İslâm böyle havalarda, bulutlarda, semalarda olan bir din değildir. Sadece âhiretle ilgilenen, "Din, bir duygu; ona kimse ilişmez" diye tarif edilen bir sistem değildir, İslâm.
Din nedir? İslâm bilhassa?
İslâm, hayatın bir yaşanma tarzıdır.
İslâm namaz mıdır?
Sadece namaz değil.
Ramazan mıdır?
Sadece Ramazan değil.
Hac mıdır?
Sadece hac değil.
İslâm, hayatın belli bir iman sistemine göre yaşama tarzıdır. Sabahtan akşama, geceden gündüze, evden iş yerine, beşikten mezara kadar insanın her anını ilgilendiren bir sistemdir. İnsanın içinde yaşadığı bir ortamdır. Yakasına taktığı bir rozet değildir. Üzerine giyip çıkardığı bir libas değildir. İçinde yaşadığı bir ortamdır, İslâm. O bakımdan bazı şeyler ibadettir. Şaşarsınız, şaşacak şeyler vardır, ibadet sayılır. Mesela evlilik ibadettir. Sükut ibadettir. İyi bir niyet ibadettir; sadece temenni ediyor, içinden iyi bir şeye niyet ediyor, bu ibadettir.
İslâm, dünyayı da âhireti de, ferdi de cemiyeti de, maddeyi de mânayı da beraber götürür.
Mesela insan ticaret yapar sevap kazanır.
el-Kâsibu habîbullah hadîs-i şerîftir. "Ticaret yapan, kazanan insan Allah'ın sevgili kuludur." Hatta bir başka hadîs-i şerîfi daha var.
et-Tâcirü's-sadûku'l-emînü ma'annebiyyîne ve'ssıddîkîne ve'şşühedâi yevme'l-kıyâmeti.
"Doğru dürüst güvenilen bir tüccar, kıyamet gününde peygamberlerle, şehitlerle beraber haşrolacak." diye müjdeleniyor. Tüccardır, mal getiriyordur, para kazanıyordur ama doğruluğundan dolayı, yine sevap kazanır. O beldede ihtiyaç olan bir metayı oraya getirip ihtiyacı karşıladığından dolayı ticaret sevaptır.
İyi niyetli olduğun zaman askerlik de, nöbetçilik de ibadet; devlet yöneticiliği de ibadet; sükut da, ticaret de, tefekkür de, konuşmak da sevap. Neden? Çünkü İslâm hayat, yaşayış tarzı, hayatı sürdürüş biçimi, insanın yaşam tarzının bütünü.