izzet ve azameti adına, üstün gelenler kesinlikle biziz, biz!” dediler.
Şuarâ 45.
Musa da âsâsını bıraktı. Bir de (gördüler ki) o uydurdukları şeyleri yutuyor.
Şuarâ 46-47-48.
Sihirbazlar derhal, secdeye kapandı(lar): “İman ettik âlemlerin Rabbine; Musa ve Harun’un Rabbine!” dediler.
Şuarâ 49.
(Firavun:) “Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Elbet o size sihri öğreten büyüğünüzdür. Ama yakında (size ne yapacağımı) öğreneceksiniz. (Yemin ederim ki) kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizin hepinizi asacağım.” dedi.
Şuarâ 50.
Dediler ki: “Zararı yok. Zaten biz Rabbimize döneceğiz.”
Şuarâ 51.
“Biz (senin kavminden O’na) inananların ilki olduğumuzdan, Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız.”
Şuarâ 52.
Musa’ya: “Mü’min kullarımı geceleyin (yola çıkarıp) yürüt. Çünkü siz takip edileceksiniz.” diye vahyettik.
Şuarâ 53-54-55-56.
Firavun da şehirlere: “Şüphesiz onlar (İsrâiloğulları) dağınık ve az bir topluluktur. Buna rağmen onlar, bizi hep kızdırmaktadırlar. Biz ise uyanık (ve hazırlıklı) olan bir topluluğuz.” diye (asker) toplayıcılar gönderdi.
Şuarâ 57-58-59-60.
Biz de onları (yani Firavun ve yandaşlarını, Mısır’daki) bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve güzel/şerefli makam(lar)dan çıkardık. İşte böylece İsrâiloğulları’nı da (bütün) bunlara mirasçı yaptık. Şöyle ki: (Firavun ve yandaşları) güneş doğarken (Musa ve ashâbını yakalamak için) onların peşine düştüler.
Şuarâ 61.
İki topluluk (yaklaşıp) birbirini görünce, Musa’nın adamları: “Biz kesinlikle yakalandık.” dedi.
Şuarâ 62.
(Musa:) “Hayır! Rabbim benimle beraberdir, bana kurtuluş yolunu gösterecektir.” dedi.
Şuarâ 63.
Bunun üzerine Musa’ya: “Âsânı denize vur.” diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarıldı, her bölüm büyük bir dağ gibi oldu.
Şuarâ 64.
Diğerlerini de oraya yanaştırdık (onlar da açılan denize girdiler).
Şuarâ 65.
Musa’yı ve beraberindeki kimseleri toptan (denizi geçirip) kurtardık.
Şuarâ 66.
Sonra ötekileri (denizin kapanmasıyla suda) boğduk.
Şuarâ 67.
Doğrusu bunda (kudretimizi gösteren) bir ibret vardır. (Buna rağmen) yine de çokları iman etmediler.
Şuarâ 68.
Hiç şüphesiz Rabbin, elbette, mutlak galiptir, çok merhametlidir.