İslâm cemaate, cemiyete ve beraberliğe çok önem vermiştir. Bunlara çok sevap vardır. Cemaatle kılınan namaz, evde kılınan namazdan 27 kat daha sevaplıdır. Birlik ve beraberlik rahmet, tefrika azaptır. İslâm'da tefrika, i'tizal, lakaytlık, infirak, bencillik, bozgunculuk… yasaktır.
Bir kenara çekilip de münferit yaşamaktan ziyade muhabbet, birlik-beraberlik ve toplum hayatı esastır.
"Bir mü'min ki, halkın arasında bulunuyor, halka hizmet ediyor; onların sıkıntılarına tahammül ediyor, bu mü'min kenara çekilmiş kendi rahatına bakan müslümandan daha hayırlıdır." Buyuruyor, dinimiz,
"İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır." Buyuruyor, dinimiz. Onun için İslâm, toplumların arayıp bulamadığı hazinedir. Fitneyi ve fesadı, çarpışmayı ve çatışmayı, muhabbeti bozucu her şeyi yasaklamıştır. Gıybet, dedikodu, laf getirmek götürmek, kötü söz söylemek, tefrika, kavga… yasaktır, İslâm’da. Bir Müslüman, bir müslümanın karşısına geçip silah çekemez. Müslüman, müslümana vurup onun canını yakamaz. Yasaktır. Peygamber Efendimiz salla'llâhu aleyhi ve selem;
"Âhir zamanda fitneler olacak." buyuruyor.
"Yâ Resûlallah! O zaman ne yapalım?" diyorlar.
"Evinize kapanın, katılmayın. Fitne müslümanlar arasına, evinize gelirse Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi olun." buyuruyor. Hayırlı evladı hangisi? İbadeti kabul olan ve öldürülen. "Öldüren gibi olmayın. Mazlum olun." diyor. Yani, el kaldırmayın, birbirinizle çarpışmayın diyor. İslâm'ın terbiyesi budur. Uygulama ayrı. Çünkü müslümanlık güzel de, müslümanlar çok kusurlu.