İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İmsak04:18 Güneş05:57 Öğle13:06 İkindi16:56 Akşam20:06 Yatsı21:38
Hava - Hava durumuParçalı Bulutlu 11°C Nem %51
Türkçe
3 Zilka'de 1446 30 Nisan 2025 Çarşamba
3 Zilka'de 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:18 05:57 06:42 13:06 16:56 20:06 21:38
Giriş Yap

044.Bakara (90)

Tefsir Sohbetleri

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekatüh!

Geçen hafta Bakara Sûre-i Şerîfesi'nden 89. âyet-i kerîmeyi okumuştuk. O konuda genişçe bilgiler vermiştik. Bugün 90. âyet-i kerîmeyi okuyalım. Dilimiz döndüğünce onun üzerinde konuşmamızı, sohbetimizi açıklamaları yapmaya başlayalım.

Cenâb-ı Hak Bakara sûresinin 90. âyet-i kerîmesinde buyurmuş ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bi'se meeşterev bihî enfüsehüm en yekfürû bimâ enzellallâhü bağyen en yünezzillallâhü min fazlihî alâ men yeşâu min ibâdihi febâü bi-gazabin alâ gazabin ve li'l-kâfirîne azâbün mühînün.

Sadakallâhü'l-azîm.

Bi'semâ. "Ne fena, ne kötü!.." mânasına bir edat.

Cenâb-ı Hak neyin fenalığını anlatıyor?

Bi'se meşterev bihî enfüsehüm. "Nefislerini onunla sattıkları şey ne fena!"

Kendileri helâk edecek, kendilerinin varlığını, selametliğini, rahatlığını, huzurunu, maddî mânevî saadetini yok edecek işlere girişmeleri, kendilerini öyle bir şeye satmak gibi oluyor.

"Bu kendilerini sattıkları şey ne fena, ne kadar çirkin!"

Bu gayrimüslimlerin, Allah'ın kızdığı kavmin yaptığı nedir?

En yekfürû bimâ enzellallâhü. "Allah'ın indirdiği şeye inanmamaları, kâfir olmaları!"

Birtakım duygularla inanmıyorlar, kâfir oluyorlar. Küfürde kalıyorlar, imana gelmiyorlar.

Hâlbuki imanı bilen, peygamberi, kitabı bilen, Allah'ı tanıyan insanlar! Ama Allah'ın indirdiğine, bu sefer, yeni indirdiğine inanmıyorlar. Böylece kendilerini kötü bir duruma düşürüyorlar. Birtakım duygularla kendilerini bir kötü duruma düşürüyorlar. Adeta kendilerini, o duygularını yapmak pahasına satmış oluyorlar!

Kendi nefislerini sattıkları, mahvettikleri o kadar kötü bu şey ki!

O nedir?

"Cenâb-ı Hakk'ın indirdiğine inanmamaları, ona kâfir olmaları!"

Bunlar kimlerdir?

O devrin Peygamber Efendimiz'in çevresindeki Ehl-i Kitabdır. Yahudilerdir ki hakkı feda ederek bâtılı tutmuşlardır, bâtıldan yana yer almışlardır. Hakkı gözetmemişlerdir. Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğuna dair deliller kendi okudukları Tevrat'ta mevcut olduğu hâlde, kendilerinin gönlünde, aklında mevcut olduğu hâlde onu reddetmişlerdir. Saklamışlardır.

Söyleyenleri olmuş, sonradan bakmışlar ki durum aleyhlerine gidecek…

Aleyhlerine gittiğini sanmışlar! Yoksa Cenâb-ı Hakk'ın emrini tutsalar mutlaka lehlerine olacaktı, aleyhlerine olmayacaktı.

Ama öyle sanıp bir tavra girdiler. Allah'ın emrine kâfir oldular, yeni indirdiğine iman etmediler. Kur'ân-ı Kerîm'e, Peygamber Efendimiz'in peygamberliğine karşı kâfir bir duruma düştüler.

Neden yaptılar?

Bağyen.

Bâğîlik olarak bir asilik olarak birtakım kötü duygularla yaptılar. Tabii karşılanacak güzel duygulardan değil, kötü duygulardan!

Beğâ-yebğî-bağyen fiili; "kötülük yapmak, âsi olmak, karşı gelmek" mânalarına geliyor.

Mesela bir devlete karşı isyan etmiş kimselere de bâğî deniliyor. Çoğulu da buğât geliyor.

Râvî-ruvât gibi, bâğî-buğât geliyor.

"Bunlar bâğîler olarak, bağyederek haksızlık, asilik ederek emir tutmayarak karşı gelerek ne yaptılar?

Allah'ın emrine kâfir oldular.

Bunu neden yaptılar?

"Bâğî" kelimesiyle ilgili Cevdet Paşa'nın Tarihi'nde bir dörtlük vardı. Bize talebeliğimizde okutmuşlardı. Mâlum yeniçeriler ikide bir de karşı gelmeye başlamışlardı, isyan etmeye başlamışlardı. Padişahları indirmeye, yenilerini çıkartmaya, tarih kitaplarının yazdığı çeşitli itaatsizliklere, savaşa gitmemeye, kazan kaldırmaya, isyan etmeye alışmışlardı.

"kazan kaldırmak" demek, yeniçeriliğin tabirler lügatinde, terminolojisinde "isyan etmek" demekti. Her şeyin Türkçe'sini kullanmaya çare aramamız lazım.

Padişahlar askeri ıslah etmeye mecburiyet hissetmeye başlamışlardır. Çeşitli ıslahat teklifleri oluyordu, ıslahat layihaları oluyordu. "Bu durum nasıl düzelir, devlet nasıl kurtulur, millet nasıl kurtulur, askeriye nasıl düzelir, nasıl düzen içine girer, nasıl kuvvetlenir?.." diye çeşitli teşebbüsler olmuştur.

Bunlara karşı da çeşitli direnişler olmuştu:

Islahat yapacağını söylediği için Genç Osman'ı Yedikule Zindanı'nda boğmuşlardı. Başşehirden gelip başka bir yerde asker toplayıp kendilerine zarar verecek diye öldürmüşlerdi. Vezirleri konaklarında kuşatıp alıp parçalıyorlardı. Hunharca durumlar!

Bir devletin kendi askeriyle çatışma durumuna girmesi ve sonunda onu yok etmeye çalışması çok acı, çok kötü bir şey! Keşke basiretle vaziyet idare edilip çözümlenseydi. Disiplin, düzen, itaat geri gelmiş olsaydı.

II. Mahmud -tarih kitaplarından hatırımızda kaldığı kadarıyla- bir Nizâm-ı Cedid ordusu teşkil ediyordu. Sonra yeni kuvvetlerine dayanarak eski yeniçeri ordugâhını; şimdiki İstanbul'un Vatan Caddesi'nde, bizim İskender Paşa Camii'nin, Sofular Camii'nin arka mıntıkalarında kışlaları vardı. Devlet, orada topa tutup kendi askerini imha etti!

Bu da çok acı bir olay! Sonuç itibariyle kardeşin kardeşi öldürmesi demek. Bu da devletin zaafı demek. Ordu zayıflıyor. Çünkü bir kısmı öteki kısmını tepeliyor, güç kırılmış oluyor. Ondan sonra da peş peşe başka mağlubiyetler, felaketler geldi.

Tarih kitabında onun hakkında diyor ki;

Tecemmü' eyleyip meydân-ı lahme

İdüp küfrân-ı ni'met nice bâğî

"Nice bâğî, âsi, karşı gelici itaatsiz kimseler meydan-ı lahm, et meydanı denilen yerde küfrân-ı nimet ederek nimetleri hiçe sayarak orada toplanıp isyan ettiler!

Vatan Caddesi'nin olduğu yerde toplayıp kazan kaldırdılar.

İsyan etmenin özel tabiri: Kazan kaldırmak!

Tecemmü' eyleyip meydân-ı lahme

İdüp küfrân-ı ni'met nice bâğî

Koyup kaldırmadan ikide bir de

Kazan devrildi söndürdü ocağı

Bâğî-ocağı kâfiye oluyor.

"Kazanı ikide bir de koyup kaldırmaktan kazan devrildi, ocağı söndürdü."

İçinde su dolu olan kazan indirilirken devrilir de içindeki su dökülürse tabii oradaki ateş söner, ocak söner.

Yeniçeriler de ikide bir de kazan kaldırıyorlar, isyan ediyorlar isyan ediyorlar isyan ediyorlar! Kazan kaldırıyorlar kazan kaldırıyorlar... Sonra imha edildiler. Tabii çok fena bir durum, kötü bir olay! Vakâ-yı Hayriye deniliyor ama devletin bütünü noktasında çok acı bir olay! Askerin bir kısmının öteki kısmını imha etmesi.

Ne oldu?

Kazan kaldırdıktan sonra kazan devrildi, ocak söndü. Yeniçeri ocağı söndü, mânasına. Bâğî kelimesini izah edelim diye hatırımıza gelen bir şey.

Bunlar da bâğî olarak âsi olarak karşı gelerek itaatsizlik yaparak Allah'a kâfir oldular.

Neden, ne sebeple bunu yaptılar?

En yünezzillallâhü min fazlihî alâ men yeşâu min ibâdihi. "Cenâb-ı Hak fazlının, fazl u kereminin bir kısmını kullarından dilediği birisine tahsis etti, indirdi, verdi diye bunlar karşı gelerek bunu kabul etmeyerek diklenerek Allah'ın indirdiğine karşı geldiler!"

Kullarından isteği kimse üzerine Allah'ın fazl u kereminden bir miktarını bahşettiği kimdir?

Peygamber Efendimiz! Burada kast edilen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'dir. Cenâb-ı Hakk'ın lütfu, rahmeti sonsuz olduğundan;

En yünezzillallâhü min fazlihî. "Fazlından bir miktarını…" [diyor].

"Fazlının tamamını…" demiyor. Çünkü fazlı çok! Sadece Peygamber Efendimiz'e değil. Daha bütün mahlûkatına yayılmış. Nice sonsuz, sayısız, ölçüye sığmaz, tarife imkân olmayacak kadar fazl u keremi çok!

Min fazlihî. "O sonsuz fazlından bir kısmını!" Alâ men yeşâu min ibâdihî. "Kullarından dilediği birisine!"

O kim?

Muhammed-i Mustafâ Efendimiz, Peygamber Efendimiz! Ona fazlını indirdi, verdi, diye onlar da Allah'ın indirdiğine karşı gelerek kâfir oldular!

Âyet-i kerîmede, "Böyle yapmaları kendilerini ne kötü bir duruma düşürmektir. Kendilerini nasıl duygulara sattılar da nasıl feda ettiler? Nasıl mahvettiler, ne kötü bir şekilde mahvettiler?!" denmiş oluyor.

Anlatılan konu nedir?

Yahudiler bir âhir zaman peygamberi geleceğini biliyorlar. Kurtarıcı, mübarek, âlemlere rahmet bir zât geleceğini biliyorlar. Onlar ona "kurtarıcı" da diyorlar. O gelince küfrün de tepeleneceğini, puta tapıcılığın, kâfirliğin, müşrikliğin yeryüzünde onunla silineceğini, imha edileceğini, hakkın galip geleceğini de biliyorlar, bekliyorlardı.

Ve söylüyorlardı! Geçen hafta anlattığım gibi bundan önceki âyet-i kerîmede açıklandığı gibi söylüyorlardı.

Yahudiler; "Böyle birisi gelecek; biz şirki yeneceğiz, müşrikleri yeneceğiz, kâfirleri tepeleyeceğiz!" diyorlardı.

Dedikleri geldi.

Geldi ama kime geldi?

İstemedikleri, tahmin etmedikleri, beklemedikleri bir kimseye geldi.

Alâ men yeşâu min ibâdihî.

Cenâb-ı Hak rahmetini, peygamberliğini, lütfunu, keremini, yüksek rütbesini kullarından dilediğine verir. Onun fazlını engellemek, yönlendirmek, değiştirmek, başka tarafa çekmek kimin haddine?

Alemlerin Rabbi her şeye kâdir olan Mevlâ öyle dilemiş; Hz. İbrahim aleyhisselam'ın soyundan, Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselam'a peygamberlik vermiş. En büyük şerefi vermiş, methedilen âhir zaman peygamberi olmak ona nasip olmuş.

Aslında İbrahim aleyhisselam'ı seven, İbrahim aleyhisselam'a bağlı olduğunu söyleyen herkesin bundan memnun olması lazım. Çünkü İbrahim aleyhisselam'ın bir torununa gelmiş oldu. Sonuç itibariyle peygamberimiz, Muhammed Mustafa aleyhisselam hazretleri, İbrahim'in bir evlâdı. Sevinmeleri lazım:

"Tamam, bizim tanıdığımız, bildiğimiz İbrahim aleyhisselam'ın oğluna, torununa, evladından sülalesinden bir zata Allah peygamberliğini verdi. Ne mutlu!.." diyerek onun etrafında toplanmaları lazım.

Cenâb-ı Hak onu seçmiş.

Mustafâ ne demek?

Seçkin demek.

Müctebâ, Mustafâ, Muhtâr; bunların hepsi Peygamber Efendimiz'in kulları arasından Allah tarafından seçilmiş bir kimse olduğunu gösteren sıfatları.

Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi hikmetli yapar. Elbette her şeyi güzeldir, seçtiği de güzeldir. Madem Peygamber Efendimiz'i seçti, ona itiraz olmaması lazım. Kabul görmesi lazım. Herkesin bunu kabul etmesi ve söz dinlemesi lazım.

Peygamberlik de bir saltanat değil, krallık değil, dünya debdebesi değil!

Nedir?

Sonuç itibariyle Allah'ın emirlerinin kullara iletilmesi tebliğ vazifesidir. Bu vazife kime gelmişse mü'min olanların bu gelen kimseye yardımcı olması lazım. Çünkü o seçilen kul Allah'ın emrini yerine getirecek. O peygamber Allah'ın emrini yerine getirecek.

Ümmetlerinin fertlerinin peygamberlere yardımcı olmaları lazım. Ama dünyanın, kaderin cilvesi, şeytanın oyunları… Bir peygambere yardım etmek gerekirken hem de soyu sopu belli, şanlı şerefli, ahlâkı güzel, güvenilir, temiz bir aileden, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gelince itaat etseler, destekleselerdi ne iyi olacaklardı! Âhiretleri kurtulacaktı, Allah'ın sevgisini kazanacaklardı. Peygamber Efendimiz'in ashabından olacaklardı, cennetlik olacaklardı. Büyük sevaplar kazanacaklardı.

Birtakım duyguların esiri oldular. Kıskançlık, dünya menfaati düşünmek, hesaplar yapmak, Allah'a tam inanmamak… Sonuç itibariyle bu durum Allah'tan korkmamaktan, tam inanmamaktan kaynaklanıyor. Bir çeşit bâğîlik!

Niye yeniçeri olayını anlattım?

Yeniçeriler nasıl kazan kaldırıp adam öldürmüş, nasıl sadrazamları parçalamış, vezirleri konağından alıp da nasıl sokak ortasında linç edip parça parça etmiş, padişahları boğdurtmuş, sonunda kendileri ettiğini bulmuşsa bu da onların bâğîliği gibi mânevî bir bâğîlik!

İtaatsizlik, laf dinlememek, karşı gelmek, asilik eseri olarak Allah'ın dilediği kullarından bir kula lütfunu tahsis etmesini hazmedemediler. İstiyorlardı ki kendi içlerinden gelsin.

Müşriklerin de böyle lafları olmuş. "Laf" diyorum, kusura bakmayın. Abuk sabuk saçma [sözler].  Demişler ki;

Bu Kur'ân-ı Kerîm, bu peygamberlik iki büyük şehirden meşhur bizim tanıdığımız falanca hakîm feylesof, filanca meşhur zata gelmeli değil miydi?!.." demişler. Taif'deki filanca adamı, Mekke'deki filanca kendilerinin gözlerinde büyüttükleri kimseyi kast ederek müşrikler; "Buna peygamberlik gelmeli değil miydi?" demiş. Onlara karşı âyet-i kerîmeler gelecek!

Allahu Teâlâ buyuruyor ki;

E hüm yaksimûne rahmete rabbike. "Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyor? Kime verileceğini onlar mı karar verecek?"

Elbette Cenâb-ı Hakk'ın seçtiği en uygun, en temiz, pak, güzel, münasip, asil, soylu, en güzel ahlâklı bir kimsedir.

İnsanlar böyle kabul etmediler! Bağyen, karşı gelerek asilik yaparak Allah'ın bu lütfunun karşısında durdular. Daha önce mü'min iken kâfir durumuna düştüler.

Neden?

İnsan inanmayınca kâfir oluveriyor.

İman, insanın kalbinde ürkek bir kuş gibidir! Cebinde bir cevher gibidir, cüzdanında bir şey gibidir. Bunun hırsızları vardır. Çalarlar, alıp götürürler. Kuş uçuverir. Öyle senet ile bir zincir ile bağlı değil!

Mü'min bir insan kötü bir iş yaptı mı cehenneme düşüverir. Allah'ın sözünü dinlemedi mi âsi oluverir. Eski kavimlerin âbid ve zahidlerinden niceleri olmuş, gelmiş geçmiş ki âbid iken mağarasında, ibadetgâhında ibadet ederken şehre indikten sonra bir şeytana uyup günah işlemesi, içki içmesi, işret derken kötü bir duruma düşüp cehennemlik oluvermiş. Eski ümmetlerden, âbidlerden bazılarının bile cehennemlik oluverdiği bildiriliyor.

Onun için ne yapmamız lazım?

Biz insanlar bunlardan ibret almalıyız. Aklımızı başımıza toplamalıyız. İmanı korumak için gayret etmeliyiz.

Maalesef Türkiye'de gazetelerden okuyoruz, kitaplardan görüyoruz: Bazıları kâfirleşmiş! Anası babası belki mübarek insan, belki namazlı niyazlı insan ama kendileri kıpkızıl, kapkara! Bunların aslı esası yok, her şeyi "ret" durumuna düşmüş!

Haklı mı?

Değil! Çünkü onlar bu konuları bizim kadar bilmezler. Bilmedikleri hâlde yarım yamalak bilgiyle küfrü de yaymaya çalışan kaynaklar var. Türkiye'de Müslümanlığı yok etmek isteyen düşmanlar, bir milleti millet yapan önemli unsurları tahrip ederek yok edecekler! En önemli unsurların başında iman kuvveti, inanç kuvveti geliyor. İnancın doğru olması, güzel olması! Onun tahrip edilmesi lazım. Bunun için karar vermişler. Demişler ki;

"Türkiye'yi yıkacağız. Bu bize düşman, bu devleti yıkalım!"

Ne yapalım?

"Bunları imanından soyutlayalım. Bunları Kur'an'dan ayıralım!"

Bunlar düşman devletlerin meclislerinde konuşulmuş. Başbakanlar Kur'ân-ı Kerîm'i eline alıp; "Müslümanların elinden bu Kur'ân-ı Kerîm'i almazsanız onları yenemezsiniz. Onları yenmeniz için bu Kur'an'dan onları ayırmanız şarttır!" diye söylemişler. Bunlar adıyla sanıyla biliniyor. Kimlerin böyle yaptığı, yapmak istediği gizli değil, hayal de değil vehim de değil! Bizim uydurduğumuz bir şey de değil. Olayların da oluşundan görülüyor.

Milleti, ümmeti parçalamak isteyen, müslümanları birbirine düşman eden, bu arada işini götüren [insanlar belli]!

Ötekiler uğraşıp dururken atı alan Üsküdar'ı geçecek. İşini götürmek için de müslümanları ihtilafa düşürmek isteyen, komşularıyla ters duruma düşüren, birbirleriyle çarpıştıran [insanlar belli]! İşte Irak, işte İran! İki komşu ülke çarpıştı. İşte Mısır, işte Libya, Tunus, Cezayir, işte Afganistan, Afganistan'ın içindeki gruplar filan. Bunların misalleri çok! Kimseye kastım da yok! Üzüldüğüm için bunları söylüyorum. Maalesef böyle ihtilaflar körükleniyor. Bazıları da bu körüklenmeye razı oluyorlar, çanak tutuyorlar, âlet oluyorlar.

Sonuç ne oluyor?

Millet ve devlet zarar görüyor. Biz çevremizde görüyoruz. Ümmet zarar görüyor. Sonra insanların hem dünyaları hem âhiretleri mahvoluyor. Bunları kuşbakışı görebilen, tarihi bilen, dini imanı bilen milletlerin yükselmesinin neden olduğunu, çökmesinin neden olduğunu bilen insanlar var! Bunlar kitaplarda yazılmış:

"Roma imparatorluğu niçin genişledi, büyüdü, yükseldi, niçin çöktü? Osmanlı imparatorluğu, niye gelişti, hangi sebeplerle gelişti, niye çöktü?.."

Tarihteki büyük devletlerin ilerlemeleri, yükselmeleri, çökmelerinin sebepleri belli. Bunun kanunları var. Bir düşmanın karşısındaki düşman devleti yenmek için yaptığı çalışmalar var: Beşinci kol faaliyeti diyoruz, casusluk faaliyeti diyoruz, propaganda faaliyeti diyoruz… Düşmanın maneviyatını yok etmek! Onu ye'se, ümitsizliğe düşürmek! Zaferden ümidini kesmek!.. Askeriyede bunlar bilinen şeyler. Psikolojik harp dedikleri bu gibi şeylerin, insanın maneviyatına dayalı ruhsal kuvvetlerini kırmak için yapılan maneviyat sahasındaki harp diye adı sanı var. Kitapları var, uzmanları var. Bunların hepsi yapılıyor.

Bunu bizim askeriyedekiler bilirler, başka askeriyedekiler bilirler. Çünkü askerler birbirlerini ziyaret ederler. Bu kitapları biz de askerlik derslerinde okuduk. Orduda görev yaptığımız zaman da gördük. Askerin maneviyatının, moralinin yüksek olması, savaştan kaçmaması, harpten, düşmandan korkmaması, sebat etmesi, başarı kazanması, şehitliği istemesi… Bunların hepsi bizim hasletlerimiz.

Nereden geliyor?

Bu askeri başarıların kökeninde ne var?

Kesin olarak İslâm var. İslâm bizim minnettar olmamız gereken velinimetimiz. Bize tarih boyu neler kazandırmış neler kazandırmış?

Şimdi bazıları ona düşman durumuna geçmiş. Bayağı İslâm'a düşman, müslümanlara düşman, Kur'an'a düşman! Bunların hepsinin aleyhinde konuşmalar yapıyor. Yazılar yazıyor, kitaplar yazıyor, basıyor. Bu kitaplar da okutuluyor.

Olmaz. Çok yanlış. Olur, ama yanlış olur. Olur, ama sonuç kötü olur. Yapılırsa bunlara göz yumulursa bir millet çöker!

Bizim milletimizin çökmesini isteyenler de çok!

"Çöksün de birkaç parçasını daha alalım…"

Koca bir ülkeden, devlet-i aliyyeden 16-17 tane başka devlet çıktı. Hepsi de birbiriyle uğraşıyor. Hiçbir yerde de huzur yok! Osmanlı'ya hıyanet etmiş olanların hiçbirisi mutlu olmadı! Osmanlı'nın hâkimiyetinden çıktı, Rus'un hâkimiyetine girdi. Veya daha başka bir zalimin boyunduruğu altına düştü. Veyahut kendi ülkesi sömürüldü, tabii kaynakları sömürüldü…

Bunları anlayamıyorlar! Allah rızası için söylüyoruz. Herkes tarafından da anlaşılması lazım!

Demek ki Allah Peygamber Efendimiz'e peygamberlik verdi diye kızdıkları için âsi oldular, karşı geldiler, kâfir oldular. Ama bu çok kötü bir şey! Kendilerini çok kötü bir duruma düşürdüler. Sağladıkları menfaatlerin karşılığında kendilerini sattılar. Çok kötü bir sonuca sattılar. Çok kötü bir akıbeti kendilerine kendi eliyle hazırladılar!

Febaû bi-ğadabin alâ ğadabin. "Gazap üzerine gazaba müstahak oldular!"

Bâu; istehakkû-istevcebû mânasına: "Hak ettiler, mâruz kaldılar." demek.

Mü'minken küfre düşüverdi.

Neden?

Hayat bir imtihandır. Her an herkesin ayağı kayabilir. Herkes her an söylediği söze, yaptığı işe dikkat edecek!

Ben tasavvuf sahasında da düşünüyorum.

Mesela bir dergâhta ne olur?

Şeyh efendi birisini kendisine "Bu olsun." diye halife tayin etmiş. Bakıyorsun birçok isyan, birçok itiraz! Hocaefendiden, şeyhefendiden sonra bir sürü karşı gelme... Ama bereket onun tayin ettiğinde! Onun seçtiğini beğenmeyenler, onu tenkit edenler, yanlış ters tarafa düşmüş oluyorlar!

Halvetî tarikatinin tarihinde böyle olmuş. Hediyyetü'l-ihvân kitabında bunun misalleri anlatılıyor. Daha başka şeyler de böyle! İnsanoğulları, görevlendirilmiş insanların mânevî kıymetini anlayamıyorlar. İtiraz ediyorlar. Sonradan da itiraz edenler zarara uğruyor. Çok kötü duruma kendilerini düşürmüş oluyorlar.

Febâu istahakku. "Müstahak oldular."

Bi-ğadabin alâ ğadabin. "Gazap üzerine gazaba müstahak oldular!"

Ğadabin alâ ğadab'dan murad, İbn Abbas rahmetullahi aleyh'in beyanına göre; önce Tevrat'ın, kendi kitaplarının, peygamberlerinin şeriatini uygulamamalarından dolayı bir gazaba uğradılar!

"Madem yahudisiniz Tevrat'a uyun. Madem İsevi'siniz, İncil'e uyun!.."

Ama kendi kitaplarına da kendi peygamberlerinin öğrettiklerine de uymadıkları zaman Allah; kendisine âsi oldu, emirlerini, buyruğunu, kutsal kitapta emrettiklerini tutmadı, ahlâklı olmadı, zulmetti, haksızlık etti diye oradan bir gazap ediyor.

Febâu bi-ğazabin bi-ğazab. "Kendi kitaplarında kendi ahkâmlarına uymayıp kendilerinin ahkâmı yönünden de şeraitleri yönünden de suçlu duruma düşmeleri!

İkinci gazap da bu sefer yeni şeriat gelince Allah yeni peygamber gönderince -ki tarih boyunca göndermiş- buna da alışmaları lazımdı.

Ey Ehl-i Kitab, Âdem aleyhisselam peygamber miydi?

Peygamberdi.

İbrahim aleyhisselam size göre de peygamber mi?

Evet, peygamber.

Musa aleyhisselam da peygamber mi?

Evet, peygamber.

Görüyorsunuz; Allah zaman içinde ihtiyaçlara göre rahmetinden, lütfundan doğruyu, doğru yolu gösteren, doğru yolu öğütleyen mübarek kulları göndermiş. Siz bunu görüp duruyorsunuz. Sonra kendi tarihlerinde Musa aleyhisselam da peygamber, Harun aleyhisselam da peygamber! Biz inanıyoruz, seviyoruz. Yuşa aleyhisselam da peygamber! Beykoz'da makamı var. Ziyaret ediyoruz, memnun oluyoruz. "Ne feyizli yer?!.." diyoruz, dualar ediyoruz.

Yahudi değiliz ama peygamberlerin hepsine hürmet etmek bizde olduğu için böyle yapıyoruz.

Peygamberler demek ki peş peşe geliyor. Gelene itaat etmek lazım.

"Ben Musa'ya inandım." diye Yuşa aleyhisselam'ın emrini tutmayan ne olur?

Yine âsi olur!

Bu sefer İsa aleyhisselam'a inanmadılar! Allahu Teâlâ İsa aleyhisselam'ı gönderince, ona İncil'i indirince inanmadılar. Peygamber Efendimiz de gelince işte geleneksel bir değişim!

Lâ teşbîh ve lâ temsil: Bir dairenin başına bir bakan geliyor, gidiyor. Bir devletin başına birisi geliyor, gidiyor. Bir yere bir müdür geliyor, gidiyor. Makam devam ettiği için makamın başındaki insanlar efendi bir şekilde oradan ayrılınca yerine bir başkası geliyor veya gerektiği zaman da değiştiriliyor.

Cenâb-ı Hak da âhir zaman peygamberini göndereceğini önceden bildirmiş. Tevrat'ta yazılmış: Âhir zaman peygamberi gelecek!

Yahudiler de bekliyorlar, söylüyorlar. İncil'de de yazılmış: "Benden sonra bir peygamber gelecek!" diye Hz. İsa aleyhisselam da söylemiş. "Hakikatin ruhu ben değilim. Benden sonra birisi gelecek. Ben bütün vazifeleri tamamlayamadım. Vazifeleri tamamlayacak birisi gelecek!" diye açıkça söylemiş.

Bunlar İncil'de var. Bizim üniversitede profesörlerimiz gösterdiler, o İncil cümlelerini okuttular.

Ama onlar bunu kabul etmiyorlar:

"İleride gelecek…" [diyorlar]. Daha ileriye atıyorlar, daha ileriye atıyorlar.

Bu da tabii kendilerini oyalama, aldatma! Şeytanın bir aldatması, başka bir şey değil! Çünkü birçok delillerden Hz. İsa'nın da hak peygamber olduğu ortada! Musa aleyhisselam'ın da mucizelerini yahudiler gördüler. O da hak peygamber! Peygamber Efendimiz'in de hak peygamber olduğu hayatıyla, mucizelerle, her şeyle apaşikar ortada!

Kendisi hristiyan veya yahudi olan alimler şimdi inceliyorlar, müslüman oluyorlar!

Profesör Morris Bucaille [Bukey] nedir?

Bir Fransız, mübarek bir ilim adamı! Fransız İlimler Akademisi'ne seçilmiş bir insan! Tevrat'ı bilen bir insan! Tevrat İncil ve Kur'an diye kitap yazmış, hepsini inceleyen bir insan! İncelemesinin sonunda Kur'an'ın Allah kelamı olduğunu anlayıp tasdik edip kabul edip müslüman oluyor.

Roger Garaudy kimdir?

Bir feylesof! Asrın önemli bir mütefekkiri, düşünürü! Çok meşhur, sevilen sayılan bir insan! Fransa'da yetişmiş. Dinî terbiyesini almış. Fransız medeniyetini biliyor. Toplumunu biliyor, fikirlerini, tarihini biliyor. Sonra fikir akımlarını biliyor. En sonunda kapitalizmin kusurlarını gördüğü için sosyalizme meyletmiş. Kitapları Moskova'da ders kitabı olarak okutulmuş. İncelemesini ilerletince İslâm'ın hak din olduğunu anlıyor ve müslüman oluyor.

Kimse zorlamadı. Düşünüp arayınca buluyor. Hepsi buluyor. Amerikalı senatörlerden müslüman olanlar var. Japonlar'dan müslüman olanlar var. İngilizler'den, Almanlar'dan müslüman olanlar var. Almanlar'ın meşhur şairlerinden, İngilizler'in meşhur feylesoflarından müslüman olanlar var.

Neden?

İncelemelerinin sonunda sonuç böyle olduğu için müslüman oluyorlar!

Neden gazap üzerine gazap aldılar?

1.Kendi kitaplarının ahkâmını çiğnedikleri için!

2.Gelen yeniliği, yeni hükmü anlayamadıkları, yeni peygambere uymadıkları, Allah'ın yeni peygamber vasıtasıyla insanlara ulaştırdığı ahkâmı reddettikleri, Kur'an'a inanmadıkları için gazap üzerine gazap aldılar.

Gazap üzerine gazap kendi tarihlerindeki çeşitli hataları ile de yorumlanıyor:

Hz. Musa'yı, mucizelerini görünce kurtulunca Firavun'un zulmünden halas olunca iyi bir mü'min olmaları gerekirken başladılar puta tapmaya! Hatta Musa aleyhisselam'a; "Şu kavmin putları gibi bir buzağı heykeli yap, tap!" diye kendileri teklif ettiler. Bunları tarihleri yazıyor. Bizim Kur'ân-ı Kerîm'de de âyet-i kerîmeler bunları beyan ediyor. Çeşitli hatalarından dolayı gazap üzerine gazabı aldılar, kazandılar, müstahak oldular. Ceza üzerine ceza, bela üzerine bela! Allah'ın kahrı üzerine kahrı peş peşe bunların üzerine geldi.

Ve li'l-kâfirîne azâbün mühînün.

"Kâfirlere onları hor kılıcı, zelil eyleyici, değersiz hâle getirici, şeref bırakmayıp mahv ü perişan edici bir azap vardır."

Allah'ın kahrına azabına uğradı mı ne mevki kalır ne makam kalır, ne para kalır, ne şan ne şöhret kalır, ne sermaye kalır,ne dünyadaki unvanlar kalır!

Allah'ın zelil ettiğini kimse aziz eyleyemez. Çünkü Allah kızdı, onu cezalandırdı. Çünkü kâfirlere böyle bir azap vardır.

Nasıl bir azap?

Bütün şerefleri, haysiyetleri, izzeti yok eden, rezil rüsva eden bir azap vardır.

Mühîn.

"Onları heyyin, değersiz, önemsiz, hor, zelil, hakir kılıcı." demek. Bunun mastarı ihanet!

Türkiye'de ihanet sözü yanlış biliniyor ve yanlış kullanılıyor. İhanet deyince vatana ihanet deniyor. Vatana ihanet değil, vatana hıyanet! Hıyanet başka ihanet başka!

Başkalığı nedir?

Hıyanet; "hain olmak" demek. Hıyânet-i vataniyye, vatana hainlik!

İhanet ne demek?

"Hor ve zelil kılmak" demek. O ayrı bir kelime.

"Vatana ihanet etti." diyor. Vatana ihanet etmek, yanlış bir tabir olmuş oluyor.

"Kâfirlere hor ve zelil kılıcı bir azap vardır!"

Burada ve ile gelmiş:

Ve li'l-kâfirîne azâbün mühîn. "Ve kâfirlere onları hor, zelil eyleyici, bir hiç eyleyici, mahv u perişan eyleyici, adeta yok edici bir gazap vardır."

Febâu bi-ğadabin alâ ğadabin.

Bu, hâl cümlesi oluyor.

"Onlar gazap üzerine gazabı almaktan kaçınmadılar, korunmadılar, bunu hak ettiler."

Hâlbuki azabı düşünüp korkup da kaçınmaları lazımdı.

İnsanların bu işleri yapması neden oluyor?

İmansızlıktan oluyor. Korkmuyor, azabı düşünmüyor, azap gelmeyecek sanıyor ama geliyor. Gördüğü zaman olduğunu, hak olduğunu anlıyor ama iş işten geçmiş oluyor. Ama şeytan onlara azap olmayacak gibi bir düşünce veriyor.

"Bunların aslı esası yok. Geç beyim geç, biz bunların hiçliğini anladık!.." demiş.

Rahmetli Nurettin Topçu Balıkesir'de giderken yolda bakmış; bir insafsız köylü, yolun kenarına dikilmiş güzel fidanı hayvanına vurmak için sopa yapıyor.

Arkadan yetişmiş, demiş:

"Günah değil mi, yol kenarı ağaçlandırmasından bir taze fidanı bir hiç uğruna kırdın!?!

"Geç beyim geç, biz onların boşluğunu anladık!.." demiş.

Neresi boş?

Boş değil ama münkirlik işte! İnanmıyor artık!

"Sen günahtan anlamıyor musun?" deyip yakasın yapışıp götüreceksin hâkimin karşısına. Hâkim de salahiyetini kullanacak:

"Herkes senin gibi yaparsa memlekette bir tek fidan kalmaz. Sen demek Allah'tan korkmuyorsun! O zaman ben sana anlayacağın dilden muamele edeyim: Atın şunu hapse, kalsın 2 sene!.."

Bir fidandan dolayı 5 sene cezayı çeksin bakalım!

Almanya'da bir çocuk yangın çıkarmış. Orman yakmış. Hâkimin karşısına çıkarmışlar. Çocuk tabii, çocukların cezai ehliyetleri, ceza yeme durumları henüz yok.

Hâkim demiş ki;

"Bu çocuk hayatı boyunca yüz bin fidan dikmeye mahkûmdur. Bunu mahkûm ediyorum. Polis ve çevresindeki ilgililer takip etsinler: Bu çocuk yüz bin tane ağaç dikecek!"

Yaktığı kadarının fazlasını dikmesi lazım. Ben olsam hâkim olarak [daha fazla dikmesine karar verirdim]. Bilmiyorum, tabii onlar da kanunlarla sınırlı, keyfî olarak iş yapamazlar ama Almanya'daki bu olayı duyduğum için söylüyorum:

Ben olsam o adamı yakalarım. Bir sene hapsederim. Yüz bin tane de fidan dikmeye mahkûm ederim. "Şu boş arazi, buraya fidanları ekeceksin! Her sene fidanları kontrol edeceğiz. Sulayacaksın, ihmal ettiğin takdirde cezan yine arttırılacaktır!" diye söylerim.

Çünkü bazısı; "Geç beyim geç, bunlar boş…" diyor ama kendisi yanlış yolda!

Nurettin Topçu üniversitede doçent; kalsaydı profesör olurdu, ordinaryüs profesör olurdu. Ama ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Fikir hayatımızda müstesna bir yeri var. Çok güzel hizmetler yaptı. Gençlik yetiştirdi. Milliyetçi, mukaddesatçı gençlik yetiştirdi. Yetiştirdiği insanlar devlet adamı oldular, yüksek mevkilere geldiler, güzel icraatlar yaptılar. Nur içinde yatsın.

Tabii Abdülaziz [Bekkine] Hocamız'a da müntesip idi. Derviş idi, dindar idi, mütedeyyin idi. Bir mütefekkirin derviş olması, mutasavvıf olması, dindar olması önemlidir. Hiçbir şey bilmeyen sıfır herifin kıpkızıl, kapkara olması önemli değil ama bir bilim adamının mü'min olması, mutasavvıf olması önemli bir olay!

Televizyonlardan siz aleyhte neşriyat yaparsınız, tasavvufun ruh terbiyesinin önemsizliğini vurgulayacak yalan yanlış beyanat yaparsınız… Bunlar şeytanlık! İnsan halkı -karşılık görmeyince- kandırır. Ama senin ilmin ne irfanın ne!

Bak bu [Nurettin Topçu] bilim adamı! Fransa'da okumuş, Fransızca'sı var. Kafası çalışıyor, eserleri var. Eserleri ders kitabı olarak okutuluyor. Uluslararası şöhreti var. Hayırlı faaliyetleri var…

Her çeşit söz söylenir ama milletin doğru olan söze tâbi olması lazım. İlgililerinin doğruları uygulaması lazım.

Kur'ân-ı Kerîm'i niye okuyoruz?

Bunun ahkâmı şimdi de uygulanacak! Mü'minler şimdi de Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyacaklar. Bunları öğrenecekler, ibret alacaklar. Mü'minken kâfir durumuna düşmemeye dikkat edecekler.

Türkiye'de maalesef babaları mü'minken müftüyken vaizken hatipken kendisi İslâmî terbiyeden uzaklaşmış dinsizliğe düşmüş nice insan var! Kendisi bilir, tabii kanunların karşısında bu bir suç sayılmıyor ama ilâhî kanunların karşısında onun bir cezası vardır. Âhirette ve dünyada ettiğinin cezasını görecek!

Allahu Teâlâ hazretleri gaflet uykusundan uyandırsın. Gaflete, dalalete düşürmesin, şeytana kananlardan etmesin. Cümle cihanın bildiği büyük hakikatleri inkâr edip de sonradan, iş işten geçtikten sonra "Vay ben yanılmışım!.." derse kıymeti kalmıyor. O durumlara düşürmesin.

Böyle diyenlerin aldatmalarına da kimse aldanmasın, gözünü açsın! Çünkü; "Beni falanca aldattı." demenin Allah indinde savunma bakımından bir değeri yok!

"Yâ Rabbi! Falanca adam beni aldattı da ben onun için kâfir oldum da müşrik oldum, yanlış yola girdim; sen onu cezalandır, ben kurtulayım…"

Cenâb-ı Hak;

"Hayır! Sen de aklını kullanacaksın, ona uymayacaksın! İkinizin de azabı kat kat farklı olabilir ama ikinizin de yeri cehennemdir. Ettiğinizin cezasını çekeceksiniz!" diyecek.

Onun için aldanmak bir mazeret değildir! Aldatanın cezası katmerli olabilir ama aldanan da cezadan kurtulmaz!

Allah gözümüzü açıp gerçekleri görüp rızasına uygun ömür sürmeyi, sevdiği işleri yapmayı nasip etsin. Bu dünyada herkes bir laf söylüyor. Ama mugalata dediğimiz laf kalabalığıyla, ağız kalabalığıyla kandırmaca da olabiliyor. Hatta mahkemelerde yalancı şahitlerle davayı kazanmak mümkün oluyor. Çeşitli sahte belgelerle, yalancı şahitlerle vs.

Ama Allah her şeyi bilmektedir. Allah'ın mahkemesinde yanılma yoktur. Hem suçluyu dünyada cezalandırır hem de âhirette!

Allah bizi sevdiği kullarından eylesin. Sevdiği şekilde ömür geçirmeye muvaffak eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık varmayı nasip eylesin.

Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekatüh!

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 001.Kur an-ı Kerim in Faziletleri 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 002.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 003.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş, Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 004.Euzü Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 005.Fatiha (1 - 2) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 006.Fatiha (3) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 007.Fatiha (4) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 008.Fatiha (5 - 7) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 53 playlist like
playlist play 009.Bakara Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 010.Bakara (1) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 011.Bakara (2) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 012.Bakara (3) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 013.Bakara (4 - 5) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 014.Bakara (6 - 7) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 015.Bakara (8 - 10) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 016.Bakara (11 - 13) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 017.Bakara (14 - 22) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 018.Bakara (23 - 24) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 019.Bakara (25) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 020.Bakara (26 - 27) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 56 playlist like
playlist play 021.Bakara (28 - 29) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 022.Bakara (30) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 023.Bakara (31 - 33) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 024.Bakara (34) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 025.Bakara (35 - 36) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 026.Bakara (37 - 39) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 027.Bakara (40 - 43) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 028.Bakara (44 - 46) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 029.Bakara (47 - 48) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 030.Bakara (49 - 50) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 031.Bakara (51 - 54) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 032.Bakara (55 - 57) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 033.Bakara (58 - 60) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 034.Bakara (61) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 035.Bakara (62) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 036.Bakara (63 - 66) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 037.Bakara (67 - 73) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 038.Bakara (74 - 77) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 039.Bakara (78 - 82) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 040.Bakara (83) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 041.Bakara (84 - 86) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 042.Bakara (87 - 88) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 043.Bakara (89) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 045.Bakara (91 - 96) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 046.Bakara (97 - 98) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 047.Bakara (99 - 101) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 048.Bakara (101 - 103) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 049.Bakara (104 - 105) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 050.Bakara (106 - 107) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 051.Bakara (108) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 052.Bakara (109 - 110) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 053.Bakara (111 - 112) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 054.Bakara (113) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 055.Bakara (114 - 115) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 056.Bakara (116 - 117) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 057.Bakara (118 - 119) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 058.Bakara (120 - 121) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 059.Bakara (122 - 123) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 060.Bakara (124) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 061.Bakara (125) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 062.Bakara (126) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 063.Bakara (127 - 128) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 064.Bakara (129) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 065.Bakara (130 - 132) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 066 Bakara (133 - 134) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 067.Bakara (135) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 068.Bakara (136 - 138) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 069.Bakara (139 - 141) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 070.Bakara (142) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 071.Bakara (143) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 072.Bakara (144 - 147) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 073.Bakara (148 - 150) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 074.Bakara (151 - 152) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 075.Bakara (153 - 154) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 076.Bakara (155 - 157) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 077.Bakara (158) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 078.Bakara (159 - 162) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 079.Bakara (163 - 164) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 080.Bakara (165 - 167) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 081.Bakara (168 - 171) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 082.Bakara (172 - 173) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 083.Bakara (174 - 176) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 084.Bakara (177) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 61 playlist like
playlist play 085.Bakara (178 - 179) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 086.Bakara (180 - 182) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 087.Bakara (183 - 184) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 088.Bakara (185) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 089.Bakara (186) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 090.Bakara (187) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 66 playlist like
playlist play 091.Bakara (188) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 092.Bakara (189) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 093.Bakara (190 - 192) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 094.Bakara (193 - 195) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 095.Bakara (196) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 096.Bakara (197) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 097.Bakara (198 - 199) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 098.Bakara (200 - 202) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 099.Bakara (204 - 207) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 100.Bakara (208 - 210) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 101.Bakara (210 - 212) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 102.Bakara (213) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 103.Bakara (214) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 104.Bakara (215 - 216) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 105.Bakara (217 - 218) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 106.Bakara (219-220) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 107.Bakara (221) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 108.Bakara (222 - 223) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play Ali İmran 92 - Furkan 74 - İnfak, Gıpta Edilecek Kimseler, Sadaka Vermek 19.03.2025 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play Ali İmran 98 - 101 - Hristiyanların Allahın Ayetlerine Tutumları 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play Bakara 104 - Rahman 1- 4 - Kuranı Öğrenmek, Kıymet Bilmek 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Bakara 146 - Hicr 2 -3 - Doğru İnançın Önemi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Hac 73 - 76 - Müminun 14 - İnsanın Yaratılışı Süreci 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play İnsan 1 - 31 - Dünya Sevgisi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Rahman 5 -13 - Herşeyin Dengeli Olması ve Her Varlığın Secde Etmesi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Tekvir 1-14 - Kıyamet Günü Alametleri, Mahşer Anı, Pişmanlıklar 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Canlı Yayın
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Canlı Yayın
Canlı Yayın Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close