İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Akşam20:05 Yatsı21:36 İmsak04:20 Güneş05:58 İşrak06:43 Öğle13:06 İkindi16:56
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 11°C Nem %50
Türkçe
1 Zilka'de 1446 29 Nisan 2025 Salı
1 Zilka'de 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:20 05:58 06:43 13:06 16:56 20:05 21:36
Giriş Yap

064.Bakara (129)

Tefsir Sohbetleri

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, lütfu, ihsanı, ikrâmı hem dünyada hem âhirette üzerinize olsun.

Sohbetlerimizi yaparak, onları anlatmaya çalışarak Bakara sûre-i şerîfesinin âyetleri üzerinde ilerliyoruz. 129. âyet-i kerîmeye geldik.

127. âyet-i kerîmeden itibaren, hatta 126'dan, 125'den itibaren İbrahim aleyhisselam, İsmail aleyhisselam, onların Kâbe'yi bina etmesi, bina ederken yaptıkları dualara dair konular başlamıştı. İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselam ile beraber Kâbe'nin duvarlarını yükseltirken; "Yâ Rabbi! Rabbimiz! Ey Mevlâmız! Bizim bu ibadetlerimizi kabul et!" diye dualar etti, diye başlıyordu. Onları geçen haftalar izah ettim. Kendileri için dua ettikleri gibi zürriyetleri yani kendilerinin nesillerinden gelecek insanların da bir müslüman ümmet olması için dua ettiklerini, kendilerine Cenâb-ı Hakk'ın teveccüh buyurmasını istediklerini bildiren âyetleri anlatmıştık.

Bu akşamki sohbetimizin konusu, yine İbrahim aleyhisselam [ve] İsmail aleyhisselâm'ın müştereken yaptıkları dualardan birisini gösteren 129. âyet-i kerîme. Âyet-i kerîmenin asıl metnini besmeleyi çekerek okuyalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Rabbenâ veb'as fîhim resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhümü'l-kitâbe ve'l-hikmete ve yüzekkîhim inneke ente'l-azîzü'l-hakîm.

Evvelki duaları nelerdi, daha önceki haftalarda onları anlattık, izahlarını yaptık. O duaların devamı olarak yine İbrahim aleyhisselam ve İsmail aleyhisselam diyorlar ki;

Rabbenâ. "Ey bizim Rabbimiz!"

"Bizi nimetleriyle besleyen, yaşatan, hayatımızı devam ettiren, nimetlerine gark eden, lütfuna mazhar eden Mevlâmız!"

Veb'as fîhim. "Burada zürriyetimizden teşekkül edecek olan topluluğun içinden..."

İsmail aleyhisselam vasıtasıyla, Mekke'ye iskân ettiği Hacer validemiz ve oğlu İsmail aleyhisselam'dan türeyen, oraya yerleşecek olan o toplumun içinden, o halkın içinden.. Biliyor ki nesli orada gelişecek. Çünkü Cenâb-ı Hak istikbale ait bilgileri peygamberlerine bildiriyor. Onlar ileride olacak şeyleri Allah'ın bildirmesiyle öğrenmiş oluyorlar.

"Yâ Rabbi! İşte burada oluşacak olan, zürriyetimden meydana gelecek olan insanların içinden..."

Veb'as fîhim. "Onların içinden ba's eyle." Resûlen minhüm. "Onlardan bir peygamber tayin eyle, bir peygamber gönder. Onların içinden bir peygamber çıkar yâ Rabbi!" diyorlar, İbrahim ve İsmail aleyhisselam.

Bu peygamberin neler yapacağını da, sıfatlarını cümlecikler hâlinde ekliyorlar:

Yetlû aleyhim âyâtike. "Senin âyetlerini onlara okuyan bir peygamber."

Başka?

Ve yuallimuhümü'l-kitâbe. "Kitabı onlara öğreten bir peygamber." Ve'l-hikmete. "Hikmeti onlara öğreten bir peygamber." Ve yüzekkîhim. "Onları paklayan, temizleyen bir peygamber."

Hepsini toplayarak söyleyecek olursak:

"Yâ Rabbi! Burada yerleştirdiğim evlâdımın, ailemin ve torunlarımın arkasından gelecek olan, onların zürriyetlerinden teşekkül edecek insanların arasından onlara senin âyetlerini okuyacak, senin kitabını öğretecek, hikmeti öğretecek ve onları tertemiz, pak, maddeten, mânen mübarek insanlar hâline getirecek bir Peygamber de aralarından çıkar yâ Rabbi!"

İnneke ente'l-azîzü'l-hakîm. "Hiç şüphe yok ki sen çok izzet sahibisin, çok hikmet sahibisin, çok aziz ve pek hakîmsin!" diyorlar.

Şimdi bunun kelimelerini açıklayayım:

Ba's etmek; göndermek. Resul ba's etmek, Arapça'da "bir halka bir elçi göndermek" mânasına geliyor. Ama bu gönderilen elçi bazen o halkın kendisinden de olabilir, dışarıdan bir kimse de oraya gidip onlara Allah'ın elçiliğini yapar, Allah'ın emirlerini tebliğ edebilir. Bazı milletlere Allahu Teâlâ hazretleri bir peygamber göndermiş; ama onların içinden değil, dışarıdan bir peygamber göndermiş, onlara emirlerini iletmiştir.

Burada İbrahim aleyhisselam diyor ki; "İçlerinden bir peygamber çıkar." Yani "Çıkacak peygamber de benim zürriyetimin bir ferdi olsun, benim neslimden bir kimse olsun." diyor. "Şu vasıflarda bir peygamber..." diyor, dua ediyor.

Tabii bu dua kabul olmuş bir dua. Duasının sonucu Peygamber Efendimiz İbrahim aleyhisselâm'ın, İsmail aleyhisselâm'ın neslinden Mekke'de peygamber oluyor. İsmail aleyhisselâm'ın neslinden, o zamandan Peygamber Efendimiz'e kadar gelmiş başka peygamber yok. Yani onun neslinden ilk Peygamber Efendimiz geliyor. Dua Peygamber Efendimiz'in gelmesi için Allah'a yapılmış bir dua. Dua da müstecâb olmuş ki Peygamber Efendimiz gelmiş oluyor.

İşin daha derininden tutturulacak olursa; İbrahim aleyhisselam zürriyetini götürüp de ekin bitmez taşlar arasında, tepeler arasında, hiçbir şey olmayan bir yere yerleştirirken de bir şeyler biliyordu da ondan yerleştirmişti. Geçtiğimiz haftalarda onu anlatmıştım. Yoksa insan durup dururken hiçbir maddî güzelliği, imkânı olduğu görülmeyen bir yere çoluk çocuğunu götürüp [bırakmaz.] Hacer validemiz de soruyor;

"Sen bizi bırakıp nereye gidiyorsun? Allah mı emretti?"

"Allah emretti." diye de İbrahim aleyhisselam bildiriyor.

İbrahim aleyhisselâm'a; "Git, zürriyetini oraya yerleştir." diyen Cenâb-ı Hak Teâlâ… Yani mukadderâtı takdir buyuran Rabbü'l-âlemîn İbrahim aleyhisselâm'a emrediyor; "Git, hanımını ve çocuğunu oraya yerleştir." "Kes" dediği zaman, "Kurban et." dediği zaman kurban etmeye razı, öyle itaatli bir peygamber İbrahim aleyhisselam... "Götür, oraya yerleştir." deyince de; "Niçin yâ Rabbi? Orada ne yapacaklar? Ne yiyecekler? Fırın yok, ekmek yok, manav yok, et yok, ekin yok, ağaç yok... Orada ne yaparlar?" demiyor. Teslimiyeti var, tevekkülü var. "Madem emretti Cenâb-ı Hak, muhakkak bir bildiği vardır." diye, zürriyetini ekin bitmez bir ıssız, tenha vadiye yerleştiriyor, iskân ediyor, bırakıyor. Tabii onların içinden bir peygamber çıkacağını da Allah bildiriyor.

Peygamber Efendimiz de kendisinden sonra, kıyamete doğru kendisinden sonraki zamanlarda olacak şeyleri Allah'ın bildirdiği şekilde ümmetine de bildirmiş. "Olacak" dediği şeyler de olmuş. Mesela Bizanslılar İranlılar'ı yenecek diye… Hatta müşriklerle Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz iddialaştılar. Buyurdu, öyle oldu. Bizanslılar yendiler. Sonra "Siz Bizans'ın arazilerine, İran'ın da tahtına hazinelerine sahip olacaksınız." diye buyurdu; Hendek harbinde, yani muhasara altındayken, harp olacak, belki yok olacak gibi oldukları bir sırada; "Hayır, siz yok olmayacaksınız; iki imparatorluğu yenip onların hazinelerine, arazilerine sahip olacaksınız!" diye bildirdi. Öyle de oldu. Sasani imparatorluğu da yıkıldı, İslâm oraya hâkim oldu; Bizans imparatorluğu da yıkıldı, İslâm oraya hâkim oldu. "İstanbul fetholunacaktır." diye buyurdu, sahih hadîs-i şerîf, o da oldu. İstanbul'un fethi de oldu. Kıyamete doğru ahlâk bozulacak, haller değişecek, iyiler hor olacak, kötüler başa geçecek, güzel ahlâk ayaklar altında kalacak, kötü huylar alkışlanacak, insanlar sokaklarda edepsizlik yapacaklar, utanmayacaklar... Bunların da olduğunu görüyoruz.

Peygamberlere Allahu Teâlâ hazretleri, evveli âhiri, her şeyi bilen, hatta takdir eden, yaratan Cenâb-ı Hak "Şöyle olacak." diye bildirdiği için onlar biliyorlar. Âhir zamanda bir âhir zaman Peygamberi geleceğini de biliyorlar. Onun kendi neslinden olduğunu da biliyor. Cenâb-ı Hakk'ın mukadderâtını Cenâb-ı Hak bildirdiği için ona âşina.

Bir Peygamber, yani Peygamberimiz, âhir zaman Peygamberi Muhammed-i Mustafa... "Bu acaba müslümanların kendi peygamberlerini pâyelendirmek, övmek için veyahut onu sağlam, sahih diye göstermek için müslümanların uydurduğu bir şey mi?" diye insanlar düşünebilir. İnanmayan, muhalif, münkir olan insanlar böyle bir şey düşünebilir. Olabilir, düşünsünler...

Ama Peygamber Efendimiz peygamber olmadan önce hıristiyanlar ve yahudiler "Âhir zaman Peygamberi gelecek." diye biliyorlardı. Onun Mekke'den çıkacağını biliyorlardı. Hıristiyanlar isminin Ahmed olacağını biliyorlardı; çünkü İsa aleyhisselam ismiyle bildirmişti. Bekliyorlardı. Ve müşriklere de; -daha önceki haftalardaki âyetlerde onların izahını yaparken size sahih bilgileri naklettiğim gibi- "Âhir zaman Peygamberi gelince biz şirki yok edeceğiz, sizi mahvedeceğiz!" diye söylüyorlardı. Bunların hepsini bu derslerimi, tefsir sohbetlerimi takip eden kardeşlerimiz dinlediler. Daha önceki haftalarda âyetler geçti, o âyetlerin izahlarında hadîs-i şerîfler geçti, onları okuduk. Peygamber Efendimiz'den önce olan bir mevcut bilgi zaten bu. Peygamber Efendimiz veya müslümanlar çıkarmış değil. O bakımdan böyle düşünenlere çok güzel bir cevap oluyor bu.

Hatta ben İngilizce yazılmış bazı kitaplar almıştım. Orada Peygamber Efendimiz'in geleceğini, İncil'de, Tevrat'ta, hatta Hint kıtasındaki çok eski dinlerin kutsal kitaplarında, hatta İran bölgesindeki Zerdüştîler ve daha önceki milletlerin kutsal kitaplarda da böyle bilgilerin olduğunu ve o bilgilerin o dillerle yazılmış kitaplarda fotokopilerini gördüm. Hint dinlerinde de âhir zaman Peygamberi hakkında bilgiler var, bu kitaplara geçmiştir. İran dinlerinde de "Âhir zaman Peygamberi gelecek." diye bilgiler var, kitaplarda fotokopileri var. Yahudilerin kitaplarında da var, bu da biliniyor. Hıristiyanların İncil'inde, Kitab-ı Mukaddes'te de var. Yani bu, müslümanlardan önce zaten yaygın olan bir husus. Zaten Peygamber Efendimiz'in geleceği bekleniyor ve umuluyordu.

Peygamber Efendimiz'in sıfatları bâbında, yani ne gibi bir peygamber, neler yapacak bir peygamber olduğunu gösteren cümleciklere geçelim:

Yetlû aleyhim âyâtike. "Yâ Rabbi! Öyle bir peygamber gönder ki o senin âyetlerini onlara okuyan bir peygamber olsun."

'Allah'ın âyetlerini okuyan'dan maksat nedir?

Kur'ân-ı Kerîm. Peygamber Efendimiz Allah'ın âyetleri olarak kendisine indirilen Kur'ân-ı Kerîm'i, Cebrail aleyhisselâm'ın ve çeşitli vahiy şekilleriyle kendisine ulaşan Kur'ân-ı Kerîm'i halka okudu, tilavet eyledi. Ve halk da onu belledi, ezberledi. Kitaplara yazdılar, ellerindeki yazılabilecek malzemeye yazdılar. Sonra onlar toplandı, şu andaki, elimizdeki Kur'ân-ı Kerîm Peygamber Efendimiz'e inmiş hâliyle, harfi değişmeden ve kıyamete kadar da değişmeyecek bir şekilde elimizde en sağlam bir şekilde mevcut.

Daha önceki peygamberlere indirilen kitaplar ve suhuflar yani sahifeler, ahkâm aynen muhafaza edilememiş. Kendi asıl dilleriyle, indiği dille korunamamış. Tercümeleri kaç yıl sonra ortaya çıkmış. Eksiklikler, ihtilaflar var. Çünkü İncil denildiği zaman kaç çeşit İncil var... Hatta 300 kadar çeşidi olduğu, bunların İznik konsilinde MS. 325'te İznik'te toplanan hıristiyan meclisinde müzâkere edilip bazılarının elendiği, dört tanesinin bırakıldığı meşhur, bilinen şeyler bunlar... İhtilaflı, çünkü aslı yok. Tevrat da öyle, İncil de öyle. O halde dünya üzerinde Allah pek çok peygamber göndermiş, kitap indirmiş, onlara vahiy ve ahkâm indirmiş, dinlerini bildirmiş; ama onlar korunamamış. Korunabilen, aynen korunabilen, hiç bozulmadan, harfi değişmeden korunabilen Kur'ân-ı Kerîm.

Yetlû aleyhim âyâtike. "Onlara senin âyetlerini okuyan bir peygamber..."

Evet, işte Kur'ân-ı Kerîm kendisine indi, o da ümmetine okudu.

Âyet, "kesin bilgi sağlayan alâmet, işaret' demek. "Delil" ve "belge" mânasına da geliyor. Mesela gök olayı, herhangi bir ibretli gök mucizesi, mucizevî bir olay da âyettir.

"Yerde ve gökte Allah'ın âyetleri vardır." Ne demek?

"Allah'ın varlığına birliğine delalet eden, onu gösteren, onu anlatan, onu ispat eden belgeler, bilgiler, işaretler" demek.

Âyet kelimesi umumî mânasıyla Kur'ân-ı Kerîm'de böyle de kullanılıyor. Bir de "Kur'ân-ı Kerîm cümleleri, Allah'ın ahkâmını ihtivâ eden sözcükler" mânasına da o şekliyle de kullanılıyor. İki mânası birden var. Bir dilde bir kelime bazen birkaç mânada kullanılır. Bu iki mânasının ikisi de Kur'ân-ı Kerîm'de kullanılıyor. Mesela Âl-i İmrân sûresinin başında;

Hüve'llezî enzele aleyke'l-kitâb. "O Allah'tır ey Resûlüm, senin üzerine kitabı -yani Kur'an'ı- indiren..." Minhu. "O Kur'ân-ı Kerîm'den bir kısmı." Âyâtün muhkemâtün. "Muhkem âyetlerdir." Ve uharu müteşâbihatün. "Diğer bir kısmı da müteşâbih âyetlerdir." buyuruluyor.

Kur'an'ın cümlelerinin âyet olarak isimlendirildiğini buradan görüyoruz.

Se-nurîhim âyâtinâ fi'l-âfâki ve fî enfüsihim. "Biz insanlara ufuklardaki, göklerdeki ve dışarıdaki delillerimizi göstereceğiz."

Ve fî enfüsihim. "Kendi iç dünyalarındaki delilleri göstereceğiz." diye de âyet-i kerîme var.

Burada ikinci mânasında kullanılıyor.

Allah'ın âyetlerini, "okumak" dendiğine göre, yetlû aleyhim dendiğine göre, buradan Kur'ân-ı Kerîm kastediliyor. Yani sözcükler şeklindeki Allah'ın âyetleri kastediliyor.

Ve yuallimuhümü'l-kitâbe ve'l-hikmete. "Onlara, yani orada oluşacak olan insan topluluğuna, Mekke'de birikecek, yaşayacak, çoğalacak olan insanlara, zürriyetinden olacak o insanlara kitabı öğretecek."

Tabii oraya sonradan gelenler, onlara iltihak edenler de onlardan sayılıyor.

"Kitabı öğretecek." Yani Kur'ân-ı Kerîm'i...

Ve'l-hikmete. Yani sünnet-i seniyyeyi...

Bu izahları alimler yapıyorlar.

el-Kitâb deniliyor, yani belirli kitap. O nedir?

Kur'ân-ı Kerîm'dir

Ve'l-hikmete deniliyor.

Bu hikmet izah edilmesi gereken bir şey. Hikmet, iki anlamı taşıyor. Bir, "yerli yerinde, usûlünce, gerçeğe uygun, doğru bilgi" mânasına kullanılıyor. Böyle bir bilgiyi söyleyen kimseye "hakîm" deniliyor. Böyle olan bir söze de "hikmet" deniliyor. Bir de "sapasağlam" [mânasına geliyor.] "Muhkem bir yapı" diyoruz; sağlam demek ki, güzel taşlarla [yapılmış.] Hikmet diye muhkem söze de denilir. İki mânası da var. O da sapasağlam, hiç tereddüt olmayan, şek şüphe olmayan sağlam söz. Tabii bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleridir.

Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e hem Kur'an'ı indirmiştir hem de Kur'ân-ı Kerîm gibi, onu açıklayan, insanların Kur'an'ı, Allah'ın emirlerini daha iyi anlamasını sağlayan başka bilgileri de ilham etmiştir. İşte o da sünnettir; Peygamber Efendimiz'in sözleridir, hareketleridir, davranışlarıdır, tercihleridir, engellemediği, yapılmasına müsaade ettiği şeylerdir, takriri sünnettir, kavlî sünnettir, fiilî sünnettir. Bunlar da;

Ve mâ yentıku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ. Peygamber Efendimiz boşuna konuşmaz ve yaptığı her şey -kesin olarak- Allah'ın rızasına uygun olarak, Allah'ın emriyle olan şeylerdir. Ona da vahy-i gayri metluv deniliyor. Kur'ân-ı Kerîm'e vahy-i metluv, tilavet olunmuş, Cebrail tarafından kendisine bildirilmiş; ötekisine de vahyi gayri metluv deniliyor, yani mânası ilham edilmiş, "Ey Resûlüm, şöyle yapman uygun olur." diye, mânası aklına, kalbine, gönlüne ilham edilmiş. O da onu öyle yapmış veyahut onu kendi sözleriyle ifade etmiş. Buna "sünnet" diyoruz. Hem kitap, hem sünnet.

Kur'ân-ı Kerîm'i Peygamber Efendimiz Cebrail'den geldikten sonra aynen okurdu ve vahiy katiplerine yazdırırdı; bir kelimesi bir harfi dahi değişmeden anında tespit edilirdi. Peygamber Efendimiz kendi sözlerini, sünnetini ilk zamanlar Kur'ân-ı Kerîm'le karışmaması bakımından yazdırtmadı. "Yazmayın benim sözlerimi." dedi. Sonradan yazılmasına müsaade etti. İnsanlar Kur'an'ın ne olduğunu anlayınca, hangisi Kur'ân-ı Kerîm'dir, hangisi Peygamber Efendimiz'in sünnetidir, bunu anlayacak bir seviyeye ulaşınca o zaman bu işte uzmanlaşmış olan sahabilere müsaade eyledi, bir kısmı Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini yazdılar. Biliyorlardı ki bunlar Kur'an değil, Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri diye... Böylece Peygamber Efendimiz'in davranışları, sözleri, nasihatleri şemâili, sîreti, hepsi en mükemmel şekilde tespit edildi.

Dünya üzerinde Hz. Âdem aleyhisselam'dan kıyamete kadar, hayatı Peygamber Efendimiz kadar doğru ve en ince teferruâtına kadar teferruatlı olarak tespit edilmiş hiçbir ikinci şahıs yok; yegâne ve en mükemmel şekilde hayatı belirlenmiş olan kimse. Bu da İslâm'ın en önemli, en şerefli ikinci büyük meziyetidir. Bir, kitabının aslının elde olması, hiçbir harfinin değişmemesi; iki, Peygamber Efendimiz'in hayatının en ince teferruâtına kadar, -"detay" diyorsunuz siz ama ben demiyorum- tespit edilmiş olması. Bu ikisi çok önemli! Çünkü eski peygamberlerin sözleri de hayatları da tespit edilmemiş, doğum tarihleri, ölüm tarihleri bile belli değil, hepsi tarihin karanlıklarına, gölgeliklerine gizlenmiş kalmış. Ama Peygamber Efendimiz'in doğumu, ölümü, hicreti, savaşları, her şeyi belli. Bu iki büyük meziyet çok büyük bir şeref!

Allahu Teâlâ hazretleri gözleri görmeyen insanların gözlerine görme kabiliyeti ihsan eylesin. Kitabı, harfi bile değişmeden korunmuş bir hak din… Ve sözleri, en ince teferruâtına kadar hareketleri ve hayatı tespit edilmiş bir hak Peygamber… Allah'ın en sevdiği âhir zaman Peygamberi… Bütün eski ümmetlere de geleceğini bildirdiği ve müjdelediği ve övdüğü bir Peygamber... Daha ne istiyorlar da İslâm'a girmiyorlar?

Tabii incelemediklerinden, bu bilgileri bilmediklerinden… Buradan bize de bu bilgileri başkalarına tebliğ etmek vazifesi çıkıyor. İşte ben tebliğ ediyorum; karınca kararınca, aklımın erdiğince, bilgim ve gücüm yettiğince... Siz de dinliyorsunuz; başkalarına anlatacaksınız.

Bu iki harika vasıf, çok önemli iki vasıf İslâm'ın en büyük meziyetidir. Başka hiçbir dinde bu durum olmadığından herkesin Müslüman olması lazım, İslâm'a girmesi lazım.

Ve yüzekkîhim. "Ve onları tezkiye eden bir Peygamber..."

Tezkiye etmek ne demek?

"Pak eylemek, tertemiz eylemek" demek.

Bu tertemiz eylemek nereden oluyor? Neden temizliyor?

Kötü huylardan, kötü âdetlerden, cahiliye geleneklerinden, günahlardan, yanlış fikirlerden…

Etrafınızdaki insanlara bakın.

Aziz ve sevgili dinleyiciler!

İbret gözüyle insanların hareketlerini inceleyin. "Bu, bu işi neden yaptı? Bu, bu işi niçin yaptı?" diye inceleyin.Ben şimdi burada inceliyorum, çünkü çeşitli insanları görüyorum. Burada en ilkel toplumlardan, çıplak gezen, vahşî hayat yaşayan insanlardan Avrupalılar'ın her çeşidine kadar insanların sergisi, çarşısı, pazarı benim karşımda; Avustralya'da hepsini görüyorum. İşte Amerikalı, işte İngiliz, işte Fransız, işte İspanyol, işte İtalyan, işte Sırp, işte Lübnanlı hıristiyan, işte müslüman Arap, işte Güney Amerika'dan, Güney Afrika'dan boynunda gitarı gezen şahıs… Hepsini görüyoruz. Hepsinin davranışlarına bakıyoruz. Hepsinin âdetlerini görüyorum. Ve her seferinde; "Çok şükür yâ Rabbi! Elhamdülillah beni müslüman eylediğin için sana hamd ü senâlar olsun, şükürler olsun yâ Rabbi!" diyorum. İslâm'ın güzelliğini, kıymetini başkalarıyla mukayese ettiğimiz zaman anlıyoruz.

Geçen gün televizyonda Brezilya'nın karnavalı üzerine konuşmaları izledim. Senede bir karnavalları oluyor. Duyuyorsunuz, belki daha önceki senelerde yapılan karnavallardaki yapılan çılgınlıkları televizyonlardan izlediniz. Onlar için her şey… Ama İslâmî ölçülere göre çok ayıp, çok günah, çok haram, çok yasak olan şeyler. Yapıyorlar ve çılgınca yapıyorlar. Ve onu bekliyorlar, senenin o günü gelince onu yapmak için bir sürü hazırlık, çılgınlık…

Aborjinlere yani Avustralya'nın eski yerlilerine, buraya Avrupalılar gelmeden önceki yerlilerine bakıyorum; çıplak geziyorlar, göğüsleri çıplak, altları çıplak, önlerine gelen şeyleri yiyorlar... Örflerini âdetlerini anlamaya çalışıyorum, televizyoda bakıyorum…

Elhamdülillah İslâm bizlere çok şeyler kazandırmış. İslâm'ın kıymetini bilmemiz lazım ve başkasına öğretmemiz lazım!

İnsanların gönüllerine çok yanlış şeyler birikmiş. Gönül çok geniş bir âlem. İnsanın iç âlemi, her şeyi alıyor. Çok pislik, moloz, mikrop, hurda birikmiş; harabe... Bu gönüllerin temizlenmesi lazım.

İşte yüzekkîhim; onları temizleyen bir Peygamber... Kafaları temizliyor, gönülleri temizliyor, toplumları temizliyor, insanları temizliyor; güzel bir itikada, güzel inanca, güzel duygulara, güzel ahlâka sahip kılıyor İslâm, işte öyle yapan bir Peygamber. Yaptı da... Fiilen de tarihte bunu görüyoruz. Bir cahiliye devri, İslâm'dan önceki Araplar'ın halleri; bir İslâm devresi, İslâm'dan sonraki… İslâm ne kadar büyük faziletler, ne kadar büyük meziyetler getirmiş, nasıl değiştirmiş… Ağızların, dişlerin fırçalanması, temizlenmesinden, koltuk altlarının temizlenmesinden başlayıp tırnakların kesilmesinden sünnete vesaireye kadar... Beden temizliği, diş temizliği, sağlık için gerekli öğütler, insanın sağlıklı olması için, midesinin, karaciğerinin korunması için, ailenin mutlu olması için öğütler, toplumun başarılı olması için öğütler; hazineler, hazineler, hazineler… İslâm böyle bir [din.] Ama kıymetini bilen, bilmeyen insanlar olabiliyor.

Böyle bir Peygamber... "Onları paklayan, tertemiz eyleyen, onlara Kur'an'ı, sünneti öğreten, onlara Allah'ın emirlerini, âyetlerini okuyan bir Peygamber gönder yâ Rabbi! Onların içlerinden, onlardan olsun. Onlara dışarıdan gelmiş bir peygamber değil de onların kendi içinden..."

Tabii kendi içinden çıktığı için Peygamber Efendimiz'i hepsi gâyet iyi biliyorlardı, seviyorlardı. "Muhammed el-Emîn" demişlerdi, "güvenilir Muhammed" demişlerdi; herkes güveniyordu, eşyasını götürüp ona emanet bırakıyordu, parasını ona emanet veriyordu, Medine-i Münevvere'ye giderken emanetlerin hepsini sahiplerine iade etmişti.

Neden?

Güvenilir olduğu için. Haram, hak yemediği için. Yetimleri, dulları himaye ettiği için, [onlara] baktığı için, yardım ettiği için. Herkesle iyi geçindiği için.Akrabaları gözettiği için. İyiliği tavsiye ettiği için sevilen bir insandı...

Ecdâdını da biliyorlar, soylu bir ailedendi. Bu da tabii güzel… Bilinmeyen bir adam gelse bir şeyler söylese; "Kim bu adam? Nasıl itimat edeceğiz buna? Acaba bunun maksadı ne? Ne yapmak istiyor?" derler. Öyle değil; bildikleri bir aileden, soyu sopu belli, asil bir aileden, tertemiz, çok güzel bir insan. Hem huyu güzel, hem yüzü güzel, hem hâli güzel, adı güzel, kendi güzel Muhammed… Ne kadar güzel… İçlerinden bir Peygamber...

İnneke ente'l-azîzü'l-hakîm. "Yâ Rabbi! Sen sonsuz izzet sahibisin! Az veya sınırlı değil, sonsuz izzet sahibisin. Sonsuz hikmet sahibisin. Azîzsin, hakîmsin."

Bir şeyin izzetli olması ne demek?

Bir, "kıymetli olması" demek, "nadir olması, kolayca ele geçmeyen olması" demek. Bir şey kıymetli olabilir; ama kolay ele geçerse, çok bol bulunursa o zaman kimse önemsemez. Mesela hava, su, güneş bizim için önemli; ama her yerde var, kimse bunu umursamıyor, bunun nimet olduğunu bile bilmiyor. Yani hem kıymetli olacak hem de az bulunacak, ele kolay geçmeyecek bir şey.

Cenâb-ı Hak da izzet sahibidir, eşi benzeri yoktur, her yönden en güzel esmâ-i hüsnânın sahibidir, eşsizdir, emsalsizdir. Ne dilerse istediğini yapacak kudrete sahiptir.

Hakîm. "Her işi sağlamdır." Yani muhkemdir, hikmetin bir mânasına göre... Her işi de hikmetlidir, yani yerli yerincedir, aykırı, ters değildir, bozuk değildir, yanlış değildir; neylerse güzel eyler. Kahrı güzel, lütfu güzel, her şeyi güzeldir. "Neylerse güzel eyler." demiş şairlerimiz, Allah rahmet eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bütün peygamberlerin geleceğini bildiği bir Peygamberdi. Nitekim el-İrbad b. Sâriye radıyallahu anh'ın rivayet ettiği sahih bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Kâle Resûlullah: innî inda'llâhi le-hâtemü'n-nebiyyîn. "Ben Allah'ın huzurunda, katında, Allah yanında âhir zaman Peygamberiyim, peygamberlerin sonuncuyum." Ve inne Âdeme aleyhisselam le-müncedilun fî tînetihî. "Âdem daha çamurunun, toprağının içinde kıvrılıp dururken ben Allah indinde âhir zaman Peygamberi, peygamberlerin sonuncusu olarak takdir edilmiştim." buyuruyor.

Bu, Peygamber Efendimiz'in kendisinin sözü, hadîs-i şerîfi.

Bu ne demek?

"Hz. Âdem zamanında, daha Hz. Âdem yaratılmadan önce, Cenâb-ı Hak'ın takdiriyle benim âhir zaman Peygamberi olacağım mukadder idi, belirli idi."

Onun için Peygamber Efendimiz'i Âdem aleyhisselam da biliyor, Nuh aleyhisselam da biliyor, onların ümmetlerine de bildirilmiş. Musa aleyhisselam da biliyor, İbrahim aleyhisselam, İsmail aleyhisselam da zaten bildikleri için öyle dua etmişler, takdîr-i ilâhîye uygun vech ile… Ve İsa aleyhisselam da biliyor.

İsa aleyhisselâm'ın bildiğine dair belgeler çok; hem hıristiyan belgeleri çok, hem İslâm belgeleri hem de Kur'ân-ı Kerîm âyetleri çok bu hususta.

Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki;

Kultü. "Ben dedim ki..." Ebû Ümâme radıyallahu anh diyor.

Mâ kâne evvelü bed'i emrike. "'Senin bu peygamberlik meselen, işinin başlangıcının evveli ne idi? Bu işin kökeni ne zaman idi?' diye Peygamber Efendimiz'e sordum." diyor.

Peygamber Efendimiz onun bu isteği üzerine cevap olarak buyurmuş ki;

Da'vetü ebî İbrahim. "Ben dedem İbrahim aleyhisselâm'ın duası gereğiyim."

O duasını da işte bu âyet-i kerîmede size izah ettim, İbrahim ve İsmail aleyhisselam'ın; Rabbenâ veb'as fîhim resûlen minhüm dediğini... Bu hususta başka âyet-i kerîmeler de var, böyle dua ettiğine dair... Kur'ân-ı Kerîm'in başka yerlerinde duası gelecek.

Ve büşrâ Îsâ bî. "İsa'nın beni müjdelemesiyim ben."

"İsa'nın benimle ilgili müjdesiyim ben."

Evet, İncil kelimesi "müjde" mânasına geliyor. Hıristiyanların kutsal kitabına "müjde" denmesinin sebebi İsa aleyhisselâm'ın kendi ahâlisine müjde vermesinden dolayı. Verdiği müjde nedir?

"Âhir zaman Peygamberi gelecek." diye müjdesidir.

Yani bu İncil kelimesinin kökeninde, mânasında vardır. İsa aleyhisselam da vaazlarında, konuşmasında, Benî İsrail'in içinde dolaşıp gezerken diyordu ki;

İnnî resûlullâhi ileyküm. "Ey İsrailoğulları! Bak ben size peygamberiniz olarak Allah tarafından gönderilmiş bir kimseyim." Musaddıkan limâ beyne yedeyye mine't-tevrâti. "Benden önce siz Benî İsrail'e indirilmiş olan Tevrat'ı tasdik edici bir peygamberim."

Yani Musa aleyhisselâm'a indirilen Tevrat'ın hak kitap olduğunu, ahkâmını büyük ölçüde tasdik edici bir kimseyim, Allah'ın bir peygamberiyim.

Ve mübeşşiran bi-resûlin ye'tî min ba'dî. "Benden sonra gelecek olan bir peygamberin müjdecisiyim ben aynı zamanda..."

Musa aleyhisselâm'ın tasdikçisiyim. Evet, o hak peygamberdi, ona Tevrat indirilmişti. 'Tevrat Allah'ın kitabıdır.' diye tasdik ediciyim. Ama bir de âhir zamanda benden sonra gelecek olan bir peygamberin de geleceğini müjdeleyen bir kimseyim.

İsmuhû Ahmed. "O gelecek kimsenin isminin de Ahmed olacağını kesin olarak söylüyorum."

"İsmi Ahmed olacak. Ahmed isminde bir âhir zaman Peygamberi geleceğini de müjdeleyiciyim."

Evet, bu İncil tercümelerinde Paraklit diye geçen kelime. Latincesi Paraklit, Arapçası Ahmed kelimesine denk geliyor. Ahmed-Muhammed bitişik mânaya, aynı mânaya geliyor. Yani Peygamber Efendimiz'in ismini İsa aleyhisselam konuşmalarında ismiyle bildirmiş.

"Ben İsa aleyhisselâm'ın müjdesiyim."

Ve raet ümmî ennehû harece minhâ nûrun edâet lehû kusûru'ş-Şâm. "Benim annem -Âmine Hatun- gördü ki kendisinden bir nur çıktı ve o nur ile Şam'ın köşkleri, sarayları, yüksek güzel binaları aydınlandı."

Süleyman Çelebi rahmetullâhi aleyh, mübarek, Mevlid sahibi, ne diyor?

Dedi gördüm ol Habibin ânesi

Bir aceb nur kim güneş pervanesi

Berk urub çıktı evimden nâgehan

Göklere dek nur ile doldu cihan

İşte bu Mevlid'de bu hadîs-i şerîfi böylece Türkçe şiir hâlinde söylemiş mübarek. Yani hadîs-i şerîfi açıklamış; efsane değil, ilave değil, şair mübâlağası değil, hadîs-i şerîfin tercümesi.

Rüyada Âmine Hatun kendisinden bir nur çıktığını gördü ve evlâdının Peygamber olacağını bildi.

Bu Şam'ın köşklerinin aydınlanması… Şam nedir?

Arabistan'da yönünüzü

yüzünüzü güneşin doğduğu tarafa döndüğünüz zaman... Arapların yönlerle, coğrafyayla, yerbilimle ilgili tasavvurları böyle. Yüzünüzü güneşin doğduğu tarafa dönüyorsunuz. Güneşin doğduğu taraf doğudur, yani maşrıktır, şarktır. Bu kelimeyi biliyorsunuz; şark veya maşrık. Maşrık, "güneşin doğma yeri" demek, ism-i mekân siygası. Biz "şark" ve "garp" diyoruz. "Maşrik" ve "mağrib" de deniliyor. Araplar ism-i mekân siygasını kullanırlar, maşrık ve mağrib diye. Demek ki yüzü maşrık oluyor, güneşin doğma yeri; arkası mağrib oluyor, güneşin batma, gurûb etme yeri. Güneşin doğmasına şuruk derler, batmasına gurûb derler. Doğma yerine maşrık derler, batma yerine mağrib derler. Öyle dururken sağ taraf neresi olur?

Güney olur. Arapça'da yemîn, "sağ" demek. Yemen, yemînde olduğu için, sağ tarafta olduğu için öyle isimlendirilmiş. Yemen, yani "sağdaki taraf" demek. Onların tasavvuru böyle. Güneşin doğduğu tarafa dönecek, sağ taraf Yemen oluyor. Güney?

"Güney" demiyorlar… Sonradan tabii dediler, güneye cenub dediler. Cenub da; cenb, "yan" demek. Yani cenub kelimesi "yan" kelimesinden geliyor. Cenb, "yan taraf" demek. Sağ yanı oluyor ya; sağ veya sol yanı cenb olur. Sol taraf da şimaldir. Arapça şimâl "sol" demek. Yön adı olmadan evvel şimâl, "sol" demek. Yemîn "sağ el" demek, şimâl "sol el" demek.

Peygamber Efendimiz hani bir hadîs-i şerîfinde, Arş'ın gölgesinde gölgelenecek Allah'ın sevgili kullarını, yedi tane güzel huylu insan tipini sayarken o meşhur hadîs-i şerîfte diyor ki;

Ve raculün. Arş'ın gölgesinde gölgelenecek mübarek insanlardan bir tanesi de kimdir?

"Bir adamdır ki..."

Ve raculün tasaddaka bi-sadakatin. "Sadaka veriyor, sadaka vermiş ama..." Fe-ahfâhâ. "Onu gizli vermiş."

Yani gösteriş olarak değil de saklı olarak vermiş, kimse bilmeden vermiş.

Hattâ lâ ta'leme şimâluhû. "Sol eli bilmeyecek şekilde..." Mâ tünfiku yemînuhû. "Sağ elinin ne verdiğini nafaka olarak, sadaka olarak bilmeyecek şekilde gizleyerek, o kadar gizli vermiş."

Burada yemîn ve şimâl "sağ el", "sol el" mânasında, hadîs-i şerîfte kullanılıyor. Sözümüzün belgesi olsun diye söylüyoruz.

Şimâl, şâm; sol taraf… Yüzünü doğuya doğru döndüğün zaman sol elin olduğu taraf, bizim bugünkü tabirle söylememiz gerekirse kuzey tarafı oluyor. Arabistan'ın kuzey tarafına Araplar "Şam" derler. eş-Şâm. Şam bir şehir adı değildir, geniş bir bölgenin adıdır. Arabistan'ın kuzeyine "Şam" derler. Burada, bu Şam sözünün altında Suriye de vardır, Irak da vardır, Türkiye de vardır; oraları ihtivâ eder.

"Oraların köşkleri aydınlandı" ne demek?

"Oralara İslâm'ın nuru gidecek, oraları aydınlatacak, oralara İslâm hâkim olacak." demek.

Allah daha Peygamber Efendimiz doğarken annesine rüyasında Peygamber Efendimiz'in peygamber olduğunu ve başarılarının, onun getireceği dinin kuzey taraflarına, Orta Doğu'ya, Anadolu'ya yayılacağını, dünyanın birçok yerine yayılacağını müjdelemiş oluyor.

İşte Peygamber Efendimiz böyle güzelce anlattı. "Senin bu işinin başlangıcı nasıldı?" deyince, Peygamber Efendimiz kökenlerini böyle anlattı.

el-Kur'ân ve'l-hikme. Yuallimuhümü'l-kitâb. Ya'ni'l-Kur'ân diyor. Ve'l-hikme. Yani'l-sünne... Demin söylediğim şey... Bunu Hasan-ı Basri, Katade, Mukâtil, Ebû Mâlik ve diğer alimler böyle olduğunu söylemişler. Bazıları da; el-fehmu fi'd-dîn demişler, yani "dindeki güzel, doğru, sağlam anlayış". el-Fıkhu fi'd-dîn, yani bu da tabir olarak "dinde fakih olmak" diye geçer.

Yüzekkîhim sözünün izahında da; ya'nî taata'llâhi ve'l-ihlâs. "Allah'a itaat ve ibadet etmek ve ihlâslı olmak." kastedilmiş diye söylüyorlar.

Bazıları da; yuallimuhümü'l-kitâbe ve'l-hikmete, ya'nî yuallimuhümü'l-hayr. "Allah'ın emirlerine göre insanlara hayır öğretir." Ve fe-yef'alûnehû. "İnsanlar o hayrı yaparlar." Ve'ş-şer. "Şerri de öğretir." Fe-yettekûhu. "Şerden kendilerini korurlar." Ve yuhbirhum bi-ridallâhi anhüm. "Allah'ın neler yaparlarsa kullarından razı olacağını onlara öğretir." İzâ etâuhû li-yesteksiru min tâatihî. "Böylece Allah'ın rızasını kazanmak için ibadet ve taati güzel, çok yapsınlar diye..." Ve yectenibu mâ yushituhû min ma'siyetihî. "Allah'a isyan edildiği zaman Allah'ın nelere kızdığını bilip ondan sakınsınlar diye onları öğretir, öğreten bir Peygamber..." mânasına geldiğini söylemişler.

Evet, aynen böyle İbrahim aleyhisselâm'ın duası makbul ve müstecâb oldu; böyle bir Peygamber geldi ve böyle güzel şeyleri insanlara öğretti. Sonuçta İslâm ortaya çıktı. Asırlar boyu dünyanın her yerine yayıldı, duyuldu. Yirminci yüzyılda da şimdi İslâm'ı duymayan kalmadı. Herkes duyuyor, biliyor. Bu İngilizler'le filan konuşuyoruz. Hatta yanımıza, bizim seyahatlerimizde namaz kıldığımız yerlere geliyorlar. Namazımızı biliyorlar. Aborjinler bile biliyor. Onlardan bile gelenler bizim namazımızı, ibadetimizi biliyor. Abdest alırken ibadet için abdest aldığımızı biliyorlar. Hepsi biliyor. Bu ne demek?

İslâm'ın onlara ulaşmış olması demek.

Tabii İslâm'ın güzelliğini de anlatmak biz müslümanlara düşer.

Hıristiyanları burada görüyorum; kiliseleri çok kuvvetli, dinlerine bağlılıkları çok çok kuvvetli. Türkiye'deki ahâliyi, kardeşlerimi ben çok iyi tanıyorum. Bizim Türkiye'deki ahâli, %99'u elhamdülillah müslümandır; ama gevşemiştir, ibadet ve taatle ilgisi zayıflamıştır. Bu Avustralyalılar, Almanyalılar, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, hepsini gördüm; Türkler'den çok daha dindardırlar, dinlerine sarılmıştırlar, kiliseye bağlıdırlar ve hıristiyandırlar. Hıristiyansa hıristiyandır, yahudiyse yahudidir...

Newyork'a gittiğim zaman, bizim kardeşimiz orada yahudilerin çokça oturduğu bir mahallede, Brooklyn'de idi. Oralarda her taraf yahudi… Sakallı, yahudi kıyafetli, harıl harıl okullara, havralara gidip dinlerini öğrenip tam mânasıyla uygulayan; cumartesi günü çalışmayan, her şeyini dinlerine göre ayarlayan; hahamlarının kesiminde bulunmadığı, damgasını vurmadığı eti yemeyen, kendilerini dinlerine uygun olacak şekilde her şeyi hazırlayan insanlar...

Biz İslâm'ın kıymetini bilememiş, gevşemişiz; ama onlar sımsıkı dinlerine sarılmışlar. Bu arada da bazı insanlar, zaten millet böyle şaşırmışken, bir de İslâm'a darbe vurmaya çalışanlar da tarihin en fecî hatasını yapıyorlar, en büyük suçunu da işliyorlar. Allah'ın karşısında en büyük yanlış işi yapıyorlar. Türk milletine de en büyük kötülüğü yapıyorlar.

Allahu Teâlâ hazretleri bize gayret kuvvet versin. Gerçekleri güzel anlatmamızı nasip eylesin. Şaşıranlara hakkı göstersin, doğru yolu göstersin.

Çünkü en böyle muhalif gibi görünen insanla bazı kardeşlerimizin konuştuğunu ve onların da kendilerine gerçekler söylendiği zaman kabul ettiklerini ve beğendiklerini duyuyorum. Kişisel temaslardan ve görüşmelerden böyle sonuçlar çıktığını biliyorum. "Aa! Biz müslümanları böyle bilmiyorduk! İslâm'ı böyle bilmiyorduk!" dediklerini ve çok kimsenin de aslında İslâm'ı iyi bilmediğini de böylece öğrenmiş oluyorum. Çok çalışmamız gerektiğini de böylece tekrar vurguluyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri gayret kuvvet versin. Dinine güzel hizmet edip rızasını kazanmayı cümlemize nasip eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 001.Kur an-ı Kerim in Faziletleri 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 002.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 003.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş, Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 004.Euzü Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 005.Fatiha (1 - 2) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 006.Fatiha (3) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 007.Fatiha (4) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 008.Fatiha (5 - 7) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 53 playlist like
playlist play 009.Bakara Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 010.Bakara (1) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 011.Bakara (2) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 012.Bakara (3) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 013.Bakara (4 - 5) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 014.Bakara (6 - 7) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 015.Bakara (8 - 10) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 016.Bakara (11 - 13) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 017.Bakara (14 - 22) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 018.Bakara (23 - 24) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 019.Bakara (25) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 020.Bakara (26 - 27) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 56 playlist like
playlist play 021.Bakara (28 - 29) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 022.Bakara (30) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 023.Bakara (31 - 33) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 024.Bakara (34) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 025.Bakara (35 - 36) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 026.Bakara (37 - 39) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 027.Bakara (40 - 43) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 028.Bakara (44 - 46) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 029.Bakara (47 - 48) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 030.Bakara (49 - 50) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 031.Bakara (51 - 54) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 032.Bakara (55 - 57) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 033.Bakara (58 - 60) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 034.Bakara (61) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 035.Bakara (62) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 036.Bakara (63 - 66) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 037.Bakara (67 - 73) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 038.Bakara (74 - 77) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 039.Bakara (78 - 82) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 040.Bakara (83) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 041.Bakara (84 - 86) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 042.Bakara (87 - 88) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 043.Bakara (89) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 044.Bakara (90) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 045.Bakara (91 - 96) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 046.Bakara (97 - 98) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 047.Bakara (99 - 101) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 048.Bakara (101 - 103) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 049.Bakara (104 - 105) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 050.Bakara (106 - 107) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 051.Bakara (108) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 052.Bakara (109 - 110) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 053.Bakara (111 - 112) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 054.Bakara (113) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 055.Bakara (114 - 115) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 056.Bakara (116 - 117) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 057.Bakara (118 - 119) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 058.Bakara (120 - 121) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 059.Bakara (122 - 123) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 060.Bakara (124) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 061.Bakara (125) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 062.Bakara (126) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 063.Bakara (127 - 128) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 065.Bakara (130 - 132) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 066 Bakara (133 - 134) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 067.Bakara (135) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 068.Bakara (136 - 138) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 069.Bakara (139 - 141) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 070.Bakara (142) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 071.Bakara (143) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 072.Bakara (144 - 147) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 073.Bakara (148 - 150) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 074.Bakara (151 - 152) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 075.Bakara (153 - 154) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 076.Bakara (155 - 157) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 077.Bakara (158) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 078.Bakara (159 - 162) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 079.Bakara (163 - 164) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 080.Bakara (165 - 167) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 081.Bakara (168 - 171) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 082.Bakara (172 - 173) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 083.Bakara (174 - 176) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 084.Bakara (177) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 61 playlist like
playlist play 085.Bakara (178 - 179) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 086.Bakara (180 - 182) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 087.Bakara (183 - 184) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 088.Bakara (185) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 089.Bakara (186) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 090.Bakara (187) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 66 playlist like
playlist play 091.Bakara (188) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 092.Bakara (189) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 093.Bakara (190 - 192) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 094.Bakara (193 - 195) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 095.Bakara (196) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 096.Bakara (197) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 097.Bakara (198 - 199) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 098.Bakara (200 - 202) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 099.Bakara (204 - 207) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 100.Bakara (208 - 210) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 101.Bakara (210 - 212) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 102.Bakara (213) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 103.Bakara (214) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 104.Bakara (215 - 216) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 105.Bakara (217 - 218) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 106.Bakara (219-220) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 107.Bakara (221) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 108.Bakara (222 - 223) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play Ali İmran 92 - Furkan 74 - İnfak, Gıpta Edilecek Kimseler, Sadaka Vermek 19.03.2025 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play Ali İmran 98 - 101 - Hristiyanların Allahın Ayetlerine Tutumları 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play Bakara 104 - Rahman 1- 4 - Kuranı Öğrenmek, Kıymet Bilmek 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Bakara 146 - Hicr 2 -3 - Doğru İnançın Önemi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Hac 73 - 76 - Müminun 14 - İnsanın Yaratılışı Süreci 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play İnsan 1 - 31 - Dünya Sevgisi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Rahman 5 -13 - Herşeyin Dengeli Olması ve Her Varlığın Secde Etmesi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Tekvir 1-14 - Kıyamet Günü Alametleri, Mahşer Anı, Pişmanlıklar 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Ana Haber Bülteni
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Ana Haber Bülteni
Ana Haber Bülteni Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close