HZ.MUSA (AS)’IN TEBLİĞİ VE SİHİRBAZLARIN İMANI
Bakara 87.
Andolsun ki (biz) Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra da (aynı tevhid esasında) peygamberlerle onu izlettik. Meryemoğlu İsa’ya açık deliller (mucizeler) verdik ve onu Rûhu’l-Kuds (Cibrîl) ile destekledik. Fakat her ne zaman bir peygamber, size nefsinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirdiyse büyüklük taslamadınız mı? Kimini yalanladınız, kimini de öldürdünüz.
En’am 154.
Yine biz, iyilik yapanlara (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi genişçe açıklamak, doğru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Bu sayede onlar (İsrâiloğulları), Rablerine kavuşacaklarına inansınlar (diye).
Maide 20.
Bir zamanlar Musa kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü (O) içinizden peygamberler var etti ve size hâkimiyet/hürriyet verdi, yine (zamanınızda) âlemlerden hiçbirine vermediğini size verdi.”
A’raf 103.
Sonra onların (o peygamberlerin) ardından Musa’yı âyetlerimizle (mucizelerimizle) Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına gönderdik Onlar da (inkâr ederek) âyetlerimize haksızlık ettiler. Bak, fesat çıkaranların sonu nasıl oldu?
A’raf 104.
Musa dedi ki: “Ey Firavun! Muhakkak ki ben âlemlerin Rabbi katından (gönderilmiş) bir Resûlüm.”
A’raf 105.
“(Benim için) doğru olan görev, Allah’a karşı haktan başkasını söylemememdir. Doğrusu size, Rabbinizden bir âyet (peygamberliğime şahit bir mucize) ile geldim, artık İsrâiloğulları’nı benimle (Şam’a) gönder.”
A’raf 106.
(Firavun) dedi ki: “Eğer bir âyet (mucize) ile geldiysen ve eğer doğru söyleyen birisi isen haydi getir de (göster) onu!”
A’raf 107.
Bunun üzerine (Musa) âsâsını (yere) attı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderha (oluver)di.
A’raf 108.
Elini (koltuğuna sokup) çıkardı, bir de ne görsünler; o, bakan kimseler için bembeyaz (gözleri kamaştıran bir el)dir!
A’raf 109.
Firavun’un kavminden ileri gelenler dedi ki: “Doğrusu bu çok bilgili bir sihirbazdır.”
A’raf 110.
“Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor.” (Firavun): “Öyleyse ne buyurursunuz?”
A’raf 111.
Dediler ki: “Onu ve kardeşini (Harun’u) beklet; (bu sırada) şehirlere toplayıcı (tellâl)lar gönder.”
A’raf 112.
“Bilgili sihirbazların hepsini sana getirsinler.”
A’raf 113.
Sihirbazlar Firavun’a geldi(ler): “Eğer galip gelenler biz olursak, bize elbet bir mükâfat var, değil mi?” dediler.
A’raf 114.
(Firavun:) “Evet” dedi, “hem de siz, mutlaka (benim) yakınlar(ım)dan olacaksınız.”
A’raf 115.
(Sihirbazlar:) “Ey Musa! Sen mi (hünerini önce) ortaya koyacaksın, yoksa (önce) biz mi koyalım?” dediler.
A’raf 116.
(Musa:) “Siz ortaya koyun.” dedi. (Onlar ellerindeki ip ve sopaları) atınca, insanların gözlerini büyülediler. Onlara (kıvranıp gezinen büyük yılanlar gösterip) korku saldılar; büyük bir sihir (meydana) getirdiler.
A’raf 117.
Biz de Musa’ya: “Âsânı bırak.” diye vahyettik. Bir de ne görsünler; o, (sihirbazların) uydurup gösterdiklerini yakalayıp yutuyor (yok ediyor)du.
A’raf 118.
İşte gerçek meydana çıktı ve onların yaptıkları boşa gitti.
A’raf 119.
İşte orada yenildiler ve küçük düştüler.
A’raf 120.
Sihirbazlar (bu yenilgi üzerine) secdeye kapandılar.
A’raf 121-122.
“…Musa ve Harun’un Rabbi olan âlemlerin Rabbine iman ettik.” dediler.
A’raf 123.
Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden önce ona iman ettiniz ha! Şüphesiz bu, halkını oradan çıkarmak için şehirde (aranızda anlaşarak) kurduğunuz bir tuzaktır. Yakında (başınıza neler geleceğini) bileceksiniz.”
A’raf 124.
“Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım.”
A’raf 125.
(Onlar:) “Şüphesiz biz (her hâlükârda ölüp) Rabbimize döneceğiz.” dediler.
A’raf 126.
“Ve sen ancak, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde (onlara) iman ettik diye bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üstümüze (bol) sabır yağdır, bizi müslümanlar olarak öldür.” dediler.
A’raf 127.
Firavun kavminin ileri gelenleri (Firavun’a): “Musa ve kavmini, bu yerde (Mısır’da) bozgunculuk etmeleri (senin rabliğini tanımayıp insanları senin aleyhine tahrik etmeleri), (Musa’nın da) seni ve (seni temsîlen dikilen ve tapınmalarına izin verdiğin) ilâhları terk etmesi için mi bırakıyorsun?” dedi(ler. Firavun da:) “Oğullarını öldürteceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız; elbette biz, onların üstünde otoriter (bir güc)üz.” dedi.
A’raf 128.
Musa, kavmine: “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı yapar. (Güzel) âkıbet (Allah’ın emirlerine) uygun yaşayanlar içindir.” dedi.